Daniel Kahneman ile “Noise” Üzerine: Değerlendirme Hatasını Tespit Etmek Bilişsel Önyargıdan Daha Zorlayıcı

28 Mayıs 2021
Ben Newell: Professor of Cognitive Psychology, UNSW

 

Aynı hasta hakkında verilen aynı bilgilerden hareketle, birbirine taban tabana zıt teşhisler koyan iki doktor düşünelim. Ardından, farkın doktorların teşhislerini sabah ya da öğleden sonra veya haftanın başında ya da sonunda yapmasından kaynakladığını düşünelim.

Dünya çapında tanınan psikologlardan biri olan ve 2002 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Daniel Kahneman’ın son kitabı Noise: A Flaw in Human Judgement‘ta ele aldığı “gürültü” sorunu, aslında özdeş olması gereken kararlardaki farklılığın nedenidir.

Kahneman; İsrailli psikolog Amos Tversky ile birlikte yürüttükleri; bilişsel önyargıların, yargıyı nasıl şekillendirdiği konusundaki öncü çalışmaları nedeniyle Nobel ödülünü kazandı. 1960’ların sonlarında başlayan çalışmaları, “ekonomik kararların rasyonel olarak alındığı” kabulüne meydan okuyan yeni bir davranışsal iktisat alanının temelini attı.

Kahneman’ın 2011’de yayınlanan önceki kitabı Hızlı ve Yavaş Düşünme bu çalışmanın büyük kısmını daha geniş bir kitlenin dikkatine sundu ve onu insan davranışının anlaşılmasında temel bir figür haline getirerek itibarını perçinledi.

Olivier Sibony ve Cass Sunstein’ın ortak yazarlığını yaptığı Noise‘da ise, bilişsel önyargıdan farklı bir olguyu araştırıyor.

87 yaşındaki bu güler yüzlü adam, UNSW Düşünce Merkezi (New South Wales Üniversitesi-Düşünce Merkezi) için kendisiyle (video konferans aracılığıyla) yaptığım röportajda, önyargının psikolojik bir süreç olduğunu ve bireysel değerlendirmelerde tespit edilebildiğini açıkladı. Fakat belirli bir yargıdaki gürültüyü belirleyemedikleri için bir dizi yargıyı incelemeleri gerektiğini belirtti.

Gürültü İstatistiksel Bir Kavram

Kahneman’ın son kitabı, iş, tıp ve ceza yargılamasında kararların “iyi” bir neden olmaksızın değiştiği birkaç zorlayıcı vaka sunuyor.

Buna bir örnek ise, aynı analistin farklı zamanlarda aynı parmak izi hakkında farklı kararlar verdiği parmak izi analizidir. Analistin, bakması gereken sadece bir parmak izi vardır ve vakaya ilişkin başka hiçbir bilgisi bulunmamaktadır. İki farklı zamanda aynı parmak izini inceleyen analistin bir kez eşleşme tespit ederken diğerinde aynı parmak izini eşleşme için yetersiz bulması gürültüye bir örnek teşkil etmektedir.

Öte yandan, analist ek bir bilgi (balistik kanıtların farklı bir sonuç ortaya koyması gibi) nedeniyle fikrini değiştirdiği takdirde, buna önyargı denmektedir.

Kahneman, ikisinin de sorun teşkil ettiğini belirtiyor. Fakat gürültü, yalnızca istatistik kullanılarak tanımlanabildiğinden, ele alınması daha güçtür ve bu nedenle pek tartışılmaz.

Sistem Kararlarındaki Gürültü

Kitapta çok sayıda, farklı gürültü türü ele alınıyor ancak en önemli tartışma, sistem gürültüsü -tek tip yargılar üretmeyi amaçlayan sistemlerde ortaya çıkan kararlardaki değişkenlik- ile ilgili.

Görüş farklılıkların arzu edildiği pek çok durum bulunmaktadır. Kahneman ise gürültünün, istenmeyen yerdeki değişkenlik olduğuna dikkat çekiyor.

Ceza kararlarının verildiği yargı sistemini veya sigorta primlerinin belirlendiği sigorta sistemini düşünün. Bu tür sistemlerde arzu edilen özellik tek sesliliktir. Davaya bakan yargıcın şahsi kararının değil, mahkeme kararının suçu belirlemesini isteriz. İsteğimiz, aynı veya benzer primleri hesaplamak için tamamen aynı bilgilere sahip iki sigortacıdır.

Öyleyse zorluk, istenmeyen değişkenliğin belirlenmesi ve ardından bunun azaltılması için bir şeyler yapmaktır.

Sezgi ile İlgili Sorun

Kitap bu konuda, kendi karar verme sürecinizde uygulayabileceğiniz önemli bir içgörü sunuyor: “erken sezgiye”- neden bildiğinizden emin olmasanız bile bir şeyi “bildiğiniz” hissine karşı direnin.

Bazı durumlarda sezgi, anlık kararlar vermek için çok faydalıdır. Diğer daha az kritik durumlarda ise Kahneman, sezgisel duygulara dayalı yargıların disipline edilmesi ve ertelenmesi gerektiğini söylüyor.

Kanıtların dengeli ve dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi sonrasında sezgiye göre hareket edilmesi tavsiyesinde bulunuyor. Kanıtların, mümkün olduğunca, çeşitli kaynaklardan ve kanıtlara ilişkin kendi bağımsız yargılarında bulunmuş kişilerden toplanması gerekiyor.

Kahneman, aksi halde gürültünün kolayca yükseltilebileceğine dikkat çekiyor.

Yapay Zekaya Dönüş

Yargılamalarda gürültünün yaygınlığına karşı verilebilecek bir yanıt, makinelere yönelmek ve kararları bilgisayarların vermesine izin vermektir.

Kahneman henüz bir teknoloji konusunda pek umutlu değil. Yapay zekanın “önümüzdeki on yıllarda insanlık için önemli sorunlar yaratacağına” ve değerlendirme yapmayı gerektiren pek çok alan için hazır olmadığına inanıyor.

Ancak uzun vadede, pek çok kararın alınmasında “insanlara ihtiyaç duymayacağımız” bir dünya öngörüyor. Sorunların belirli yöntemlerle düzenlenmesi ve bu sorunlar hakkında yeterli verinin toplanması mümkün hale geldiğinde, muhakeme edebilen insan saf dışı kalabilir.

O zamana kadar, karar almayı makinelere bırakarak ortadan kaldırmak yerine, insanın karar alma becerisinin geliştirilip değerlendirme hatalarının azaltılması için yapılacak çok şey var.

Gürültü (ve önyargı) hakkında bilgi sahibi olmak buna yardımcı olacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz