Cehaletin panzehiridir eğitim. Günümüzde birçok sorunun kaynağında cehalet vardır. Eğitimin yeterli ve nitelikli olmadığı bir ülkede, diğer alanlardaki gelişmelerde çok kalıcı olmuyor. Bir ülkenin temel yapısını eğitim oluşturuyor. Çünkü bu eğitimden geçen beyinler, ve onların sahip olduğu vizyon ile verdiği kararlar ülkeye şekil veriyor. Tabii ki eğitimden kasıt herhangi bir üniversiteden alınmış diploma değil sadece. Alınmış olan o diploma, onun altını ne kadar doldurduğun ve günümüz teknoloji koşullarında kendini ne kadar geliştirdiğinle orantılı olarak önem kazanıyor. Diplomayı aldığın okulun kalitesini belirleyen ise gitmiş oluğun okulun, verdiği eğitim sana sorgulamayı, düşünmeyi, keşfetmeyi, hayal kurmayı mı öğretiyor, yoksa verdiği ezbere eğitim ile seni zihinsel olarak köreltiyor mu?
Ülke olarak eğitim konusunda ne kadar başarılı olduğumuz ise herkesin malumu. Yap-boz tahtasına dönen, her sene yeni bir denemenin yapıldığı ve bunun neticesinde, deneme tahtasına dönen çocuklar. Dikkate alınmadığından olsa gerek, bu çocukların girmiş olduğu sınavdaki ortalamalar eğitimdeki başarısızlığı bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor (1). Yapay zekanın, sanayi 4.0’ ın, robotların konuşulduğu bir dünyada biz ülke olarak okuduğunu anlamayan bir millet olarak ön plana çıkıyoruz (2).
Selçuk Şirin. New York Üniversitesi’nde (NYU) Profesör olarak davranış bilim ve istatistik dersleri vermekte ve birçok başarılı projeyi hayata geçirmiş ve yenilerini de hayata geçirmek için çabalayan bir isim. Onun yolculuğu Kars’ın küçük bir köyünden başlayıp dünya devi olarak nitelendirilen bir ülkenin üniversitesine profesör olmaya kadar uzanan bir yolculuk. Kendi anlatımıyla liseyi ikmale kalarak bitiren, sınava gittiği şehir merkezinde, amacının sınava girmekten ziyade, il merkezini görmek olan ve geleceğinde köyünde bakkal dükkanı işletmeyi tasarlayan bir hayat planı, sonrası ise başarılarla dolu bir hikaye. Peki Selçuk hocayı o yola sokan sebep neydi. Hayatımızda nedenler vardır, bizi yolumuzdan eden yeni hayaller kurmamızı sağlayan belki de kendimizi bulmamızı sağlayan nedenler. Selçuk hocanın hayallerini değiştiren ise bir fotoğraf oluyor. Öğretmen babasının mezun ettiği öğrencilerden birinin ODTÜ (Ortadoğu Teknik Üniversitesi)’den mezun olduğunu gösteren bir fotoğraf ve akabinde eve kurulan bir kütüphane, nihayetinde hayal gücü ile desteklenmiş bir çabalama.
Ülkemiz açısından Selçuk hocayı değerli kılan bizi yurtdışında gururlandıran başarılarının yanı sıra, kendi ülkesinin çocukları, yani gelecek nesilleri için gösterdiği çaba. Sevgili Selçuk Şirin’i ilk olarak yirmi dakikaya yakın konuşma yaptığı Tedx ile keşfettim. Yirmi dakikaya sığdırdığı o konuşmada kendi hikayesinin yanında, o kadar önemli şeylere dikkat çekiyor, ülke gerçeklerini o kadar iyi analiz ediyordu ki. Bu kısa videoda ülkenin bam teli olarak nitelendirilebilecek sorunlarına parmak basıyor adeta. Hayal kurmanın önemini, ülkemizdeki Suriyeli mülteci sorununu, ülkemizde yetişen fındığın dünyada nasıl katma değer katılarak bizdekinden katbekat daha karlı hale getirilmesi gibi birçok konu…(3)
Selçuk hoca konuşup geçenlerden değil, taşın altına elini koyanlardan. Bu konuşmayla onu tanıdıktan sonra sıkı takipçisi oldum ve birçok çalışmasını takip ettim. Hürriyet gazetesindeki köşe yazılarını, istatistikler vererek oluşturduğu kitapları ilgiyle okudum. Yine insanları okumaya teşvik etmek adına oluşturmuş olduğu okunacak 10 kitap listesini de büyük bir zevkle bitirdim(4). Geçen yıl yapmış olduğu çevreyi temizleme projesi ise onun yaz tatilinde bile boş durmadığını ve farkındalık yaratmaya çalıştığını bize gösteriyor.(5)
Selçuk hocanın bir hayali daha vardı. 1 milyon kitap projesi. İlk 36 aylık dönemde anne-babaların çocuklarıyla birlikte okumaları için altı ciltlik bir kitap seti hazırlayan Şirin, bu sayede çocukların odaklanma, görsel algı, bilişsel ve dilsel beceri gibi temel yeteneklerinin gelişmesini amaçlıyor. Arapçaya çevrilip mülteci çocuklara da ulaştırılacak set, ilerde belki de ülkemiz geleceği açısından etkili olacak olan mülteci sorununun çözümüne katkıda bulunacak(6).
Selçuk hoca, bu muhteşem projeyle sorunun aslında kökenine iniyor. İnsan beyninin ilk 3 yılda geliştiğini belirten Selçuk Şirin, özellikle yeni doğana kitap mı okunur? algısını yıkarak kitap okumanın çocuğun ilerleyen yaşlarını ne kadar etkilediğine dikkat çekiyor(7). Ülkemizdeki birçok sorundan birisi de ve belki de birçok sorunun kaynağı da kitap okuma oranının düşüklüğü. Anne baba da kitap okuma alışkanlığını görmeyen ve evinde bir kütüphanesi olmayan çocuk, okulda da buna yönelik bir eğitim almadığında bu durum gelecek nesillere kadar sirayet ediyor. Fakat çocuğun gelişme döneminde duyduğu kelime sayısının onun geleceğini belirlediğine dikkat çeken Selçuk hoca, gelecek nesillerin geleceğine ışık olmak adına 1 milyon kitap projesini hazırlıyor. Bu proje başta Eğitim Bakanlığı’nın olmak üzere, gelecek nesilleri dert edinen her bir bireyin destek vermesi gereken bir proje. Hemen hemen herkesin etrafında bir çocukla temasta bulunduğunu düşündüğümüzde, kolaylıkla birçok çocuğa ulaşabilecek ve onun hayatına güzel bir dokunuş sağlayacaktır. Gelecek nesillere verdiği bu armağan için sevgili Selçuk Şirin’in emeğine sağlık. Başta Anadolu olmak üzere bu topraklarda doğan her bir çocuğun kitaba ulaşabilmesi umuduyla…..
-
https://www.birgun.net/haber-detay/eserinizle-ovunun-sistem-sifir-cekti.html
-
http://www.selcuksirin.com/genel/selcuk-sirinden-10-kitap-onerisi/
-
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/selcuk-sirin/gelin-turkiyeyi-bir-gunde-temizleyelim-40937228
-
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/selcuk-sirin/yeni-dogana-kitap-mi-okunur-abi-40673365