The Washington Post
Rusya-Türkiye ilişkilerini derinleştirmek için Putin ile Erdoğan’la bir araya gelecek
Associated Press Tarafından, 28 Eylül 2017
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Irak ve Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin Rus füze savunma sistemi satın alma kararı üzerine görüşmek nedeniyle Türkiye’ye gitti.
Putin’in Perşembe günkü ziyareti, Türkiye ve Rusya’nın Suriye’deki muhalif taraflara destek veren ve Türkiye’nin 2015’te Rus uçağının düşürülmesiyle neredeyse bağları kopmaya başlamış olan iki ülke için yeniden karşılıklı ilişkileri düzeltme fırsatı tanıyor.
Rusya ve Türkiye, İran ile birlikte, şimdi Suriye’de savaşın azaltılmasına yardımcı olan çatışmasızlık bölgelerinin kurulması için çalışıyorlar. Irak konusunda, Türkiye, Rusya’nın ne desteklediği ya da kınadığı bağımsızlık referandumuna şiddetle karşı çıktı.
Türkiye’nin NATO müttefiklerinden bazıları Türkiye’nin Rusya’nın S-400 füze savunma sistemini satın alma kararı konusunda endişelerini dile getirdiler.
The Washington Post
Türkiye Bağdatla Sadece Petrol Konusunda İlgileniyor
Associated Press Tarafından, 28 Eylül 2017
Irak Başbakanı Haider el-Abadi, Türkiye’nin Irak’tan ayrılmak isteyen kendi kendini yöneten Kürt bölgesinden yalnızca gelen petrol ihracatı konusunda Bağdat ile anlaşmayı kabul ettiğini söyledi.
Çarşamba günü geç saatlerde yaptığı bir açıklamada, Türk meslektaşı ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından el-Abadi, Binali Yıldırım’ın hükümetinin Kürt bağımsızlık referandumuna tepki olarak alınan tüm önlemlere verdiği desteği vurguladığını söyledi.
Bağdat’a karşı, kendi kendini yöneten Kürt bölgesi, bölgede üretilen ham petrolü tek taraflı olarak ihraç etti ve Türkiye üzerinden bölgeleri ihlal etti.
Açıklamada, her iki ülkenin de tedbirlerin uygulanmasına yardımcı olmak için işbirliği yapmaya devam edeceği belirtildi.
Kürtler, bağımsızlık referandumu düzenleyerek Bağdat’ı ve Irak’ın komşularını öfkelendirdi. Bağlayıcı olmasa da, hem İran hem de Türkiye’nin oldukça yoğun bir nüfusa sahip olan Kürtler ile Bağdat arasındaki gerginlik daha da arttı.
The Washington Post
Suriye’li Aktivist ve Gazeteci Kızı Türkiye’de Ölü Bulundu
Associated Press Tarafından, 22 Eylül 2017
Bir Suriyeli aktivist ve onun doğmuş gazeteci kızı İstanbul’daki evlerinde öldürüldü, akrabaları ve Türk medyası Cuma günü yaptığı açıklamada, Türkiye’deki Suriyeli eylemcilere yönelik saldırıların en yeni kurbanları olduğunu söyledi.
Kuzey Suriye’deki İdlib’den 60 yaşındaki Orouba Barakat’ın ve tek kızı olan 23 yaşındaki Halla Barakat’ın cesetleri Perşembe günü geç saatlerde bulundu. Devlet Anadolu Ajansı haberine göre, gazeteci arkadaşlarının işe gelmemesi üzerine polise başvurmasının ardından tespit edildi.
Ajans cesetlerin bıçaklandığını belirtti. Cinayet görevlileri ölümleri soruşturuyor. Hürriyet gazetesi, polisin kadınların iki ya da üç gün önce öldürüldüğüne inandığını söyledi.
Türkiye’de Suriye’de yaşayan gazetecilere ait 4 cinayet daha var ve cinayetin ISİD tarafından işlendiği öne sürüldü. 5. Gazeteci ise iki saldırıdan sağ kurtulmayı başardı. Oveta Barakat’ın kızkardeşi Shaza Barakat, Suriye’den cenaze törenine katılmak için gelen iki kadın, 2015 yılında üç üyesi de öldürülen Kuzey Carolina’nın Şapel Tepesi’nden Barakat ailesi ile ilişkili olduğunu söyledi.
Kızkardeşinin ve ailesinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetini eleştirdiğini ve hükümetin cinayetlerin ardında olabileceğini söyledi.
The Washington Post
Neden Türkiye’nin cumhurbaşkanı, 11. yüzyılın savaşıyla bu kadar ilgileniyor ki?
Ishaan THAROOR Tarafından, 1 Eylül 2017
Today’s WorldView okuyucuları, Batı’daki çeşitli ülkelerdeki “kan ve toprak” milliyetçiliğinin yükselişinde oldukça zaman harcadığımızı biliyor. Popülist hareketler, göçmen olmayan partiler ve demagojik liderler, savaş ve kahramanca fedakârlık geçmişlerine dayanan kimliğin dar görüşlerine başvurdu.
Ancak, temanın daha çarpıcı bir varyasyonu için, Türkiye’de yaşanan son olaylara bakın. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarihi Türk zaferlerini kutlayan iki ayrı tören düzenledi. Çarşamba günü, 1922’de Dumlupınar Savaşı’nda Türk ordusunun bir Yunan ordusundaki zaferini gösteren yıllık tatilini “Zafer Günü” nü anıyor. Savaş, Türkiye’nin bağımsız bir ulus olarak ortaya çıkmasında bir köşe taşı olarak görülüyor. Birinci Dünya Savaşı’nın külleri ve Türk cumhuriyetinin saygın kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile yakından ilişkilidir.
Ancak Erdoğan, 26 Ağustos’ta doğudaki Ermenistan sınırındaki Malazgirt ilçesine gidip, Malazgirt Savaşı’nın 946. yıldönümünü kutladı ve göçebe yurtlar ve ortaçağı sembolize eden zincirleme posterler giymiş aktörler vardı. Bu resmi bir törenin gerçekleştiği ilk andı ve siyasi sembolizmle doldu.
Erdoğan Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Malazgirt’ten Anadolu’ya girdikten sonra, bir taraftan kırmızı bayrak, diğerinde ise yeşil sancak ile Avrupa’ya merhamet, onur ve zaferle gelen atalarımızdan gurur duyuyoruz” dedi. Türk bayrağı ve İslam’ın standardı olan Selçuklu savaş albümü ruhunu çağırdığı, efsanenin savaş alanındaki Selçuklu savaşçı saflarında önde durduğunu söylediği isim Alp Arslan. Erdoğan, “Bu zafer halkımıza yeni bir vatan ve yeni bir gelecek kazandırdı” dedi.
Elbette, dünyada geçmişin politik olmadığı bir ülke yok. Birleşik Devletler, Konfederasyon heykelleri üzerine kendi duygusal tartışmalarına kapalıdır. Yunanistan’daki yeni faşistler hala işgalci Persler’le savaşan eski Spartalıların tarihini talep ediyorlar. Avrupa’daki etnik-milliyetçiler, kendi ulusal hikayelerinde bölüm tanımlayan Arap orduları ile olan destansı çatışmaları inceliyorlar.
Fakat, Erdoğan için geçmiş daha da iççgüdüsel bir tekerrür. Daha önce de yazdığım gibi, Türkiye Cumhurbaşkanı, ülkesini imajında yeniden yaratmaya ve aynı zamanda Atatürk’ün katı laik mirasından çekilmeye hazırladı. Eleştirmenlerin, istikrarlı bir şekilde iktidara gelmek için Türk demokrasisini sürekli eritmekle suçladıkları Erdoğan’ın, iktidara gelmesinden önceki yıllarda çoğunun kültürel kimliğinin bastırıldığına inanan daha dindar Sünni Müslüman Türklerin desteğine güveniyor.
Bu amaçla, Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi, algılanan çöküş ve dindarlık ile Atatürk’ün ve diğer erken dönem Türk modernleştiricilerin reddettiği soluk Osmanlı İmparatorluğu için nostalji geliştirdi.