Bir önceki “Gıda Sektöründe Tekelleşme ve Yabancılaşma” yazımda; “…dünyanın her yerinde insan oğlunun,önce ekonomik (aş-iş) sorunuyla karşı karşıya bulunduğu ve bu bağlamda gıda sektörü ve organize gıda perakendeciliğinde de tekelleşme ve yabancılaşmanın “yaşamsal bir konu” olduğuna değinmiştim.
Okurlarımdan kimileri,tesbitlerin yetmediğini ve “Gıda Sektöründe Sömürüden Çıkış Yolu” üzerinde de önerileriler geliştirilmesi konusu üzerinde durmuştu.
Bu yazımda,tesbitlerimi tekrarladıktan sonra sömürüden çıkış yolu üzerine herkesin sözünü ettiği,ancak Türkiye’de henüz yeterince yaşama geçiremediğimiz öneriyi dile getireceğim.
Aslında sorun salt Türkiye ile sınırlı değil .Gıda sektöründe,dünya çapında gıdada 5-6 büyük mağaza zincirinin piyasalara egemen olduğu görülüyor. Bunlar, ABD’li Walmart ve Kroger, Fransız Carrefour, Hollandalı Ahold, Alman Metro ve Britanyalı Tesco olarak sıralanabilir.
Gıda Perakendeciliğinde Türkiye’de Neler Oluyor?
-
Türkiye’de de organize gıda perakendeciliği, çok uluslu hipermarketlere sağlanan olanaklarla tekelleşmiş ve yabancılaşmış bulunuyor. Bugün gıda perakendeciliği, büyük ölçüde Carrefour, Migros, Metro ve Tesco gibi yerli ve yabancı tekellerin denetimine girmiş olduğu gözlemleniyor.
-
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de küçük ve orta ölçekli gıda perakendecileri yok olma sürecini yaşıyor. Sektörde bakkal sayısı hızla azalıyor, küçük esnaflar siftahsız dükkan kapatıyor.
-
Tekelleşen ve yabancılaşan şirketler karşısında büyük üretici firmalar bile, pazarlık ve yaptırım gücünü giderek yitiriyor. Üretici firmalar, mallarını pazarlamak için birçok bedeli, organize gıda perakendeciliği yapan tekellere ödemek zorunda.
-
Organize gıda perakendecisi firmalar, gerek üretim yaptırdıkları, gerekse satın almalardaki ticari ilişkilerde ödemeleri geciktiriyorlar. Ödeme süresi 120–150 gün arasında değişiyor. Oysa bu süre, Batı ülkelerinde 30–60 günle sınırlı.
-
Üretici firmalara ya da tedarikçi firmalara ödetilen bedeller ise, son tahlilde tarım üreticilerine, bir başka deyişle çiftçilere yansıtılıyor. Çiftçiler, ürünlerini daha ucuza elden çıkarmak zorunda kalıyorlar.
-
Perakende sektörünün yabancılaşması, giderek Türkiye üretim sektörünü de olumsuz etkilemeye başladı. Bugün neredeyse yabancı tekellerin egemenliğindeki marketlerde pazarlanan ürünlerin yarısı dışarıdan gelmekte. Bu durum, üretimi aşağıya çekiyor ve işsizliği körüklüyor.
-
Yabancılaşan perakende sektöründe, gıdaların güvenirliliği ve yarayışlılığı tartışmaya açık. Gıdalarda raf ömrü uzatılsın ve bozulmasın amacıyla katkı maddeleri kullanılıyor.
-
Perakende sektöründe tüketicileri bilgi edinme hakkı konusunda taleplerde, geri bildirimler de yeterince hızlı değil.
-
Sonuç olarak,gıda piyasasında varolan politikalardan zincirin başında ve sonunda olan üretici ve tüketiciler en zararlı çıkan katmanlar.
Sömürüden Kooperatifleşme İle Çıkılır.
Nedeni şu:Kooperatif sektöründe elde edilen artı değer üreticide kalır, üstelik kooperatiflerde ortaklık payı ne olursa olsun her kişinin bir oyu vardır,bir başka deyişle demokratiktirler, buna karşılık şirket yönetiminde bireyler ya da gruplar sahip oldukları sermaye payına göre egemenlik kurarlar.
Bu bağlamda tarımda üretici ile tüketici çıkarları açısında en doğru bağ kooperatifler ile kurulabilir olduğu söylenebilir. Küçük çiftçiyi olduğu kadar orta ölçekli çiftçiyi mağdur etmeyecek, kendine yeterli, sürdürülebilir bir tarımsal büyümeyi sağlayacak tek yol kooperatifçiliği geliştirmekten geçiyor.
—————————————————————————————————————-
(*)Kooperatifleşmede Türkiye’ye göre çok daha ileride olan Avrupa çiftçileri bile gıda sektörü ve organize gıda perakendeciliğindeki tekelleşmeden zarar görüyor. Ancak orada çiftçilerin örgütlenmesi ve demokratik hak arama mücadelesi de ileri boyutlarda.