Bilgi çağının yarı cahil bireyleriyiz. Yükte ağır pahada hafiftir bilgilerimiz. Az olmasın, öz olmasın; güç olsun da geç olmasın bilgiyi hemen edinir, hemen unutur, yaşamımıza devam ederiz. Kimimiz daha bilinçli, daha seçici; kimimiz daha hazırcı daha umursamaz. Öyle ya da böyle, yarım yamalak bilgileniriz. Elimizin altında telefonlar, tabletler; evlerimizin başköşesinde kocaman; metroda, metrobüste mini mini televizyonlar… Biz istemesek de birileri, durmaksızın bilgilendirir bizi. Bilgi çağında bilgisiz olmak ayıptır zaar.
Bize hap gibi verileni değil de, gerçekten merak ettiğimizi öğrenmeye kalktığımızda ise, durum değişir, işler zorlaşır. İnternetin, ekmek, su gibi tüketildiği bu devirde, arzulanan bilgiye ulaşmak ne kadar zor olabilir demeyin. Bazı ülkeler varmış, oralarda bilgi en kanlı katilin elindeki bıçaktan, en azılı düşmanın elindeki silahtan daha tehlikeli… Oralarda bilgi, en büyük günahlardan daha günah, en büyük suçlardan daha büyük suç…
Normalde nasıl olur? Gündemde ne var ne yok öğrenmek istediğimizde, bir gazete alır okuruz ya da haber kanallarında şöyle bir gezinti yaparız. Normalde. Ya da merak ettiğimiz bir bilgiye şipşak ulaşmak istediğimizde, kitap okurken, film izlerken aklımıza bir şey takılırsa, hemen Google amcaya sorarız, o da bizi internet ansiklopedimize yönlendirir. İnternet ansiklopedimizdeki altı çizgili mavi sözcüklere tıklaya tıklaya saatler geçirmişliğimiz vardır. Bizim.
Size bir sır vereyim mi? Ansiklopedinin yasaklandığı ülkeler varmış hala. Bu kadarı da olur. Neden olmasınmış. İşlerine gelmezse, tüm ansiklopedileri yasaklar, bilginin her türünü de vatan haini ilan ederlermiş.
Size bir sır daha vereyim ben. Bir ülkenin çok izlenen bir haber kanalında da, bir spiker bir devlet büyüğünün, bir başka devletin büyüğü ile yaptığı görüşmenin dakikasını söylediği için yayından çekilmiş. Bu kadarı da olur elbet. Neden olmasınmış ki hem. İşlerine gelirse, facetime ; işlerine gelmezse “bir, iki, üç, tıp”mış.
Bu sır da değil gerçi ama bir şey daha söyleyeyim size. Bir ülkenin en çok okunan gazetelerinden birisi, o ülkenin en önemli milli bayramlarından birisinde, üzerinde yazı olmayan sayfalarla bayilerdeki yerini almak zorunda kalmış. Bu kadarı da elbette olur, elbette. Daha iki, iki buçuk yıl önce aynı ülkede, içi soğan dolu kamyonları haber yaptı diye bir gazete operasyon yemişmiş, gazetecileri hapislere atılmışmış. Bu ülke, hapishanelerinde en fazla tutuklu gazeteci bulunan, bir jet yasa ile üniversiteleri bir gecede boşaltılan, yazarları gazetecileri, cayır cayır yakılan bir ülkeymiş.
Bir yerlerde bir ülke varmış işte. Aman ırak olsun o ülke bizden. Biz razıyız yarı cahil kalmaya.
Sansür mü diyorsunuz. Yoo haşa hiç korkmuyorum ben!