Ülke ekonomimizin son yıllarda yaşadığı en büyük sorun cari açıktır. Cari açık problemi uzun zamandır varlığını sürdürmekle beraber, her periyotta giderek daha büyük bir ekonomik sorun haline gelmiştir. Cari açık oranı, ekonomide meydana gelen nispeten düzelmeler sonrasında tekrar artış göstermiştir. Cari açık probleminin kolay ve tek bir çözümü olmamasının nedeni, cari açığın sadece iç faktörlerle değil, diğer çok sayıda dış faktörle de yakından ilişkili olmasıdır. İktisada hakim olmayan okuyucular için cari açığı anlatmak gerekirse, öncelikle cari dengeyi tanımlamak gerekir. Cari denge, ödemeler dengesi bilançosunun dış ticaret (ihracat-ithalat dengesi), hizmetler (hizmet alımları-hizmet satımları), yatırım (net faktör) gelirleri (dış yatırım gelirleri-dış yatırım giderleri) ve cari transferler (karşılıksız olarak elde edilen dış gelirler-karşılıksız olarak yapılan dış giderler) dengelerinin toplamından oluşur. Ülkenin ihracat gelirlerinin, ithalat giderlerinden fazla olması durumunda cari fazla meydana gelirken, tersi durumda yani ithalat giderlerinin, ihracat gelirlerinden fazla olması durumunda cari açık meydana gelmektedir.
Ülkemizdeki cari açığın temel sebebi ticaret kaynaklı olduğu için günümüz ticaretini baz alarak bir yorum yapacak olursak, ödemeler bilançosunda son aylarda gözle görülür bir iyileşmenin varlığından söz edebiliriz. Buna bağlı olarak cari açıkta azalma meydana gelmiştir. Cari işlemler dengesi, geçen yılın ilk 8 ayında 29 milyar dolar açık vermişken, bu yılın aynı döneminde 25.6 milyar dolar açık vermiştir. Bu gözle görülür düzelme, geçen yılın bu zamanı ile içinde bulunduğumuz dönemi karşılaştırdığımızda da söz konusudur. 2014 yılının Eylül ayında geriye dönük 12 aylık süreçte cari açık 47.2 milyar dolarken, 2015 Ağustos’unda geriye dönük 12 aylık süreçte 43 milyar dolar olarak gözlemlenmiştir. Rakamsal bazda incelediğimizde cari açığın olumlu anlamda değişim gösterdiğini görmekteyiz. Ancak yalnızca rakamlara bakarak yorum yapmak bizler için yanıltıcı olacaktır. Çünkü bu azalma ülke ekonomisinin düzelme gösterdiği anlamına gelmemektedir. Cari açığımızın azalması sadece ülkemiz ekonomisinde ihracatın artmasına bağlı olmayıp, daha birçok etkenle de doğrudan korele haldedir. Ülkemizde aynı dönemde hem ihracatta, hem de ithalatta azalma meydana gelmiştir. İhracat gelirlerindeki azalmanın, ithalat giderlerindeki azalmadan daha az azalmış olması dış ticaret açığını azaltmıştır. Ancak bu durum ülke ekonomisinde gözle görülür bir iyileşme sağlamamıştır. Ayrıca ithalat giderlerimizin azalmasının temel nedeni son dönemde sanayi üretimimizdeki daralmadır. Son dönemde vuku bulan ara mal ithalatında yaşanan azalış, sanayi malları üretimini gerçekleştirebilmek için ara malda dışarı bağlı olmamız sonucu bu daralmaya neden olmuştur. Yani ithalatımızda yaşanan bu azalış olumlu bir sonuç olmamakla birlikte, yaşanan olumsuz bir sürecin yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan çıkarılacak sonuç üretimdeki azalmanın ülke ekonomisinin büyümesini yavaşlattığı gerçeğidir. İhracat gelirlerinin azalmasının temel nedeni ise çapraz kur etkisidir. Bizim ihracatımızı çoğunlukla Euro kullanan ülkelerle gerçekleştirmemiz bu olayda en önemli etkendir. İhracat gelirlerimizin dolar üzerinden hesaplanması ve doların Euro karşısında son dönemde değer kazanması, bu dönemde miktardan bağımsız olarak ihracatta bir azalış meydana getirmiştir. Sonuç olarak dış ticaret açığımız azalmış ancak bu azalış yalnızca rakamsal bazda kendini göstermiştir. Fakat bu durum ülke ekonomisi açısından çok olumlu bir sonuç yaratmamıştır. Ülkemizde dış ticaret açığının azalmasının temel sebebi üretim ve büyümeyle ilgili olmayıp, kur etkisi ve pazarların küçülmesiyle meydana gelmiştir.
Eşit, Adaletli, Özgür ve Bağımsız bir TÜRKİYE dileklerimizle …
Sinan ÇINAR
Atiye Ebru OKAN