Yeni bir yıl başladı bile. Herkese iyilikler getirmesini dileyerek başlamış olayım ama sınırlarda ellerinde silahlı insanlar koştururken, evlerinde insanlar rahatlıkla oturamazken geçen sene olduğu gibi iyiliklerin gelmesini beklemek yine zor olacak bu yıl da.
İyilikler nedir? Ne zaman gelirler?
İyilikler çok genel bir tabir tabii, burada kasıt barış, huzur, sevgi, anlayış gibi herkes kendi için neyi iyi buluyorsa o aslında. Ben bu yıl barışı istemeye, anlayışı dilemeye devam edeceğim mesela. Çok kısa süre önce katıldığım bir toplantıda da anlatmaya çalıştığım gibi kampların ve siyasal düşüncelerin değil, ideallerimizin peşinden gittiğimiz; onlara uygunluğu ölçüsünde herkesin eylemlerini değerlendirdiğimiz bir dönemin başlangıcı olsun bu yıl.
Tabii bir başkasıyla en başta insan olmak gibi ortak özellikler taşıdığımızı ve aslında kalan her şeyin bu ortak noktadan sonra anılması gerektiğini.
Okuya okuya: Sümer’den bu yana
Hep söylüyoruz ya, bu yıl da yine okuyalım-başkalarını dinleyelim. Okudukça her şeyi; acıyı ve güzeli tahayyül etmek çok daha mümkün hale gelecek. Bu okuduklarımızı ise güncelle sınırlamayalım, hem roman okuyalım, söyleşi, gazete, rapor hem de tarih okuyalım; arkeolojik metinlerden hatta efsanelerden, mitlerden yararlanalım. Ufkumuz genişledikçe çocuklarımıza daha kolay olacak, neden biri ona vururken onun da vurmadan bir çözüm bulmaya çalışması gerektiğini anlatmak.
Sümerleri okumak bunun iyi başlangıçlarından biri olabilir örneğin. Üstelik Türkçe olarak hem ulaşılabilmesi hem de okuması çok kolay olan Muazzez İlmiye Çığ’ın bu konudaki çalışmaları varken.
1914 doğumlu olan Muazzez İlmiye Çığ, 1936’da yeni açılan Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne giriyor ve 1940 yılında mezun oluyor. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılan eserler üzerinde çalışıyor ve 33 yılın ardından emekli oluyor. Bununla birlikte çalışmalarına devam ediyor.
Daha önce Dağarcık Türkiye’de de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben yazdığı iki mektuba yer verilen Muazzez İlmiye Çığ, cumhuriyetin kadınlara sağladığı özellikle eğitim alanında daha fazla var olma imkanından yararlanan erken nesillerden birine mensup olması nedeniyle, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığını her ortamda vurguluyor. Çalışmalarında da bu vurgu önemli bir yer tutuyor.
Bunun dışında çalışmalarına baktığımızda ise, Sümer’den bugüne gelen bazı kavram, isim ve hikayeleri gözler önüne seriyor İlmiye Çığ, böylece ‘Cennet var mı? Kurban kesmenin kökenlerini nerede aramak gerek? ‘Kutsal kitaplar’da okuduklarımız onlara özel midir?’ gibi soruları düşünmemize ve tüm bunları gözden geçirmemize yardımcı oluyor. Kitaplarındaki ‘Adem’in Cennetten Kovulması’, ‘Tufan’*; ‘Karşılaştırmalar’** bölümlerinde ve İnanna’nın Aşkı’nda*** Kur’an, İncil ve Tevrat’ta yer alan bazı anlatılar ile Sümer tabletlerindeki bazı anlatılar arasındaki benzerliklere dikkat çekerek; aslında kutsal kitaplarda kendisine yer bulan hikayelerin köklerini Sümer’den aldıklarını ifade ediyor.
Tüm okunacaklar gibi bu çalışmaların da kesin hükümlerden ve önyargılardan uzak durarak okunmasının denenmesinde çok yarar olacaktır. Eleştirilebilir olmakla birlikte, unutulmamalı ki; önemli olan bütün fikirlerin bir seferde temelden değişmesi değil, kimi zaman sadece sorgulanmaları bile olabilir.
Bu yazılanların ardından, diyorsa ki okuyanlar ‘biz biliyoruz zaten bunları’, o zaman herkese aktarmanın önemi bir kez daha vurgulanmalı.
Muazzez İlmiye Çığ’a 100. yaşına girerken okuyucuya sunduğu tüm eserler için teşekkür ederek, saygılar sunmalı; yeni eserlerle karşımızda olacağı sağlıklı nice yıllar dileyerek.
* Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni, Muazzez İlmiye Çığ, Kaynak Yayınları, Kasım 1995, 126 s.
** İbrahim Peygamber: Sümer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre, Muazzez İlmiye Çığ, Kaynak Yayınları, Ekim 1997, 183 s.
*** İnanna’nın Aşkı: Sümer’de İnanç ve Kutsal Evlenme, Muazzez İlmiye Çığ, Kaynak Yayınları, Kasım 1998, 71 s.