ABDyi Yenmek, ama ya İçimizdeki AMERİKA?

ABD Batı Asya’da yenildi, bütün planları çöktü. Ocak ayının son haftasındaki Zeytin Dalı Harekatı ABD’yi çaresiz bıraktı, artık sahada yok. Peki içimizdeki Amerika? Onu nasıl yeneceğiz? Amerikanlaşmamızı nasıl ortadan kaldıracağız?

İçinde yaşadığımız gelişmeler “olaylar”dan ibaret değil. Birbirinden ayrı v e kopuk görünseler de olaylar aslında bir zincirin halkaları. Yani hepsi birbiriyle ilişkili, hepsi birbirine bağlı, hepsi bir diğerine eklemlenmiş. Durum böyle olunca topludurumu (konjonktürü) topluca değerlendirmek farz oluyor…

Kısa özet:

ABD, Büyük Orta Doğu Projesini (BOP’u) uzun vadeli emperyalist çıkarları için planladı. Batı Asya’da yirminin üstünde ülkeyi parçalamak ve yeni kukla devletler yaratmak istedi. Irak topraklarından başlayan “kanton”lar, Türkiye’nin güney sınırı boyunca bir ulaşım “koridor”u açmak için bir bir ortaya çıkmaya başladılar. 1 Fırat Kalkanı, kantonların birleşmesini ve terör koridoru kurulmasını önledi. Koridor, ABD-İsrail koridorudur.

Bu arada Türkiye “açılım”ı bitirdi, PKKnın ülke içindeki faaliyetlerini sona erdirdi.

İş gelip Suriye’ye dayandığında planlar zora girmişti. Suriye direniyordu. Ek olarak, bölge ülkeleri ve bütün Doğu dünyası Suriye’nin yanında durdu.

Suriye’nin direnişiyle başlayan başarısızlıklar ve Türkiye’nin ABD’ye karşı tutum alması, ülkemizin ABD’nin “Orta Doğu Projesi” gereğince parçalanması planını da suya düşürdü.

Bu arada yükselen Avrasya artık karşı durulamaz bir güç haline gelmişti. Çin Halk Cumhuriyeti en büyük ekonomilerden biri oluyor, siyasal ağırlığı artıyor, Asya’yı birleştiriyordu. Dünya Doğu’nun etrafında dönmeye başladı.

Bu sayede yeni bir dünya kuruluyor.

Atlantik çağı bitti.

ABD desteğinde ve korumasında olduğunu zanneden Barzani, girişiminde hezimete uğradı. Yalnız bırakıldı, terkedildi. Çünkü ABD’ye güvenerek ve ona dayanarak yürütülen siyasetler nedense hiç hayata uymuyor, hep hüsranla sonuçlanıyor!

Bölgedeki PKK ve PYD gibi terör örgütleri ABD tarafından “kara gücü” yapıldı, silahlandırıldı, eğitildi, beslendi, desteklendi ve (belki en önemlisi) heveslendirildi. Ancak PYD’nin silahlı gücü YPG nitelik ve nicelik olarak yetersiz kalınca teröristler maaşa bağlandı. Böylece terör güçlerinin sayısı artacak, ayrılmak ve kaçmak isteyen “özgürlük savaşçıları” parayla yerlerinde tutulacaktı. ABD için savaşan bütün örgütlerin paralı askerlerine bu şekilde YPG’liler de (PKK’lılar da) katıldı. PKK ve PYD “savaşçıları” ayda 150 Dolara ABD’nin paralı askerleri oldular. 2

İçine PKK’nin da çekildiği bu terör örgütlerine “taşeron” birlikler, bu terör faaliyetlerine “vekalet savaşları” dendi.

2017’nin son aylarının sarsıcı olayı Kudüs krizinde ABD planı ters tepmiş, Kudüs’ün İsrail başkenti olması isteği, kabul görmek ve yandaş bulmak bir yana, bütün dünyayı ABD ve İsrail’e karşı birleştirmişti. ABD, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve Güvenlik Konseyinde yalnız kaldı. Bu, en hafif deyimle rezil olmaktı. Oysa ABD’nin amacı, sona yaklaşmış olan Suriye “savaşı”nı devam ettirmek, boyutlarını büyütmek ve daha geniş bir alana yaymaktı. Bölge güçlerini birbirine kırdıracaktı. Kudüs provokasyonunun desteklenmesi için yaptığı baskı ve tehditleri bir işe yaramadı. 3

En son olarak Zeytin Dalı Harekatıyla TSK’nın Afrin’e yürümeye başlaması son noktayı koydu. Türk ordusu karşısına direnen ve direnecek bir güç çıkamadı. ABD’nin PYD’ye son aylarda 5 bin kadar TIR’la gönderdiği 200 bin tona yakın silah, araç, mühimmat, cephane, saklandığı depolarda berhava edilmiştir. Zeytin Dalı Harekatı önlenemediği 4 ve Türkiye’nin kararlılığını gösterdiği için ABD, kendi “kara gücü” nün bile arkasında duramadı. Onlar da yalnız bırakıldılar ve terkedildiler. ABD yenilmiştir.

PYD’den yararlanma niyetinde olan Rusya, “Kürt kartı”nı askıya aldı, “Rusya Kürtlere ihanet etti”! 5

Sonuçlar ve olgular:

ABD, yalnız bölge girişimleri açısından değil, küresel olarak da tecrit olmuş durumdadır. Avrupa ABD’ye olan bağımlılığından kurtuluyor. Avrupa Avrasya’nın önemini anladı, Avrasya’ya kayıyor.

AB ülkeleri ile Türkiye’nin ilişkileri düzelme sürecine girdi. Bu, aynı zamanda Avrupa’nın ABD’den ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. ABD’ye ne kadar uzak dururlarsa Türkiye’ye o kadar yakınlaşma imkanları doğuyor. (Başka türlü söylenmesi de doğru, Türkiye’ye ne kadar yakınlaşırlarsa ABD’den o ölçüde uzaklaşırlar, çünkü Türkiye ABD’nin hedefinde, çünkü Türkiye ABD’nin düşmanı.)

Avrupa, güvenliğinin Türkiye’nin güvenliğine bağlı olduğunu farketmiştir. Bu bakımdan da Avrupa Türkiye’nin ABD ile savaşında onun yanındadır. Bunun belirsiz ve örtülü olmasının fazla önemi yok, anlamlı ve önemli olan ABD’nin yanında yer almamasıdır.

Yakın dönemde PKK’ya destek vermekten vazgeçen Avrupa ülkeleri (özellikle Almanya ve Holanda), artık PYD’nin de arkasından çekiliyor.

Yalnız Doğu dünyası değil, yalnız çıkarları ABD’ye karşı olmak olan ezilen dünya değil, bütün Batı dünyası da ABD’ye karşıdır. ABD’yi yalnız bırakmışlardır. Zeytin Dalı Harekatı konusunda da, yumuşak söylemler veya gizlenmeye yarayan anlamlı suskunluklarla Türkiye’nin askeri girişiminin arkasındadırlar.

2013 yılından başlayan gelişmelerle Batı Asya’daki bölge ülkeleri yakınlaştılar. Kesişen çıkarlar, hem ekonomik, hem siyasal, hem askeri, hem de ekonomik olarak bölge ülke ve devletlerinin işbirliğine ve birlikte hareket etmelerine yol açtı.

ABD’nin kurduğu ve desteğindeki terör örgütlerinin hepsi işlevsiz hale geldi. IŞİD dağıldı, PKK ne yapacağını bilemez durumda, El Nusra çekiliyor vb! (Bu yüzden ABD, Türkiye-Suriye sınırında 30 bin kişilik yeni bir “ordu” kuracağını açıkladı.)

ABD, Afrin ile ilgili gelişmeler de “yeri olmadığını” açıkladı. Sahayı terketmiş bulunuyor.

Zeytin Dalı Harekatı, Türkiye’yi birleştirdi. Siyasal Amerikancılık çöktü. Yandaşlar ve teslimiyetçiler tarafından savunulagelmekte olan ABD, Türkiye’de savunulamaz oldu.

“Savaşa karşıtlık” görüntüsü altında Zeytin Dalı Harekatına karşı çıkmak prim yapmıyor. Aslında bu karşıtlık, Türkiye’nin ABD ile savaşmasına karşı çıkmaktan başka bir şey değildir. “Karşıtlar” ne “vatan savunması” nı biliyor, ne de “haklı savaş” ı! “Karşıtlar”ın sözlüklerinde zaten emperyalizm yok!

Fırat Kalkanı’nın devamı niteliğinde olan Zeytin Dalı Harekatı ile Türkiye’nin toprak bütünlüğü sağlanmış oldu.

Zeytin Dalı Harekatı ağırlıklı olarak Türkiye’nin kendi gücüne, savunma sanayisine, üretimine, imkanlarına dayanmaktadır.

Bu sayede Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarı ve etkisi arttı, ABD’ye kafa tutan ve kendine güvenen kazanıyor. ABD’nin denetiminden çıkan, örnek olmaktadır. Türkiye, ABD’nin ‘tek efendi benim’ iddiasını reddetmiştir.

ABD’nin hiç bir planı tutmadı, tutmuyor. ABD çaresiz. ABD panikte. Yapması gereken ve yapacağı tek şey bölgeden çekilmektir.

Suriye kendini kurtarmıştır. Suriye’ye barış ve istikrar geliyor.



“TÜRKİYE’DEKİ ABD” MADALYASININ İKİNCİ YÜZÜ: TÜRKİYE’DEKİ AMERİKA

Evet, Türkiye ABD’nin boyunduruğundan kurtuluyor. ABD, Türkiye’nin malı olan İncirlik üssünü kullanamaz durumdadır, İncirlik üsünden atılacaktır. ABD’nin kontrolundaki NATO, çıkılması için artık Türkiye’de tartışma konusudur, NATO’dan çıkmak ve NATO’dan kurtulmak Türkiye’nin gündemindedir. Türkiye bağımsızlığının gereği olarak Türkiye NATO’dan da çıkacaktır.

Ancak Amerikan hayat tarzı, Amerika’nın ideolojik baskısı, Amerikancanın kültürel etkisi ülkemizde devam etmektedir. Amerikan tüketimciliği toplumumuza halen de şırınga edilmektedir. Pısırıklaşmış Amerikancılık her şeye rağmen yok edilmiş değildir. Bütün kentler Amerika’ya işaret eden ve Amerika’yı çağrıştıran tabelalarla, reklamlarla doludur. Amerikanca yazılar giyimlerin vazgeçilmezidir. Televizyon ekranlarında Amerikanca bildiğini göstermek hevesinde “çağdaşlar” birbirleriyle yarışıyor ve her geçen gün çoğalıyorlar. Bir televizyon kanalındaki “ses” yarışmasında yarışmacıların önemli bir kısmı Amerikan müziği yaparak yarışıyor, ama önemli olan, Amerikanca ve Amerikan müziği sunanların Amerikalıdan farkları yok, Amerikalı olmadıklarını düşünmek mümkün değil. Nüfusumuzun önemli bir kısmı birbirinden ayrılırken “baybay” demektedir. AB’nin para birimi olan Euro, herkes tarafından “yuro” olarak telaffuz edilmektedir 6 , oysa Euro Amerikan parası olmadığı halde, İngilizce dilindeki hiç bir ülkenin parası olmadığı halde, bu para birimi Amerikanca olarak söylenmektedir. Belirli gençlik gruplarında Amerikanca esprilerden geçilmiyor. Belirli kesimlerde Amerikalılar gibiyiz. Vb.

Amerikalaşmış, Amerikanlaşmış, Amerikalılaşmış durumdayız.

Amerikancılık da yaşamaktadır.

Amerika referanslılar her yerdedir.

Amerika’yı ayakyolu yapanlar milli sorunumuzdur.



SON SÖZ

Türkiye ABD bağımlılığından kurtulma sürecindedir. Çünkü Türkiye ABD ile savaş halindedir. ABD, binlerce kilometre uzakta değil, sıfır noktasındadır, sınırlarımızdadır.

ABD ise Türkiye’yi düşman görmekte, düşman saymaktadır. ABD, Türkiye ile savaşmaktadır. Haklıdır.

Türkiye toprak bütünlüğünü korumakta, emperyalist planlara direnmektedir. Türkiye sınırlarını korumakta, güvenliğini sağlamaktadır, Türkiye komşularıyla iyi ilişkiler yürütme isteğindedir.

Bu süreçte Türkiye, ABD halkasının dışına çıkacak, yeni dünyada yerini alacaktır. Bunun için İncirlik’ten ABD varlığını çıkaracak, NATO’dan ayrılacaktır. 7

Suriye komşumuzdur, dostumuzdur, kardeşimizdir. İki ülkenin kaderi de ortaktır. ABD planları gereğince Suriye’ye düşmanlık yaptık, Suriye’ye kötülük yaptık. Ama artık barışacağız. Barışık olmadan kimse kazanamaz.

Gerek Afrin’de, gerek bölgenin bütününde en hızlı çözüm, en hızlı barış, Türkiye ile Suriye’nin birlikte olmasındadır.

Suriye tek devlettir, Suriye tek millettir, aynı Türkiye gibi.

Sınır ayırır, ama sınır aynı zamanda geçiş yeridir, buluşma yeridir. Sınırlar birleşme yeridir.

Türkiye ve Suriye işbirliği uygalanmaya başlamıştır.

Bunlar tamam. Ama bunların yanı sıra ve bunlar kadar önemli olarak Amerika, kültürüyle, etkisiyle, baskısıyla, ideolojisiyle, yaşama tarzıyla içimizdedir. Bunlardan da kurtulmamız gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan da Cumhuriyetimizdir, Cumhuriyet’in bizlere kazandırdıklarıdır.

Bunu ancak Cumhuriyet çözer, Cumhuriyet millidir.

Cumhuriyet damarlarımızda dolaşan Amerikalılığın, Amerikanlaşmanın ilacı, çaresi, çözümüdür. Milli değerlerimiz Cumhuriyet’le milletimize yapışmıştır, Cumhuriyet sayesinde ayaktadır, Cumhuriyet ile bizim kalacaktır.

Çünkü Cumhuriyet, devrimdir; Cumhuriyet, bağımsızlıktır; Cumhuriyet, birliğini korumaktır; Cumhuriyet, fazilettir; Cumhuriyet, tarihtir; Cumhuriyet, gelecektir; Cumhuriyet; mutluluktur ve Cumhuriyet, barıştır.



1  Bu konuyla ilgili bir yazımız için bkz. “Kanton Ne Ki?”, dagarcikturkiye.com , 1 Nisan 2016.

2  Bazı gazetelerde bu miktarın daha üstünde rakamlar yazılmış olsa da, yakalanan ya da teslim olan YPG’lilerin kendi beyanlarına göre çoğunlukla verilen “maaş” tutarı, 150 Dolardır.

3  Bu konuda geniş bilgi için ABD’nin Kudüs provokasyonu ile ilgili yazımıza bkz. “Kudüs Başkenttir!”, dagarcikturkiye.com , 1 Ocak 2018.

4  ABD, gündemde olan harekatı önlemek için hem “öneriler”de bulunmuş, hem de tehditler savurmuştu.

5  22 Ocak tarihli bu ifade (cümlenin tamamıyla “Rusya ile bazı anlaşmalarımız vardı, ama Rusya bir gecede bu anlaşmaları yok sayarak bize ihanet etti…” şeklindedir), “YPG Genel Komutanı” Sipan Hemo’ya aittir; bkz. Rafet Ballı, “Afrin’in Şifresi: Silah ve İttifak”, Aydınlık , 24 Ocak 2018, s. 3.

6  “Euro”nun Türkçesi “Avro”dur. Eğer bu bilinmiyorsa (ya da böyle söylemek istenmiyorsa), bu Euro sözcüğü, Türkçe olarak olduğu gibi, yazıldığı gibi okunabilir.

7  Bu konuda ayrıntılı bilgi için NATO-Türkiye tarihi ve ilişkisi ile ilgili yazılarımıza bkz. “Türkiye NATO’ya Neden Girdi, Nasıl Girdi? Türkiye NATO’da ‘Üye’ Midir, ‘Düşman’ Mıdır?”, Teori , sayı 335, Aralık 2017, s. 70-86 ve “NATO’dan Çıkılabilir Mi, NATO’da Kalınabilir Mi? Ve NATO’dan Çıkılmamalı Mı?”, Teori , sayı 336, Ocak 2018, s. 60-72.

Bunları da sevebilirsiniz