19 Mayıs Ve Gençlik

Atatürk daha Samsun yolundayken, “Biz, devrimden daha öte bir şey yapmak zorundayız, yeni bir ulus yaratmak durumundayız.” diyordu.

Bunun, anlamı da Türk toplumunu ve kurulacak devleti “Hasta Adam” niteliklerinden arındırmaktır.


Büyük zaferden iki ay sonra da “Gerçek kurtuluşa henüz ulaşamadık.

Gerçek kurtuluş için, toplumdaki hastalık nedenlerinin hasta düşünce odaklarının kaynağını kurutmak gerektir.” diyordu Atatürk.


Bunun temel koşulu da gelişmelerin, akılcılığın, yaratıcılığın önündeki tüm engelleri kaldırmaktı.


Bu koşul yerine getirilmeden çağdaş uygarlığa erişmenin ve çağdaş uygarlıkta bütünleşmenin olanağı yoktu.


Kemalist devrimin ilk aşamadaki işlevi, işte bu koşulların yaratılmasına

yönelik bulunuyordu.


Çünkü; gelişmelerin önündeki engeller dururken, topluma sağlıklı bir yapı kazandırılamazdı, çağdaş anlamda sınıfsal bir yapı oluşturulamazdı.

Bu nedenledir ki “engellerin kaldırılması” evresinde Türk toplumunun, “imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kütle “olmak durumundan başka bir seçeneği yoktu.


NEDEN GENÇLİK…

Niçin Atatürk Cumhuriyeti gençliğe emanet etti ve bugünün gençliği bu emanete uygun davranıyor mu?”

Atatürk’ün Cumhuriyeti gençlere emanet etmesinin bir devrimci olarak onu değerlendirdiğimizde hiç yadırganacak bir yanı olmadığı açık.

Çünkü gençliğin bazı özellikleri var, değişimler açık bir defa, değişimler insanlarda enerji gerektirir, o enerji de en çok gençlikte var.


İkincisi; asıl bundan da önemlisi, gençlik toplumun en idealist kesimini oluşturur, Çünkü henüz toplum içerisinde bir çıkar ilişkisi içine girmemiştir, toplumsal kurulu düzenle bütünleşmemiştir. Kendisini düşünmeden girişeceği bazı eylemler nedeniyle kaybedeceği şeyleri yoktur, işte bu nedenden dolayı gençlik toplumu değişime en açık, en idealist kesimidir ve bu özellikleriyle de Atatürk onu Cumhuriyeti korumaya en elverişli güç olarak görmüştür.


Mustafa Kemal Atatürk 1923’te gençlere şöyle seslenir.

Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine bırakacağımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.


Milletin yükselme gerek ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin.

Milleti o yükselme merhalesine götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız.


Bunun için dimağlarımıza, irfanlarımıza, bilgimize, icap ederse bileklerimize, pazılarımıza, bacaklarımıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız. Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.”

(Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.133)


Bugün ülkemizde bir savaş verilmektedir. Bu savaş AYDINLANMA SAVAŞIDIR.

Unutulmamalıdır ki; aydınlanma savaşı karşıtıyla birlikte vardır. Yani bir tarafta Türkiye’yi ortaçağ karanlığına, ya da emperyalist sömürge düzeyine çekmeye çalışanlar.

Diğer yanda tam bağımsız, çalışarak, üreterek yaşamaya çalışan, ulusal ve sosyal devleti korumaya çalışan aydınlanmacı Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliği.

O yüzdendir ki;

“ULUSLAR VE HALKLAR VATANLARI, ONURLARI VE DEMOKRATİK HAKLARI İÇİN AYAĞA KALKINCA; ÖNCE EN GENÇLERİNİ VERİR TOPRAĞA…”

Bu günün gençliği kendisine emanet edilen CUMHURİYET’İ yaşamları pahasına korumuş ve korumaya devam edecektir.

Bunun en canlı örneği; Onurlu 68 direnişi ve bu uğurda yaşamlarını yitiren devrimci genler. Ve dünyayı ayağa kaldıran şanlı gezi direnişi yine daha yaşamlarının baharında yaşamlarını yitiren gençlerimiz.


Ne diyor Nazım Hikmet

DAHA GÜN O GÜN DEĞİL, DERLENİP DÜRÜLMESİN BAYRAKLAR.

DİNLEYİN, DUYDUĞUNUZ ÇAKALLARIN ULUMASIDIR.

SAFLARI SIKLAŞTIRIN ÇOCUKLAR, BU KAVGA FAŞİZME KARŞI, BU KAVGA HÜRRİYET KAVGASIDIR.”


19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZIN 98. YILI KUTLU OLSUN.

Bunları da sevebilirsiniz