ABD – Çin İlişkileri Odaklı Bir Uluslararası İlişkiler Değerlendirmesi

ABD-Çin ilişkilerinin rekabet üzerinden tanımlandığına tanıklık ediyoruz. Bununla birlikte, iki büyük güç arasındaki rekabet diğer devletlerin dış politika stratejilerinde dikkate alınan kilit bir faktör durumuna gelmiş durumda. Uluslararası strateji oluşturma geleneğine sahip ülkeler bu meseleye odaklanmaya ve olası senaryolar üretmeye devam ediyor. ABD, İngiltere ve Avrupa merkezli düşünce kuruluşları ve uluslararası ilişkiler çalışmaları ABD-Çin rekabetinin uluslararası ilişkilere olası yansımalarını analiz ediyor. Siyasi, ekonomi, ticaret, enerji, teknoloji ve askeri alanlarda kendini gösteren ABD-Çin rekabetinin uluslararası ilişkilerin seyrini belirleyecek en önemli faktör olacağı kabul görüyor. ABD-Çin rekabetinin güvenlikleşmesi, uluslararası ekonomik ve ticari konuların jeopolitik bağlamda değerlendirilmesi, küresel ticaretin ABD ve Çin’in başını çektiği iki kutuplu bir ayrışmaya gitmesi ve ‘çok kutuplu çok taraflılık’ bağlamında yeni bir uluslararası düzenin oluşmakta olduğu argümanları dikkat çekiyor.

ABD-Çin rekabeti, küresel ticaret ve Avrupa Birliği’nin konumu

Önümüzdeki dönemlerde uluslararası ticaretin seyrini jeopolitik düşünce belirleyecektir. Birçok ülke politika hedeflerini gerçekleştirmek için ticareti bir araç olarak kullanacaktır. Gümrük vergisi gibi geleneksel enstrümanlara ek olarak ambargo, ihracat kısıtlamaları/yasakları ve diğer çeşitli yöntemlerin gündeme gelmesi muhtemeldir.

Avrupa Birliği (özellikle Almanya) ve G7 ülkeleri ekonomik olarak Çin’le iç içe geçmiş durumda. Bu durum güvenlik, makro ekonomi ve politik ekonomi alanlarında riskler yaratıyor. Çin, AB’nin (ABD ve Birleşik Krallık ’ın ardından) üçüncü büyük ihracat partneri konumunda. AB’nin 2022 ihracatının %9’unu Çin’e yapıldı. (ABD %19,8; Birleşik Krallık %12,8) Avrupa Birliği’nin ithalatında Çin %20,8 pay ile ilk sırada yer alıyor. (ABD %11,9; Birleşik Krallık %11,9) Çin, Almanya’nın ihracatında 4.sırada yer alıyor. Almanya’nın ithalatında ise %12’lik pay ile Çin 1.sırada yer alıyor. (Spillner ve Wolff, 2023)

ABD Çin’in yükselişini sınırlamak için ekonomik ve ticari ilişkilerin azaltılmasını hedefliyor. AB-Çin ekonomik ve ticaret ilişkileri bu açıdan bakıldığında ABD’nin küresel hedeflerine tezat oluşturmaktadır. ABD ve AB arasında Çin’e yönelik izlenecek politika konusunda henüz net bir işbirliği ve ortaklık oluşmuş değil. ABD-AB arasındaki rekabet Çin’e karşı bütünleşik bir politika oluşturmalarını engelliyor. AB küresel ekonomik düzenin devam etmesini istiyor ve bu düzenin devamı sağlamak için stratejik otonomi geliştirmeyi amaçlıyor. ABD ise AB’nin Çin’e karşı eylemsizliğinden ve stratejik otonomi arayışından memnun değil. (Bergsen, Frogratt, Nouwens, Pantucci, 2023)

ABD-Çin rekabetinin hidrojen ve yeşil enerji boyutu ve AB

Hidrojen ABD ve Avrupa Birliği’nin petrol sonrası dünyada karbonsuzlaştırma planlarında kilit konumda yer alıyor. Bu kapsamda hidrojen stratejisi geliştirildi. Avrupa 2050 yılında 10 milyon ton hidrojen üretmeyi hedefleyerek Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak niyetinde. 7 milyar dolarlık hidrojen girişimi başlatan ABD 2030 yılına gelindiğinde üretim miktarını 10 milyon ton olarak hedefliyor ve hidrojen üretimini teşvik etmek için Enflasyonu Düşürme Kanunu kapsamında vergi indirimlerini uygulamaya koydu. ABD ve AB’nin hidrojen girişimlerine karşın Çin’in enerji dönüşümü bu stratejiye yönelik ciddi bir sınama teşkil etmektedir.

Çin hidrojen üretimi ve tüketimi açısından dünyada 1. sırada yer alıyor. Hidrojen odaklı ar-ge çalışmalarına özel önem veriliyor. Hidrojen tedarik zincirlerinde Çin önemli bir konumda yer alıyor. Örneğin, hidrojen üretiminde kullanılan nikel mineralinin %68’i Çin tarafından tedarik ediliyor. Hidrojen ar-ge çalışmaları teknolojileri ve beşerî yetenek çekme konusunda Çin öncü konumda yer alıyor. Hidrojen alanında Çin’le rekabet edebilmek için Batı’nın etkin politikalar üretmesi gerekmektedir. Bu kapsamda AB ve ABD enerji değer zincirini güvelik altına almalı ve yerel üretimi teşvik etmelidir. Bir diğer ifadeyle, enerji arzını güvenliğini sağlamalıdır. Çin’in hidrojen tedarik zincirlerindeki egemen konumuyla mücadele edilmesi gerekmektedir. (Rueda, Star, Soest, 2022)

Çin yeşil teknoloji üretimini finans sektörü aracılığıyla ve dış rekabetten koruyarak sübvanse etti. Bunun sonucunda güneş paneli gibi yeşil ürünlerde küresel lider konumuna geldi. Çin’in yeşil ürün ihracatı hızlı bir biçimde artıyor. Örneğin, düşük karbon teknoloji ürünlerin küresel ihracatında Çin %34, AB %23, ABD %13 oranlık paylara sahip. Avrupa Birliği Çin’in elektrikli araç, bateri ve rüzgâr tribünleri gibi diğer pazarlarda da lider konuma gelmesinden endişe etmektedir. (Springford ve Tordoir, 2023)

ABD-Çin ilişkilerinin uluslararası düzene yansımaları: ‘çok kutuplu çok taraflılık’

Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin artan ekonomik güçlerine paralel olarak II. Dünya Savaşı’nın ardından kurulan çok taraflı ekonomik uluslararası kurumların (Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu) dışında yeni çok taraflı kurumlar oluşturuldu. BRICS bankası olarak da bilinen Yeni Kalkınma Bankası 2015, Çin’in Asya Altyapı Yatırım Bankası ise 2016 yılında kuruldu. Başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin dünya ekonomisindeki artan ekonomik güçlerine paralel olarak var olan uluslararası kurumlarda daha fazla temsil hakkı talebi var.

Böylesi bir ortamda dünya küresel Batı, küresel Doğu ve küresel Güney olmak üzere üç alanda hizipleşiyor. Küresel Batı ve küresel Doğu arasında küresel Güney’in desteğini sağlamak için rekabet var. Küresel Batı bu rekabette avantajlı olan kesim ancak daha çoğulcu bir dünyaya kendini adapte etmeli. ABD ve Çin arasındaki artan rekabet küresel Güney’in ABD nezdindeki önemini arttırıyor. (Ikenberry,2024) Çin’in Küresel Güney ile olan ilişkileri gelişiyor. Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne 44 Sahra-altı Afrika ülkesi ve Latin Amerika/Karayipler bölgesinden 22 ülke dahil edilmiş durumda. (Ashton, 2023)

Sonuç yerine: ‘Çok kutuplu çoktaraflı’ bir dünyada Türk dış politikası

Küresel düzen büyük ölçüde ABD-Çin ilişkilerinin gidişatına göre şekillenecektir. ABD-Çin ilişkileri ve AB’nin konumu Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde uygulayacağı dış politika stratejisini belirleyecek temel unsurlardandır. Göz önünde bulundurulması gereken önemli bir nokta küresel ekonomide gruplaşmalar/kutuplaşmalar yaşanmaktadır fakat küreselleşme trendi devam etmektedir. Böylesi bir konjonktürde Türkiye’nin öneminin Avrupa ve Ortadoğu’da artacağını öngören çalışmalar mevcuttur. (Ikenberry 2024; Kühnhardt 2017)

Küreselleşmeyle birlikte devletler ve toplumlar arasında etkileşim arttı. ABD-Çin ilişkilerinde gördüğümüz gibi ekonomik olarak iç içe geçmiş iki devletin ilişkilerinde rekabetin niteliği zaman içerisinde jeopolitik düzleme kayabiliyor. Karşılıklı bağımlılığın yönetilmesi ABD ve Çin’de iç siyasi saiklerden ziyade sağ duyu ile hareket eden yönetimlerin iktidarda olmasını gerektirmektedir. Bununla birlikte, ABD ve Çin’in benlik algılarının çatışmayı körüklemekten ziyade işbirliğini öncelemesi gerekmektedir. Küresel liderliğinin azaldığını düşünen ABD içe kapanabilir ve üstün medeniyet özelliklerine sahip olduğunu düşünen Çin yönetimleri daha radikal politikalar izleyebilir.

Güç mücadelesinin belirginleştiği ve yeni bir uluslararası düzenin şekillenmeye başladığı bir dünyada Türkiye uluslararası ilişkilerde barış, güvenlik ve norm sağlayan bir ülke olarak konumlanmalıdır. Stratejik konumu, devlet geleneği, sert ve yumuşak güç nitelikleri, büyüyen ekonomisi ve tarihsel mirası göz önüne alındığında Türkiye uluslararası ilişkilerde yapıcı bir aktör olarak yer alabilir. Türkiye’nin sert güç ve yumuşak gücü uluslararası çatışma ve ihtilafların arttığı bir ortamda istikrar unsuru olarak öne çıkıyor. Batı dünyasının bir üyesi olarak tarihten gelen devlet ve kültür geleneği sayesinde Doğu ülkeleriyle de dostane ilişkiler kurabiliyor. Türk insanı medeniyet dünyasının (özellikle devlet yönetimi gibi alanlarında) öncü bir aktörüdür. I. Dünya Savaşı neticesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve ardından izlenen barış, güvenlik ve istikrar odaklı dış politika ve II. Dünya Savaşı’nda tarafsız bir dış politika izlenmesi Türkiye’nin tarihsel miras ve meşrutiyetidir. Atatürk’ün dış politikası bölgesel ve küresel barış için de bir örnektir.

20. yüzyılın devlet kuran ve ülke inşa eden büyük devlet insanı Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’’ dış politika ilkesi Atatürk’ün ontolojik ve epistemolojik düşünce derinliğini belirten en somut iki örnektir. Uluslararası toplumun bütün üyelerinin barış ve güvenlik içerisinde yaşamasını öngören Atatürk’ün ontolojik ve epistemolojik dünya anlayışı uluslararası ilişkilerin sağlıklı bir zemine oturması için kılavuz niteliğindedir. Böylesi bir dünya görüşü tüm insanlığı kapsar ve devletler arasında ayrım yapmaz.

Kaynakça

Ashton, B. (2024). Stop Taking the Global South for Granted, Chatham House.

https://www.chathamhouse.org/publications/the-world-today/2024-02/stop-taking-global-south-granted

Bergsen, P. , Froggatt, A., Nouwens, V., Pantucci, R. (2022). China and the transatlantic relationship. Chatham House.

https://www.chathamhouse.org/2022/06/china-and-transatlantic-relationship

Ikenberry, J. (2024). Three Worlds: The West, East and South and the competition to shape global order. International Affairs, 100 (1), 121-138.

https://academic.oup.com/ia/article/100/1/121/7506681

Kühnhardt, L. (2017). The Global Society and Its Enemies: Liberal Order Beyond the Third World War. Springer.

Rueda, I.A., Star, A., Soest, H.V. (2023). Can China’s green energy acceleration put at risk the West’s hydrogen plan? RAND.

https://www.rand.org/pubs/commentary/2023/04/can-china-green-energy-acceleration-put-at-risk-the.html

Springford, J & Tordoir, S. (2023). Europe Can Withstand American And Chinese Subsidies For Green Tech. Centre for European Reform.

https://www.cer.eu/publications/archive/policy-brief/2023/europe-american-chinese-green-tech

Spillner, O., & Wolff, G. (2023). China “De-risking” A Long Way from Political Statements to Corporate Action. German Council on Foreign Relations

https://dgap.org/en/research/publications/china-de-risking

Bunları da sevebilirsiniz