“Kalkınma” Limanı – I

Devrim gemimiz, çeşitli limanlara uğramaya devam etmekte.. Türk limanı (Şubat ayı yazımız), İktisat limanı (Mart ayı yazımız) gibi durakları gerimizde bıraktık. Şimdi Kalkınma limanına girmek üzereyiz..

Cahit Kayra, 2013 yılının yayınlanan “Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü. I.Cilt, 1923-1950. Devletçilik .. Altın Yıllar” (Tarihçi Kitabevi, 456 sayfa) isimli kitabında, Kemalizm yönetiminin kurtuluş savaşı sonrası halkın alın teri ve göz nuru desteği ile inşa ettiği sanayi tesislerini sıralar.. (Yani Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı öneminde üstüne basa basa ilan ettiği ve “hiçbir şey yapılmadığını” iddia ettiği yıllarda acaba kalkınma bahsinde neler yapılmıştır?”).

Altın Yıllar”, her Türk evladının çözümünü bilmesi gereken bir zorlu matematik sorusunun iddialı yanıtlarıdır..

Cahit Kayra, “Altın Yıllar” dönemini şöyle sunuyor:

Sanayi birkaç eskimiş fabrikadan ibaretti. Yol yoktu. Kamyon, otobüs ve otomobil yok denilecek kadar azdı. Üç bin yıl öncesinden kalma “kağnı” vardı. Birkaç demiryolu yabancıların elinde idi. Ticaret ve buna ilişkin hizmetler, bankalar, sigorta şirketleri ve benzeri mali kurumların sahipleri azınlıklar ve yabancılardı. Ülkede 100 bin kişiye bir doktor, 200 bin kişiye bir mühendis düşüyordu. Giriştiler ve o yokluk içinden olağanüstü bir varlık çıkardılar. O nedenle Cumhuriyet bir mucize idi ve ben ‘Onun ekonomisi de bir mucizedir’ diyorum.” (s.27)

Dönemin kalkınma yatırımlarının mucizevi dökümü şöyle idi:

1. Sümerbank’a Bağlı Sanayi İşletmeleri: 10 adet iplik ve dokuma fabrikası.

2. Karabük Demir ve Çelik Müessesesi: Yüksek fırınlar, çelik haddehanesi, boru fabrikası, kok fabrikası, asit sülfürik fabrikası.

3 .Selüloz Müessesesi: Kağıt, selüloz ve likor fabrikaları.

4. Beykoz deri ve kundura fabrikası.

5. Sivas çimento fabrikası.

6. Kütahya seramik fabrikası.

7. Dört adet şeker fabrikası.

8. Yedi tütün fabrikası, 65 tuzla işletmesi; kibrit, kutu, çay ve kereste fabrikaları.

9. Dört adet harp malzemesi fabrikası.

10. Uçak motor fabrikası, tayyare fabrikası.

11. Devlet Demiryolları, Devlet Denizyolları ve Liman İşletmesi, Devlet Hava Yolları, PTT, Radyo İşletmeleri.

12. Başta İş Bankası olmak üzere 9 adet banka.

13. Etibank’a bağlı 7 adet maden işletmesi.

14. Dört adet kurulmakta olan enerji işletmesi.

Bu liste tam anlamıyla bir Kalkınma Devrimi’nin en önemli itici gücü, yani sanayi ayağıdır.. Bu konuyu, 1998 baskılı Kalpaklı Kalkınma (Ümit Yayıncılık, Ankara) kitabımda ayrıntılı anlatmıştım.

DEVRİM VE MATEMATİK

Kemalist devrimin çok kısa bir sürede yarattığı kalkınma hamlesinin, yani milli ekonominin Take-off (Kalkış) şahlanmasının toplu sonucu şudur:

  1. Emperyalizmin aparatı Duyun-u Umumiye teşkilatının lağvedilmesi..

  2. Sanayi devrimi

  3. Toprakta tarımın modernleşmesi

  4. Maliyede denk bütçe.

  5. Mutlaka planlı kalkınma yöntemi

  6. İhracatın, ithalattan 3 misli fark yaratması

  7. Dış borç almadan yürütülen iktisadi yörünge

  8. Osmanlı borçlarının kuruşu kuruşuna ödenmesi

  9. Osmanlı patentli yabancı yatırımların millileştirilmesi.

  10. Kesin özelleştirme karşıtlığı

  11. Sıkı para politikası.. 1938’de 1 TL = 1 Stenlin.

  12. Yeri malı kullanma seferberliği.

  13. 1923 İzmir İktisat Kongresi’nin katılımcısı dört sınıfın; yani İŞÇİ, ÇİFTÇİ, SANAYİCİ ve TÜCCAR guruplarının ulusal dayanışmasını vurgulayan bir devletçilik temelinde karma ekonomi uygulaması..

Bu planlı ekonomik kalkınma hamlesinin yediğinde, eğitim hamlesi, kültür hamlesi, sosyal yaşam hamlesi gibi silkinişlerin yer alması ve tüm bu hamlelerin temelinde LAİKLİK ilkesinin boy göstermesi, acaba birer rastlantı mıdır?

Tam tersine devrimin temelinde matematik şuuru yatmaktadır.. Matematiksel bir devrim modeli yaratılmıştır. Aynı anda sanayi yatırımları hızlandırılırken, aynı masada eğitim hamleleri, laiklik hamleleri, kültür ve sanat hamleleri planlanmıştır.

Biz Endüstri Mühendislerinin “sistem mühendisliği” dediğimiz, yani bir ana gövdenin aynı anda tüm uzuvları ile birlikte beraberce yaratılması ve çalıştırılması paradigmasını, tümüyle kemalistler uygulamıştır.

Yani bir bebeğin ana rahmine düşmesinden ergen oluşuna kadar geçen sürede tüm akli ve bedeni becerilerinin hayata geçmesi, aslında sistem mühendisliğinin bir anatomik örneğidir. Ve bu bir matematik uygulamadır. Tıpkı Sibernetik’in ve Bilgisayar devrimin de bir matematik uygulama olduğu gibi.

GÜLTEN KAZGAN’A SAYGILARIMLA..

Kemalist devrim, bir matematik planlama dehasıdır.

Bir gün İstanbul Bilgi Üniversitesinden bir görevli beni aradı ve üniversitelerin ünlü öğretim üyesi Prof.Gülten Kazgan için bir armağan kitabı hazırlandığını, hocamızın Türkiye ekonomisi hakkında benden bu kitaba bir yazı istediğini belirtti.

Prof.Gültan Kazgan’ı şahsen tanımıyordum, onun da benim gibi yerel ve herkesin pek önem vermediği bir yazardan niçin yazı istediğini merak ettim. Görevli kişiye, niçin hocam beni seçti diye sordum. Görevli, hocamızın bu soru üzerine beni arayabileceğini belirtti.

Erkesi günü Prof. Gülten Kazgan beni aradı ve tüylerimi diken diken eden şu cümleyi söyledi:

  • Sayın Aksoy, kitaba katkı koyacak 27 akademik yazar içinde, konuya matematik yaklaşan tek yazar sizsiniz. Kitaplarınızı okudum. Lütfen “Kurtuluş Savaşı Ekonomisi” üzerine bir araştırmanızla armağan kitabıma katkı koyar mısınız?

Hocamın bu ricasını seve seve kabul ettim.

Kitap basıldıktan sonra Prof. Gülten Kazgan ile tanıştım. Akademik kariyerim olmadan, sıradan bir gazeteci iken yazdığım ve devletin basıp tüm sanayi kuruluşlarına dağıttığı “Sanayide Modern Planlama Yöntemleri: CPM ve PERT” kitabımı,Cumhurbaşkanlığı Yayını olan İzmir İktisat Kongresi” kitabımı ve nihayet, Prof.Ahmet Taner Kışlalı’nın 22 Ocak 1999 tarihli Cumhuriyet gazetesinde överek tanıttığı ve üzerine koca bir makale yazdığı “Kalpaklı Kalkınma” kitaplarımı, Prof.Gülten Kazgan okumuş ve incelemişti.

Beni matematik bildiğimi için seçmişti.

Kalkınmanın ve ekonominin bir matematik problemi olduğunun altını çiziyorum. Matematik bilmeyen bir ekonominin, daha birçok Hatay depremlerinde yerle bir olacağının altını çiziyorum.

Bu konuda, 15 Mart 2023 günü TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda Dağarcık Türkiye gurubumuzun düzenlediği “Ütopya ve Devrim” konulu panelde, devrimlerin matematik başarıya muhtaç olduğunu, matematik bilmeyen devrim girişimlerinin akamete uğrayışını anlatırken, yanı başımdaki konuşmacı müzik akademisyeni Yavuz Daloğlu dostumun sözünü de buraya aktarıyorum:

  • .. Müzik de baştan sona bir matematik yaratısıdır!..”

Öyle ise yolumuza Sevim Gündüz’ün Şubat 2023 tarihli Yeniden İmece dergisinde çıkan yazısının başlığı ile devam edelim:

– Matematik hem bilim, hem de sanat mı?..”

Konu uzun.. Gelecek ay devam edeceğiz..

GELECEK YAZI: Meftun Hazırol ile yaptığımız “Devrim ve Kalkınma” konulu söyleşiyi seveceksiniz..

Sağlıcakla..

Bunları da sevebilirsiniz