28 Temmuz 1922 tarihinde ordu komutanları Akşehir’de düzenlenen bir futbol maçını izlemeye davet edildi. 4. Kolordu subaylarıyla Batı Cephesi karargâh subayları arasındaki maç başkomutan, cephe komutanı ve genelkurmay başkanının gözleri önünde oynandı ve 2- 2 berabere bitti.
Aslında o maç bir maskeydi. Herkes, Türk ordusunun sosyal ve sportif faaliyetlerle oyalandığını düşünürken, komutanlar bu maçı bir araya gelme fırsatı olarak değerlendiriyordu. 28 Temmuz gecesi Büyük Taarruz planı üzerinde görüşmeler yapıldı. 1
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, yapılan planı özetledi:
“Aylardır üzerinde çalışılan planın esası, silahça ve sayıca bizden üstün olduğunu bildiğimiz düşmanı, bir darbede çökertmektir. Bunu ancak bir baskınla sağlayabiliriz. Bunun için kuvvetimizin büyük kısmını, tam bir gizlilik içinde, Afyon’un güneyinde toplayacağız. Afyon ile 40 km batısındaki Çiğiltepe arası, asıl taarruz cephesidir. Asıl taarruzu Birinci ve Dördüncü kolordumuz yapacak. Asıl taarruz cephesinde düşmandan üç kat daha fazla kuvvet toplayacağız. Kalecik Sivrisi ile Tınaztepe arasındaki 12 kilometrelik kesim, yarma yeridir. Bu kesimde düşmandan altı kat daha fazla kuvvetimiz olacak. Ordumuz, karşısındaki düşman kuvvetlerini oyalarken, bu kolordularımız düşman cephesini yaracak, Süvari Kolordusu ile birlikte Sincanlı ovasına inecekler. Böylece düşmanın İzmir’le her türlü bağlantısını kesmiş olacağız. Bu düşmanı çevirip imha ettikten sonra kalan parçaları kolayca yakalar ve yeneriz. Çünkü her yerde düşmandan daha üstün bir durumda olacağız.”2
2. Ordu komutanı Yakup Şevki Paşa, yapılan plana itiraz ediyordu. Masada tartışmalar yaşanıyordu. İsmet Paşa söz aldı:
“Uğraşa uğraşa, ancak bir yılda, düşmanla az çok denk bir hale gelebildik. Bunu memleketin imkânlarını sonuna kadar zorlayarak elde edebildik. Bir daha bu gücü yaratamayız. Bu yüzden bu sefer kesin sonuç almak, savaşı bitirmek zorundayız. Bunun için de, tehlikesine rağmen, bu planın uygulanmasından başka çare göremiyorum.”
Başkomutan, “Ben de” dedi.
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa da kesin konuştu: “Ben de başka çare göremiyorum.”
Yakup Şevki Paşa geri çekilmedi, bir kez daha itiraz etti: “Yapmayın. Türk Milleti’nin bütün varı bundan ibaret. Askeri, topu, tüfeği, cephanesi işte bu kadar. Şimdi siz onu bir noktaya yığarak tehlikeye atıyorsunuz. Buna razı gelemem.” M. Kemal’in sesi keskinleşti: “Varımız bundan ibaretse, kesin sonucu bununla almak zorundayız.”
‘Buna karar verenler tarihe karşı, büyük vebal altında kalırlar. Adama vatan haini derler. Hepimizi Meclis’in önünde asarlar.’
‘Korkmayın Paşam. Tarihe ve millete karşı bütün sorumluluk bana aittir.’
Hava çok gerilmişti. İsmet Paşa ayağa kalktı, M. Kemal Paşa’ya döndü: “Paşam! Arkadaşımız, izniniz üzerine düşüncelerini serbestçe arz etti. Yoksa Başkomutanımız olarak vereceğiniz her emri, tıpkı kendi düşünce ve inancımız gibi canla başla yerine getireceğimizden emin olabilirsiniz.”
Gözler Yakup Şevki Paşa’ya döndü. Paşa, önüne bakarak, ağır ağır, “Dünya savaşındaki talihsizlikler benim neslimi galiba biraz fazla ihtiyatlı yaptı.” diye mırıldandı, “Kaygılarımı korumakla birlikte Başkomutan’ın vereceği emirlere tereddütsüz uyacağım tabiidir.”3
O gece alınan karar 6 Ağustos’ta “ordulara verilen taarruz emri ile “ bir adım öteye taşındı. Sonrası zaten malum! Masada planlanan ne varsa, Mehmetçik onu harp sahasında gerçekleştirdi. Bize sonsuza dek gurur duyacağımız bir zafer armağan edildi.
28 Temmuz 1922 yılında düzenlenen futbol maçı ise 100’üncü yılında dahi öksüzlüğünden kurtulamadı.
1 Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığındaki toplantıda Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Cephe Kurmay Başkanı Asım Bey, Birinci Ordu Komutanı Sakallı Nurettin Paşa ve İkinci Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ile Birinci Kolordu Komutanı İzzettin Bey ve 4. Kolordu Komutanı Kemalettin Sami Bey ve Beşinci Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Paşa vardı. Ayrıca başta Asım (Gündüz) Bey olmak üzere, Sükrü Naili, Hüseyin Hüsnü (Erkilet) Bey, Kazım (Inanç)Bey, Naci (Tinaz) Bey, Kazım (Orbay) Bey, Salih (Omurtak) Bey, Naci (Eldeniz) Bey, Aşır (Atlı) Bey, Albay Deli Halid , Abdurrahman Nafiz (Gürman) Bey, Halid (Akmansü) Bey, Halis (Bıyıktay) Bey gibi muhtelif rütbedeki askeri zevat vardı. Koç, Mehmet; Atatürk Akşehir’de, Akşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Akşehir/Konya, 2010.
2 Özakman, Turgut Şu Çılgın Türkler, s. 332, Bilgi Yayınevi.
3 Özakman, Turgut, a.g.e. s. 333.