Yaşanabilir Kentler İçin

İçinde bulunduğumuz dönemin önde gelen sorunlarından birisidir “yaşanabilir kentler” kurmak. Ya da “yaşanabilir olmayanları” “yaşanabilir” kılmak.

Birkaç soru…

  • Avrupa’da ikinci sıradaki çevre kirliliği etkeni?

  • Avrupa ve ABD’de çocuk ölümlerinin önde gelen nedeni?

  • Avrupa kentlerinde gerilim kaynağı olarak önde gelen “gürültü kirliliği” ve yaşam kısaltıcı olarak “hava kirliliği” nedeni?

  • Varsıl ve yoksul kentliler arasındaki uçurumun artışına neden olan birincil etken?

Elbette MOTORLU TAŞIT!

Yaşanabilir kente giden yolda öncelikli konu MOTORLU TAŞITSIZ ya da MOTORLU TAŞITLARI sınırlanmış kent tasarımı olma eğilimindedir.

Taşıt baskın kentler hızla gözden düşmektedir.

En alt gelir grubundakilerin % 40’ının motorlu taşıtı varken, en üst gelir grubundakilerin % 90’ının hanesinde en az bir motorlu taşıt vardır.

Motorlu taşıttan arınmada öncülük eden Kopenhag’da yapılan hesaplamalarda kilometre başına bisiklet kullanımı topluma 0.64 Avro olumlu katkı sağlarken, kilometre başına motorlu taşıt kullanımı 0.71 Avroluk yük getirmektedir.

Taşıtsızlık doğrultusunda çaba gösteren Kopenhag’da bisiklet kullanım oranı 1970’te % 10 iken günümüzde % 35’e yükselmiş durumdadır. Kopenhag’da 2016 yılında kentsel ortamdaki bisikletler motorlu taşıtları sayıca ilk kez geride bırakmıştır.

Otomobil kullanımının kentliler arası eşitsizliği besleyen bir davranış biçimi olduğunu saptamış araştırmacılar. Örneğin, bir otomobilin zamanının % 96’sını park halinde geçirdiği belirlenmiş. Otomobil kullanıcıları otomobil kullanmayanlara göre kamusal alanları 3.5 kat daha fazla işgal etmektelermiş.

Toplumun en üstteki % 1’lik gelir grubunun kişisel karbon ayak izinin % 21’inin taşıt kullanımından kaynaklandığı saptanmış.

Otomobil kullanımının yaygınlaşması kent banliyölerine yerleşimi özendirmektedir. Buralarda yapılan konutlar çok daha büyük boyutlu olmakta ve enerji tüketimi de doğallıkla daha fazla olmaktadır. Böylelikle karbon ayak izi niceliği artmaktadır.

Bu durumda elektrikli araçlar ilgi çekici olsa da mucize yaratmamaktadır. Hava kirliliği yaratmasalar da fren ve lastik kaynaklı mikroplastik kirliliğine katkıları kaçınılmaz şekilde sürmektedir.

Motorlu taşıtın ve özellikle de kişisel otomobillerin olabildiğince yaşamımızdan ve kullanımdan çıkartılması amaçlı 12 öneriden söz etmekte yarar var :

  1. Trafik yoğunluğuna katkı bedeli olarak özetlenebilecek kent merkezlerine giren taşıtlardan ücret alınarak, merkeze taşıt trafiğinden caydırma. Londra’daki araç sayısının bu yöntemle % 33’e varan oranda azaltılabildiği belirlenmiş.

  2. Park yeri ve trafik düzenlemeleri. Kent merkezindeki park yerlerinin ortadan kaldırılması yoluyla park yeri kısıtı yaratılması ve böylelikle sürücülerin buralardan uzak tutulması. Yanı sıra kent merkezindeki yolların olabildiğince yayalaştırılması. Norveç’in başkenti Oslo’da bu amaçla park yerleri bisiklet yoluna dönüştürülerek ikincil kazanç da sağlanmış.

  3. Motorlu taşıtların kent merkezlerine girişinin sınırlanması/yasaklanması. Oslo ve Madrid bu yolda ilerleyen kentler olarak öne çıkmış.

  4. Banliyö trenlerinin ücretsiz kentiçi servislerle desteklenerek özendirici kılınması.

  5. İşyerlerindeki park yerlerinin ücretlileştirilmesi. Bu yolla % 30’a varan taşıt azalması sağlandığı görülmüş.

  6. İşe gidiş planlamalarının yapılması. Servis araçları kullanımının desteklenmesiyle otmobille işe gidenlerin sayıca azaltılması.

  7. Bisiklet ve toplu taşıma olanaklarının geliştirilmesiyle üniversite yerleşkelerine yönelik ulaşımın taşıttan arındırılması.

  8. Öğrencilere yönelik ücretsiz toplu taşıma kartı verilmesiyle ve yerleşkeye servis uygulamasıyla otomobil kullanımının % 25’e varan oranda azaldığı görülmüş.

  9. Bremen ve Genova gibi kentlerde otomobil paylaşımının özendirilmesi yoluyla trafikteki özel taşıt sayısının azaltılabildiği gözlenmiş.

  10. Okula ulaşımda yürüme, bisiklet, toplu taşıma ve araç paylaşımının özendirilmesi.

  11. Kent içi kişisel ulaşımda yürüme, bisiklet, toplu taşıma kullanımının öne çıkartılması.

  12. Geliştirilen cep telefonu uygulamalarıyla kent içinde devinim halinde olan bireylerin yürüyüş, bisiklet ve toplu ulaşım kullanımı karşılığında puanla ödüllendirilmeleri. Bu yöntemde İtalya’nın Bologna kendi adını taşıyan uygulamayla öncülük yapmaktaymış.

İngiltere ve İsveç’te yapılan çalışmalar araç kullanımından vazgeçirme yoluyla yıllık karbon salımının % 10-12’ye varan oranlarda azaltılabildiğini göstermiş.

Özetlemek gerekirse!

Daha yaşanabilir bir dünya ve o dünyadaki kentleri yaratmak bakımından bugüne kadar bildiklerimizi unutmak, alışkanlıklarımızdan vazgeçmek göreviyle karşı karşıyayız.

Ülkeleri ve kentleri yönetenler kendilerini gözden geçirmelidir.

Son söz TOGG’a gelsin : Böyle bir dünyada yaşamdan çıkma yolundaki otomobilin üreticisi olmak ne gerekli ne de akılcıdır.

https://theconversation.com/12-best-ways-to-get-cars-out-of-cities-ranked-by-new-research-180642?utm_medium=email&utm_campaign=Latest%20from%20The%20Conversation%20for%20April%2019%202022%20-%202267722536&utm_content=Latest%20from%20The%20Conversation%20for%20April%2019%202022%20-%202267722536+CID_7776f70bda420306b3fbb1cf407f149e&utm_source=campaign_monitor_uk&utm_term=12%20best%20ways%20to%20get%20cars%20out%20of%20cities%20%20ranked%20by%20new%20research

Bunları da sevebilirsiniz