Cinsiyet ve Şefkate Giden Yol

 

Toplumsal cinsiyet rolleri, durumlara nasıl tepki verdiğimizi ve neden tepki verdiğimizi etkileyebilir. Bir düşünün; televizyonda bir dizinin hüzünlü bir sahnesi var. Diziyi izleyen kadın ağlıyor, başını adamın omzuna yaslanmış. Adamın yüzünde hüzün var, yanındaki kadının başını okşuyor. Her ikisi de sahnede gördüklerinden etkilenmiş durumda ve yüreklerinde merhamet ve şefkat akıyor….

Dr. Emma Seppala, erkeklerin ve kadınların başkalarına gösterdikleri merhamet miktarı açısından farklılık göstermediğini, ancak bu merhamete giden yolların farklı olabileceğini öne sürüyor. Seppala’nın son nörobilim araştırması, diğerlerine şefkatli tepkilerinde cinsiyetler arasında farklı beyin tepkileri ve aktivasyonları olduğunu gösteriyor. 

Dr. Thalia R. Goldstein de ekibiyle yürüttüğü son çalışmanın bulguları da merhamete giden yollarda cinsiyet farklılıkları olduğunu göstermektedir. Goldstein çalışmasında hem çocuklara hem de yetişkinlere iki duygusal oyun olan “Batı Yakası Hikayesi veya Vajina Monologları”ndan birini izletti.  İzleyicilere oyunu izledikten sonra kısa bir anket uygulayan araştırmacılar, özellikle duygusal yükü yüksek olan sahneler hakkında izleyicilere karakterin duygusunu, izleyici olarak karakterin duygusunu ne kadar yoğunlukta hissettiklerini, karaktere karşı hissettikleri duygular gibi sorular sordular. Daha sonra şefkatin birkaç farklı olası yordayıcısına ve seyircinin duygularını yakından anlamaya yönelik sorular sordular.

Çalışma sonucunda yaştan ve cinsiyetten bağımsız olarak izleyicilerin karakterlerin duygusunu yakından anladıklarını tespit ettiler. Farklılaşan durum ise bize hiç de şaşırtıcı gelmeyen bir biçimde belirgin şekilde cinsiyetler arasında bir fark çıktı.

Erkekler ve kadınlar karakterlere karşı şefkat duygusu hissettiklerini ifade ettiler ancak şefkat düzeylerinde belirgin farklılıklar vardı. Erkekler için merhamet seviyesi, kendi içsel süreçlerine göre şekilleniyordu. İzledikleri karakterin yaşadıkları ve hissettikleri duygulara yönelik şefkat düzeyleri kendi iç yaşantılarında ve günlük hayatlarında yaşadıkları tarafından yordanarak algılanıyordu. Kadınlar ise durumun bundan tamamen bağımsız olduğu tespit edildi. Kadınlar kendi deneyimleri, içsel süreçleri ya da yaşam pratiklerinden bağımsız olarak sadece karakterin yaşantısından ve hislerinden yola çıkarak şefkat yoğunluğunu, merhameti hissetmeyi deneyimliyorlardı.

Buradan hareketle erkelerin empati kurma konusunda yeterli olmadıkları ya da kadınların gelişkin oldukları yönünde bir yargıya varmak elbette doğru olmaz ancak cinsiyetler arası farkı ele alırken ve yaşam pratikleri üzerine düşünürken Seppala’nın nörolojik çalışmalarında bulduğu gibi, önemli farkın, öngörülen merhamet düzeylerine giden yolların farklı olması olduğunu unutmama gerekliliğidir.

Kaynak:

  1. Thalia R. Goldstein Ph.D., “The Mind On Stage” Psychology Today

  2. Emma Seppälä Ph.D., Feeling It, Psychology Today.

Bunları da sevebilirsiniz