Ruh Hastası Toplum

Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, Türkiye’de yılda yaklaşık olarak 9 milyon kişi ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvuruyor. Gerek bu başvurular gerekse antidepresan kullanımı her yıl artıyor. Son 5 yılda antidepresan kullanımında bile yüzde 27 artış var.
Veriler yalnızca bakanlığa bağlı kurumlara yapılan başvuruları kapsıyor. Bunlar resmi rakamlar, bir de bu resmiyetin içine girmeyenler var.
Bu veriler açıklandıktan sonra konunun sorgulanacağını sanmıştım.
Ne gezer! Gazetelerde, televizyonlarda birkaç haber, o kadar…
Depresyon, anksiyete bozuklukları, panik atak, sosyal fobi ve şizofreni… Bir de psikoloğa, psikiyatrise gitmeyen, gidemeyenler var.
Sayıları kaç, kim bilir?..
Terapistlere, danışma merkezlerine, yaşam koçlarına başvuruların bu zaman içinde hatırı sayılır oranda arttığını da hesaba katmalı. Ciddi bir durum, kaygı verici. Önemli bir toplumsal sorun.
Mutsuz, umutsuz insanlarımızın sayısı artıyor ne yazık! Geleceğe ilişkin belirsizlikler, kaygılar büyüyor.
Bu ülkede yaşamaktan mutlu ya da mutsuz insan sayısının ne olduğuna ilişkin sağlam veriler, araştırmalar eksik olsa da belirli bir öngörü var.
Ne yazık ki bu öngörüler karamsar bir tabloyu sergiliyor. Rahatsız bir toplum olduk, günlük yaşamı bunalımlı, geleceği belirsiz insanlar topluluğu…
İzlenen bir kanalın haber sunucusu, “Koca bir bülten, hep acı haberler anlatmak beni yıpratıyordu. Bu yüzden haftada bir gün psikolog desteği almaya karar verdim” demişti.
Daha ne desin?..
Neden böylesine önemli bir sorun yaşıyoruz?
Öncelikle bu tabloyu yaratan unsurlara bakmalı. Psikologlara gidenleri değil, gönderenleri sorgulamalı.
İşin özel yanını, yani her toplumda görülebilecek, aşk, ayrılık bunalımlarının yarattığı psikolojik sorunları bir yana bırakalım. Türkiye’ye özgü hangi koşullar böyle bir olumsuz tabloyu yaratıyor?
Geniş yığınların yaşadığı psikolojik sorunların temelinde, ülkeyi 17 yıldır yöneten iktidar yatıyor. Açıkça mahalle baskısı var, yaşam biçimlerine müdahale var.
İktidar kendinden olmayanı dışlıyor. İnsanlar gelecek kaygısı taşıyor.
Kadın toplumsal yaşamdan geri çekiliyor. Bunun sonucunda ailede ekonomik sorunlar baş gösteriyor.
İşsizlik, yoksulluk, yetersiz ücretler, boşanmalar, ayrılıklar, artan şiddet, iş kazaları, küçük yaşta gelin edilen kız çocukları, ensest mağdurları, karın cinayetleri ve tecavüzlerdeki artış yaşanan travmaların gerekçesi değil mi? Zor bir süreç yaşıyoruz…

Bunları da sevebilirsiniz