Ülkemizin son kalan değerli varlıklarından ormanlarımız, büyük bir yağma ve talanla karşı karşıya
En son Kazdağlarında yaşandığı gibi bir yandan Afrika’da bile görünmeyecek vahşi madencilik anlayışıyla ormanlarımız yok ediliyor.
İktidar, küresel sermaye ve yerli yandaşlarına bu değerli varlıklarımızı peşkeş çekiyor.
AKP iktidarında yerli ve yabancı sermayeye verilen arama ve işletme ruhsatları korkunç boyutlara ulaştı.
Anadolu’nun dört bir yanından ormanları korumak için halk yollara düşüyor…
Diğer yandan yangınlar.
Akıl alır gibi değil, bir günde 27 orman yangını çıktı. İzmir’de binlerce hektar alanı üç günde söndüremediler.
Yöre köylülüleri ve yerel yöneticiler ilk gün doğru dürüst bir müdahale olmadığını belirtti.
Peki yangınların sorumlusu kim ya da kimler?
Sıralayalım…
Hala ormanda mangal yakan göbeğini kaşıyan adam…
İlkel anız yakma yöntemini uygulayan vatandaş…
Üstlenmekten kaçınmadıkları ve bu alçaklığı savundukları gibi terör örgütü PKK’ye bağlı gruplar…
Görevini suistimal ve ihmal eden, savsaklayan, hatta bunlardan da öte suç işleyen iktidar sahipleri…
En son İzmir’de çıkan yangın acı bir örnektir.
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, yangınların çoğunlukla insan hatasından çıktığını söyledi.
Peki doğrudur. Ya bakanın ve hatası ?
Hiç mi yok?
Pakdemirli’nin tutumu, yaklaşımı, değerlendirmeleri ihmalden öte.
Can kaybı olmadığı söylendi ne yazık!
Peki milyonlarca kurt, kuş böcek, hayvan can değil mi?
Ormanlarımız cayır cayır yanarken söndürme uçakları uçmadı.
Yangın söndürme ihalesini özel bir şirkete veren Bakan, THK elindeki uçakları bozuk, güvenilmez bulduğunu söyledi.
Yangın uçaklarının neden yangına müdahale için kullanılmadığı sorusu üzerine, “Orman personeli binmek istemiyor emniyetli bulmadığı için. Emniyetli bulan varsa, bu kadar çok savunan varsa apronda duruyor. Binmek isteyenler buyursunlar uçsunlar” yanıtını verdi.
THK yetkilileri ise tersini savundu.
Açıktır ki ortada bir yalan var. Ya bakan ya da THK yetkilileri yalan söylüyor.
Doğal olarak gerçekler örtülemez.
Nitekim,
Türkiye’nin sahip olduğu 6 adet sadece ve sadece yangın söndürme amacıyla üretilmiş ve şu an göreve hazır olan Bombardier CL-215 uçakları bir kenarda yatırıldı.
Türk Hava Kurumu Genel Sekreteri Rafet Yavuz, Göcek yangınına iki uçakları göreve hazır olmasına rağmen gerek yok dendiğini açıklamıştı. Aynı durum İzmir’de orman yangının da tekrarlandı.
Peki ya Türk Hava Kuvvetleri’ndeki 6 adet devasa yangın söndürme uçakları neden kullanılmadı?
CHP İzmir Milletvekili Polat, konuyu meclise getirdi. Pakdemirli’ye yönelik suçlamalar yenilir yutulur değil.
Polat şunları söyledi:
“Bakan Pakdemirli orman yangına müdahalede gecikmesiyle bir kere daha yetersizliğini bizlere gösterdi. Yunanistan’da çıkan yangın sonrasında ‘İzmir’de yangın söndürme uçakları bekletiliyor. Uçaklarımız ve helikopterlerimiz Yunanistan’a hareket etmek için hazır. Talep gelmesi halinde 45 dakika mesafedeyiz, anında müdahaleye hazırız’ şeklinde açıklama yapan Bakan, İzmir alevlere teslim olurken ‘THK’de 6 tane uçak var. 3’ünde motor yok, 3’ünün faal olduğu söyleniyor. Sadece birinin yakıt almaya gittiğini düşünseniz, bir ring kurma durumu maalesef yok. Uçaklar istenen teknik seviyede değil, 1960 küsur model; uçmak isteyenler varsa buyursunlar uçsunlar.’ açıklamasında bulunuyor. Sayın Bakan bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Yabancı firmalara danışmanlık yapmaktan kendi ülkesinden ve görevinden kopuk bir Bakan ile karşı karşıyayız. Bakan Pakdemirli görevinin getirdiği sorumlukları yerine getiremiyorsa istifa edip yabancı firmalara danışmanlık yapmaya devam edebilir.”
Yangınlarda Pakdemirli’nin tutumu soruşturulmalıdır