Gözden Kaçanlar

İşsizlik Maaşı Alanlar Yüzde 56, İşsizlik Fonu’ndan Çıkan Para Yüzde 85 Arttı

23/06/2019 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son yüzde 14.1 olarak açıkladığı yüksek işsizlik sorununu işsizlik sigortası ödeneklerinde de gözler önüne serildi.

Cumhuriyet’ten Serhat Alıgil’in derlediği İşkur verilerinden dikkat çekici satır başları şöyle:

– Yılın ilk dört ayında İşkur’a işsizlik ödeneği almak için başvuran işşizlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 58.8 artarak 716 bin 535 kişiye yükseldi. 

– İl bazında ise ilk dört ayda işsizlik ödeneği almak için başvuranların oranı en çok (yüzde 126.2 ile) Ardahan’da yükseldi. Bu ili yüzde 122.3’lük artışla Sinop ve yüzde 110.4’lük artışla Muş izledi.

– Ödenek için başvurular sadece Kars’ta (yüzde -11.8) düştü. Çok düşük oranda arttığı iller ise yüzde 0.1 ile Iğdır ve yüzde 4.6 ile Artvin oldu. 

– Yine Nisan 2018 sonu itibarıyla toplam 420 bin 304 olan işsizlik ödeneği alan kişi sayısı da, bu yılın nisan ayı itibarıyla yüzde 56.4 artarak 657 bin 387 kişiye yükseldi. 

Nisan sonunda fon ödemesi ikiye katlandı

– Nisan 2018’de 352.5 milyon lira olan aylık ödeme, bu yılın nisanında 654.5 milyon liraya çıktı. İlk dört ay itibarıyla toplam ödeme de 1.5 milyar liradan 2.6 milyar liraya yükseldi. 

– Yılın ilk dört ayında ödenek alanların başvuranlara oranı, ortalama yüzde 52.2 oldu. Bu iki işsizden birinin yasal koşulları karşılamadığı için ödenek alamadığını ortaya koyuyor. 

İstanbul Havalimanı İçin 2,5 Milyon Değil, 13 Milyon Ağaç Kesilmiş!

22/06/2019 Diken.com.tr

Kuzey Ormanları Savunması’nın şehir plancıları, havalimanı çevresinde inşaat sebebiyle açılan taş ocakları ve havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için kesilen ağaç sayısını hesapladı. Hesaplamaya üçüncü köprü, köprü bağlantı yolları ya da Kuzey Marmara Otoyolu’nun açılmış diğer kısımları gibi proje alanları dahil edilmedi. Sadece Kuzey Ormanları içerisinde kesilen ağaçların bir kısmını kapsayan bu hesaplamaya göre toplamda en az 13 milyon ağaç bu proje alanları kapsamında kesildi.

Kuzey Ormanları Savunması, kesilen ağaç sayılarını, havalimanı ve çevresindeki sahalara göre şöyle hesapladı: Yeni havalimanı ‘proje sahası’ içinde 2012 yılından bugüne (2019) kadar en az 8 milyon; çevresinde bulunan, Kuzey Ormanları Savunması’nın iki taş ocağının ruhsat iptali için açtığı davadaki alanların da bulunduğu havalimanı inşaatı için açılmış taş ocakları için en az 1.2 milyon; havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için de en az 3.7 milyon.

Kuzey Ormanları Savunması gönüllüsü şehir plancısı Ayşe Yıkıcı, Kuzey Ormanları’nın sadece İstanbul sınırları içinde yer alan orman alanları olmadığını ifade ederek şöyle dedi: ”Orman dediğimizde aklımıza ilk gelen hep ağaç oluyor ama bugün yaptığımız hesap aslında yok edilen bir yaşam alanının sadece bir üyesine ait verileri kapsıyor. Ağaçlar ile birlikte orada yaşayan milyonlarca canlı hem evinden oldu hem de yaşamını kaybetti. Çünkü Kuzey Ormanları’nda bir sürü canlı birlikte yaşıyor. Biz bugün sadece ağaçları hesaplayabildik. Sayılarını hesaplayamadığımız milyonlarca canlıyı ise böylesine akıl dışı, bilime aykırı, doğa düşmanı katil projeler sebebiyle kaybetmiş bulunuyoruz.”

Yıkıcı, Kuzey Ormanları mücadelesine destek için şu sözlerle çağrıda bulundu: “Sloganımız ‘Ağıt yakma, savunmaya katıl!’. Evet kaybımız büyük ve ama Kuzey Ormanları’nın milyarca ağacı hala Trakya İstanbul ve Anadolu ya nefes olmaya devam ediyor.”

Sayıştay Raporu: İSKİ’de Sınavsız Atama, İETT’de Şoför Ve İşçilere Hukuksuz Mesai

22/06/2019 

Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre Sayıştay’ın denetim raporunda İSKİ’nin tarife tespit edilirken esas alınması gereken bazı unsurları ‘bakım bedeli’ adı altında ayrıca abonelerden tahsil ettiği, görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde ise sınavsız atamalar yaptığı kaydedildi.

Sayıştay’ın raporunda “Şube müdürü, şef vb. kadrolara yazılı ve sözlü sınav yapılmadan doğrudan atama yapıldığını gördü” tespiti yer aldı.

Raporda İSKİ’nin 2017 yılında ‘Elektronik ve Haberleşme Şube Müdürlüğü’ne Bağlı Şefliklerin Faaliyet Alanlarında Yer Alan Elektronik Cihaz ve Sistemlerinin 25 Ay Süreli Bakım ve Onarım Hizmetinin (Yedek Parça Dahil) Temini’ ve ‘Mobil İSKİ Tanıtım ve Reklam Kampanyası İşi’alımlarında ihale mevzuatına uygun davranmadığı da belirtildi.

İSKİ personelinin kamu kurum ve kuruluşlarında mevzuata aykırı olarak görevlendirildiği de kaydedilen raporda, kurum işçi kadrosunda yer alan personelden dört kişinin çeşitli belediyelerde, dört kişinin ise valilik emrinde mevzuata aykırı olarak görevlendirildiği aktarıldı.

‘İndirimli su tarifesinden her yıl 18 milyon lira zarar’

Sayıştay raporunda dikkat çeken bir başka bölüm de İSKİ’nin haksız su tarifeleri.

İSKİ kamu yararı ya da vergi muafiyeti koşullarını gözetmeksizin amatör spor kulüplerine ait tesis ve lokallerin, dernek ve vakıflara ait bina ve merkezlerin, belediye ve belediye iştiraki olan şirketlere ait hizmet binalarının da dahil olduğu birçok kurum, şirket ve vakfa ‘indirimli su tarifesi’ belirlemiş. Bu tarife sonucunda İSKİ her yıl yaklaşık 18 milyon lira zarara uğramış.

İETT’de birçok kadroya mevzuata aykırı atama

İETT’nin usulsüzlüklerine de değinilen raporda birçok kadroya mevzuata aykırı atamalar yapıldığı ve İETT’nin mülkiyetinde bulunan bazı taşınmazların enerji sektöründeki şirketlere bedelsiz kullandırıldığı ifade edildi.

Şöför ve işçilere hukuki sınırların üzerinde fazla mesai

Şoförlerin çalışma saatleriyle ilgili haksızlıklara da yer verilen Sayıştay raporunda, İETT şoförlerinin çalışma saatlerinin toplamının hukuken belirlenen sınırların üzerinde olduğu kaydedildi. Bazı İETT işçilerinin de altı günlük mesaiyi takip eden bir günlük hafta tatilinde de çalıştırıldığı belirtildi.

Kapanan Şirket Sayısı Geçen Ay Yüzde 20 Arttı

21/06/2019 Diken.com.tr

Mayıs ayında kurulan şirket sayısı yüzde 0,34 azalarak 6 bin 670 oldu. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 20,94 artarak 878 oldu.

Nisan ayında açılan şirket sayısı 6 bin 693, kapanan şirket sayısı 726 olarak kayıtlara geçmişti.

Kurulan şirket sayısı yüzde 49 arttı

TOBB açıklamasına göre kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,56 azalırken, kapanan şirket sayısı yüzde 49,07 arttı. 

Kurulan şirket sayısı ocak-mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,14 azalarak, 35 bin 392, kapanan şirket sayısı da yüzde 1,37 artarak 4 bin 796 oldu.

Mega Projelerde Geçiş 2019’da Yarıya İndi: En Az 3 Milyar Lira Fark Ödeyeceğiz

21/06/2019 

Birgün’ün haberine göre sözleşme gereği her yılın nisan ayında fark ödemesi yapılması gerektiğini kaydeden Akar, haziran ayına gelinmesine karşın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bu rakamı açıklamadığını bildirdi: “Rakam saklanıyor, çünkü tutar dudak uçuklatacak büyüklükte.”

Akar, bu projelerdeki geçiş ücretlerinin her yıl 2 Ocak tarihli dolar/TL kuruna göre belirlendiğini hatırlatarak, 2017 ve 2018 yıllarında işletici firmalara 4 Milyar 451 Milyon lira ödendiğini söyledi.

Akar’ın hesaplarına göre, sadece Osmangazi Köprüsü için işletmeci firmaya 2019 yılında ödenmesi gereken tutarın 2 milyar 277 milyon lira olacak.

Akar, 2019’da Yavuz Sultan Selim Köprüsü için yaklaşık 700 milyon lira, Avrasya Tüneli için 161 milyon lira fark ödemesi yapılacağını belirtti.

Camide Üzerine Ayakkabı Dolabı Devrilen Yedi Yaşındaki Çocuk Hayatını Kaybetti

20/06/2019 Diken.com.tr

Mimar Sinan Mahallesi’nde oturan Devran Eren, babası Hasan Eren ile birlikte Kuran kursuna kayıt yaptırmak için Hz. Ali Camii’ne gitti. Küçük çocuk, içerideki işlemler bittikten sonra dışarı çıkmak için ayakkabılarını giymek üzere dolaba yöneldi. Devran’ın dokunmasıyla ayakkabı dolabı üzerine devrildi.

Oğlunun dolap altında kaldığını gören Hasan Eren, üzerinden kaldırıp, sağlık ekibine haber verdi. İhbarla camiye gelen sağlık görevlileri, yerde hareketsiz yatan Devran Eren’in yaşamını yitirdiğini belirledi.

Küçük çocuğun cansız bedeni, Dilovası Devlet Hastanesi’nin morguna kaldırıldı. Olay yerinde inceleme yapan polis, Devran Eren’in ölümüyle ilgili soruşturma başlattı.

Erdoğan Yabancı Gazetecilere ‘Gazetecilik Dersi’ Verdi

20/06/2019 Diken.com.tr

Erdoğan 30’u aşkın gazeteciye hitaben yaptığı konuşmada “Gazetecilik unutmayın hakikat arayışıdır. Çünkü her gazeteci aynı zamanda bir araştırmacıdır. Gazeteci doğruların peşindeki insandır” dedi.

‘Gazeteci gözüyle bakmıyoruz’

Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:

“Yalan ve manipülatif haberlere tevessül etmekmuhatabına saygısızlık etmemenin yanında, bireyin doğru haber alma hakkını da ihlal etmektir. Hepimizin üzerine titrediği medya özgürlüğü işte bunun için vardır. İnandırıcılığını ve itibarını kaybetmiş bir medyanın, açık söylüyorum, ne topluma ne de insanlığa hiçbir faydası olamaz. Takipçilerinin nezdinde güven erozyonuna uğrayan bir basın kuruluşu öncelikle o meslek mensupları için ağır bir yüktür. Demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen medya siyaseti dizayn etmenin, muarızlarını imha etmenin bir aracı haline dönüştürülmemelidir.

Biz basın yayın organlarının halk adına siyasetçileri denetlemesine, milletin çıkarları için gözcülük yapmasına asla karşı çıkmadık, çıkmıyoruz. Bilakis denetim aracı olması gereken medyanın bir tahakküm aracına, siyaseti kendi istekleri doğrultusunda biçimlendirme vasıtasına dönüşmesine itiraz ediyoruz. Biz seçilmişler üzerinde anti demokratik bir vesayet organı gibi hareket eden, kibirli, yanlı, art niyetli bir gazetecilik anlayışına karşı çıkıyoruz. Gerçeklerin ortaya çıkması için kimi zaman canı pahasına görev yapan basın emekçilerine saygımız sonsuzdur. Ancak hakikatin tecellisi için çalışmak yerine tek gayesi iktidarı devirmek olan muhteriz bir siyasetçi gibi davrananlara da gazeteci gözüyle bakmıyoruz.

‘Zihinlerindeki kalıplar, ön yargılar‘

Kalemini ve kamerasını terör örgütlerinin emrine verenler bizim nezdimizde asla gazeteci olamaz. Bizi sık sık eleştirenlerin bilerek gözden kaçırdığı nokta işte burasıdır. Çoğu zaman muhataplarımız gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerindeki kalıplara, ön yargılara cevap bulma gayesiyle ülkemize bakıyorlar. Biz, sizlerden ülkemizle ilgili meselelere hakkaniyetle yaklaşmanızı, bize dair haberleri etik ilkeleri çerçevesinde değerlendirmenizi rica ediyoruz. Algının, olgunun önüne geçtiği böylesi bir dönemde sizlerden sadece gerçeklerin peşinde koşmanızı bekliyoruz.”

Türk gazeteciler salondan çıkarıldı

Erdoğan sözlerini tamamlamasının ardından yabancı basından gazetecilerin sorularını yanıtlamak üzere toplantıyı uzattı. Ancak bu aşamada Türk gazeteciler salondan çıkarıldı.

Kamera Kaydı Servis Eden The Marmara’nın Sahipleri Belediyeden Az İhale Almamış

20/06/2019 

16 Haziran’da yayınlanan Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu ortak yayınının moderatörlüğünü yapan Küçükkaya, otele girdiği anların basına servis edilmesi üzerine programdan önce otelde İmamoğlu’yla ‘gizli bir görüşme’ yapmakla suçlanmıştı.

Küçükkaya ise ortada gizli bir görüşme olmadığını, her iki adayla da görüştüğünü ve bunların da parti temsilcilerinin bilgisi dahilinde olduğunu söylemişti.

Sözcü’den İsmail Şahin’in haberine göre aileye ait Kiska-Kom İnşaat şirketi şu projeleri almış:

– Dolmabahçe-Dolapdere-Piyalepaşa-Kağıthane tünelleri inşaatı

Reklam

– Bomonti-Dolmabahçe tünelinin elektromekanik İşleri

– Kâğıthane-Piyalepaşa tünelinin elektromekanik işleri

Kâğıthane-Piyalepaşa ve Bomonti-Dolmabahçe tünellerinin eksik imalatların tamamlanması

– Kağıthane tüneli portal bölgesinde kavşak ve yol düzenleme inşaatı

– Fulya–Levazım tünel inşaatı

– Altunizade-Çamlıca yol inşaatı

– Kadıköy Kurbağalı Dere ıslahı ikmal inşaatı ve deniz yapısı inşaatı

– İSKİ Asya bölgesi betonarme boruları yenileme inşaatı

– İSKİ Avrupa 1.bölge atıksu kanalı, yağmursuyu kanalı, dere ıslahı.

Torbalı Belediyesinde AKP Dönemindeki 13 Milyon Liralık İsraf Afişe Edildi

18/06/2019

İzmir’in Torbalı ilçesinin CHP’li Belediye Başkanı İsmail Uygur, belediyenin eski başkanı AKP’li Adnan Yaşar Görmez döneminde tanıtım, reklam, temsili ağırlama ve yemek giderleri için 13 milyon lira harcandığını söyledi.

BirGün’ün haberine göre, Uygur, devraldığı belediyenin mevcut borç ve personel sayısına dair bilgileri belediye binasının üzerine büyük bir afişle astı.

2014-2019 yılları arasında AKP yönetimindeki belediyenin bütçesinden tanıtım, reklam, temsili ağırlama ve yemek giderleri için 13 milyon lira harcadığını duyuran Uygur, ”Ne yazık ki bile isteye batırılmış bir belediyeyi devraldık” dedi.

”Şeffaf belediyecilik adına önceki dönemde sizlerin parası ile yapılan harcamaları Torbalı halkının bilgisine sunuyorum” diyerek yaşanan israfı Twitter hesabı üzerinden de paylaşan Uygur, ”Bu tür israfları ifşa etmeye devam edeceğiz. Ayrıca Torbalı halkı müsterih olsun borçları da öderiz, tahribatı da ortadan kaldırırız” dedi.

Saray’ Bütçesi: 2019’un İlk Beş Ayında 2.5 Milyar Lira Harcandı

18/06/2019 

BirGün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre geçen yılın ilk beş ayında 198 milyon lira harcayan cumhurbaşkanlığı, bu yıl ise aynı dönemde 1 milyar 490 milyon lira harcama yaptı.

Yılın başında 2 milyar 818 milyon lira olan, daha sonra 3 milyar 168 milyon liraya çıkartılan cumhurbaşkanlığı ödeneğinin yarısı mayıs sonu itibariyle tükendi.

2019 yılının ilk beş ayında örtülü ödenekten de 1 milyarın üzerinde harcama yapıldı.

2018’de 1.6 milyar lira harcayan cumhurbaşkanlığı, bu hızla devam ederse 2019’da bir önceki yıl harcamasının iki katına ulaşacak.

Karşılıksız Çek Adedi Yüzde 71 Arttı, Tutarı Neredeyse İkiye Katlandı: 14.3 Milyar TL

18/06/2019 

Dünya Gazetesi’nden Ece Ceyhun’un haberine göre ekonomistler piyasada çek adedindeki azalmayı ekonomideki yavaşlamanın bir göstergesi olarak değerlendiriyor. İş dünyasına göre ise çeklerdeki bu tablonun nedeni güven eksikliği ve karşılıksız çeklerdeki artış.

Haberde karekod teknolojisinin karşılıksız çek riskini yüzde 80 azalttığı vurgulanıp Kredi Kayıt Bürosu Genel Müdürü Kasım Akdeniz’in şu değerlendirmelerine yer veridi: “Türkiye’de yılda yaklaşık 100 milyon ticari işlem çek ile yapılıyor. Karşılıksız çek keşide edenlerin geçmiş çek ödeme performanslarını analiz ettiğimizde yüzde 80’inin son 12 ayda en az bir tane karşılıksız çeki olduğu görülüyor. Karekodlu Çek Raporu’nun alınması halinde, karşılıksız çek alma riski yüzde 80 oranında azalıyor. Bu rapora erişim ücreti ise yalnızca 60 Kuruş. Piyasadaki çeklerin neredeyse tamamı karekodlu çeke dönüştü. Dolayısıyla çekle ticaret yapanların Karekodlu Çek Raporu’nu almalarının önündeki tüm engeller kaldırılmış durumda.”

Karşılıksız çek oranı şimdiden geçen yılın tamamını aştı

Habere göre geçen yılın beş aylık döneminde 8.9 milyon adet çek bankalara ibraz edilirken bu yılın aynı döneminde 7.3 milyon adet çek ibraz edildi. Karşılıksız işlemi yapılan çek adedi geçen yıl 5 aylık dönemde 173 bin 766 adet olurken bu yıl aynı dönemde yaklaşık yüzde 71 artışla 297 bin 287’ye çıktı. Tutarda 8.1 milyar TL’den 14.3 milyar TL’ye sert bir yükseliş var. Karşılıksız çeklerin toplam ibraz edilen çeklere oranının ise hem geçen yılın toplamının, hem de ilk beş aylık oranları aştığı belirtiliyor.

Veriler şöyle:

  • Karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalardaki ibraz edilen çeklere oranı geçen yılın ilk beş ayında adet bazında yüzde 1.9. Bu yıl ise bu oran yüzde 4.1.

  • Tutar bazında karşılıksız çeklerin toplam ibraz edilen çeklere oranı geçen yıl ilk beş ay için yüzde 2.2. Bu yıl bu oran aynı dönem için yüzde 3.9 oldu.

  • Tekil kişi (keşideci) sayısı üzerinden hesaplanmış karşılıksız çek oranı bu yıl ocak-mayıs dönemi için yüzde 8.2. Geçen yılın ilk beş aylık döneminde yüzde 5.1 olan bu oran yılın tamamında ise yüzde 9.8 düzeyindeydi.

  • Çekle yapılan ticari işlemlerde en çok karşılaşılan riskler karşılıksız çek ve dolandırıcılık/sahtecilik riski.

  • 2018 yılında 500 binin üzerinde kişi çek keşide etti. 550 bine yakın kişi çek hamili olarak bankalara tahsile çek verdi. Bu keşidecilerin keşide ettikleri çek adedi yaklaşık 21 milyon, tutarı da 1 trilyon TL’ye yaklaşmış durumda.

  • Bir çekin ortalama beş kez ciro yoluyla el değiştirdiği varsayıldığında ülkemizde yılda yaklaşık 100 milyon, ayda 8 milyon ticari işlem çekler yoluyla yapılıyor.

  • Karşılıksız çek keşide edenlerin yüzde 80’i son 12 ayda en az bir tane karşılıksız çeki oldu.

  • Çeki kabul etmeden önce keşidecinin Karekodlu Çek Raporu’nun alınması halinde karşılıksız çek alma riski yüzde 80 oranında azalıyor.

  • Rapora erişim ücreti yalnızca 60 kuruş fakat sadece yüzde 3’lük kesim rapor alıyor

  • Bugün itibarıyla üretilen aylık Karekodlu Çek Rapor adedi sadece 200 bin civarında.

‘İşlem hacminin artması reel sektöre 250 milyar liralık finansman sağlar’

Akdeniz ayrıca çekle yapılan işlem hacminin önemli bir finansman sağlayabileceğine vurgu yaparak şu hesabı yapmış: “İşlem hacminin yüzde 25 artırılması demek, reel sektörün 250 milyarlık yeni bir finansman kaynağı yaratması demektir ki bu kısa dönemde ulaşılabilecek bir hedef. Kamu, finans sektörü ve reel sektörün ortak çalışması ile yaratılacak bu tür bir faydanın katma değeri, özellikle içinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürde daha yüksek olacaktır.”

Mayıs Ayında Merkezi Bütçe 4.5 Kat Fazla Açık Verdi

17/06/2019 Diken.com.tr

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre 2018 yılı mayıs ayında merkezi bütçe 2.7 milyar lira açık vermişti.

Geçtiğimiz yıl mayıs ayında 8.7 milyar lira faiz dışı fazla verilmiş iken 2019 yılı mayıs ayında 4.1 milyar lira faiz dışı açık verildi.

Gelir yüzde 2.2, gider yüzde 24.2 arttı

2019 yılı mayıs ayında bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.2 oranında artarak 71.6 milyar lira oldu. Bütçe giderleri ise yüzde 24.2 oranında artarak 83.6 milyar liraya yükseldi.

Faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 23.5 oranında artarak 75,7 milyar liraya çıktı.

2018 yılı ocak-mayıs döneminde bütçe 20.5 milyar lira açık vermişti. İlk beş ayda verilen bütçe açığı da 66.5 milyar lira ile üç katın üzerinde artış kaydetmiş oldu.

Tecavüz Davasının Savcısı: O Saatte Bara Giderse Başına Her Şey Gelir

16/06/2019 

Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göreöğrenci değişim programıyla Ankara’da bir üniversitenin ekonometri bölümünde eğitim gören İspanyol kız öğrenci A.G.R. , 6 Mayıs günü bir bara gittiğini, içkisine ilaç karıştırıldığından şüphelendiğini ve kendine geldiğinde tecavüze uğradığını anladığını söyledi.

Tutuklama talebine rağmen serbest bırakıldılar

Gözaltına alınan T.B ve H.İ.K ise İspanyol öğrenciyle rızasıyla birlikte olduklarını iddia etti. 

Nöbetçi savcının tutuklama talep etmesine rağmen Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, adli kontrol kararıyla iki şüpheliyi serbest bıraktı.

Öğrencinin avukatı Kemal Ulusoy, savcının kullandığı ifadelerin dosyaya bakış açısını yansıttığını belirterek, dosyayı nöbetçi savcıdan devralan soruşturma savcısının değiştirilmesi talebiyle Ankara başsavcılığına başvurdu.

Türkiye, Dünyanın 10 Büyük Plastik Çöplüğünden Biri Oldu

16/06/2019 

Al-Monitor’un haberine göre, WWF’nin ‘Akdeniz’deki plastik kirliliğini durdurun’başlıklı 2019 raporunda Türkiye, Mısır’dan sonra Doğu Akdeniz’i plastik atıklarıyla kirleten ülkeler arasında ikinci sırayı işgal ediyor. Raporda, Türkiye’nin Mısır ve İtalya ile birlikte Akdeniz’deki plastik sızıntısının üçte ikisinden sorumlu olduğu ve bu miktarın yüzde 18.9’unun Türkiye’den kaynaklı olduğu belirtiliyor.

Haberde, Türkiye’nin özellikle son iki yılda artan plastik atık ithalatı ile gündeme oturduğuna vurgu yapılıyor. Haberde, 2016’da ayda dört bin ton plastik atık ithal eden Türkiye’nin, 2018’de ayda 33 bin ton plastik atık ithal ettiğine işaret ediliyor.

Haberde, Türkiye’nin neden en büyük plastik ithalatçısı haline geldiğine ilişkin sektörün önde gelen temsilcilerine sorulan soruların yanıtları da bu konuda başka gerçekleri de açığa çıkartıyor.

Al-Monitor’un bu konudaki sorularını yanıtlayan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye’nin plastik üretiminde Avrupa’da Almanya’dan sonra ikinci, dünyada ise altıncı sırada olduğunu söyledi. Eroğlu, şöyle konuştu: “Yılda 10 milyon ton plastik üretiyoruz. Plastik sektöründe 14 bin firma yer alıyor ve 250 bin kişi istihdam ediyor.”

Al-Monitor, Eroğlu ve diğer uzmanların, Türkiye’nin plastik atık ithalatındaki artışını, Çin’in plastik atık ithalatına yeni sınırlamalar getirmesinden kaynaklandığını belirttiklerini aktardı. Bu yüzden Türkiye ile birlikte diğer ‘gelişmekte olan ekonomiye sahip’ ülkelerin de plastik atık ithalatının aniden yükseldiği belirtiliyor.

Al-Monitor’un haberinde, Türkiye’nin en çok İngiltere’den plastik ithalatı yaptığı vurgulanıyor. Haberde ayrıca, gelişen ekonomilerin, plastik atıklarını dışarıya satmasının nedeni, bunların geri dönüşüme tabi tutulduğunda daha pahalıya mal olmasına bağlanıyor. PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Eroğlu da, ‘büyüyen küresel döngüsel ekonomide, geri dönüşüm malzemelerinin (alım-satımının), önemli bir trend haline geldiğine’ işaret ediyor. Eroğlu, bu konuda şöyle diyor: “Avrupa’ya mal ihraç ettiğimizde, gittikçe artan oranda geri dönüşüm malzemesi talebiyle karşılaşmaya başladık. Geri dönüşümsel plastiğe hatırı sayılır bir ilgi var. Yalnız, plastik atık geri dönüşümünde bir püf noktası var: Plastik atığın hammadde olarak değerlendirilebilmesi için ‘temiz’ olması gerekiyor. Yani plastik atığın içinde başka bir madde bulunmamalı. Plastik atık kaynağında, bu maddeler ayrıştırılmalı. Ancak Türkiye’de bu çok zor. Çoğu plastik malzemeyi, diğer atıklardan, kaynağından ayırmayı başaramıyoruz.”

Haberde, yetkililerin daha yüksek rakamlar açıklamalarına karşın, uzmanlar, Türkiye’de plastik atıkların sadece yüzde 20’sinin geri dönüşüm ile değerlendirildiğine ilişkin tahminleri de yer alıyor.

Haberde yer alan en ilginç ayrıntılardan biri de Sokak Atık Toplayıcıları Derneği Başkanı Recep Karaman’ın Al-Monitor ile paylaştığı, bir fatura… Karaman, söz konusu faturanın, bir İngiliz firması ile Türk firması arasındaki 115 ton miktarındaki plastik hurda satışına ait olduğunu ve İngiltere’den Türkiye’ye gönderilen söz konusu plastik atıkların hiç bir maliyetinin olmadığını gösterdiğini söyledi. Karaman ayrıca, söz konusu faturada belirtilen plastik atığın ‘temiz’ yani diğer atıklardan ayrıştırılmış olup olmadığının belli olmadığını ve bunların içinde her türlü tehlikeli atık maddenin de bulunabileceğini belirtti. Karaman, bu durumun sadece ev ve endüstriyel plastik kullanımındaki tehlikeye değil, aynı zamanda bir çevre kirliliği tehlikesine de işaret ettiğini vurguladı.

Üniversiteli Kamu İşçilerinin Statü İsyanı: İlkokul Mezunu Müdür Var, Yükselemiyoruz

13/06/2019 Diken.com.tr

Üniversiteli İşçiler Platformu, mevcut kanun nedeniyle üniversite mezunu olmalarına rağmen işçi statüsünde gözüküp memurlara ait hiçbir özlük hakkından yararlanamadıklarını açıkladı. Platform üyeleri ‘görevde yükselme’ sınavına girip yükselemediklerini kaydetti.

Platformun açıklamasında şöyle dendi: ”Tek talebimiz var; var olan kadromuzun memurluk kadrosuna dönüştürülmesi. En basit anlatımla talebimiz kadro değil statü değişikliği.”

Statü değişikliğinin sadece memur işi yapana değil, kendi alanlarının dışında çalıştırılan binlerce üniversite mezunu işçilerin de kapsaması gerektiğini ifade eden Platform sözcüleri şöyle konuştu: ”Amirlerinin istekleri doğrultusunda kendi alanlarının dışında çalıştırılan değerli arkadaşlarımızı dışarıda bırakacak bir çalışma yeni mağdurları yaratacaktır. Yeni mağduriyetlerinin yaşanmaması için herkesi kapsayacak bir çalışma yapılmasını istiyoruz.”

Açıklamada, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in 2018 yılında konuya ilişkin verdiği kanun teklifinin halen komisyonda olduğu, İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un üniversiteli işçilerin mağduriyetleriyle ilgili Meclis’e verdiği soru önergesinin halen cevaplanmadığı belirtildi.

Üniversiteli işçiler anlatıyor

Üniversiteli İşçiler Platformu üyelerinin bazılarının yaşadıkları mağduriyete ilişkin açıklamaları şöyle:

‘Sorumlum ilkokul mezunu’

T.K.: Ben aşçı olarak çalışıyorum. Lise mezunu köy hizmetlerinden geçme ambar memuru bana karışmaya hiç yetkisi olmadığı halde sırf işçiyim diye her gün gelip bana fırca atıp görevim olmamasına rağmen yerleri temizlettirip saçma sapan iş yaptırıyor. Ayrıca benden önce işe girmiş ilkokul mezunu insanı başıma sorumlu yaptılar. Şu an ilkokul mezunu insanın elinin altında çalışıyorum.

‘Sınavına girip yükselemiyorum‘

B.Z.: Bir bakanlığa bağlı kuruluşlardan birinde çalışıyorum. Yıllardır yan masada çalışan arkadaşımla farklı statüde değerlendiriliyorum. Hem ücret hem de sosyal haklar bakımından. Görevde Yükselme sınavına girip yükselemiyorum. Mesela yöneticilerim bile benden düşük seviyede eğitim almış kişiler. Tayin hakkım ya da başka kuruma geçiş hakkım yok. Küçümsemek değil ama İlkokul mezunu bir temizlik personeli ile ayni seviyede değerlendirilmek istemiyorum.

E.E.: 14 yıldır işçiyim. Muhasebeciyim, işletme mezunuyum. Benim müdürüm lise mezunu yükselip müdür olamıyorum.


İş Cinayetleri Çocukları Da Alıyor: Beş Ayda En Az 26 Çocuk İşçi Öldü

11/06/2019 Diken.com.tr

Yoksulluğun en çok çocukları etkilediği ve çocukların işyerlerinde kötü koşullarda çalıştırıldığı vurgulanan rapora göre çocuk işçilerin yüzde 41.4’ü hane halkı gelirine katkıda bulunmak, yüzde 28.7’si hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak amacıyla çalışmak zorunda kaldı. Çocuk işçilerin yarısı ise çalışmak zorunda olduğu için okula devam edemedi.

İSİG Meclisi verilerine göre; 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk ve 2019 yılının ilk 5 ayında ise en az 26 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Raporun önemli bazı bulguları ise şöyle:

• Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iller Şanlıurfa, İstanbul, Gaziantep, Antalya ve Adana’dır. Bu şehirlerde çocuk nüfusu, tarım işçiliği ve mülteci nüfusu yüksektir. 
• Yaşamını yitiren 26 çocuk işçinin 4’ü mülteci/göçmen çocuklardır. Mülteci çocukların ölüm oranının tüm göçmen işçilerin ölüm oranından çok daha fazla olması hem mülteci çocuk işçiliğin yoğunluğunu hem de mülteci çocukların çalışma koşulları bakımından çok daha tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını göstermektedir.
• Yaşamını yitiren 26 çocuğun 4’ü kız çocuğudur. Kız çocukları, tarım sektöründe ve özellikle de ücretsiz aile işçiliğinde sömürülmektedir.
• Ücretsiz aile işçiliğinin ve küçük yaşta çalışmanın yaygın olduğu tarım sektöründe ölümlerin 8-10 yaşlarına düştüğü görülüyor. İş cinayetinde ölen çocukların yarısı tarım işçisi çocuklardır. Yaşamını yitiren çocukların yüzde 43’ü sanayide, yüzde 7’si ise hizmetler sektöründe çalışmaktadır.
• Çocuk işçiler en çok zehirlenerek/boğularak, trafik/servis kazalarında, düşerek ve ezilerek yaşamlarını yitirmiştir. Boğulma sonucu ölen çocuk işçilerin tümü, temiz su ya da serinlemek için sulama kanallarında boğulan tarım işçisi çocuklardır.
• İş cinayetinde yaşamını yitiren çocukların 9’u 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması “yasal” olan 15 yaşın üstündeki çocukların çoğu ise kimya, metal gibi yasak olan ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır.

Stajyer-çırak adı altında çocuk emeği sömürülüyor

Raporda ayrıca stajyer-çırak adıyla vasıfsız ve ucuz işgücü oluşturulduğu, ‘mesleki eğitim’ adıyla stajyerliğin çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimlerinden olduğu vurgulandı. Rapora göre bugün sayısı 1.5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak bu alandaki yasal düzenleme ve politikaların bir sonucu. 4+4+4 eğitim sistemi de yine çocuk işçi sayısını artıran bir faktör olarak değerlendiriliyor.

15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasını yasakken, 2015 yılında 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılmalarına izin verilmiş, böylece çocuk işçi sömürüsünün derinleşmesi için yasal bir adım daha atıldı.

Raporun sonunda ise bu yıl hayatını kaybeden çocuk işçilerin isimleri şöyle anıldı: “2019 yılının ilk beş ayında yaşamını yitiren çocuk işçiler… Unutmayalım, unutturmayalım… Arda Kaan Keskin, İsa Boğa, Ali Soyer, Ferhat Arslan, Burak Türker, Nurullah Karakuş, Emrullah Alptekin, Yakup Çetin, Diyar Bilen, Tevfik Fukra Erikli, Ahmed El Ahmed, Asiye Torun, Ahmet D., Nergiz Kinno, Göksal Çolak, Ömer Demet, Gökhan Özkan, Berivan Karakeçili, Ahmet Çiftçi, Abdul Şükür Türkmen, Hakan Güneş, Yakup Yıldız, Muhammed Emin, Zinnur Tomay, İbrahim Halil Oruç, Ramazan Uysal…“

Atış Serbest: İBB’den 7.3 Milyon Liraya Okçuluk Müzesi

10/06/2019 

Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göreİBB’nin yaklaşık maliyetini 8 milyon 394 bin lira olarak belirlediği müze inşaatı ihalesini, 7 milyon 373 bin 332 TL’lik teklifin sahibi Anka Mimarlık kazandı.

Müzeyle Türk okçuluğunun önemli bir medeniyet seviyesi olduğu anlatılacak ve okçuluğu yeniden keşfetmesi sağlanacak.

‘Okçuluğun dini önemi’

Müzede dünya okçuluğu içinde Türk okçuluğunun yeri örnekler verilerek anlatılacak.

Proje kapsamında müzede ayrıca ‘Okçuluğun dini ve kültürel önemi’ bölümü de yer alacak. Bu bölümde hadisler ve divan edebiyatından örnekler verilecek.

Hasankeyf’i Kurtarmak İçin Bir Girişim De AP Üyesinden: Cumhurbaşkanına Mektup Yazçalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması “yasal” olan 15 yaşın üstündeki çocukların çoğu ise kimya, metal gibi yasak olan ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır.

Stajyer-çırak adı altında çocuk emeği sömürülüyor

Raporda ayrıca stajyer-çırak adıyla vasıfsız ve ucuz işgücü oluşturulduğu, ‘mesleki eğitim’ adıyla stajyerliğin çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimlerinden olduğu vurgulandı. Rapora göre bugün sayısı 1.5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak bu alandaki yasal düzenleme ve politikaların bir sonucu. 4+4+4 eğitim sistemi de yine çocuk işçi sayısını artıran bir faktör olarak değerlendiriliyor.

15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasını yasakken, 2015 yılında 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılmalarına izin verilmiş, böylece çocuk işçi sömürüsünün derinleşmesi için yasal bir adım daha atıldı.

Raporun sonunda ise bu yıl hayatını kaybeden çocuk işçilerin isimleri şöyle anıldı: “2019 yılının ilk beş ayında yaşamını yitiren çocuk işçiler… Unutmayalım, unutturmayalım… Arda Kaan Keskin, İsa Boğa, Ali Soyer, Ferhat Arslan, Burak Türker, Nurullah Karakuş, Emrullah Alptekin, Yakup Çetin, Diyar Bilen, Tevfik Fukra Erikli, Ahmed El Ahmed, Asiye Torun, Ahmet D., Nergiz Kinno, Göksal Çolak, Ömer Demet, Gökhan Özkan, Berivan Karakeçili, Ahmet Çiftçi, Abdul Şükür Türkmen, Hakan Güneş, Yakup Yıldız, Muhammed Emin, Zinnur Tomay, İbrahim Halil Oruç, Ramazan Uysal…“

Atış Serbest: İBB’den 7.3 Milyon Liraya Okçuluk Müzesi

10/06/2019 

Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göreİBB’nin yaklaşık maliyetini 8 milyon 394 bin lira olarak belirlediği müze inşaatı ihalesini, 7 milyon 373 bin 332 TL’lik teklifin sahibi Anka Mimarlık kazandı.

Müzeyle Türk okçuluğunun önemli bir medeniyet seviyesi olduğu anlatılacak ve okçuluğu yeniden keşfetmesi sağlanacak.

‘Okçuluğun dini önemi’

Müzede dünya okçuluğu içinde Türk okçuluğunun yeri örnekler verilerek anlatılacak.

Proje kapsamında müzede ayrıca ‘Okçu

08/06/2019 Diken.com.tr

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin de aralarında bulunduğu 87 sivil toplum kuruluşu, ‘Hasankeyf için küresel eylem günü’ çağrısı için bir araya geldi. Eyleme, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Tulie Ward, Batman Belediye Başkanı Mehmet Demir’in de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.

İlçe girişindeki seyir alanında yapılan eyleme katılan Ward, Erdoğan’dan yanıt beklediğini ifade ederek şunları söyledi: “Dil ve kültür çok önemlidir. Özelikle büyüyen nesil için kültür ve nesil çok önemli olduğunu biliyoruz. Biliyorum ki; Avrupa’dan birçok inşaat şirketi proje çevreye uygun olmadığı için çekildi. Arkamdaki yer 12 bin yıllık ve dokuz uygarlığın yaşadığı bir yer. Sular altında kalması bütün dünya haklarını ilgilendiriyor. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup yazdım. Mektubumda Ilısu Barajı’nın durdurmasını istedim. Bir uluslararası politikacı olarak bir cevap almayı hak ediyorum. Kendi gözlerimle kültürel mirasların yok edildiğini, dokunulamaz mirasların yok edildiğini gördüm.”

Merkez Bankası’nın Yedek Akçesi, Bütçeye Devredilecek

27 Haziran 2019 T/24

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda TL olarak tutulan “yedek akçe”nin bütçeye aktarılmasıyla ilgili düzenleme Meclis’e geliyor.

Merkez Bankası, karının yüzde 20’sini Türk Lirası olarak yedek akçe hesabında tutuyordu. Düzenlemeye göre bu oran yüzde 6’ya inecek ve buna karşılık gelen tutar her yıl hazineye aktarılacak.

Söz konusu düzenlemede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu 60. maddenin yeniden düzenlenmesi öngörülüyor. Buna göre mevcut maddenin bankanın yıllık safi karının yüzde 20’sinin yedek akçeye ayrıldığını belirten a fıkrası kaldırılıyor.

Bununla birlikte ilgili maddeye “Son yıl karından ayrılan ihtiyat akçesi hariç, birikmiş ihtiyat akçeleri her yıl kara katılarak dağıtılabilir” ibaresinin eklenmesi öngörülüyor.

Bloomberg HT’ye konuşan iki kaynak, düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’na uygun olarak hazırlandığını ve bir kereye mahsus olmayacağını kaydetti.

Olağanüstü durumlarda kullanılıyor

Yedek akçe TCMB’nin kanun gereği olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere kenara ayırdığı rezervler anlamına geliyor. Merkez Bankası’nın kârı üzerinden olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere kenara ayrılan yedek akçeler, Merkez Bankası’nın bilanço verilerine göre 2018 yılı sonunda 27,6 milyar lira seviyesindeydi. Şu anda MB’de yaklaşık 40 milyar TL’nin yedek akçe olarak rezervlerde olduğu biliniyor.

Dolar yükselişe geçti

Bu sabaha 5.77 civarında yatay seyirle başlayan dolar/TL, Merkez Bankası’nın ‘yedek akçesi’nin bütçeye aktarılmasıyla ilgili düzenlemenin Meclis’e geldiği haberiyle yükselişe geçti. Kur 5.7911’e kadar yükseldi.

Ekonomistlerden tepki

Söz konusu düzenlemeye ilk tepki ekonomistlerden geldi:

Ekonomi yazarı Uğur Gürses: Seçimde kaybeden iktidarın ekonomik sorunları temelden çözmesi mümkün değil; tersine “maceracı” yollara kayacak. Merkez Bankası kaynaklarına el atmak gibi… İşte bu yüzden, sorunları çözmek yerine derinleştirecek bir kulvara giriyorlar. Derinleşen kriz Türkiye’yi erken seçime sürüklüyor. Reuters‘in haberine göre 46 milyar TLlik ihtiyat akçesini Hazine‘ye aktarmaya girişilmiş yeniden.

Prof. Yalçın Karatepe: Para yok. “Seçimden sonra yedek akçeyi alırlar” demiştik. Hiç bekletmediler.

İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez: Merkez Bankası yedek akçesini Hazine’ye aktarma operasyonunu TBMM’ye getiriyorlar. Yedek akçe miktarı %20’den %6’ya indirilince, kâr miktarı, dolayısıyla Hazine’nin el koyacağı tutar artacak.

Atilla Yeşilada: Yıllardır sorardınız karşılıksız para basma nasıl olur diye, cevabını bugün aldık.

“Kadınlar İçin En Tehlikeli Yer Kendi Evleri”

27 Haziran 2019

Yayımlanan son Birleşmiş Milletler (BM) raporu, kadınlar için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, her 10 ülkeden sadece 4’ünde evlilik içi tecavüzün suç sayıldığını vurgulayarak, hukuki reform yapılması çağrısında bulundu.

Euronews Türkiye’de yer alan habere göre, Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi tarafından yıllık olarak hazırlanan ve bu seneki başlığı ‘Değişen Dünyada Aile’ olan Dünya Kadın İlerleme raporu 25 Haziran’da yayınlandı. Araştırmalar sonucu oluşturulan raporda, kadınlar için en tehlikeli yerlerden birinin kendi evleri olduğu belirtildi.

“Hukukta kadınlara yönelik negatif ayrımcılığın azalması konusunda büyük ilerlemeler görüyoruz ancak beklendiği üzere aile yasalarındaki değişim oldukça yavaş,” diyen BM Kadın Birimi Genel Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka, “Aile içi şiddetin şaşırtıcı derecede yaygınlaştığını gösteren istatistikler, kadınlar için en tehlikeli yerlerden birinin evleri olduğunu gösteriyor.” şeklinde konuştu.

5 kadından biri, partnerinden şiddet görüyor

2017’de işlenen kadın cinayetlerinden yüzde 60’a yakınında katilin aile üyelerinden biri olduğunu gösteren rapora göre, her gün 137 kadın aile fertlerinden biri tarafından öldürülüyor.

15-49 yaş arasındaki 5 kadından biri, eskiden veya şu anda birlikte olduğu partneri tarafından fiziksel şiddet veya cinsel istismara uğradığını ortaya koyan rapora göre kadına yönelik şiddet ‘her alanda ve ciddi seviyede’.

‘Tecavüzcünle evlen’ hukuku yaygın

Pek çok ülkede de tecavüzcü, mağdurla evlenerek soruşturmadan kurtulabiliyor.

Tunus, Ürdün ve Lübnan’da benzer yasaların yürürlükten kaldırılmasının ardından Irak’tan Malezya’ya kadar pek çok ülkede kadınlar, ‘tecavüzcünle evlen’ hukukunu bitirmek için baskı yapıyorlar.

Evlilik içi tecavüz verileri toplanamıyor

Rapora göre; her 10 ülkeden sadece dördü evlilik içi tecavüzü suç olarak tanımlıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Nepal, İngiltere ve Güney Afrika’nın da aralarında bulunduğu 50’den fazla ülkede kadına eşi tarafından tecavüz edilmesi suç sayılırken, Asya’nın büyük çoğunluğunda benzer yasal düzenlemelerin yapılması için kampanyalar yürütülüyor.

Birçok ülkede evlilik içi tecavüz suç sayılmadığı için buna ilişkin veriler toplanmıyor ama mağdurlara uygulanan toplumsal baskı nadir de olsa vakaların dile getirildiği ve ihbar edildiği anlamına geliyor.

BM Merkezi’nde raporun açıklandığı toplantıya katılan Mısırlı kadın hakları aktivisti Marwa Sharafeldin, “Evlilik içi tecavüz, Müslüman ülkelerde aile hukuku açısından çok hassas bir konu” diyor.

‘Müslüman ülkelerde cinsel erişim hakkı nikahın bir parçası olarak görülüyor’

Asya, Afrika ve Orta Doğu’da faaliyet gösteren ‘Küresel İslam Aile Hukuku Projesi’ üyesi Sharafeldin, “Cinsel birleşme, nikahla gelen bir hak olarak görülüyor” diyor:

“Aile Hukuku’nda kadınlara kimle ve ne zaman evleneceklerini seçme, boşanma, kadınların aile kaynaklarına ulaşma hakları sağlandığı gibi bu konuda da kadınları korumak için bir politika reformu yapılması gerekiyor.”

Sharafeldin, “Kadınlar, erkekler ve çocuklar bu asılsız yasalardan dolayı acı çekiyor ve toplumlar geride kalıyor” diyor ve ekliyor: Bu değişim sadece kadınlar için değil.

Yenişafak: FETÖ’cüler Tarım Bakanlığı’nda cirit atıyor

25 Haziran 2019

İktidara yakınlığı ile bilinen Yenişafak gazetesi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda FETÖ ile mücadelenin yeterince etkin bir şekilde yürütülemediği iddia ederek kripto olarak kalmayı başaran örgüt mensuplarının bakanlık bürokrasisinde halen kilit noktalarda görev yaptığını yazdı.

Yenişafak gazetesinden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na ağır suçlamalar. Gazete “FETÖ’cüler Tarım Bakanlığı’nda cirit atıyor” başlığı ile yayınladığı haberinde bakanlığın Ankara’da ‘FETÖ’nün kalesi’ olarak adlandırıldığını ifade etti. Bakanlığın Ankara’daki lojmanlarında yaşayanların Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’ye oy vermelerinin FETÖ ile ilişkilendirildiği haberde “31 Mart seçimlerini patates ve soğanla sabote ettiler” ifadeleri kullanıldı.

31 Mart seçimlerinin en önemli gündem maddesi olan patates ve soğan fiyatlarının yüksekliğinde bürokratların payının olduğunu iddia eden Yenişafak gazetesi, 15 Temmuz’un ardından bakanlıktan ihraç edilen kişilerin sayısının azlığına dikkat çekildi.

24 Haziran’ın Birinci Yılı: Cumhurbaşkanı Erdoğan Hangi Vaatlerini Yerine Getirdi?

25 Haziran 2019 BBC Türkçe/Onur Erem

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nin üzerinden bir yıl geçti.

Seçimler öncesi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; ekonomiden yolsuzluğa, altyapı yatırımlarından gençlere kadar uzanan geniş bir yelpazede çok sayıda vaatte bulunmuştu.

Bunlar arasında dikkat çeken bazı vaatlerin gerçekleşip gerçekleşmediğini inceledik.

‘Faiz, enflasyon, cari açık ve dolar düşecek’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim manifestosunu açıklarken “Ahdim olsun ki faiz, enflasyon ve cari açık düşecek” demişti.

AKP de 24 Haziran öncesi yayımladığı seçim beyannamesinde “Ekonomide temel prensibimiz, enflasyonun kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli oranlarda tutulmasıdır. Bu prensiple, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek konusundaki kararlılığımız devam edecektir” demişti.

Faiz ve enflasyonda vaadin tam aksine bir yükseliş yaşanırken, cari açık ise bir yılda azaldı.

Erdoğan’ın seçim manifestosunu açıkladığı 6 Mayıs 2018’de Merkez Bankası politika faizi yüzde 8’di.

Faiz 1 Haziran’da 16,5’a, 8 Haziran’da 17,75’e, 14 Eylül’de ise yüzde 24’e çıktı.

Böylece Merkez Bankası’nın politika faizi Şubat 2004’ten bu yana en yüksek seviyesine çıkmış oldu.

Enflasyon da benzer bir şekilde artış gösterdi.

Mayıs 2018’de yıllık yüzde 12,15 olan tüketici enflasyonu Ekim 2018’de yüzde 25,24 ile zirveyi gördük ve politika faizi gibi 15 yılın rekorunu kırdı.

Enflasyon o tarihten itibaren bir miktar geriledi ve Mayıs 2019’da yüzde 18,71 oldu.

Erdoğan: Dolar düşecek, bu kadar emin konuşuyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden kısa süre sonra doların düşeceğini de açıkladı. Erdoğan 11 Temmuz 2018’de “Dolar düşecek bu kadar emin konuşuyorum” dediğinde dolar/TL kuru 4,87’ydi. Kur, o tarihten sonra tüm zamanların rekorunu kırarak Eylül ayında 7,23’ü gördü. 18 Haziran 2019 itibarıyla kur 5,83 civarında.

Seçimlerden önce AKP, istihdam oranını 2023’e kadar yüzde 53’e, kadınların işgücüne katılım oranını da yüzde 41’e çıkarma vaadinde bulunmuştu.

Fakat son bir yılda istihdam oranı artmadı, aksine azaldı. TÜİK verilerine göre yüzde Mart 2018’de yüzde 47,1 olan istihdam oranı bir yıl sonra yüzde 45,4’e düştü. Kadınların işgücüne katılma oranı ise bir puan yükselerek yüzde 34,4 oldu.

Genç işsizliğini ve ne eğitimde ne istihdamda olanların oranını azaltma vaatleri de gerçekleşmedi. Mart 2018’de yüzde 17,7 olan genç işsizliği bir yıl içinde yüzde 25,2’ye çıkarak Türkiye tarihinin rekorunu kırdı.

Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı da yüzde 1,9’luk artışla yüzde 23,7 oldu.

Cemevlerine statü vaadi gerçekleşmedi

AKP’nin son iki seçimdir yayımladığı beyannamelerde cemevlerine hukuki statü tanınması vaadi yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “24 Haziran seçimlerinden sonra demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz, demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız. Cemevlerinin hukuki statü sağlayacağız” diyerek seçim beyannamesinde konuya bir kez daha yer verdi.

1 Kasım 2015’teki genel seçimin ardından tutulmayan bu söz, 24 Haziran’dan sonra da tutulmadı.

Erdoğan’ın vaatleri arasında İstanbul Havalimanı’nın 29 Ekim 2018’de hizmete girmesi de vardı.

Bu vaat 29 Ekim’de kısmen gerçekleşirken havalimanı Nisan 2019’da Atatürk Havalimanı’nın kapanmasıyla tam anlamıyla devreye girdi.

Kanal İstanbul, 3 katlı İstanbul tüneli ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projelerin de planlanmasına başlanacağı açıklanmıştı.

Çanakkale Köprüsü’nün bir sonraki genel seçime kadar açılması planlanıyor. Son olarak Binali Yıldırım, Ocak 2019’da yaptığı konuşmada köprünün 18 Mart 2022’de hizmete gireceğini söyledi.

3 katlı İstanbul tünelinin ihalesi ise henüz gerçekleşemedi. Geçen yıl Sabah gazetesinin yayımladığı haberde ihalenin Aralık ayında yapılacağı yazılmıştı. Ancak basında yer alan haberlerde son ihalenin 2019 yılına kaldığı yer aldı. Bu süreçte Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı ve Yatırımlar Genel Müdürü Erol Çıtak, Şubat 2019’da görevden alındı.

OHAL kaldırıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran’a giderken en önemli vaatlerinden biri olarak Olağanüstü Hâl’in (OHAL) sonlandıracağını açıkladı. Bu vaat 19 Temmuz 2018’de yerine getirildi.

Vadedilen Millet Bahçelerinin de bir kısmı tamamlandı.

Erdoğan seçim öncesinde yolsuzluk ve yoksullukla mücadele için “en önemli hedeflerimiz” demişti.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre yolsuzluk konusunda az da olsa bir iyileşme yaşandı.

Ocak 2019’da yayımlanan Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye yıllardır yaşadığı gerilemenin ardından ilk kez iyileşti.

2017 yılında 40 puanla 81. olan Türkiye, 2018’de 41 puanla 78. sıraya yükseldi. Fakat aynı raporda Türkiye’nin 2013 yılından sonra 10 puanlık düşüşle 28 sıra gerilediği de yer aldı.

Örgüte göre Türkiye 2012’den beri en çok gerileyen beş ülkeden biri.

Yoksulluk konusunda ise TÜİK 2018 veya 2019’a dair bir veri yayımlamadı. Kurumun 2018 verileri Eylül 2019’da yayımlanacak.

Fakat bu süreçte yoksulluk ve açlık sınırlarının önemli ölçüde yükseldiğini söylemek mümkün. Türk-İş sendikasının verilerine göre açlık ve yoksulluk sınırları bir yılda büyük artış kaydetti.

Tüketici Hakları Derneği’ne göre Türkiye’nin yüzde 20’si açlık, yüzde 80’i ise yoksulluk sınırı altında yaşıyor.

Bedelli askerlik vaadi de yerine getirildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimden önce verdiği bedelli askerlik vaadi de yerine getirildi.

Bir kerelik çıkartılan bedelli askerliğin ardından düzenlemenin kalıcı hale getirilmesi için de yasa hazırlandı.

Hayvan Hakları Yasası çıkmadı

Hayvan hakları savunucularının sıkça gündeme taşıdığı “Hayvanları Koruma Kanunu”, 24 Haziran öncesi kampanya sürecinde yaşanan bir olayla siyasetin gündemi oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Sakarya’nın Sapanca ilçesinde tüm uzuvları kesilmiş halde bulunan yavru köpek ile ilgili de bir açıklama yaparak, “Hayvan haklarıyla ilgili yeni yaptırımları içeren hükümet tasarısını da yeni dönemde öncelikli olarak yürürlüğe koyacağız” dedi.

Erdoğan, seçimin ardından bu yasayı 100 gün içinde çıkarma sözü verdi. Ancak yasa çıkmadı.

İlk 100 günde bu yasanın çıkmamasının nedenini sorduğumuz AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, bütün bu yasaların hazırlıklarının devam ettiğini, bunların zamanlamasının sarkmasının da normal olduğunu söylemişti:

“Bunlar otomatik şeyler değil, müzakere ediyorsunuz, konuşuyorsunuz nasıl bir şey yapabiliriz diye.

“Örneğin hayvan haklarıyla ilgili düzenlemeyi yaparken Tarım Bakanlığı’nın da yapmak istediği şeyler var beraberinde.

“Çok kapsamlı işler bunlar. 100 günde çalışmayı hedefledik ve her başlıkta da bir çalışma yaptık. Tamamlanmamış olan kanunlaşma süreci. O da tamamlanacak. Vaadin belli bir aşaması gerçekleşmiş durumda.”

Zengin, yasayı 31 Mart’taki yerel seçimden önce kanunlaştırmayı planladıklarını söylemişti. Fakat bu plan da gerçekleşmedi.

Diğer bazı vaatlere ne oldu?

Benzer bir şekilde çocuklara karşı cinsel istismar suçuyla mücadelede cezaların caydırıcılığının artırılması vaadi ise yerine getirilmedi.

24 Haziran’dan önce komisyondan geçerek TBMM’ye gelen konuyla ilgili yasa tasarısı, akran cinselliğini cezalandırırken yetişkinlerin çocuklara tecavüzüne yönelik cezaları azalttığı gerekçesiyle muhalefet tarafından eleştiriliyordu. Yasa bu yüzden geri çekilmişti.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Temmuz ayında bu yasanın ilk çıkarılacak yasalardan biri olduğunu söylese de bu gerçekleşmedi.

Nafaka sisteminin değiştirilmesi de programda yer alan ve son dönemde basında işlenmesine rağmen gerçekleştirilmeyen vaatler arasında kaldı.

Ekrem İmamoğlu İBB’yi AKP’den Yaklaşık 27 Milyar Lira Mali Borçla Devralacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı’na ikinci kez seçilen Ekrem İmamoğluİBB’yi yaklaşık 27 milyar lira mali borçla devralacak.

İstanbul seçimiyle birlikte gözler tekrar İBB’nin bütçesindeki kara tabloya çevrildi. Cumhuriyet’ten Hazal Ocak‘ın haberine göre, İBB CHP Grup sözcüsü Tarık Balyalıtarafından hazırlanan, İBB Başkanlığı Meclis Denetim Komisyonu 2018 yılı rapor şerhinde, belediyenin 2018 yılı gelir bütçesi 18 milyar 424 milyon 947 bin lira, gider bütçesi de 22 milyar 148 milyon 25 bin lira olarak kayıtlara geçti. İBB’nin 2018 yılı bütçe açığı ise 3 milyar 723 milyon 77 bin 536 TL.

İBB Meclisi’nin mayıs ayı oturumlarında da bu konu gündeme gelmişti. Balyalı 2018 yılı resmi rakamlarına göre İBB’nin mali borçlarının 22 milyar liradan 26 milyar 800 milyon liraya yükseldiğini açıkladı.

2018’in faiz ödemesi 2.5 kat arttı, 436 milyon liraya ulaştı

İBB’nin borçlarına ödediği faizin de ekonomik krizle birlikte rekor bir artış gösterdiği belirtildi. 2014 yılında 128 milyon 178 bin lira faiz ödeyen İBB, 2017’de 173 milyon 608 bin lira faiz ödemesi yaptı. 2018 yılında İBB’nin faiz giderleri bir önceki yıla göre 2.5 kat artış göstererek 436 milyon 609 bin liraya ulaştı. İBB’nin 2019 yılında ise 1 milyar 114 milyon 507 bin TL borç faizi ödeyeceği tahmin ediliyor.

İBB’nin borçlu olduğu bazı iştirakleri şöyle:

İGDAŞ: 1 milyar 954 milyon 939 bin 842 TL (faiz dahil)

İSTAÇ: 292 milyon 197 bin 501 TL

AĞAÇ A.Ş.: 191 milyon 33 bin 619 TL

İSPER A.Ş.: 147 milyon 986 bin 738 TL

İSTON A.Ş.: 143 milyon 500 bin 174 TL

Bursa’da Şehir Hastanesi’nin Açılmasıyla Dört Hastane Kapatılacak

25 Haziran 2019

Kamu Özel Ortaklığı Projesi kapsamında Rönesans Holding tarafından yapılan Bursa Şehir Hastanesi’nin tamamlanması ile şehir merkezinde bulunan dört köklü hastane kapanacak.

Birgün’den Burcu Cansu’nun haberine göre, Bursa Tabip Odası Başkanı Güzide Elitez, hastanenin merkeze 19 kilometre uzaklıkta olmasının ulaşım açısından çok ciddi bir sorun oluşturduğunu belirterek, “Gebeler yolda doğum yapabilir ve acil hastalar yolda yaşamını yitirebilir” dedi.

Elitez, özetle şunları aktardı: “Trafiğin çileye dönüştüğü bir alana hastane trafiğinin de eklenmesi ile çok ciddi problemler yaşanacak. Çekirge Çocuk Hastanesi’nin birimleri teker teker taşınıp içi boşaltıldı. Çekirge ve Muradiye hastanesi için de aynı akıbetin yaşanması kaçınılmaz olacak. Bir başka kaygımız da merkezde bulunan Eğitim Araştırma Hastanesi’nin birimlerinin de taşınması yönünde.”

Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Sevilay Çetinkaya ise şöyle dedi: “Çekirge Hastanesi’nin alanı ile ilgili imar değişikliği yapıldı. Hastaneyi yıkarak yerine AVM’ler ya da kaplıca tesisleri yapabilecekler.”

Türkiye Özgürlük Skoru 100 Üstünden 31

İstanbul – BİA Haber Merkezi 06 Haziran 2019

Dünyada demokrasinin yaygınlaşmasını ve düşünce özgürlüğünü desteklemek amacıyla kurulan ABD merkezli Freedom House dünya genelinde basın özgürlüğünü değerlendiren yıllık raporunu yayınladı.

Rapora göre basın özgürlüğü dünya genelinde düşüş içerisinde olduğu açıklanırken, Türkiye gibi baskıların yoğun olduğu ülkelerde alternatif medya platformların giderek daha fazla ilgi gördüğü belirtildi.

“Özgürlük ve Medya 2019” başlıklı raporda Türkiye bu yıl da basın özgürlüğünde ‘sınıfta kalan’ ülkeler arasında yer aldı.

Gerçeğe dayalı gazetecilik demokrasi için temel gereksinim

Medya özgürlüğünün son 10 yılda dünya çapında gerilemekte olduğu belirtilen raporda, demokratik güçler, medyanın ülkelerindeki bağımsızlığını desteklemekten vazgeçmeleri halinde basın örgütlerinin sanal olarak neslinin tükenme tehlikesi altına girebileceği belirtildi.

Basın özgürlüğü ihlallerinin, uzun süren baskı ortamlarında geri tepebileceği belirtilen raporda dürüst ve gerçeğe dayalı gazeteciliğin demokratik özgürlükler için temel gereksinim olduğu ifade edildi.

Trump’ın saldırıları endişe verici

Popülist liderlerin sadece otoriter değil, etkili bazı demokrasilerde de iktidarlarını sağlamlaştırmak için bağımsız gazeteciliği bastıracak yeni yöntemler bulduğunu belirten Freedom House, gazetecilerin susturulması ve yandaş kuruluşların desteklenmesi için ekonomik, yasal ve yasadışı birçok yönteme başvurulduğuna dikkati çekti.

İşbaşına gelen popülist liderlerin, basın özgürlüğünü kısıtlamaya, bağımsız gazeteciler üzerinde baskı kurmaya çalıştıkları ifade edilirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın sözlü saldırılarıyla basın özgürlüğünü hedef almasının endişe verici olduğu aktarıldı ve “Dünyanın dört bir yanındaki gazeteciler, en temel hakları ihlal edildiğinde Washington’un yardıma koşacağına inanmak için artık daha az neden sahip”  değerlendirmesi yapıldı.

Türkiye’de de basın özgürlüğü geriliyor

Raporda, Türkiye’nin basın özgürlüğünün kısa zamanda çok büyük gerileme gösterdiği belirtilerek artık halkın sadece dörtte birinin basına güven duyduğu belirtildi.

Raporun Türkiye’ye ayrılan kısmında, Türkiye’de, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL süreciyle birlikte yaklaşık 150 medya kuruluşunun kapatıldığı ve yüzlerce gazetecinin hukuki dayanak olmaksızın teröre destek suçlamasıyla yargılandıkları ifade edildi.

Türkiye’deki baskıların gazetecileri online platformalara yönlendirdiği ve bunun sonucunda bir çok yeni platform ortaya çıktığı açıklandı. Örnek olarak ise Ünsal Ünlü’nün evinden yaptığı podcast yayınları, Dokuz8’in dijital habercilik çalışmaları, Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan Yavuz Baydar’ın Ahval ve Can Dündar’ın Özgürüz platformları gösterildi.

Dünya genelinde birçok hükümetin denetleyemediği için internet haberciliğini istemediği, bununla birlikte uluslararası dijital platformların sansürü önlemede son derece etkili olduklarının vurgulandığı raporda, Medyascope’un YouTube Kanalı üzerinden yaptığı yayınlar örnekler arasında gösterildi.

Türkiye’nin durumu

Özgürlük Skoru: 31 (0 en düşük 100 en yüksek)

Özgürlük ratingi: 5.5/7 (7 en düşük)

Politik Haklar: 5/7

Sivil Haklar: 6/7

Genel görünüm: “Başlarda özgürlük adına bazı reformlar yapmış olan AK Parti hükümetinin temel haklar alanında giderek artan hoşgörüsüzlüğü 2016’daki darbe girişimi sonrası otoriter doğasının tam anlamıyla konsolide olması ile sonuçlandı. 2017’de yapılan anayasal değişiklikler devlet başkanının elini güçlendirirken seçim koşullarını daha kötü hale getirerek muhalefet partilerinin Erdoğan’ın kontrol gücünü dengelemesini zorlaştırdı.”

Karanlıkta yol gösterici ışıklar 

Raporda küresel basın özgürlüğü tablosu tamamen kasvetli değil denilerek Etiyopya, Malezya, Ermenistan, Ekvador ve Gambiya örnek gösterildi ve son iki yılda bu ülkelerin en cesaret verici demokratik ilerleme örnekleri sergiledikleri belirtildi. (HA)

Para las mujeres que intentan concebir un bebé, vale la pena echar un vistazo al calendario de ovulación Eso te ayuda a encontrar con precisión tus días más fértiles.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın