Kucaklayarak Fetih: İman Dolu Göğsün Zaferi

Fetihler kural olarak kuşatmalarla gerçekleşir. Düşman kuvvetler kuşatılır. Kuşatma altında kalan gücün, iradesini kuşatana teslim etmesi yahut iradesini onun iradesiyle uyuşturması beklenir. Direniş, iradenin teslim edilmemesi içindir ve direnenlerin gücü oranında sürdürülebilir. Kuşatanın taktiklerine yanıt verilemezse yahut cephane tükenirse kale düşer, fetih gerçekleşir.

Kucaklama da bir nevi kuşatmadır. Kucaklamada kucaklanan sarıp sarmalanır. Kucaklanan dış dünyadan korunur. Dış dünyanın etkileri engellenir, dış dünyanın olumlu veya olumsuz ne kadar etkisi varsa hepsi öncelikle kucaklayanca göğüslenir. Kucaklayan, şefkat sergiliyor gibi görünür. Şefkat, merhamet ve koruma esasında bir üstünlük imler. Kucaklayan, kucaklamaya cesaret eden ve kucaklamasına yanıt bulan güçlü olandır, kucaklayarak daha da güçlenir.

Kucaklama büyük bir risktir. Beğenilmeme, itilme, rezil olma gibi utanç anlarını göze alarak adım atmak gerekir. Kucaklama bir özgüven meselesidir. Kucaklamaya girişen bağrını açar, karşısındakini bağrına basar. Bağrını açmak hedef olmayı göze almaktır; ama aynı zamanda ipi göğüsleme arzusunun bir dışavurumudur.

31 Mart seçimleri öncesi kucaklamanın gücünü gördük. Kucaklayan, bağrını açan, bütün şeffaflığıyla ortaya çıkan, geçmişini ortaya döken, her anını kamuyla paylaşan, her tür saldırıya karşı kucaklama iradesini ayakta tutan kişi ipi göğüsledi. Seçimleri kazandı. CHP’nin çehresini değiştiren bir kampanyanın başat aktörü olan Ekrem İmamoğlu, kucaklamanın çıtasını zirveye taşıdı.

Kucaklamak risk almaktır. Özellikle de en büyük düşmana uzanan şefkat elleri en büyük riskleri göze almıştır. Linç edilmeyi, kurşunlanmayı, asılma tehditlerini, tazminat davalarını, itibarsızlaştırılmayı, çakal sürüsünün ağzına meze yapılmayı… Akla gelebilecek her türlü alçaklıklara karşı hazırlıklara girişilmiştir. Tam Namık Kemalvari bir isyan söz konusudur: Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin / Dönersem kahbeyim millet yolunda azîmetden.

Felek’e yapılan çağrı isyan çığlığıdır. Ama isyanın ardından kararlılık, hazırlık, plan ve strateji vardır. En iyi plan, durumların çeşitliliğini önceden gören her aklın hemfikir olacağı üzere, tek tek planlamayacak durumlarda doğru yanıtı içten bir biçimde üretebilecek kişilerin arzu edilen iş için seçimidir. O halde, bu büyük kucaklama eyleminin mimarlarından biri hiç kuşkusuz Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Kucaklama eylemi öylesine büyük riskleri beraberinde getirmiştir ki herkesin en büyük beklentisi büyük bir hezimet sonucu CHP’nin deyim yerindeyse ortadan “çat” diye çatlamasıdır. Kucaklamanın en büyük riski, dost kuvvetlerin başarısızlığın pususunda güç büyütme riskidir. Kucaklayanın terslenmesi en çok onların işine gelir. En çok avuçlarını ovuşturur. “Sağa açılma” diye yaftalanıp aşağılanan bir tutumlar çokluğu başarı getirmiştir. Ülkenin sosyolojik gerçekleri ile dış politik açmazlar, ülkenin insan birikiminin ihtiyaçlarıyla ülkenin mevcut düzeninin ihtiyaçları arasındaki denge arayışı ortak paydayı geniş tutmanın yollarını araştırmayı dayatmıştır karar vericilere.

Kucaklama eylemi öylesine büyük riskleri beraberinde getirmiştir ki bazılarına göre modern dünyayla ilişki hepten koparılmışken “yabancılara şikâyet etme zemini” terk edilmiştir. Öyle ya meşruiyet tartışmasıyla yabancılara imdat çığlığını iletme şansımız vardı.

Kucaklama nefretten bambaşka bir boyuta aittir. Günlük işleri savma, günlük dertleri öteleme, günün getirdiği görevi savuşturma gibi sıradan davranışların büsbütün ötesindedir. Pekâlâ, dost kuvvetlere nutuklar verilip kahramanca laflar “tarihe not düşme” adı altında havada uçuşturulabilirdi. Topu taca atmanın dayanılmaz hafifliğine rağmen sebat edip gol kaçırma riskine karşın ayakta kalıp topu sürme eylemini üstlenmek kucaklanma eyleminin futboldaki karşılığıdır. Bu eylem gerçekleşmiştir. Meşruiyet tartışmasına saklanıp “gelecek güzel günlere”, “maviliklere sürülecek motorlara” seslenme ayinine neyse ki dönülmemiştir. Gerçek dünyaya uygun gerçek adımlar atılmıştır. Kucaklama eylemi, etrafı kuşatan akılları itmiş; kendi aklına sarılmıştır. Kuşatma kucaklamayla yarılmıştır.

Kucaklamayla toplumu bloklara ayıran nefret dili dışlanmıştır. Unutulmamalıdır ki kucaklama içle dış arasında ayrım yapmaktır. Kucaklama, dostun etrafını sarmak olduğu kadar düşmanı dışarıda bırakmaktır. Tam anlamıyla bir mevzi savaşı eylemidir. Kucaklama, düşmanın elini kolunu bağlama manevrasıdır. Kucaklama, utanç riskini karşını tarafın omuzlarına yüklemektir. Kucaklama stratejisi tutmuştur. Gönüller fethedilmektedir.

Kucaklamayı her yere, her mahfile, her mekâna yaymak gerek. Kucaklamayı en yakın düşmana uygulamak gerek ki en uzak düşman yapayalnız kalsın. En uzaktaki ve en azman düşmana, emperyalizme karşı tüm renklerimizi kucaklayalım ki bir daha içeriden hançerlenip birbirimizi dövmeyelim.

Her şey çok güzel olsun diye değil yalnızca, biz daha güzel olup etrafı değiştirebilelim diye kucaklayalım birbirimizi.

Bunları da sevebilirsiniz