Gözden Kaçanlar

2 Milyar Dolarlık Enerji Projesi Devlet Fonuna Aktarılacak

23/05/2019  Diken.com.tr

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin, 2 milyar dolar (12.27 milyar lira) tutarında proje yükünün mevcut ortaklarla çözüm bulunamaması ve yapılandırma konusunda bir ilerleme sağlanamaması nedeniyle Enerji Girişim Sermaye Fonu’na aktarılmasının planlandığını söyledi.

“Enerji Girişim Sermaye Fonu’na aktarılacak ilk aday projeler belli oldu. Enerji Girişim Sermaye Fonu’na kapasiteleri 1500-2000 megavat civarında 4-5 doğalgaz ve hidroelektrik santrali aktarılabilecek.

Yaklaşık 2 milyar dolar proje yükünün mevcut ortaklarla çözüm bulunamaması ve yapılandırma konusunda ilerleme sağlanamaması nedeniyle Enerji Girişim Sermaye Fonu’na aktarılması hedefleniyor.

Bazı yabancı bankaların da iyi performans göstermeyen birkaç projesi bulunuyor ama şu an fonda yer alıp almayacaklarına ilişkin bir netlik yok.

İlk olarak bir doğalgaz ve bir hidroelektrik santrali şu an aday, toplamda da 5 bankanın dahil olması söz konusu.

Bankaların kendi bilançolarında sildikleri kredileri belirlemek açısından değerlemeler önemli; her banka kendi içinde ayırdığı provizyondan belli kısmı gider göstererek zarar yazacak.

Kamunun bu fona kaynak aktarımı anlamında bir katkısı olmayacak ancak süreci hızlandırmak adına mevzuat değişiklikleri ile yapının önünü açması bekleniyor.

Kamu bankalarının da finansmana dahil olduğu projeler fon şirketlerinde herhangi bir banka gibi rol alacak.

Fona aktarılacak şirketlerin hemen satışını düşünmüyoruz, satış için en az üç sene var.”

Albayrak duyurmuştu

Hükümet enerji sektöründeki 13 milyar dolarlık sorunlu kredinin düzlüğe çıkarılması için yapılan çalışmalar kapsamında Enerji Girişim Sermaye Fonu kurulacağını duyurmuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçen ay sorunlu enerji kredilerinin bilanço dışı fonlara taşınacağını, bunun dışında kamu bankalarına 4.9 milyar dolar sermaye desteği verileceğini söylemişti.

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin ise bankaların taşıdığı 47 milyar dolar enerji sektörü kredi bakiyesinde 12-13 milyar doların sorunlu göründüğünü söylemişti. Edin, kurulacak portföy yönetim şirketi altında her bir sorunlu kredi için ayrı ayrı fonlar kurulacağını ifade etmişti.

Kendisine Tecavüz Eden Adamı Öldüren Yıldırım’ın Müebbet Hapis Cezası Onandı

23/05/2019 Diken.com.tr

Yıldırım, Isparta’nın Yalvaç ilçesine bağlı Koruyaka köyünde kendisine defalarca tecavüz edip hamile bıraktığını söylediği iki çocuk babası 35 yaşındaki Nurettin Gider’i 29 Ağustos 2012’de önce silahla vurmuş, ardından kafasını kesip köy meydanına atmıştı.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Yıldırım’ın ‘kasten öldürmek’ suçunu işlediğinin sabit olduğuna hükmetti.

Yerel mahkeme ayrıca, ‘meşru müdafaa’ ve ‘haksız tahrik’ hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığı yönünde hüküm vermişti.

Kadın örgütleri ise karara tepki göstererek cezanın onanmasının kadınların özsavunma haklarının elinden alındığı anlamına geldiğini söyledi.

Yargıtay’ın Nevin Yıldırım için verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onaması kadınların sistematik cinsel şiddet karşısında öz-savunma haklarına saldırıdır.

Hakkında 2013’de dava açılan Yıldırım’a 25 Mart 2015’te ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan ömür boyu hapis cezası verilmişti. Ancak savcı cezayı az, Yıldırım’ın avukatları da ağır bularak Yargıtay’a itiraz etmişti.

Yargıtay’ın 14 Eylül 2017’de kararı usül yönünden bozmasının ardından Yıldırım’a ikinci yargılamada da müebbet cezası verilmişti.

Dosya daha sonra tekrar Yargıtay’a gitmişti.

Yassıada oldu ‘yassı şehir’: İnşaatlar bitti, 27 Mayıs’ta Erdoğan gidiyor

23/05/2019  Diken.com.tr

Türk siyasi tarihinde simgesel öneme sahip Yassıada’nın tartışmalı bir mimari projeyle yeniden ‘Demokrasi ve Özgürlük Adası’ olarak düzenlenmesiyle ilgili çalışmalarda sona gelindi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin yıldönümünde adayı ziyaret etmesi planlanıyor.

27 Mayıs darbesi sonrasında idam edilen dönemin başbakanı Adnan Menderes ve iki bakanının yanı sıra Demokrat Partililerin yargılandığı mekan olması bakımından adanın yeniden düzenlenmesine karar verilmişti. Ancak dört yıldır süren inşaatta adanın yeşil dokusunun ortadan kaldırıldığı yönündeki tartışmalar kamuoyunun gündemine gelmişti.

Yassıada’nın eski hali ve inşaatın başlangıç dönemindeki hali.

DHA’nın görüntülediği inşaatın büyük ölçüde tamamlandığı, sahil kesiminde bazı bölümlerde işçilerin yoğun olarak çalıştığı, binaların tamamlandığı ve oturuma hazır hale geldiği görüldü. Çalışmalar ada üzerindeki peyzaj çalışmaları ve kıyı bölümünde iskele ve yürüyüş yolları üzerinde yoğunlaşmış durumda.

Yassıada’da 125 odalı otel, 600 kişilik konferans salonu, 1200 kişilik bir cami, müze, sergileme alanları ve seyir terasları da bulunuyor. Ziyarete geleceklerin kullanabileceği kafeterya ve restoranların bulunacağı da öğrenildi.

Yassıada, son kullanıcısı olan İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından 1995’te terkedilmesinden bu yana boş duruyordu.

Türkiye ABD Menşeli 22 Ürüne Vergi İndirimi Getirdi

22/05/2019  Diken.com.tr

Türkiye, ABD menşeli 22 üründe ek gümrük vergisini yarıya indirdi.

Geçen hafta ABD Türkiye’den çelik ithalatına uyguladığı yüzde 50 oranındaki gümrük vergisini yüzde 25’e indirmişti.

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan cumhurbaşkanı kararına göre söz konusu liste kapsamında binek otomobiller, alkollü içkiler, yaprak tütün, güzellik ve makyaj ürünleri, sıvanmamış kağıt ve karton gibi ürünler bulunuyor.

Kararla ABD’den ithal aşamasında uygulanacak ek mali yükümlülük oranı binek otomobiller için yüzde 120’den yüzde 60’a, alkollü içkiler için yüzde 140’tan yüzde 70’e, yaprak tütün için yüzde 60’tan yüzde 30’a, güzellik ve makyaj ürünleri için yüzde 60’tan yüzde 30’a düşürüldü.

Ne olmuştu?

ABD, 23 Mart’ta Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelere çelikte 25, alüminyuma yüzde 10 ilave gümrük vergisi uygulamaya başlamış, bazı ülkelere ise istisna getirmişti.

İlave vergiye maruz kalan Türk çeliği yılın ilk yarısında rekabet avantajını kaybetmiş ve ABD’ye ihracatta sert düşüş yaşamıştı. 13 Ağustos’tan geçerli olmak üzere de ABD Türkiye’ye yönelik olarak çelik ve alüminyumdaki gümrük vergilerini iki katına çıkarmıştı. Buna göre, ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı gümrük vergisi alüminyumda yüzde 20’ye, çelikte yüzde 50’ye yükseltilmişti.

ABD geçen hafta ise Türkiye’yi, bazı ürünlerin ABD’ye gümrüksüz girişine imkan sağlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) programından çıkarmış ancak Türkiye’den çelik ithalatına uyguladığı yüzde 50 oranındaki gümrük vergisini yüzde 25’e indirmişti.

Facia Bekleniyormuş: Kazadan Beş Gün Önce TCDD Yönetimine ‘Makasa Dikkat’ Denmiş

22/05/2019

Ankara’da 13 Aralık 2018’de meydana gelen kazanın bir numaralı şüphelisi, makas değiştirmeyerek trenin yanlış yola girmesine neden olan makasçı Osman Yıldırım olarak gösteriliyor. Hattın otomatik makas değiştirme sistemine sahip olmaması, işlemi elle yapan makasçının deneyimsiz olması nedeniyle kazalara açık olunması kamuoyunda tartışılırken TCDD yönetimi henüz bir sorumluluk üstlenmiş değil. Ancak ortaya çıkan son belge TCDD’de kazaya neden olan zaafiyetin tam olarak bilindiğini gösterdi.

Cumhuriyet’ten Cüneyt Muharremoğlu’nun haberine göre TCDD’ye bağlı Araç Bakım Servis Müdürlüğü’nün Kurumsal Emniyet Yönetimi Dairesi Başkanlığı manuel (elle) yapılan makas değiştirmelerde zaafiyet olduğu konusunda uyardı.

5 Aralık 2018 tarihli İşletme Müdürü Mustafa Orman imzalı iç yazışma belgesinde şu tespit yapılıyor: “Başkentray çalışması kapsamında sinyalizasyon ve makas çalışmaları nedeniyle garın üç yolu kullanıma kapatılmış, batıdan gara gelen setler yeniden sevk edilmeden önce garın doğusunda manevra yaptırılmaya başlanılmıştır. Bu dönemde, tren teşkil görevlileri teminatıyla yaptırılan manevralar ve trenlerin gara gelişleri sırasında yaşanan hadiseler ekli listede sunulmuştur. Son dönemde manuel makas operasyonları konusunda zaafiyet olduğu kanaatine varılmıştır.”

Bu yazıdan beş gün sonra makasçı Osman Yıldırım, YHT’yi Hat 1 yolundan Hat 2’ye yöneltecek makası hareket ettirmeyi unuttuğu için Ankara Tren Garı’ndaki facia meydana geldi.

TMMOB: Akkuyu’daki nükleer santralin zemininde çatlak var; üstünü kapatmayın

21/05/2019 

Akkuyu’daki nükleer santral inşaatının temelinde iki kez çatlama meydana geldiği iddiasının Rus şirket tarafından yalanlanmasına karşın Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ısrarlı: “Üstünün kapanmasına izin vermeyeceğiz”.

Mersin’de yapımı devam eden santralin 1200 MW gücündeki birinci reaktörünün temel yapısı betonunda iki kez çatlama meydana geldiği inşaatı denetlemekle yükümlü Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından tespit edilmiş, ancak yüklenici şirket ROSATOM iddiayı yalanlamıştı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, yazılı açıklamasında, şu ifadeleri kullandı: “Kamu güvenliği açısından çok önemli bir tesis. Bir kaza olması durumunda telafisi olanaksız büyük felaketlere neden olacağı bilinen bir gerçek. Temel çatlağı gibi ileride büyük yıkımlara neden olabilecek teknik hataların yapılmış olması kabul edilemez. Çatlaklar TAEK tarafından tespit edildi, dolayısıyla yürütücü şirketin yalanlaması bir anlam ifade etmez. Bir felakete neden olunmaması için yapım çalışmalarının durdurulması gerek.”

CHP’den ekonomi raporu: Gerçek işsiz sayısı 8 milyon 475 bin

21/05/2019 

Sözcü’den Başak Kaya’nın rapordan derlediği habere göre işsizlik oranı şubatta geçen yılın aynı ayına göre 4.1 puan artarak yüzde 10.6’dan yüzde 14.7’ye çıktı. Genç nüfus arasındaki işsizlik oranı ise geçen yılın aynı dönemine göre 7.1 puan artarak yüzde 19’dan yüzde 26.1’e yükseldi.

Resmi işsiz sayısı 1 milyon 376 bin kişi artarak 4 milyon 730 bin kişiyle tüm zamanların rekorunu kırdı.

İstihdam edilenlerin sayısı şubat döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 811 bin kişi azalarak 27 milyon 355 bin kişiye, istihdam oranı ise 1.8 puanlık azalışla yüzde 44.8’e geriledi.

İşsiz olduğu ve iş bulsa hemen çalışabilecek durumda olduğu halde iş bulma umudu olmadığı için iş aramayan, bu nedenle de TÜİK’in işsiz kabul etmediği 2 milyon 517 bin kişi de dahil edildiğinde, gerçek işsiz sayısı 7 milyon 247 bine, gerçek işsizlik oranı ise yüzde 20.9’a kadar yükseliyor.

Eksik istihdamdakiler (daha uzun süre çalışabileceği halde kısa süreli çalışanlar ve mesleğinde çalışmadığı için iş arayanlar) de dahil edildiğinde Türkiye’deki toplam atıl iş gücü (geniş anlamda işsizlik) yüzde 24.5’e, bunların sayısı da 8 milyon 475 bin kişiye kadar çıkıyor.

İmamoğlu: Tek bir müdürlük uygulanmayan projelere altı ayda 226 milyon lira ödedi

21/05/2019  Diken.com.tr

‘Millet ittifakı’nın İstanbul belediye başkan adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu, belediyede sadece bir müdürlüğün son altı ayda hayata geçirilmeyen projelere 226 milyon lira harcadığını açıkladı.

CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programı, programın konuğu İmamoğlu’nun belediyedeki israf konusunu ayrıntılı şekilde anlatmaya başlamasıyla birlikte erken bitirildi. Kapanıştan önce İmamoğlu Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından seçimin yenilenmesi kararıyla son verilen 18 günlük belediye başkanlığı döneminde edindiği bilgilerin bir kısmını aktarma fırsatı buldu.

Seçim kampanyasında İstanbul’da en önemli sorunun israf olduğunu anlatacaklarını belirten İmamoğlu şöyle dedi: “Son altı ayda tek bir müdürlükte fikir projesi olarak hazırlanan ama uygulanmayan projelere 226 milyon harcanmış. İsraf. İhtiyaç dışı araç masrafı 120 milyon. Yıllık bunlar. İsraf düzenini tasarruf düzenine dönüştüreceğiz.”

Bloomberg: Hükümet, bankaları Hazine’ye borç vermeye zorluyor

20/05/2019 

Bloomberg’ün haberine göre konu hakkında bilgisi olan üç kaynak, hükümetin geçtiğimiz hafta ülkedeki önde gelen bankalardan Hazine’nin borçlanma programına destek olmalarını istediğini iddia etti.

İsmini açıklamayan üç kaynak, bankalardan, Hazine ihalelerinde, piyasa yapıcı rollerine uygun miktardan daha fazla tahvil için teklif vermelerinin talep edildiğini öne sürdü.

Kaynaklardan ikisi talebin doğrudan bir hükümet yetkilisinden geldiğini iddia etti.

Bir kaynak böyle bir talebin bu sene daha önce de geldiğini öne sürdü.

İhalelerde bankaların talebi artıyor

Haberde bankaların bu talebe karşılık verip vermediği belirtilmedi.

Ancak açıklanan verilerde devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) son dönemde yabancı yatırımcının ağırlığı azalırken, ihalelerde ağırlıklı olarak piyasa yapıcı bankaların taleplerinin olduğu gözleniyor.

Verilere göre Hazine’nin borçlanma maliyeti sert bir şekilde yükselirken, aynı dönemde Hazine’nin borçlanmasındaki yabancı payı da hatırı sayılır oranda geriledi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı 14 Mayıs’ta düzenlediği iki ihale ile mayıs ayı iç borçlanma programını tamamlarken, 5.83 milyar lirası piyasadan 7.58 milyar lira borçlanmıştı.

Getiriler arttı

Bu ihalelerde iki yıllık gösterge tahvilde borçlanma maliyeti bir ay önce yapılan ihaleye göre 313 baz puan, geçen yıl mayıs ayına göre 870 baz puan artış göstermişti.

Hazine’nin 14 Mayıs’ta yeniden ihracını yaptığı iki yıllık gösterge tahvilde bileşik getiri yüzde 25.31 olmuştu. Bir önceki ay aynı tahvilde Hazine’nin borçlanma maliyeti yüzde 22.18 olmuştu. Bir önceki yıl mayıs ayına aynı vadede borçlanmanın maliyeti ise yüzde 15.96’ydı. Benzer vadede 2017 mayıs ayında yapılan borçlanmanın maliyeti ise yüzde 11.40 ile bugüne göre 1391 baz puan az oldu.

Yabancı yatırım ciddi şekilde azaldı

Diğer yandan, Merkez Bankası verilerine göre Hazine’nin toplam DİBS stokunun yurt dışında elinde tutanlara oranı, yani yabancı yatırımcının DİBS payı mayıs başına ait güncel veriye göre yüzde 11.55’e gerilemiş durumda. Şubat 2019’da yüzde 15.3 olan bu oran 2013 sonundaki yüzde 26’ı seviyelerde olduğu düşünüldüğünde yabancıların sabit getirili menkul kıymet yatırımlarını ciddi şekilde azalttığı görülüyor.

Türkiye ‘İslamilik Endeksi’nde Geriledi

20/05/2019 

ABD’deki ‘İslamilik Vakfı’ tarafından çıkarılan ‘İslamilik endeksi’nde Türkiye geçen yıla göre 14 sıra gerileyip 153 ülke arasında 95’inci sırada yer aldı. ‘İslami kriterlere en çok uyan ülke’ Yeni Zelanda!

Dört kriter var

2015 yılından beri yayınlanan ‘İslamilik endeksi’herhangi bir devlet yönetimindeki uygulamaların İslami değerlere uygunluğunu ölçüyor.

Araştırmadaki dört kriter şöyle:

• Ekonomi

• Adalet ve yönetim

• İnsan hakları ve siyasi haklar

• Uluslararası ilişkiler

Euronews Türkçe’nin haberine göre 2018 değerlerini gösteren bu yılki endekste Türkiye en yüksek puanını ekonomiden alırken, uluslararası ilişkiler puanıyla 148’inci sırada yer aldı.

Türkiye, endeksin ilk yayınlandığı 2015’te 65’inci sırada bulunuyordu.

Nüfusun çoğunluğu Müslüman ülkelerle sınırlı olmayan endekste, ilk 44 sırada hiçbir Müslüman ülkenin yer almaması dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri, ‘İslami kriterlere en fazla uygun devlet yapısına sahip Müslüman ülke’ olarak ancak 45’inci sırada yer alabildi. Listenin en sonunda Yemen yer alıyor.

Yeni Zelanda ise üçüncü kez zirvede yer aldı.

İslamilik Vakfı, ‘İslamilik endeksi’yle İslam’ı daha anlaşılabilir hale getirmeyi, daha güçlü kurumlar için referans noktası oluşturmayı ve devletlerin gelişimini takip etmeyi hedefliyor.

İktisatçı Sönmez: Parayı İnşaata Gömersen Ülkeyi Çamura Saplarsın

20/05/2019 

İktisatçı yazar Mustafa Sönmez, siyasi hedeflerin öncelik kazanmasıyla ekonomi yönetiminde yanlışlar yapıldığını vurguladı: “Sen aldığın parayı iç pazara ve inşaata gömersen, döviz kazanamazsan, bu parayı geri ödeyemezsin ve çamura saplanırsın.”

BirGün gazetesine verdiği söyleşide ekonomi yönetimine ilişkin değerlendirmeler yapan Sönmez iç talebi kullanan bir büyüme sürecinin bittiğini söyleyerek “Şimdi bunu toparlayabilmeleri çok güç” dedi.

AKP’nin siyasi hedefleri, paranın çevrilmesi ve akıllı kullanılmasını engellediğini belirten iktisatçı şöyle devam etti: “Çünkü ne şartla olursa olsun ekonomi büyüsün, bu inşaatla olacaksa da inşaatla olsun; insanların gelirleri düşmesin ve bundan dolayı bir muhalefet oluşmasın diye düşündüler. Bunun eninde sonunda bir tıkanma getirip getirmeyeceğini çok umursamadılar. Ama bunun tıkanacağı çok açıktı. Sen aldığın parayı tamamen iç pazara ve inşaata gömersen, döviz kazanmazsan, bu parayı geri ödeyemezsin ve çamura saplanırsın.”

‘Batı’nın derdi parası’

AKP iktidarının çok ciddi bir güven sorunu yarattığını savuran Sönmez’e göre dış yatırımcılar için Türkiye’ye gelmek artık bir macera: “Bu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, dışarıda da kabul görmedi. Hele bu YSK meselesi hepten tüy dikti. Dolayısıyla dış yatırımcılar açısından Türkiye’ye gelmek bir macera. Göstergeleri çok bozuldu ve şeffaf olmaktan uzaklaştı. Hazine’de görünen açıklar gerçek açık mı yoksa bunun çok daha ötesinde bir gerçeklik mi var, bilinmiyor. Tabii hukuk da önemli bir mesele. Batı’nın derdi insan hakları falan değil, ‘Bizim paramız ne olacak?’ diye düşünüyorlar.” 

AKP’nin ekonomideki sıkıntıları kamu varlıklarını satarak direnç gösterdiğine dikkat çeken Sönmez krizin son raddelerini ise şöyle anlattı: “Şimdi AKP’nin iniş aşamasındayız. Kriz tünelinde çember epey bir daralmış halde. Birikmiş borçlar çevrilemiyor ve yeni kaynak girişi sağlanamıyor. “

‘Dönüp dolaşıp gidilecek yer IMF’

Türkiye’nin riski artmış bir ülke olarak dışardan para bulamadığı için ekonomi yönetiminin dönüp dolaşıp IMF’ye gitmek zorunda kalacağını savunan iktisatçıya göre bu da ABD ile ilişkilere bağlı: “Alınmış borçları geri ödeme, büyüme için yeni rüzgâr bulma konusunda çok ciddi sorunları var. Böyle olunca da bunun sonucu olarak döviz fiyatlarında artış yaşanıyor. Döviz fiyatları arttığında ürün maliyetleri artıyor ve enflasyon yükseliyor. İnsanlar enflasyon oranında gelirlerini artıramadıkları için fiili olarak bir yoksullaşma hissetmeye başladılar. İş yerleri kapanıp yeni yatırımlar yapılamayınca işsizlik devasa boyutlara ulaştı. Dolayısıyla şimdi kitleler kriz halini hissediyorlar. AKP’nin buradan çıkışı epey zor. Türkiye riski müthiş artmış bir ülke olarak artık dışarıdan da para bulamıyor. Bu anlamda diğer benzer ülkelerden de epey ayrışmış durumda. Burada dönüp dolaşıp gideceği yer sonunda IMF. Ama onun da ABD ile ilişkilere bağlı olan birçok şartı var.”

AKP’li Belediyeden 8.6 Milyon Liralık Çiçek Alımı

18/05/2019 

Sözcü’den Uğur Enç’in haberine göre, 2018 yılı kesin bütçe görüşmelerinde tartışma yaratan harcama için CHP Gurup Başkan Vekili Hasan Bayrak, “En çok üzerinde durduğumuz konu Kartepe Belediyesi’nin bir yıl içerisinde 8.677.734,70 TL’lik çiçeği ne yaptığı, nerelere gönderdiğidir” dedi.

Tartışma üzerine Kartepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Filiz imzasıyla bir açıklama yayınladı.

Açıklamada belediye hesaplarında hata yapıldığı, 8.6 milyonluk çiçek harcamasının sehven yazıldığı iddia edildi.

Açıklamada şöyle denildi: “Sehven yapılmış olan bu hata, Belediyemiz Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’müzün açık ihale usulü yapmış olduğu organizasyon ihalesindeki, özel gün ve etkinliklerde kullanılmak üzere ayrılmış olan 2 bin 450 adet tek dal gül harcamasında tek gül birim fiyatının 3,54 lira olması gerekirken, taşınır mal kayıtlarına sistemsel hata olarak 3 bin 540 lira olarak yazıldığından, toplam bedelin sistem tarafından 7 milyon 350 bin lira ve KDV olarak hesaplanmasından kaynaklanmıştır. 2018 yılı çiçek harcama kalemine dair muhasebeleştirilen gerçek tutar ödeme emri belgesinde doğru ve açık haliyle görülmektedir. Bu durum kayıtlarımızda sehven yapılmış bir hatadan kaynaklanmış olup, kamuoyunda yanlış ve yanıltıcı bir algıya yol açmasına sebep olmuştur. Kasıtsız bir sistem hatasından kaynaklanan bu durum için üzüntümüzü ve böyle bir harcamanın gerçekleşmediğini bildirir, Kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

Açıklamaya bir cevap yayınlayan CHP grubu, sadece çiçek değil birçok hesap kodunda rakamların birbirini tutmadığını söyleyerek “Bir çok şehirden bile nüfusu büyük olan bir belediyede belediye başkan yardımcısının‘sehven yanlış yapılmıştır’ açıklaması elzem vericidir. Meclis komisyonuna gelinceye kadar bu bütçeyi hiç kimse incelememiş midir?” ifadelerini kullandı.

İstanbul’da Sandıkları Soruşturan Başsavcının Eşi TMSF’ye Atandı

18/05/2019 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul’da sandık kurullarındaki usulsüzlük iddiasını soruşturan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın eşi Çiğdem Uçar’ı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) üyeliğine atadı.

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göreatanan kişinin, kritik bir soruşturmayı yapan başsavcının eşi olması soru işaretlerine neden oldu.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, yerel seçimlerde Ataşehir, Maltepe ve Kadıköy’de sandıklarda usulsüzlük yapıldığına ilişkin suç duyuruları konusunda 32 ayrı soruşturma başlatmış, bu kapsamda 100’ün üzerinde sandık kurulu başkanı ve üyesini “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırmıştı. 

İsmail Uçar daha önce 1 Eylül 2014 tarihinde ’25 Aralık soruşturması’ kapsamında 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı vermiş ve sonrasında eşi İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne getirilmişti.

Başsavcılıktan 3 Mayıs’ta açıklama

Başsavcılık, basında İstanbul sandık soruşturmasına ilişkin çıkan haberler üzerine 3 Mayıs’ta yazılı açıklama yapmıştı. Açıklamada şu ifadeler yer almıştı: “Başlatılan soruşturmalar, ihbara konu olayların gerçekliğini ortaya çıkarmaya özgü olarak ve kanunlarla Cumhuriyet Başsavcılığımıza tanınan delil toplama yetkileri usulünce kullanılmak suretiyle yürütülmektedir. Cumhuriyet Başsavcılığımız, mezkûr soruşturmalara ilişkin görev ve yetkilerini, her zaman olduğu gibi maddi gerçeği ortaya çıkarıp varsa sorumluluğu bulunan kişiler hakkında gereğine tevessül etmek amacıyla tarafsız ve mevzuata uygun biçimde yerine getirmekte olup medyada yer bulan ve bu soruşturmaların amacına dair yukarıda belirtilen yasal çerçeveyi aşacak ifadeler içeren haber ve yorumlar gerçek dışıdır.” 

Bu açıklamadan 8 gün sonra Çiğdem Uçar TMSF’ye atandı.

Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borcu 120 Milyar Dolara Dayandı

17/05/2019  Diken.com.tr

Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, mart sonu itibariyle 2018 sonuna göre yüzde 2.4 artışla 119.4 milyar dolar oldu.

Merkez Bankası (MB) verilerine göre, bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku 57.1 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 5.2 artarak 56.3 milyar dolar düzeyine geldi.

Özel sektörün payı yüzde 77.5

Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 19.2, Merkez Bankası’nın yüzde 3.3, özel sektörün ise yüzde 77.5 paya sahip olduğu gözlendi.

Borçlu bazında tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2018 yıl sonuna göre yüzde 8.7 artarak 24.4 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 0.9 artarak 89 milyar dolar oldu.

Veriye göre mart sonu itibariyle, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine bir yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 177.4 milyar dolar düzeyinde belirlendi.

Söz konusu stokun 21.1 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu.

Bir yılda 60.4 milyar dolar ödeme

Öte yandan dün açıklanan özel sektörün yurtdışından sağladığı ticari krediler hariç kısa vadeli kredi borcu martta 3.3 milyar dolar azalarak 12.1 milyar dolar olurken, bir yıl içinde yapılacak olan anapara geri ödemeleri ise toplam 60.4 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

MB verilerine göre 2018 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcu 127 milyon dolar artarak 210.2 milyar dolar oldu.

Özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcunun bir yıla kadar olan vade dağılımına bakıldığında 2019’da en yüksek tutarlı ödeme yaklaşık 9 milyar dolar ile mayıs ayında yapılacak.

Greenpeace: Stadlar Güneş Enerjisiyle 35 Bin Evin Elektriğini Karşılayabilir

16/05/2019  Diken.com.tr

Antalyaspor’un maçlarını oynadığı Antalya Stadyumu çatısında bulunan 5 bin 600 güneş paneliyle dünyada güneş enerjisinden en çok fayda sağlayan 10 staddan biri oldu. Greenpeace’e göre Süper Lig’deki 18 kulübün tamamı stadlarında güneş enerjisine geçmesiyle 35 bin evin yıllık elektrik ihtiyacı karşılanabilir.

Greenpeace Akdeniz, Süper Lig’deki stadlarda güneş enerjisinin kullanılmasını teşvik etmek için ‘Güneş için omuz omuza’ adlı bir proje başlattı.

Çevreci örgüte göre Türkiye’de her hafta 10 binlerce kişinin doldurduğu stadlar Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelini kullanabileceği alanlardan biri. En çok elektrik tüketiminin yapıldığı stadlarda güneş enerjisinin kullanılması, kulüplerinin fatura maliyetinden kurtulması, Türkiye’nin de karbon salınımının azalması anlamına geliyor.

Kulüpler böylelikle iklim değişikliğiyle mücadelede de öncü bir rol üstlenebilir.

Buna göre, Türkiye Süper Lig’deki statlar güneş enerjisine geçtiğinde her yıl yaklaşık 35 bin evin elektrik ihtiyacı karşılanacak. Böylece yılda ortalama 1.5 milyon liralık fatura maliyetinden kurtulunacak. Bu her yıl yaklaşık 7 bin 500 ton karbon salınımının önüne geçilmesi anlamına geliyor.

Stadlarda güneş enerjisi dünyada da giderek yaygınlaşan bir uygulama. İngiltere’de Arsenal’in, Hollanda’da Ajax’ın, Brezilya’da Cruzeiro ve Atlético Mineiro’nun statları başta olmak üzere stadlar güç kaynağı olarak güneş enerjisini kullanmaya başladı.

Özel Sektör Bir Yılda 60.4 Milyar Dolar Dış Borç Ödeyecek

16/05/2019 Diken.com.tr

Merkez Bankası (MB) özel sektörün mart sonu itibariyle bir yıl içinde toplam 60.4 milyar dolar dış borç ödeyeceğini açıkladı. Özel sektörün dış borcu 222.3 milyar dolara yükseldi.

MB’nin bugün özel sektör borçlarına ilişkin yaptığı açıklamada “Mart sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 60.4 milyar ABD doları tutarında olduğu gözlenmektedir” dendi.

MB’nin açıkladığı ‘Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Kredi Borcu Gelişmeleri – Mart 2019’verilerine göre;

Mart sonu itibarıyla, özel sektörün uzun vadeli kredi borcu yıl başından bu yana 127 milyon dolar artarak 210.2 milyar dolara yükseldi.

Kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) ise aynı dönemde 3.3 milyar doları azalarak 12.1 milyar dolara geriledi.

Borçluya göre dağılıma bakıldığında, bankaların uzun vadeli kredi borcu yıl başından bu yana 1.9 milyar dolar azalırken, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmaları 2.3 milyar dolar artışla 30.9 milyar dolara yükseldi.

Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 981 milyon doları azaldı, tahvil stoku ise 714 milyon dolar artarak 5.0 milyar dolara yükseldi.

Söz konusu dönemde, finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 628 milyon dolar azaldı, tahvil stoku ise 970 milyon doları artarak 7.4 milyar dolara yükseldi.

Bankaların kısa vadeli kredi borcu yıl başından bu yana 2.0 milyar dolar azalarak 7.4 milyar dolara; finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 348 milyon doları azalışla 3.0 milyar dolara geriledi.

Uzun vadeli kredi borçlarında, mart sonu itibarıyla tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yıl sonuna göre 3.4 milyar dolar azalarak 142.8 milyara geriledi.

Kısa vadeli kredi borçlarında, tahvil hariç özel alacaklılara olan borç bir önceki yıl sonuna göre 3.7 milyar doları azalarak 11.3 milyar dolara geriledi.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, 210.2 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 60.9’u dolar, yüzde 33.7’si avro, yüzde 4.1’i Türk lirası ve yüzde 1.3’ü ise diğer döviz cinslerinden oluştu.

12.1 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 43.2’si dolar, yüzde 35.5’i avro, yüzde 20.9’u Türk lirası ve yüzde 0.4’ü diğer döviz cinslerinden oluştu.

Kısa vadeli borcun yüzde 71’i bankaların

Uzun vadeli kredilerin yüzde 48.9’unu finansal kuruluşların, yüzde 51.1’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu. Kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 70.8’ini finansal kuruluşların, yüzde 29.2’sini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu.

Seçim Ekonomisine Bütçe Dayanmıyor: Harcama Yüzde 30 Arttı, Açık 6.5 Kata Çıktı

15/05/2019 Diken.com.tr

Bütçe açığı 2018 nisan ayında 2.8 milyar lira olmuştu ve ocak-nisan döneminde 23.2 milyar lira olarak açıklanmıştı.

Verilere göre benzer şekilde faiz dışı denge de bozulma belirginleşti. Faiz dışı denge 2018 yılı ocak-nisan döneminde 2.2 milyar lira fazla vermiş iken 2019’un ilk dört ayında 16 milyar lira açık verdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nisan ayına ilişkin bütçe gerçekleşme verileri şöyle:

Nisanda gelir düştü, gider arttı

Nisanda bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.7 azalarak 57.7 milyar lira, bütçe giderleri yüzde 12.8 artarak 76 milyar lira olarak kayedildi.

Seçim dönemi gelir arttı, harcama çok daha fazla

2019’un ilk dört aylık döneminde bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.9 yükselerek 276 milyar liraya çıktı. Bununla birlikte seçim sürecini de içeren bu dönemde bütçe giderleri yüzde 29.5 artışla 330.4 milyar liraya ulaştı.

Gelir avansla artmıştı

Bütçe gelirinin yüksek (yüzde 18.9), giderinin ise çok daha yüksek (yüzde 29.5) oranda arttığı bu dönemde Hazine, Merkez Bankası’ndan 33.7 milyar lira avans kullanarak gelir yaratmıştı.

2018’e göre durum

2018 nisan ayında bütçe açığı 2.8 milyar lira olmuştu. 2018 sonu bütçe açığı ise 72.1 milyar lira olarak kayda geçmişti. Bu 2019’un ilk dört ayındaki bütçe açığı 2018’in 12 ayındaki açığın yüzde 75’i oranında.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçenin daha fazla bozulmaması için için Merkez Bankası’nın (MB) 40 milyar liralık ihtiyat akçesini merkezi yönetim bütçesine aktarmayı planlarken, bu konuda gerekli yasal düzenleme üzerinde çalışılıyor.

Hedeflenen bütçe açığının yüzde 67.6’sı dört ayda gerçekleşti

Yeni Ekonomi Programı (YEP) adıyla ilan edilen Orta Vadeli Program’da 2019 yılında bütçe açığının 80.6 milyar lira olarak gerçekleşmesi, GSYH’ya oran olarak ise açığın yüzde 1.8 olması öngörülüyor. Ancak yılın ilk dört ayında 2019’un tamamı için hedeflenen bütçe açığının yüzde 67.6’sı gerçekleşmiş oldu.

Borsa İstanbul eski yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü İbrahim Turhan da vergi gelirleri ve faiz dışı harcamalardaki kümülatif artışa dikkat çekerek şunları söyledi: “Bütçe gerçekleşmelerinde en fazla dikkat çeken, 2019’un ilk dört ayında faiz dışı harcamalardaki kümülatif artış %27 iken vergi gelirleri sadece %6,4 artmış olması. Böylece yılın tamamı için öngörülen bütçe açığının üçte ikisi ilk dört ayda gerçekleşmiş oldu.

Bütçe gerçekleşmelerinde en fazla dikkat çeken, 2019’un ilk dört ayında faiz dışı harcamalardaki kümülatif artış %27 iken vergi gelirleri sadece %6,4 artmış olması. Böylece yılın tamamı için öngörülen bütçe açığının üçte ikisi ilk dört ayda gerçekleşmiş oldu.

Reuters’a bilgi veren üç üst düzey ekonomi kaynağı, merkezi yönetim bütçesinde açığın şu anda öngörülenden daha fazla olduğunu ve bütçenin desteklenmesi için böyle bir adımın atılmasının planlandığını belirtiyor.

MB kârı nisanda değil ocakta aktarılmıştı

MB’nin 2019 için hedeflenen 80.6 milyar lira tutarındaki açığın yarısına denk gelen 40 milyar lira ihtiyat akçesinin bütçeye aktarılması, açığın hedeflere yaklaşmasına destek olacak büyüklükte.

Merkezi yönetim bütçesi bu yıl erken alınan MB kârının bütçeye aktarımıyla ocakta 5.1 milyar lira fazla vermiş ve her yıl nisan ayında yapılmasına karşın bu yıl ocakta gerçekleşmişti. MB’den merkezi bütçeye yaklaşık 37 milyar liralık aktarım yapıldı.

İşsizlik Şubatta Yüzde 14.7, Genç İşsizlik Yüzde 26.1: İşsiz Sayısı 4 Milyon 730 Bin

15/05/2019 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İşgücü İstatistikleri verilerine göre aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 4.4 puanlık artış ile yüzde 16.9 oldu.

Genç işsizlik yüzde 26.1

Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 7.1 puanlık artışla yüzde 26.1’e çıkarken 15-64 yaş grubunda bu oran 4.1 puanlık artışla yüzde 15’e yükseldi.

İstihdam oranı yüzde 44.8’e geriledi

İstihdam edilenlerin sayısı şubat döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 811 bin kişi azalarak 27 milyon 355 bin kişiye, istihdam oranı ise 1.8 puanlık azalışla yüzde 44.8’e geriledi.

İşgücüne katılma oranı ise 0.3 puanlık artışla yüzde 52.5’e çıktı. İşgücüne katılım bir önceki yılın aynı dönemine göre 564 bin kişi artarak 32 milyon 84 bin kişiye yükseldi.

Erkeklerde işgücüne katılma oranı 0.1 puanlık azalışla yüzde 71.4, kadınlarda ise 0.7 puanlık artışla yüzde 34.0 olarak kaydedildi.

Kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 33.5.

Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1.3 puan artarak yüzde 33.5’e yükseldi.

Kamu istihdamı yüzde 21.6 arttı

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın derlediği verilere göre 2019 yılı 1’inci döneminde toplam kamu istihdamı 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 21.6 oranında artarak 4 milyon 517 bin kişiye çıktı. Bu artışta, daha önce kamu istihdamında yer almayan taşeronların kamu çalışanı statüsüne (sürekli işçi) geçmesi etkili oldu.

Beştepe’de 10’uncu Kurul: Yüksek İstişare Kurulu

15/05/2019  Diken.com.tr

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu oluşturdu.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde, kurulun kuruluş gerekçesi ‘millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu kazanımlarından istifade etmek’ olarak açıklandı.

Kurul üyeleri, kurulun çalışma esasları ve kurul üyelerine yapılabilecek ödemeler cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İdare Kurulu, 24 Haziran 2018 seçimleriyle yürürlüğe giren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kapsamında oluşturulan 10’uncu kurul.

Diğer dokuz kurul da ‘Yüksek İstişare Kurulu‘na benzer gerekçelerle bakanlıkların uzmanlık alanlarında cumhurbaşkanı ve bakanlara politika önerilerinde bulunmak üzere oluşturulmuştu.

Bakan Pakdemirli, Devlet Memurlarını Özel Villasında Çalıştırmış

15/05/2019 

Cumhuriyet’ten Ozan Çepni’nin haberine göre Pakdemirli cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle göreve gelir gelmez bakanlık personelini Ankara İncek’te olduğu belirtilen villasında çalıştırma talebinde bulundu. Sonrasında Tarım ve Orman Bakanlığı Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı’na bağlı bir kısım personel bakanın özel hizmetinde çalıştırıldı, bazı memurlar ise villada çalışmayı reddetti.

Memur görevlendirilmesi bakanlıkta tartışma yaratsa da görevlendirilen memurlar bakanın villasındaki işlerine dönem dönem devam etmiş.

Tartışmalar üzerine bakanlık bürokratları ile memurlar arasında özel görüşmeler yapılmış, “Çalışır mısın?” denerek ikna süreci işletilmeye başlamış.

Bu da oldu: HDP liderinin Meclis konuşmasını yayınladı diye TELE1’e ceza

14/05/2019 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) TELE1’e, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin Meclis’te yaptığı konuşmayı yayınladığı gerekçesiyle iki gün ana haberi yayınlamama cezası verdi.

RTÜK’ün verdiği cezayı Twitter hesabından duyuran TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ şunları söyledi: “RTÜK basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya devam ediyor. TELE1’e iki gün ana haberi yayınlamama cezası verdi. Bugün ana haberi yayınlayamadık, yerine zorunlu yayın olarak bir Mevlana belgeseli gönderdiler. Salı günü de ana haberimiz yok. Bu kararı kınıyorum.”

RTÜK basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya devam ediyor. TELE 1’e iki gün ana haberi yayınlamama cezası verdi. Bugün ana haberi yayınlayamadık, yerine zorunlu yayın olarak bir Mevlana belgeseli gönderdiler. Salı günü de ana haberimiz yok. Bu kararı kınıyorum.

CHP’li Barış Yarkadaş ise Twitter’dan yaptığı paylaşımda, aynı konuşmayı yayınlayan AKP’ye yakın medyaya bir yaptırımda bulunulmamasını eleştirdi: “RTÜK’ün hedefi bu kez @tele1comtroldu. HDP Gnl. Bşk. Sezai Temelli’nin TBMM’de yaptığı konuşmayı yayınlayan TELE 1 Ana Haber Bülteni’ne iki gün yayın durdurma cezası verildi. Aynı konuşmayı yayınlayan AKP’ci medyaya ise herhangi bir yaptırım yok! Adaletiniz yerin dibine batsın!”

RTÜK’ün hedefi bu kez @tele1comtr oldu. HDP Gnl. Bşk. Sezai Temelli’nin TBMM’de yaptığı konuşmayı yayınlayan TELE 1 Ana Haber Bülteni’ne iki gün yayın durdurma cezası verildi. Aynı konuşmayı yayınlayan AKP’ci medyaya ise herhangi bir yaptırım yok! Adaletiniz yerin dibine batsın!

Türkiye LGBT+ bireyler için Avrupa’da en kötü ikinci ülke

14/05/2019  Diken.com.tr

Uluslararası Lezbiyen ve Gey Birliği’nın (ILGA) Avrupa’daki ülkeler arasında yaptığı bir çalışmaya göre LGBT+ hakları açısından en kötü ülke 100 üzerinden 3 puanla Azerbaycan oldu. Azerbaycan’ı 5 puanla Türkiye izliyor.

Ülkeler arasındaki derecelendirme, 49 Avrupa ülkesinde 12 aydan fazla süren bir çalışmanın sonucunda oluşturuldu. Sıralama, istihdam hakları ve evlilik eşitliği gibi 69 ayrı kategoriye göre yapıldı.

LGBT+ bireylere yönelik hak ihlalleri nedeniyle eleştirilen Azerbaycan’ın içişleri bakanı, LGBTI+ hareketine karşı özel bir saldırı olmadığını, yapılanın ‘fuhuş’u engellemek olduğunu söylemişti.

Türkiye’nin başkenti Ankara’da ise Ekim 2017’de LGBTI etkinlikleri süresiz yasaklanmış, konunun yargıya taşınması sonucu yasaklar mahkeme kararıyla kaldırılmıştı.

Sıralamada Malta yüzde 90 puanla en iyi ülke çıktı. Belçika ve Lüksemburg ise ikinci ve üçüncü en iyi ülke.

Tarım ÜFE’si Tarihi Zirveyi Gördü, Üreticilerin Maliyeti Yüzde 31 Arttı

14/05/2019 Diken.com.tr

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ÜFE nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,09, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 14,44, ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 18,12 arttı. Bu da son bir yılda çiftçilerin üretim maliyetinin yüzde 30,75 arttığı anlamına geliyor.

Ocak 2010’da 65,96 olan endeks, nisan ayında 162,35 puana yükselerek tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı.

Hükümet gıda fiyatlarındaki artışın önüne geçmek için tanzim satış noktalarını hayata geçirmeye başlamış ancak bu da gıda enflasyonunu durdurmaya yetmemişti.

Hükümlüye Cumhuriyet ve Evrensel vermeme gerekçesi: Güvenlik tehdidi

14/05/2019 

Van’daki Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan hükümlüler Talet Şanlı ve Tamer Korkmaz’ın, kendilerine Cumhuriyet ve Evrensel gazetesi verilmemesi nedeniyle yaptığı itiraz reddedildi.

Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’in haberine göre Şanlı ve Korkmaz’a 19 Mart tarihli Cumhuriyet ve Evrensel gazeteleri, bazı sayfalarında açlık grevleri haberleri yer aldığı için verilmedi. İkilinin Cezaevi Eğitim Kurulu Başkanlığı’na yaptığı itiraz reddedilince Van İnfaz Hakimliğine başvuruldu. İnfaz Hakimliği de kararı reddetti.

Van İnfaz Hakimliği gerekçeli kararında basın özgürlüğünün sınırsız olmadığına değinerek, “Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilemez” maddesine gönderme yaptı.

Kararda, ayrıca, kurum içi yönetmeliğinin 31’inci maddesindeki ‘Kurum güvenliğini tehdit eden, herhangi bir silahlı yada silahsız terör örgütüne ait simge ve renkleri içeren bayrak, flama, kıyafet bulunan fotoğraf, resim, yazı ve her türlü aksesuar hükümlü ve tutukluya verilmez’ ifadesi anımsatılarak şöyle dendi: “Söz konusu maddeler göz önünde bulundurularak, adı geçen gazetenin yayın ilkesi, yapmış olduğu haberler bütün halinde incelendiğinde kurum güvenliğimizi tehlikeye düşürücü unsurlara yer verildiği anlaşılmaktadır.” 

“Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” Diyen TTB Üyelerine Hapis Cezası

İstanbul – BİA Haber Merkezi03 Mayıs 2019

TSK’nin Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Operasyonu” sırasında, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı bildiri yayınlayan ve bu sebeple “terör örgütü propagandası yapmak”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamalarıyla haklarında dava açılan 11 Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi doktorların yargılandığı davada karar çıktı.

“Terör örgütü propagandası yapmak”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamalarıyla yargılanan TTB 2016-2018 dönemi Merkez Konseyi üyesi 10 kişiye 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Bir kişi ise 3 yıl 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.

1 yıl 8 ay hapis cezası alan kişilerin isimleri şöyle: Mehmet Raşit Tükel, Sinan Adıyaman, Ayfer Horasan, Bülent Nazım Yılmaz, Dursun Yaşar Ulutaş, Funda Barlık Obuz, Mehmet Sezai Berber, Mustafa Tamer Gören, Selma Göngür, Şeyhmuz Gökalp.

Hande Arpat’a ise 3 yıl 3 ay 22 gün hapis cezası verildi.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını reddeden hekimlerin cezaları ertelenmedi. Karar istinafa gidecek. 

Duruşmadan detaylar

Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayı Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) önceki dönem Başkanı Dr. Jacques de Haller’in de izledi. Duruşmaya ayrıca baro başkanları ve TTB Merkez Konsey Üyeleri de katıldı. Tabip odaları, sendikalar, meslek örgütleri temsilcileri ile çok sayıda hekim ve milletvekili duruşmayı takip etti.

Duruşmayı takip eden milletvekilleri Selin Sayek-Böke, Sezgin Tanrıkulu, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Dr. Necdet İpekyüz, Şenal Sarıhan, Semra Güzel, Aytuğ Atıcı’ydı.

Mütalaa savunmalardan önce yazıldı

27 Aralık 2018’de görülen ilk duruşmada mütalaasını veren savcı 1 Eylül 2016 ve 24 Ocak 2018 tarihlerinde yapılan iki açıklama sebebiyle hekimlerin iki kez ayrı ayrı cezalandırılmasını istemişti.

Savcı ilk duruşmada hekimlerin savunmalarını dikkate almadan, önceden hazırladığı mütalaayı sunduğu için tepki toplamıştı. Bu duruşmada da mütalaasının aynı olduğunu söyledi.

Yargılanmak istenen hekimlerin fikirleri

TTB müdafii avukatlar, iddia edilen suçun maddi dayanaklardan yoksun olduğunu belirterek yargılanmak istenenin hekimlerin fikirleri olduğunu söylediler.

Tükel: Çoğu halk sağlığı sorunu toplumsaldır

Mütalaaya karşı ilk savunmayı yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı açıklamanın ülkenin bulunduğu duruma dikkat çektiğini söyledi:

“Çoğu sağlık sorunu bireyin etkisi altında olmadan ekonomik, toplumsal nedenlerle gerçekleşir. Hekimler olarak en temel görevimiz hiçbir ayrım gözetmeksizin insanların sağlıklarıyla ilgilenmektir. TTB kurulduğu güden bu yana savaşa karşı çıkmakta, halk sağlığı sorunu oluşturacak her türlü şeyin ortadan kaldırılmasını önemsemektedir”

Gören: Ceza alırsak savaşa karşı durduğum için gurur duyacağım

Prof. Dr. Taner Gören ise savunmasında savcının savunmalar alınmadan hazırladığı mütalaaya tepki gösterdi:

“Daha önceki duruşmalarda verdiğimiz sayfalarca savunmalarımızın ardından savcı bu savunmalarımızı dikkate almadan önceden hazır ettiği mütalaasını vererek cezalandırılmamızı önermiştir. Yanlış hukuk sistemine rağmen bu davadan ceza alırsak savaşa karşı durduğum için gurur duyacağım.”

Dr. Selma Güngör ise savunmasında “Savaşın yarattığı kötülükler için barış istenir” ifadelerini kullanarak açıklamayı insanlık, yaşam ve barış için yaptıklarını ifade etti.

İkişer kez 10 ay hapis cezası

Verilen aranın ardından saat 16.00’da kararını açıklayan mahkeme 11 hekime “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan ikişer kez 10 ay hapis cezası verdi.

Mahkeme ayrıca Hande Arpat’a sosyal medya paylaşımlarıyla “terör örgütü propagandası” yaptığı gerekçesiyle 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verdi. Arpat’a verilen toplan ceza ise 3 yıl 3 ay 22 gün.

Hekimler hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebini reddetmişlerdi. Hekimlerin cezaları ertelenmedi. Karar istinafa gidecek. (HA)

Plaza De Mayo Anneleri İHD Önünde Cumartesi Anneleri/İnsanlarıyla Birlikte

İstanbul – BİA Haber Merkezi11 Mayıs 2019

Cumartesi Anneleri 737. hafta oturumunda kayıp yakınları 1994 yılında İstanbul’da gözaltına alınan ve bedeni Kırıkkale’de ormanlık alanda bulunan Halil Alpsoy ile Adana’da gözaltına alınarak serbest bırakılan ve sonrasında kimliğini almak için MİT binasına giden, bir daha akıbetinden haber alınamayan Kasım Alpsoy’un akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle bir araya geldi.

Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşıdı.

Bu haftaki eyleme katılanlar arasında Arjantin’de 50 yıl önce kayıpları arama mücadelesini başlatan Plaza De Mayo Anneleri ile Şırnak ve Diyarbakır’da kayıpları arama mücadelesini sürdüren anneler de vardı.

“Anneliği bir itiraza, siyasi bir karşı duruşa dönüştürdüler”

737. haftada basın açıklamasını Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı okudu. Korur-Fincancı, anneler günü öncesinde gerçekleşen buluşmada açıklamaya gözaltında kaybedilen sevdiklerinden bir haber alamadan yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri’ni saygıyla anarak başladı.

Bu hafta Plaza de Mayo’da, Şırnak’ta, Diyarbakır’da hakikat ve adalet mücadelesi yürüten kayıp yakınlarının da aralarında bulunduğunu belirten Korur-Fincancı şunları söyledi:

“Bu buluşma, aynı devlet terörüne maruz kalan, aynı acıyı yaşayan, aynı adaletsizliğe karşı mücadele eden insanların kıtalar arası mücadele yoldaşlığıdır. 1977 yılında Arjantin’de Plaza de Mayo Anneleri “Bir anne için en acımasız işkence, çocuklarının kaderi hakkındaki belirsizliktir” diyerek darbecilerin karşısına dikildiler.

“1995 yılında Cumartesi Anneleri bu karşı çıkışın Türkiye’deki devamcısı oldular. Onlar, iki ayrı kıtada gözaltında kayıplar gerçeğinin toplumsal hafızada yer almasını ve bugünlere aktarılmasını sağladılar. Onlar, kaybedilen evlatlarını arama mücadelesinde, anneliği özgürlükçü ve eşitlikçi bir yerden yeniden inşa ettiler; anneliği bir itiraza, siyasi bir karşı duruşa dönüştürdüler. 737’nci haftamızda bu kadınlardan Fikriye ve Leyla Erdoğan Alpsoy’un kuşaktan kuşağa geçen 25 yıllık hakikat ve adalet arayışına eşlik edeceğiz.”

Kasım Alpsoy’un eşi Leyla Erdoğan Aksoy 25 yıl önce eşinin gözaltına alınarak ağır işkence gördüğünü ve sabah eve geldiğini, kimliğini almak için tekrar karakola gittiğini ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını dile getirdi.

Eşinden haber alana kadar burada mücadelesini sürdüreceğini bildiren Alpsoy, “Bize Galatasaray’ı yasakladılar. Galatasaray’ı bize açıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

Noia: “Bir gün adalet sağlanacak”

Kardeşi kaybedilen ve Plaza De Mayo meydanına ilk çıkan ailelerden Margarita Isabel Noia “Burada sizinle olmaktan onur duydum” ifadelerini kullandı. Noia meydana çıkışlarının 42 yılını doldurduklarını söyledi.

Her perşembe alana çıkmaya devam ettiklerini ve kayıplarına saygı duyulmasını istediklerini belirten Noia, “Adaletsiz olmaz adalet sağlanana kadar mücadeleye devam. Bir gün adalet sağlanacak” şeklinde konuştu.

Anne Bayram: Bu devletin ayıbıdır

Diyarbakır’da 1996 yılında evinden gözaltına alınarak kaybedilen Şirin Bayram’ın annesi Remziye Bayram da söz aldı. Anne Bayram Kürtçe yaptığı konuşmasında hukuktan sonuç alamadıkları için davayı AİHM’e taşıdıklarını belirtti. “Hak, hukuk ve adalet yok” diyen anne Bayram, şunları söyledi:

“Biraz vicdan merhamet olsa kayıp yakınlarına parkları, Galatasaray Meydanı’nı yasaklamazlardı. Hak, hukuk, adalet yok. Dün Diyarbakır’daydım, bugün İstanbul’dayım yarın da belki başka bir yerde olacağım. Ama bu devletin ayıbıdır.”

Deniz: Gözyaşlarımın hesabını sormaya geldim

Şırnak’ta 2001 yılında kaybedilen Kürt siyasetçi Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz bugün buraya akıttığı gözyaşlarının hesabını sormaya geldiğini belirtti. Herkesin anne babasıyla birlikte yaşama hakkının bulunduğuna değinen Deniz, kendisinden bu hakkın alındığını dile getirerek şöyle devam etti:

“Babama o kadar safça beslediğim duygular şimdi özleme dönüştü. Ben her gün her sat babamı düşünüyorum. Ben bugün onları anmaya geldim. Onların mücadele arkadaşlarının hikayelerini dinlediğimde her birinin bir kıtasında kendimi buluyorum. Hepsi babamın arkadaşlarıydı, hepsi kaybedildi. Onlara işkence mi edildi yoksa direkt olarak öldürüldüler mi, bilmiyoruz. Yaşıyorlar mı, bilmiyoruz.

“Umudumuz her daim var olacak. Ben babamı her zaman bekleyeceğim. Ya kemiklerini ya kendisini… Ben babamı istiyorum. Sizin gözlerinize her bakışımda sizi orada yargılayacağım. Babamı sizin gözlerinizin içine her baktığımda isteyeceğim.”

Ne olmuştu?

37 yaşındaki Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte, akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul Kanarya mahallesindeki evinin önüne geldiğinde kendisini bekleyen sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi Fikriye itiraz edip bağırınca kimliklerini gösteren polisler; “Merak etme, karakola kadar götürüyoruz, yarım saat sonra gelir.” dediler ve götürdüler. Alpsoy bir daha evine dönemedi. 18 gün sonra işkenceden tanınmaz hale gelmiş bedeni, İstanbul’a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale’de ormanlık bir alanda bulundu. Ailesi onu elindeki çocukluktan kalma izden teşhis edebildi.

Alpsoy’un gözaltına alınmasından bir süre sonra polisler amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine de baskın yaptı. 18 Mayıs 1994 tarihinde sabaha karşı polisler 30 yaşındaki Kasım Alpsoy’u darp ederek gözaltına aldı ve Adana İstihbarat Dairesi’ne götürdü.

Gözaltına alındığı günün akşamı Kasım Alpsoy’u serbest bırakıp kimliğini alıkoydular, “Yarın gel, kimliğini al” dediler. Eve geldiğinde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün kimliğini almak üzere bir akrabasıyla MİT binasına gitti. Akrabası bütün gün kapıda bekledi ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı.

O tarihlerde Akkapı Kimsesizler Mezarlığı’nda polislerin gece saatlerinde gizli defin işlemi yaptığını söyleyen kişiler oldu ancak bu kişiler korkup tanık olarak ifade veremedi. Bu bilgiler üzerine ailenin şüpheli mezar yeri açılsın başvurusu reddedildi.

25 yıldır Kasım ve Halil Alpsoy’un gözaltına alındıkları inkâr edildi. Ailelerinin tüm başvuruları karşılıksız bırakıldı. (HA)

İBB’den Seçime Üç Ay Kala 55 Milyon Liralık Gezi Sözleşmesi

İstanbul’un mazbatası elinden alınan belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun sık sık ‘israf’ eleştirisinde bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçimlerden 3 ay önce 55 milyon 893 bin TL’lik gezi organizasyonu sözleşmesine imza attığı ortaya çıktı. Geziler Boğaz gezisinin yanı sıra çeşitli müzelere; Çanakale, Bursa ve Edirne’ye yapılacak.

Birgun.Net 24 Mayıs, 2019

31 Mart seçimlerinde tartışmalara sahne olan ve Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığının elinden alınmasıyla yeniden seçime gidecek İstanbul’da seçime üç ay kala 55 milyon 893 bin TL’lik ‘gezi’ sözleşmesine imza atıldığı ortaya çıktı.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından 31 Aralık 2018’ta imzalanan sözleşmeye göre 2019 yılında yapılacak gezileri kapsayan Beyazmasa Gezi Organizasyonlarını, Beltur düzenleyecek.

Belediyenin ihale dosyasında “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın İstanbul’a yapmış olduğu yatırımların ve İstanbul halkına sunulan hizmetlerin daha geniş kitlelere tanıtılarak sunulan hizmetlerden halkın daha etkin yararlanması ve kentlilik bilincinin arttırılması amacı ile İstanbul genelinde Beyazmasa Gezi Organizasyonları yapılacaktır,” ifadelerine yer verildi.

Organizasyonlar arasında 25 bin kişiye vapur ve tekneyle boğaz gezisi, 15 bin kişilik Akvaryum gezisi, 500 kişiye Safir Seyir Terası gezisi, 500 kişiye Karanlıkta Diyalog Gezisi, 10 bin kişilik İsfanbul gezisi; Ayasofya, Topkapı Sarayı, Türk İslam Eserleri Müzesi, İslam Teknoloji ve Bilim Müzesi giriş biletleri, Darıca Hayvanat Bahçesi gezisi; GS, FB ve BJK müzelerine ziyaret, 10 bin şapka, 5 bin şemsiye, toplam 220 bin adet defter, kalem ve 220 bin adet porselen kupa bardak ve 220 bin kişilik yemek ikramı bulunuyor.

İstanbul’dan Çanakale, Bursa ve Edirne’ye de geziler düzenlenecek. Bu geziler Çanakkale’de 57. Alay şehitliği, Conk Bayırı, Alçıtepe Köyü, Sargıyeri Şehitliği, Şehitler Abidesi, Yahya Çavuş Anıtı gibi bölgeler, Edirne’de Selimiye Camii, Edirne Arkeoloji Müzesi, Üç Şerefeli Camii, 2. Bayezid Külliyesi ve Şifahane, Meriç Köprüsü Bursa’da ise Türk-İslam sentezleri müzesi(Yeşil Medrese), Ulu Cami, Emir Sultan Cami ve Emir Sultan Türbesi, Yeşil cami ve yeşil türbe, Osman gazi Türbesi, Orhan Bey cami ve Orhan Gazi Türbesi’ni kapsıyor. Öte yandan Gönül Köprüsü projesi kapsamında Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan ve hayatında hiç İstanbul’a gelmemiş öğrenciler için de konaklama ve uçuş hizmeti verilecek.

İSPARK Zararı!

 Nurcan Gökdemir/Birgün.net. 24 Mayıs, 2019

Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) israf kalemleri arasında ilk sıralarda gelen İSPARK’ın belediyedeki çarkın önemli bir parçası olduğu Sayıştay denetçileri tarafından da tespit edildi.

Geçen yıl en fazla zarar eden belediye şirketleri arasında ikinci sırada gösterilmesine karşın İSPARK’a meclis kararları ile otopark işletme dışında, reklam ünitesi, hallerdeki kantarları işletme gibi gelir getirici başka işlerin de mevzuata aykırı olarak devredildiği ortaya çıktı.

İBB’nin denetim raporlarında, Belediye Meclisi’nin aldığı meclis kararları ile otopark alanlarının işletilmesini iştiraki olan İSPARK A.Ş.’ye devrettiği anımsatıldı. Ancak İSPARK’ın otopark alanlarında mevzuata aykırı olarak reklam üniteleri de işlettiği tespit edildi. Reklam üniteleri ile otopark alanlarının işletilmesi arasında ayrılmaz bir ilişki olduğunu iddia etmenin mümkün olmadığının altı çizilen raporda, “Reklam ünitelerinin ilgili iştirakler tarafından işlettirilmesinden dolayı Büyükşehir Belediyesi gelir kaybı yaşamaktadır” denildi.

Sayıştay denetçilerinin bu alanların işletilmesi için iştiraklerin yetkisi bulunmadığı tespitine karşı belediye, otopark kiralama ile reklam ünitelerini işletmenin ayrılmaz işler olarak değerlendirildiği savunmasını yaptı. Ancak Sayıştay, bunun mevzuata aykırı olduğunu tespitinde ısrar etti.

Hallerde De İspark Yetkili

Raporda ayrıca, Kadıköy ve Bayrampaşa hallerindeki otopark ve kantarların işletilmesi yetkilerinin de mevzuata aykırı olarak İSPARK’a bırakıldığı tespiti yer aldı. 12 Mart 2010 tarihli meclis kararı ile elde edilen brüt gelirin yüzde 75’inin Belediye’ye ödenmesi kaydıyla beş süre ile Bayrampaşa ve Kadıköy hallerindeki otopark hizmetinin ve kantarların işletilmesi işinin ihale yapılmadan İSPARK’a verildiği vurgulandı. Belediye, Sayıştay’a, mevzuatın buna olanak sağladığı ayrıca kantar kullanımından dolayı da bir ücret alınmadığını bildirdi. Bu yanıta karşı, hal işletmeciliğinin bütünü itibarıyla gelir getirici bir faaliyet olduğu vurgulanan Sayıştay raporunda, işlemin mevzuata aykırı olduğu kaydedildi.

Vergisiz Gelir

İSPARK tarafından işletilen 225 otoparktan sadece 52’sinin ruhsatlı olması da raporda yer aldı. Bu nedenle ruhsatsız otoparklardan elde edilen gelirin vergisi de devlete ödenmedi.

Ankara’daki İsraf Belgelendi: Kullanılmayan Malzemelere Milyonlarca Lira Harcama

 Mustafa Mert Bildircin Birgün.net 23 Mayıs, 2019

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Melih Gökçek döneminde imzalanan “Dekoratif Kentsel Donatı Elemanları Alımı” işi için 81 milyon TL harcadığı ortaya çıktı. Proje kapsamında satın alınan malların yarısı kullanılmadan depoya kaldırılırken elde kalan malzemelere 42 milyon TL ödendi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Melih Gökçek’in istifasından üç buçuk ay önce gerçekleştirilen, “Dekoratif Kentsel Donatı Elemanları Alımı İşi” için 81 milyon TL harcandığı ortaya çıktı. Ankara genelindeki parklara salıncak ve oyuncak yapılması için imzalanan sözleşmenin bitimine iki ay kala harcanan 81 milyon TL ile alınan malzemelerinin yarısının kullanılmadığı öğrenildi.

Gökçek yönetimindeki belediye, ihale çerçevesinde ihtiyaç fazlası mal alımı gerçekleştirdi. İhaleyi kazanan Park Kent Mobilyaları firmasına ödenen yüksek ücretin yanı sıra ve ihtiyaç fazlası alınan malların da çürümeye terk edildiği bildirildi.

Kullanılmadan Depoya Kaldırıldılar

Bitim tarihi 5 Temmuz 2019 olan “Dekoratif Kentsel Donatı Elemanları Alımı İşi” kapsamında temin edilen 2 bin 500 piknik masasından sadece 534’ünün kullanıldığı tespit edildi. Aynı iş için 12 bin çöp sepeti alan belediye bunların yalnızca 6 binini sokaklara yerleştirdi. Parklara kurulmak üzere satın alınan 2 bin bankın da bin 300’e yakını kullanılmadan depoya kaldırıldı.

Elde Kalan Mala 42 Milyon Tl

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin elinde kalan diğer malzemeler için ise Gökçek yönetiminin 42 milyon TL ödediği kayıtlara geçti.

Eyüp Dal İşe Alınmadığı İçin Belediye Önünde Kendisini Yakarak Hayatını Kaybetti

Antep’te Eyüp Dal isimli genç işe alınmadığı Şahinbey belediyesinde kendisini ateşe verdikten sonra kaldırıldığı yoğun bakımda yaşam mücadelesini kaybetti.

 Birgun.Net 20 Mayıs, 2019

Antep’te uzun süreden beri işsiz olan ve başvurduğu iş yerlerinden olumsuz yanıt alan Eyüp Dal, 16 Mayıs’ta Şahinbey Belediyesi önünde bedenini ateşe vermişti. Vücudunda ağır yanıklar oluşan ve 4 gün yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Dal, yaşamını yitirdi.

Eski hükümlü olduğu için “hükümlülük” kadrosundan faydalanma talebiyle İŞKUR üzerinden Şahinbey Belediyesi’ne başvuran Dal’ın talebinin önce kabul edildiği, ardından da reddedildiği öğrenildi.

Bir Kadın Daha Boşanma Aşamasında Olduğu Erkek Tarafından Öldürüldü!

Diyarbakır’da avukat Müzeyyen Issı hakkında uzaklaştırma kararı çıkardığı ve boşanma aşamasında olduğu Mesut Issı tarafından sokak ortasında kurşunlanarak öldürüldü.

 Birgun.Net 20 Mayıs, 2019

Diyarbakır’da Müzeyyen Boylu Issı, boşanma aşamasında olduğu Mesut Issı tarafından 14 el ateş edilerek öldürüldü.

Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde avukatlık yapan Müzeyyen Boylu Issı, doktor eşi Mesut Issı tarafından çocuklarının gözü önünde sokakta öldürüldü.

Mesut Issı cinayetin ardından polise teslim oldu.

Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar, Müzeyyen Boylu Issı’nın boşanma davası açtığını, uzaklaştırma kararı olduğu halde çocukların babalarını görebilmesi için eşi ile görüştüğünü açıkladı.

Türkiye’nin İlk ‘Engelli Farkındalık Merkezi’ İzmir’de

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, engelli olmayan bireylerin empati geliştirmesi amacıyla açılan Türkiye’nin ilk Engelli Farkındalık Merkezi eğitim faaliyetlerini sürdürüyor

 Birgün İzmir 20 Mayıs, 2019

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan Türkiye’nin ilk Engelli Farkındalık Merkezi, engelli olmayan bireylerin bu konuda empati geliştirmesi amacıyla eğitim faaliyetleri yürütüyor.

Merkezi ziyaret eden Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği yöneticileri Büyükşehir Belediyesi’nin örnek bir projeye imza attığını belirterek, Engelli Farkındalık Merkezi’nin Türkiye’nin her yerinde kurulması gereken bir tesis olduğunu dile getirdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Balçova’daki Olimpiyat Köyü’nde hizmete açtığı Engelli Farkındalık Merkezi, engellilerin bireysel ve toplumsal yaşamda karşılaştıkları sıkıntılara ilişkin “empati” duygusunu geliştiriyor. “Tekerlekli Sandalye”, “Üstün Yetenekliler”, “Özel Öğrenme Güçlüğü”, “Otizm Labirenti” ve “Karanlık” parkurlarından oluşan Engelli Farkındalık Merkezi’nin son ziyaretçileri, TOFD (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği) yöneticileri oldu.

Bu Tesisi Herkes Görmeli

Dernek Başkanı Ramazan Baş, 20 yıldır empati duygusunu geliştirmek ve farkındalık yaratmak için insanlara bilgiler vermeye çalıştıklarını belirterek “Her yaştan çocukların, özel durumdaki arkadaşlarını anlayıp empati duygusunu alabilmeleri için burayı mutlaka ziyaret etmeleri gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

Yönetici Kadrosunda 124 Kişi Var Ama 874 Araç Tahsis Edilmiş

 Birgun.Net 20 Mayıs, 2019

İYİ Partili İBB Meclis Üyesi Suat Sarı, İBB’ye bağlı İSKİ’nin yönetici kadrosunda 124 kişi bulunmasına rağmen 874 adet kişiye tahsisli araç bulunduğuna dikkat çekti. Sarı, 48 yöneticinin bulunduğu İETT’de 150 adet kiralık makam aracı olduğuna, İBB’de de 643 yöneticiye 1717 makam aracı düştüğüne dikkat çekerek “Borç batağındaki İBB ve iştiraklerinde israf hızla sürüyor” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarının bir önceki yıla ait faaliyet vaporları, nisan ve mayıs ayı meclis oturumlarında kabul edildi. Bu raporlar borç ve alacak bilançosunun yanı sıra İBB, İSKİ ve İETT’deki makam aracı saltanatını da ortaya çıkardı.

Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre Nisan ayında görüşülen faaliyet raporlarına göre İBB bünyesinde 643 yöneticiye karşılık 1717 makam aracı, 48 yöneticinin bulunduğu İETT’de 150 kiralık makam aracı bulunduğunu tespit eden İYİ Partili İBB Meclis Üyesi Suat Sarı, 15 Mayıs 2019 günü genel kurulu gerçekleştirilen İSKİ’nin faaliyet raporunda da benzer bir “israf tablosu” olduğunu gözler önüne serdi.

Sarı, İBB iştiraki olan İSKİ’de 405 makam aracı ve 469 doblo olmak üzere toplam 874 adet kişilere tahsisli araç bulunduğuna dikkat çekerek kurumda toplam 997 adet kiralık araç kullanıldığının altını çizdi. Sarı, “Organizasyon şemasında 5 genel müdür yardımcı, 21 daire başkanı ve 98 müdürden oluşan toplam 124 yönetici bulunan İSKİ’deki 874 aracı kim ve kimler kullanıyor? Bu araçlardan kurum dışına tahsis edilenler var mıdır? Bu araçların nerede kullanıldığını, ne kadar yakıt aldığını gösteren taşıt tanıma sistemi neden kullanılmıyor? Bu araçlara ‘Resmi hizmete mahsustur’ yazısı neden konulmuyor?” diye sordu.

Binek araç statüsündeki araçlara yıllık 52 milyon TL ödendiğini kaydeden Sarı “İSKİ’nin öz malı olan araçlar ile birlikte 3.7 milyon TL yakıt gideri açıklanmaya muhtaç bir gider olarak ön plana çıkıyor. Yani araç başına yıllık 60 bin TL kira ödeniyor. Bu aracın yenisini alsanız 100 bin TL. Ayrıca kurumun sürücülü olarak kiraladığı ve kilometre başına ödeme yaptığı onlarca araç da kurum emrinde kullanılıyor” dedi. Sarı, İSKİ’nin her ilçe ve semte personel taşıma hizmeti bulunurken, İnsan Kaynakları Müdürlüğü, Bilgi İşlem Müdürlüğü, Yazı İşleri Müdürlüğü, Bütçe Müdürlüğü gibi sürekli ofiste bulunması gereken müdürlüklere bile ev -iş arası gidiş gelişleri için araçlar tahsis edilmesinin kurumdaki israfın en çarpıcı örneği olduğunu söyledi.

ABD’li Rahip, Uganda’ya ‘İlaç’ Diye Çamaşır Suyu Sattı

 Birgun.Net 19 Mayıs, 2019

ABD’li rahip Robert Baldwin’in, yaklaşık 50 bin Ugandalıya HIV/AIDS, kanser, sıtma ve diğer hastalıkları tedavi ettiğini iddia ederek endüstriyel çamaşır suyundan yapılan ‘ilaç’ sattığı ortaya çıktı.

The Guardian’da yer alan habere göre, Uganda’daki binlerce kişiye, yönetiminden Rahip Robert Baldwin’in sorumlu olduğu ve kanser, HIV/AIDS, sıtma ve diğer birçok hastalığı iyileştirdiği iddia edilen, adına ‘mucize ilaç’ (MMS) denilen endüstriyel çamaşır suyu satıldı. Baldwin’in ‘sahte ilacı’, Çin üzerinden Uganda’ya ihraç ettiği belirtilirken, klor dioksit barındıran MMS’in dağıtımının kiliseden yapıldığı iddia edildi.

Rahiplere Akıllı Telefon Vermişler

Baldwin’in Uganda’da yaklaşık 1200 rahibi eğittiği ve rahiplerin genel olarak Pazar ayininden sonra insanlara ‘MMS’ sundukları belirtilen haberde, ‘MMS’i halk arasında yayan rahiplere bunun karşılığında akıllı telefonlar dağıtıldığı vurgulandı.

“İlaç Firmaları İle Başımız Derde Girebilir”

Kendisini gazeteci olarak tanıtan ‘sahte ilaç aktivisti’ Fiona O’Leary’ye konuşan Baldwin, MMS dağıtımını kiliseler üzerinden yapma sebebinin ‘dikkat çekmemek’ olduğunu söyledi. Baldwin, O’Leary ile yaptığı telefon konuşmasında “Dikkat çekmek istemiyoruz. MMS’e dikkat çekerseniz, devlet veya ilaç şirketleriyle başınız derde girebilir. Bunu düşük profilde yapmanız gerekiyor. Ben de bu yüzden kiliseleri kullanıyorum” dedi.

MMS’in dağıtımı için Uganda’yı seçme sebebinin ülkenin ekonomik olarak gelişmemiş olması ve ülkede zayıf yaptırımlar uygulanması olduğunu söyleyen Baldwin, “ABD ve Avrupa’da daha sıkı yasalar var, ben bu yüzden gelişmekte olan ülkelerde çalışıyorum. Fakir ülkelerdeki insanların çok fazla seçeneği yok” dedi.

Uganda Sağlık Bakanlığı Soruşturma Başlattı

Uganda Sağlık Bakanlığı’nın, Rahip Robert Baldwin’in sözde ‘ilaç’ şirketi ve bu kimyasalın dağıtımında görev alan diğer rahipler için soruşturma başlattığı duyuruldu.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın