Işığın Peşinde…

Cumhuriyet devriminin en ilerici eğitim atağı köy enstitüleri, önemli bir toplumsal projeydi kuşkusuz.

Bilimi, aklı temel alan, toplumu dönüştürmeyi, kalkınmayı amaçlayan bir tasarım.

“Elimden gelse, bütün dünya okullarının programlarına insanın insanı sömürmemesi adlı bir ders koyardım” diyen köy enstitülerinin babası İsmail Hakkı Tonguç’un değerlendirmesiyle sınıfsal, dolayısıyla evrensel boyutu da var.

Bireylere yönelik yansıması da konunun bir boyutu.

Benim de kişisel tarihime yansır, Kızılçullu ve Hasanoğlan mezunu babam Hicri Kızık’tan ötürü.

Çünkü hastane yatağında son yolculuğuna çıkmadan önce, Cumhuriyet ajandasına, eşi ve çocukları için şu notu bırakmıştır:

“… Ailemin bireylerine miras olarak menkul ve gayrı menkul hiç bir şey bırakamadım. Ama onlara bıraktığım en büyük miras, laik cumhuriyetin temel ilkelerini, Atatürkçü düşüncenin ve Kemalizmin prensiplerini bir yaşam felsefesi olarak kabul etmeleridir…” En büyük mirastır bu sözler bana…

* * *

Yıllar sonra belleklerde, yüreklerde yaşayan eğitim kurumu köy enstitüleri çağdaş ve geçerli bir modeldir hala.

Bugün yap boza dönen, dinci, gerici, küreselleşmeci, aklı ve bilimi dışlayan eğitim sisteminin kat be kat üstündedir.

Kapatılmasalardı, ışıl ışıl, aydınlık bir ülke olacaktık.

Zaten küreselleşmeciler ve işbirlikçileri, bu yüzden enstitüleri bitirdiler.

Türkiye eğitim tarihinin ilk ve tek özgün deneyimi köy enstitüleri neydi?

Laik, demokratik, devrimci, bilimsel, eşitlikçi, pozitif ayrımcı, çevreyle bütünleşen, halkçı, toplumcu kurumlardı.

“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar” yetiştirme hedefiydi.

Halk çocukları tarafından ülkenin yeni bir heyecanla, kültürle, sanatla, özgüvenle ayağa kaldırmayı hedefleyen bir kültür devrimiydi aynı zamanda.

Hasan Ali Yücel ne güzel tanımlamış:

“…Köy enstitüleri ilkesi, bu pratik ilke tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Türkçe buluştur. Benzersizdir. Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır. Pedagoji kitapları yazmaz, klasik pedagoji bilmez. Bilmezler, çünkü bir eğitim kuramı değil, ulusal bir kalkınmanın temel ilkesidir ve onun gerçekleşmesi, hayata geçmesi atılımıdır…”

Oysa bugün piyasacı, özelleştirmeci, dinselleştirilmiş bir düzenle yüz yüzeyiz.

Eğitim sistemini yeniden çağdaş, bilimsel temele oturtmadan toplumun kurtuluşu çok güç.

Bundan ötürü köy enstitülerinin yetiştirdikleri çocukları, öğrencileri, yeni kuşak köy enstitülüler olarak mücadele veriyor.

Işıklar içinde kalsın köy enstitülü Haşim Kanar “Yadırgadılar Bizi” şiirinde dizelere dökmüştü:

“…

Kapanmadan görürse gözlerim

Yeniden açıldığını enstitülerin

Yanmam öldüğüme

Nedense yadırgadılar bizi”

Selam olsun onlara…

Bunları da sevebilirsiniz