Taşıtsız !

Bu yazıyı okuyanlardan büyük kentlerde yaşayanlar yaşamı kolaylaştırma amaçlı motorlu taşıtların eziyet aracına dönüştüğünü söylediğimde ne demek istediğimi kolaylıkla anlayacaklardır.

Hemen her büyük kentimizde ve özellikle de büyük ötesi olanlarda taşıt trafiğinden kaynaklanan ve taşıtların gelişigüzel park edilmesi sonucu kendisini gösteren karmaşaya tanıklık ediyoruz. Taşıtların yürümesi için tasarlanan yollar taşıtların durması amacıyla kullanılıyor. Diyelim ki taşıt kullanıcıları çokluğu karşılamayan park yeri yokluğuna sığınarak bu kural tanımazlığı sergiliyorlar. Ülkeyi ve kentleri yönetenler bu kural tanımazlığın neresinde? Bu akıl almaz duruma seyirci kaldıklarına göre yok hükmünde olduklarını söylemek durumundayız.

Verilere göre Türkiye’deki motorlu taşıt sayısı son 15 yılda ikiye katlanmış. Benzetmede hata olmazsa motorlu taşıt kullanıcılığının tabana yayıldığı söylenebilir. Karayolu taşıtı üreticilerinin her geçen gün pekişen egemenliği ülkemizdeki bu patlamadan birinci derecede sorumludur. Kitle taşımacılığının tersine birey taşımacılığını öne çıkaran bu eğilim akıl dışı olduğu gibi kaynak savurganlığına da yol açmaktadır. Büyük kentlerimizde her geçen gün geliştirilen kitle taşımacılığına karşın bu çılgınlığın sürüyor oluşu dikkate değerdir.

Hemen her gün kitle taşıma araçlarını kullanmakla birlikte doğal olarak motorlu taşıt çılgınlığını da yakından gözlemlemek durumunda kalıyorum. İnsanların sözüm ona rahat etmek için katlanmak zorunda kaldıkları eziyeti ve bu eziyeti çekmiyormuş gibi davranmaları şaşırtıcı olduğu kadar iç parçalayıcıdır.

Kendimce çözüm önerileri geliştirip, bu önerileri yetkililerle paylaşmaya çalıştım. Kent merkezlerinde park edecek özel taşıtlar için belirlenen park ücretlerinin hatırı sayılır bir düzeye yükseltilmesi ilk aklıma gelen çözümlerden birisi olmuştur öteden beri. Gelişmiş ülkelerin büyük kentlerindeki uygulamanın ülkemizde de yaşama geçirilebileceğini öngördüm. Bu bile hem yetkililerde hem de yakın çevremde sert tepkilere neden oldu diyebilirim. Bu acı gerçekten de yola çıkarak çözümü ancak duvara çarptıktan sonra gündeme getireceğimiz düşüncesiyle konuyu rafa kaldırmayı yeğledim.

Taşıtseverlere bir iyi bir kötü haber!

Önce kötüsünü verelim! Büyük kentlerin merkezleri taşıtların girişine yasaklanıyor. İyisine gelince söz konusu haber ülkemiz kaynaklı değil! Kasım ayı başından sonra Madrid kent merkezine taşıt girişi yasaklandı. Madrid plakalı, engelli ve kitle ulaşım taşıtlarının bağışık tutulduğu bu yasaklamanın son derece köktenci bir uygulama olduğu söylenebilir. Bu köktenci ve tepkilere yol açması olası uygulamanın kararını alanları kutlamak isterdim! Haberlere bakılırsa uygulamanın geçerli olacağı alan dereceli olarak genişletilecekmiş.

Taşıtseverleri üzecek bir diğer haber Norveç’ten. Önümüzdeki yıl başkent Oslo’dan başlayarak kişisel motorlu taşıt egemenliğinin sonlandırılması tasarlanmaktaymış. Kent içindeki yollara taşıt parkı yasaklanırken bu alanlar bisiklet yoluna dönüştürülecekmiş. Bilindiği gibi Norveç petrol varsılı bir ülkedir. Bu yeraltı kaynağından sağladığı kazancı ne yapacağını bilememektedir. Durum böyleyken taşıt karşıtı uygulamaları gözünü kırpmadan yaşama geçirebilmektedir.

New Scientist, 27 October, 2018

Türkiye’de ise yollar taşıt parkına dönüştürüldüğü için taşıtların yollarda ilerlemesi her geçen gün olanaksızlaşmaktadır. Bırakın bisikletlerin ilerlemesini engelliler için yapılmış düzenlemeler bile kural ve sınır tanımaz vicdansızlarca işgal edilmektedir. Hem de yetkililerin gözetiminde ve engin hoşgörüsüyle!

Türkiye’deki değil ama dünyadaki gelişmelere bakıldığında kişisel motorlu taşıt çağının kapanmakta olduğunu öngörebiliriz.

Buna karşılık ülkemizde yaşanmakta olan ekonomik krize karşın sağlanan vergi avantajlarıyla kişisel motorlu taşıt edinimi kışkırtılmaktadır. İçi boş büyümeye arka çıkmak uğruna yapılan, günü kurtarmaktan öte anlam taşımayan bu tercih çağa uymayan bir durumdur. Sürdürülebilir olmadığı gibi zararlıdır!

Bütün bunlar yetmezmiş gibi Türkiye’nin yerli ve milli kisvesi altında otomobil üretme hevesi gündemde kendisine yer bulabiliyor.

Etkililere ve yetkililere sesleniyorum!

Motorlu taşıt çağı kapanmak üzeredir! Bu yalın gerçeğe direnip motorlu taşıt konusunda üstelediğimiz sürece çağın dışında kalacağımıza kuşku yoktur.

Başka deyişle, seçimimiz çağdaşlıktan mı yoksa çağdışılıktan mı yanadır?

Çağı yakalamak gibi bir niyetimiz varsa eğer, gözümüz Madrid ve Oslo’da olmalıdır! Çağdaşlaşmak teknoloji ürünü nesneleri bilinçsizce ve oburca kullanmaktan değil devrime eşdeğer kararlar almaktan geçiyor. Bunu yapanlar çağ atlarken, yapamayanlar akıldışılık ve savurganlık batağında çırpınmayı sürdürecektir.

Kolombiyalı politikacı Gıstavo Petro’nun özlü sözü yol gösterici

Bunları da sevebilirsiniz