Sıla hasretinin insanın içini sızlatan acısını insanoğlu bir tek vatanından uzakta mı yaşar? Benin bu yazımda anlatmak istediğim yurtdışına çıkınca vatan hasretinden farklı bir duygu.
Hele yerli yersiz kullanılan nostaljiden çok daha derin, çok daha yakıcı bir duygu bu.
Ben özellikle son yıllarda içine doğduğum, tanıdığım bildiğim içinde büyüdüğüm Türkiye’yi özlüyorum. İnsanlarının birbirilerine saygıyla selam verdiği, efendiliğin erdem sayıldığı, gösterişten nefret eden, herkesin ayağını yorganına göre uzattığı, orta halli ve kanaatkâr bir Türkiye gözümde tütüyor.
Çocukluğumda okula götürdüğüm beslenme çantasına, alamayan da olabilir diyerek içine muz konulmayan (o tarihlerde Ankara’da muz pahalı idi) günleri özlüyorum.
Toplumun kendi içinde sessiz bir dayanışma yaşadığı, harplerin, yokluk yıllarının, salgınların yarattığı yardımlaşma geleneğinin düstur kabul edildiği bir dönemi özlüyorum. Yaz akşamları sokaklarında avare aşklar yaşanan, duvarların üstüne oturan gençlerin birinin çaldığı gitarın sesiyle derin hülyalara daldığı ülkemi özlüyorum.
İşkence tezgâhlarının kurulmadığı, kolayca insan canına kıyılmadığı günleri özlüyorum.
Yolsuzluk ve haksızlık yapanların toplum içinde dışlandığı rüşvetçilerin aforoz edildiği, dürüstlüğün en yüce erdem sayıldığı ülkemi özlüyorum.
Günümüzde etik değerlerimizi yok ederek garip bir toplum yapısı oluşturmaya çalışan programları gördükçe, tek kanallı Türkiyem’de düzgün Türkçesiyle haber sunan spikerleri özlüyorum. İzlemek için akşamları iple çektiğim bana bir şeyler katan programları özlüyorum. Kanalları ne saçmalıkla karşılaşacağım korkusu yapmadan gezmek istiyorum. Politika, medya, sanat ve iş dünyasında insancıl söylemleri sanata ve sanatçıya saygı duyan, operaya, baleye, konserlere temiz ve şık giysilerle gitmeye özen gösteren insanların olduğu ülkemi özlüyorum.
Yaşlısı genci herkesin birey olma sorumluluğuyla toplumu bir arada tutan değerlere sahip çıktıkları günleri özlüyorum.
Paranın değil, dürüstlüğün, emeğin, onurun ve kibarlığın en yüce duygu olduğu geçmiş günlerime özlem duyuyorum.
Gün geçtikçe hoyratlaşan ülkemde birbirine hoşgörü ile yaklaşan, birbirine tahammül edebilen, tartışırken bile zarafetini koruyan insanlarımı özlüyorum.