Makas Açılıyor!

Bundan 80 yıl önce kapanıyordu o makas. Kayseri uçak fabrikası, Ankara fişek fabrikası, Gölcük tersanesi, Eskişehir hava tamirhanesi, şeker fabrikaları, Kırıkkale mühimmat fabrikası, Kırıkkale elektrik santrali ve çelik fabrikası, İstanbul otomobil montaj fabrikası, Nuri Killigil tabanca, havan ve mühimmat fabrikası, İzmir kağıt ve karton fabrikası, Nazilli basma fabrikası, Ankara çubuk barajı, Karabük demir çelik fabrikası… Askeri zaferler ekonomik zaferlerle taçlanıyordu. Derken 1933 Üniversite Reformu, antropoloji kongresi, Türk dili ve tarihi üzerine çalışmalar… Makas kapanıyordu. Makasın öte yakasındakiler tedirgindi. Üstelik birbirini boğazlayacaktı garbın afakındakiler. Yine de birilerinin dediği gibi tek dişi kalmamıştı onların. Toparlanacaklardı yeniden.

Bundan 80 yıl önceydi. Bugünlere ışık tutuluyordu. Yeni bir millet doğuyordu Osmanlı karanlığından. Pir-i Reis’i asan, şairlerini öldüren, halkını boğduran, kadınlarını asker için kuluçka makinası gibi erkeklerini ise it gibi çalıştıran, vergi azmanı ve yine de müsrif Osmanlı’nın karanlığından yeni bir millet doğuyordu. Üstelik bu kez Takiyüddinler ve onların eserleri yok edilmeyecekti. Bu kez, Batı’nın Takiyüddinlerine kucak açılacaktı. 80 yıl önceden bakınca bambaşka bir gelecek görünüyordu ufukta.

Şimdi 80 yıl sonradan bakıyoruz geçmişe. Hayıflanıyoruz kaçan fırsatlara.

Bugün 28 Kasım 2018. NASA’nın uzay aracı InSight Mars’a iniş yaptı. Biz ise Fırat’ın Doğusuna geçemiyoruz. Dibimizdeki adalarımıza çıkamıyoruz bayrağımızla, güneyimizde kurtardığımız toprakları hala siyasal malzeme olmaktan kurtaramadık.

Bugün üniversitelerimiz yerlerde sürünüyor. Yetmiyormuş gibi yeni Pir-i Reis vakaları yaşanıyor her geçen gün. Özgürlük boğuluyor.

Oysa tesellimiz var: “Dolar 7 TL düzeyinden 5 TL düzeyine indi.” Sanki geçen yıla oranla kârdayız.

Oysa zihnimizi meşgul eden nice konular var: “CHP, İyi Parti’yle anlaşacak mı?”, “Fatih Erbakan’ın partisi ne yapacak?”, “Bahçeli ittifakı sürdürecek mi?”, “Adayların FETÖ fotoğrafları ortaya çıktı, şimdi ne olacak?”…

Zihinlerimizde yer bulamayan nice konular var: “Neyle ısınacağız?”, “Tarımımız nasıl dirilecek?”, “Üniversitelerimiz nasıl ayağa kalkacak?”, “Nasıl çıkacağız bu darboğazdan?”, “Bölünmüş millet nasıl birleşecek yeniden?”, “Nüfusumuzla nasıl başa çıkacağız?”, “Eğitim sorunumuzu nasıl çözeceğiz?”, “Çöken sağlık sistemi nasıl ayağa kalkacak, öyle Batı’nın reçetelerine teslim olmadan ama?”

Zihinlerimizde yer bulamayan bu konulara ek olarak zihin durumumuz da ayrı bir hüsran. Gerçekten nasıl düşüneceğiz bu karanlıkta? Batı’nın dediği gibi beslenen, Batı’nın dediklerini yapan ama yaptıklarından sürekli kaçınan, Batı’daki gelişime küfredip geriliğe sarılan bu halden nasıl kurtulacağız?

Makas açılıyor! Üstelik hiç kapanmayacak gibi bu kez. “İnsan klonlanıyor” deniyor. “Uzay araştırmalarında elde edilenlerle birlikte savaşların boyutu değişecek” deniyor. Genetik ve sosyal psikoloji araştırmalarıyla, “kitlelerin itaati, üremesi, tüketimi, davranışları kontrol altına alınıyor” deniyor; “açlık sorun olmayıp yeni gıdalarla kitleler afyonlanıyor, dönüştürülüyor, zehirleniyor” deniyor. Oysa zihnimizi dolduran nice konular var.

Makas açılıyor! En basit konudan en karmaşığına gözümüzün önünde tiyatro oynanıyor. Yerli ve milli tiyatro karşısında apışıp kalan “ilericiler” uzak yarınlardan başka söz etmiyorlar. Oysa bugün (evet, bugün) makas açılıyor! Hiç kapanmayacak gibi üstelik!

Bunları da sevebilirsiniz