Gözden Kaçanlar

Işid’li Kendi Evinde Gibi: Hastanede Tedavi Görürken Yakalandı

23/09/2018 Diken.com.tr

​Adana’da tedavi için geldiği hastanede yakalanan ‘Ebu Eyüp’ kod adlı IŞİD’li Ahmet İsa’nın, çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü ve kesilmiş insan başlarının önünde fotoğraf çektirdiği ortaya çıktı.

2017’de mülteci gibi Türkiye’ye giriş yapan IŞİD’li Ahmet İsa’nın Adana’ya geldiğini saptandı. 2015’de Suriye’nin Kobani kentinde yaralanan İsa’nın Adana’da çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü, son olarak geldiği hastanede de sağ bacağının kesildiği saptandı. Hastaneye baskın yapan polis, İsa’yı sorguya aldı. IŞİD üyesi olduğunu söyleyen İsa, çok sayıda çatışmaya katıldığını, YPG’nin başına 100 bin dolar ödül koyduğunu söyledi. Polis, tedavisinin ardından gözaltına aldığı İsa’nın, kesilen insan başları ile Suriye’de ağır silahlarla çekilen görüntülerine ulaştı. İsa, savaştıkları grubun emirliğini ise öldürülen Alman rapçi Denis Cuspert’in (Deso Dogg) yaptığını söyledi.  İsa çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Yer Sağlık Bakanlığı, Konu Liyakat: Üst Yönetimde Bir Müzik Öğretmeni

23/09/2018 

Kayseri Erciyes Üniversitesi genel sekreter yardımcısı görevini yürüten Talat Hakan Erdem, Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri genel müdür yardımcısı olarak görevlendirildi.

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in haberine göre Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi mezunu Erdem, yüksek lisansını da Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü’nde yapmış.

Böylece Sağlık Bakanlığı bakan yardımcıları Prof. Dr. Muhammed Güven ve Prof. Dr. Emine Alp Meşe’den sonra Erciyes Üniversitesi’nden Sağlık Bakanlığı’na yapılan üçüncü üst düzey atama gerçekleşmiş oldu. Erdem’in yardımcılığını yaptığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Süleyman İslamoğlu’nun da Ankara Kalkınma Ajansı genel sekreter vekilliği ve KOSGEB başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş, sağlık alanından gelmeyen bir bürokrat olması dikkat çekiyor.

Sağlık Bakanı Yardımcısı Halil Eldemir de inşaat mühendisi. Eldemir AKP’den 25 ve 26. dönem milletvekili olarak görev yapmıştı.

Özgeçmişlerini yazmamışlar

Genel Sağlık İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Sağlık Bakanlığı ve bağlı genel müdürlüklerin kurumsal sayfalarında genel müdürlerin özgeçmişleri yer alırken, bakanlık içinden gelmeyen ya da sağlık meslek mensubu olmayan üst düzey kadroların özgeçmişlerinin kurumsal sayfalarda bulunmadığını kaydetti.

Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü İbrahim Barbaros Akçakaya’dan örnek veren Bacaksız şöyle devam etti: “Akçakaya’nın özgeçmişi bulunmazken kendisinin daha önce TİKA Doğu ve Güney Asya Pasifik ve Latin Amerika Dairesi Başkanlığı yaptığı bilgisine rastlıyoruz. Akçakaya’nın yüksek lisans eğitimi ise Siyaset ve Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı’nda” dedi. Bacaksız, “İktidar, idare ilişkileri ve yandaş sendika üyeliği görevlendirmelerde başlıca kriter oluyor. Liyakatsız atamalar, iş barışını bozuyor ve adalet duygusunu zedeliyor. Liyakatsız atamalar halk sağlığı açısından da önemli bir sorun.”

300 Bin Kuş Yaşıyordu: Uzmana Göre Burdur Gölü ‘Öldü’

22/09/2018 

300 bine yakın su kuşuna, endemik kuş türlerine ve özellikle dünyada nesli tükenmekte olan dikkuyruk ördeklerinin yüzde 70’ine ev sahipliği yapan Burdur Gölü’nü kurtarmak için projeler yapılmış, şarkıcı Tarkan da bölgeyi ziyaret ederek destek mesajı vermişti.

‘Bilim insanı olmaya gerek kalmadı’

Hürriyet’ten Salim Uzun’un haberine göre Burdur Gölü’ndeki çalışmaları yürüten Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İskender Gülle, “Burdur Gölü’nün geldiği son noktayı görmek için bilim insanı olmaya gerek kalmadı. Çünkü göldeki çekilme eski haline dönmeyecek şekilde kritik seviyeyi aştı. Artık Burdur Gölü’nü eski haline getiremeyiz” dedi.

‘Kuş türleri azalacak, popülasyon etkilenecek’

Su oranındaki azalışın durdurulamayacağını vurgulayan profesör şöyle devam etti: “Şu anda tek yapabileceğimiz su miktarındaki azalışı en alt noktaya çekebilmek. Bunu yapsak bile önümüzdeki 10 yılda eski Burdur Gölü olmayacak. 1980’den bu yana tuzluluk oranı yüzde 40 arttı. Önümüzdeki 10 yılda bu orana yüzde 30 daha eklenecek ve tuzluluk oranı deniz suyunu geçecek. Kuş türleri azalacak, popülasyon etkilenecek, ekolojik zenginlik yok olacak.”

‘Kaçınılmaz sona doğru’

Bu durumun yer altı sularını da yok ettiğini dile getiren uzman, bölgede uzun vadede susuzluk sorunu çok ciddi boyutlara ulaşacağını belirterek, “Bakanlıklar her şeyin farkında. Ancak çözüm artık çok zor. Çünkü sosyal tepkileri göze alıp bol suya alışan vatandaşın suyunu kesemiyorsunuz. Bakanlıkların da yapacağı bir şey kalmadı. Kaçınılmaz sona doğru sürükleniyoruz” diye konuştu.

Fitch Türkiye’de Resesyon Bekliyor: 2019’da daha da Belirginleşecek

21/09/2018 

Dünya’nın aktardığı habere göre Fitch Ratings, bugün yayınladığı ‘Global Ekonomik Görünüm-Eylül 2018’ raporunda Türkiye’de enflasyon tahminini bu yıl için yüzde 13’ten 20’ye, 2019 için yüzde 10,8’den yüzde 15’e ve 2020 için yüzde 9,5’ten yüzde 10’a çıkardı.

Kuruluş büyüme beklentisini 2018 için yüzde 3,8, 2019 için yüzde 1,2 ve 2020 için yüzde 3,9 olarak korudu.

Dün açıklanan Yeni Ekonomik Program’da enflasyon tahmini bu yıl yüzde 20,8 olarak açıklanmış, 2019 için yüzde 15,9 ve 2020 için yüzde 9,8 rakamları öngörülmüştü. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ise dün açıkladığı raporunda Türkiye için 2018 büyüme tahminini yüzde 3.2’ye, 2019 büyüme tahminini de yüzde 0,5’e çekmişti.

Fitch: Kur 6.2 civarında istikrar kazanır

Fitch Ratings, ABD Doları/Türk Lirası paritesinin 6,2 TL civarında istikrar kazanmasını ve tahmin dönemi boyunca bu civarda seyretmesini beklediğini ifade etti. Fitch ayrıca, Türkiye’nin bir IMF programı veya sermaye kontrolleri uygulamayacağını tahmin ettiğini duyurdu.

Kurlardaki zayıflığın, yüksek net döviz açığı bulunan özel sektörü gereceğini ve çeşitli kanallar yoluyla bankalar üzerinde baskı yaratacağını belirten Fitch, bunun kredi temin edilebilirliğinde azalmaya yol açacağını vurguladı. “Buna ek olarak, enflasyon satın alma gücünü azaltacak ve güven etkileri özel tüketimi ve yatırımı baltalayacak” denen raporda, yüksek frenkanslı verilerin çeyrek sonunda net bir yavaşlama gösterdiği ve temmuz-ağustos anket verisinin 2018’in üçüncü çeyreğinde daralmaya işaret ettiği vurgulandı.

‘Türk ekonomisi ikinci yarıda resesyonda olacak’

Fitch, Türk ekonomisinin 2018’in ikinci yarısında resesyonda olacağını, yıllık bazda etkilerin 2019’da daha telaffuz edilir hale geleceğini belirtirken, büyümenin tahmin dönemi boyunca trendin altında kalacağını öngördü.

Dünya ekonomisi için tahminlerini düşürdü

Raporda, ABD ile Çin arasındaki ticari sürtüşme nedeniyle dünya ekonomisi için büyüme tahminleri de aşağı çekildi. Avro Bölgesi, Çin ve gelişmekte olan piyasalar için beklentileri de aşağı yönlü revize edildi.

2018’de global büyümenin yüzde 3,3’e ulaşacağını ancak 2019’da yüzde 3,1’e (3,2) gerileyeceğini öngören Fitch, 2020’de büyümenin yüzde 3 olacağını tahmin etti.

Belediye Direniyor: Antik Kent Üzerine AVM ‘İmar Barışı’ Sayesinde Ruhsat Aldı

21/09/2018 

Bursa’da Özdilek Holding, Myrleia Antik Kenti’nin üzerine inşa ettiği AVM’ye imar barışından faydalanarak ruhsat aldı.

DHA’dan Enver Fatih Tıkır ve Tarık Arslan’ın haberine göre Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun 3’üncü derece arkeolojik SİT alanı ilan ederek imara açtığı Mudanya liman mevkiinde 2012’de AVM inşaatına başlandı.

AVM’nin temel kazıları sırasında M.Ö. 7’nci yüzyıla ait antik kentin duvarlarına ve taş heykellere rastlandı. Kurul, inşaatın devam etmesine izin verirken, antik kente ait tarihi kalıntıların da cam çerçeve içinde korumaya alınarak AVM’nin alt katında sergilenmesini kararlaştırdı.

STK’ların bir araya gelerek kurduğu Myrleia Antik Kent Platformu, Bursa 1’inci İdare Mahkemesi’nde kurul kararının iptali istemiyle dava açtı. Danıştay’ın iki kez bozarak yerel mahkemeye geri gönderdiği dosyada yargı süreci devam ediyor.

Ruhsat alınca çalışmalar başladı

Yargı sürecinde el değiştiren AVM’nin yeni sahibi şirket, otoparkla birlikte 9 bin 312 metrekarelik alana inşa edilen tesisi işletmeye açabilmek için‘imar barışı’ başvurusu yaparak yapı kayıt belgesi aldı.

Mudanya Belediyesi ise şirketin AVM’yi işletmeye açma girişimine, söz konusu alanla ilgili acele kamulaştırma kararı alarak cevap verdi. İlçedeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, şirketin AVM’yi işletmeye açma girişimini protesto etti.

Bu gelişmeler yaşanırken, daha önce imar barışı başvurusu yaparak kayıt belgesi alan Özdilek Holding, bu başvurunun sonunda Yapı Kullanma Ruhsatı karşılığı olan izin belgesini Mudanya Belediyesi’nden aldı.

Holding yetkilileri, AVM’nin açılışı için binada temizlik çalışmalarını başlattı.

Açlık grevi bile gündemde

Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, Özdilek Holding’e yasa gereği ruhsat vermek zorunda kaldıklarını ifade etti.

Başkan, şunları söyledi: “Hüseyin Özdilek, imar barışından yararlanarak işletme ruhsatını aldı. Biz de bu arada kamulaştırma kararı almıştık. Henüz bakanlıktan resmi ‘olur’ gelmedi. Bu süreç devam edecek. Bizim kamulaştırma kararımız devam edecek. İçişleri Bakanlığı’ndan gelecek kararı bekleyeceğiz. Buranın AVM olarak çalışmaması için başka alternatifler varsa onları değerlendireceğiz. Kamuoyunun bu konuda duyarlı olması için eylemler yapacağız. Açlık grevini dahi düşünüyoruz. Bunları gerçekleştireceğiz.”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 8 Haziran’da başlatılan imar barışı kampanyası, 31 Ekim’de son bulacak. Kampanya kapsamında, 31 Aralık 2017’ye kadar inşa edilen imar mevzuatına aykırı ve ruhsatsız yapıların kayda alınması planlanıyor.

Buğdaydan Sonra Arpa: 246 Bin Tonluk Uluslararası İhale Açıldı

21/09/2018 

 Ekmeklik buğday ithal etmek için ihaleye çıkan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) şimdi de yemlik arpa ithal edecek.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) önceki gün ekmek fiyatında istikrar sağlamak için 2 milyon 250 bin tonluk buğday ithalatı yetkisi kapsamında, 252 bin tonluk alım yapmak için ihaleye çıkmıştı.

Reuters’ın haberine göre TMO bugün de, toplam 246 bin ton yemlik arpa alımı için bir dizi uluslararası alım ihalesi açtı. İhalelere 2 Ekim’e kadar başvuru yapılabilecek.

Avusturyalı Gazeteci Max Zirngast Tutuklandı

21/09/2018 

Türkiye’de gözaltına alınan Avusturyalı gazeteci Max Zirngast tutuklandı. Zirngast’ın da aralarında bulunduğu dört kişi, bir hafta önce gözaltın alınmıştı. Avusturya’da sol eğilimli ‘re:volt’ adlı dergide çalışan gazeteciye ‘TKP Kıvılcım’ örgütüyle bağlantılı olarak ‘Kampüs Cadıları’ ve ‘Her Yer Çocuk’ etkinliği yapma suçlaması yöneltilmişti.

Kıvılcımlı kitaplarına açıklama

Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler dün mahkemeye çıkarıldı.

Cumhuriyet’in aktardığına göre Max Zirngast, sorgusunda şunları söyledi: “Ben sosyalist bir insanım. Evrensel değerleri savunuyorum. Üç senedir Türkiye’de yaşıyorum. Hiçbir şekilde gizli faaliyette bulunmuş değilim. Şimdi de hayatımı kurmak için ev aldım. Bunun dışında suçlandığım örgütü ben bilmiyorum. Herhangi bir illegal örgüt adına faaliyet yürütmüş değilim. Almanca, İngilizce ve Türkçe dilleri arasında tercüme yapıyorum. Yazılar yazıyorum. Evimde bulunan kitapların çoğu Hikmet Kıvılcımlı’ya aittir. Ben ODTÜ’de okurken Hikmet Kıvılcımlı üzerine sunum yaptım. Kitapların evimde bulunma sebebi budur.” 

Ankara 4’üncü Sulh Ceza Hâkimliği, sorgularının ardından aralarında gazetecinin de bulunduğu üç kişiyi tutuklandı.

Avukat Tamer Doğan, gazetecinin haricinde tutuklanan kişilerin Hatice Göz ve Mithatcan Türetken olduğunu söyledi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü de tutuklama kararını duyururken gazeteciyi ‘insan hakları savunucusu’ olarak tanımladı ve serbest bırakılmasını talep etti.

Şanlıurfa’da İşsiz Genç Üzerine Benzin Döküp Ateşe Verdi

20/09/2018 

Şanlıurfa’da belediye başkanları ve milletvekillerinin aşure dağıtımı sırasında iş isteyen genç, iddiaya göre olumsuz yanıt alınca meydanda üzerine benzin döküp ateşe verdi.

Alevler içerisinde kalan gence çevredekiler tarafından yangın tüpüyle müdahale etti. Vücudunun büyük bölümünde yanıklar oluşan genç, ambulansla hastaneye götürüldü.

Olay, akşam saatlerinde Topçu Meydanı’nda meydana geldi.

İddiaya göre, adı öğrenilmeyen işsiz genç, iş başvurusu için defalarca belediyeye gelip başkan ile görüşmek istedi. Gencin bu isteği olmayınca meydanda aşure dağıtımı için toplanan belediye başkanları ve milletvekillerinin bulunduğu alana gelen genç “İşsizim ve açım” diyerek yanında getirdiği benzini üstüne döküp kendini yaktı.

Bir anda alev topuna dönen gencin yardımına çevredeki esnaflar yetişti. Genç, kaldırıma uzatılarak yangın tüpü ve hortumla müdahale edilerek, yangın söndürüldü.

Vücudunun büyük bir bölümünde yanıklar oluşan genç, olay yerine çağırılan sağlık görevlilerince ilk müdahalesi yapıldıktan sonra ambulansla hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

OECD, Albayrak’la Aynı Fikirde Değil: 2019 Büyüme Hızı Yüzde 0.5 Olacak

20/09/2018 

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için 2018 büyüme tahminini yüzde 3.2’ye, 2019 büyüme tahminini de yüzde 0,5’e çekti.

Yeni Ekonomi Programını bugün açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak  Türkiye’nin bu yıl 3,8, 2019’da ise yüzde 2.3 büyüyeceğini söylemişti.

Euronews’ün aktardığına göre bugün yayınlanan OECD’nin üye ülkelerle ilgili ekonomik görünüm ara raporunda, Türkiye’nin büyüme beklentisi Albayrak’ın açıkladığı rakamaların altında kaldı. OECD’nin mayıs ayında yayınladığı ara raporla karşılaştırıldığında Türkiye için öngörülen büyüme oranı 4,5 puan düşürüldü.

OECD: En keskin düşüş Türkiye’de yaşanacak

Buna göre, OECD 2019 yılında Türkiye’nin yüzde 0,5 büyüceğini tahmin ederken, üye ülkeler içinde büyüme oranlarında en keskin düşüşün Türkiye’de görüleceği öngörüsünde bulundu.OECD’ye göre Türkiye’nin 2018 yılı büyüme oranı ise yine mayıs ayındaki tahmine göre 1,9 puan geri çekildi ve yüzde 3,2 olarak tahmin edildi.

Raporda, Türk Lirası’ndaki baskı ve banka ve şirketlerin yüksek borçları yüzünden Türkiye’nin büyüme hedeflerinin ciddi bir şekilde zayıfladığı yorumu yapılırken, yüksek enflasyon ve artan faizlerin güven ortamına yapacağı etkiye dikkat çekilip bunun tüketim ve yatırımın azalmasına yol açacağı uyarısında bulunuldu.

OECD, ekonomik politikalarda güven ortamının tesis edilememesinin, büyüme hızı için risk teşkil ettiği, yüksek borçların da sonuç olarak iç mali istikrarda gerginliği artıracağı yönünde de uyardı.

Raporda, ABD’deki faiz oranının artması ve doların değeriyle ilgili değişikliklerin gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini zora soktuğu yorumu yapıldı.

Türkiye ve Arjantin gibi dış ticarette önemli açıkları bulunan ve yüksek borçlarını yabancı dövizle ödemek zorundaki ülkelerin de mevcut koşullardan önemli ölçüde etkilendiği kaydedilen raporda, petrol fiyatlarının da ithalatçı ülkelerde olumsuzlukları artırdığı ifade edildi.

OECD raporunda, ayrıca Türkiye ve Arjantin’den gelecek kötü haberlerin yatırımcıların gelişmekte olan ülkelere yapacağı yatırımları daha derinden gözden geçirmesine yol açacağına işaret edildi.

Danıştay Başkanının Kızı: Bir Gün Elazığ Üç Gün Yargıtay Hakimi, Şimdi Beştepe’de

20/09/2018 

Hakimlik mesleğinde bir günlük kıdem aldıktan sonra Yargıtay’a tetkik hakimi yapılması eleştiri konusu olan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızının, Yargıtay’da üç gün hizmet verdikten sonra cumhurbaşkanlığında görevlendirildiği ortaya çıktı.

Zerrin Göngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu, 19 Mart 2018’de cumhurbaşkanlığında çekilen kurayla Elazığ’da hakimlik mesleğine adım atmıştı. Elazığ’da resmi olarak bir gün görevde kalan  Hatinoğlu’nun ertesi gün Yargıtay tetkik hakimliğine atanması muhalefetin ‘liyakat‘ ve ‘kayırma‘ eleştirilerine neden olmuştu.

Beştepe’de daire başkanı

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre Hatinoğlu’nun Yargıtay’a atanmasından üç gün sonra Cumhurbaşkanlığı Hukuk Hizmetleri Başkanlığı’nda göreve başladığı ortaya çıktı.  Hatinoğlu, Adalet Bakanlığı tarafından ‘geçici‘ kaydıyla atandığı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Hizmetleri Başkanlığı’nda daire başkanlığına getirilmiş.

Daha önce de Beştepe’de gündeme geldiler

Hatinoğlu, hâkimlik sınavını kazanmadan önce avukat olarak görev yaparken cumhurbaşkanlığında Kanunlar ve Kararlar Dairesi’nde uzman olarak işe alınmıştı. Hatinoğlu’nun eşi Volkan Hatinoğlu da ‘Ak Saray’ın inşaatını yapan Rönesans Holding’e bağlı bir şirkette yönetici olarak işe girmişti.

Hatinoğlu’nun annesi Danıştay Başkanı Zerrin Güngör de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla sık sık gündeme gelen bir isim. Güngör, 10 Mayıs 2015’te Danıştay’daki törende Erdoğan karşısında cübbesinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışması ve Rize’de Erdoğan’la çay toplamasıyla eleştiri konusu olmuştu.

Balıkların Üreme Alanı: Kıyıköy’de Yılda 300 Bin Ton Kapasiteli Kum Ocağına İzin

19/09/2018 

Kırklareli’nin Karadeniz kıyısındaki Kıyıköy’de, beş yılda 1 milyon 500 bin ton kum çıkarılması için yapılan ÇED başvurusuna onay verildi. Hürriyet’ten Aysel Alp’in haberine göre Kumport Liman Hizmetleri, 24 saat çalışma esasıyla inşaat için yılda 300 bin ton kum çekecek.

Şirketin valiliğe sunduğu ÇED başvuru dosyasında kum çıkarılacak alanda ekonomik olarak kullanılan balık türünün hem sayı hem de yoğunluk olarak yüksek olduğu vurgulandı.

Kum çekilecek alanda kefal, kalkan, lüfer, tekir, dil, palamut, levrek, mezgit, hamsi, uskumru, vatoz, eşkina, sardalya, iskorpit, trakonya ve denizatı gibi türlerin bulunduğu raporda, proje alanında görülme ihtimali olan deniz memelilerinin ise yunus, mutur ve tırtak olduğu kaydedildi.

Dosyada, balıkların yumurtlama alanı olarak kullanılan bölgeden kumun nasıl çekileceği şöyle anlatıldı: “Trailing Suction Hopper Dredger gemi, çoğunlukla kum, kil, çakıl gibi gevşek malzeme çıkarılması için kullanılır. Bir ya da iki vakumlu tüpler deniz zeminine indirilir. Pompa sistemi yoluyla kum-su karışımı emilir ve kum haznesinde saklanır. Çıkarılacak kum geminin depo haznesinde depolanarak, faaliyet sahibine ait Kumport Limanı’na getirilecektir. Deniz kumu yol inşaatı vb. inşaat malzemesi ve dolgu malzemesi olarak satılacaktır.”

Valilik, başvuruya onay verdi.

Kum ocağı, Kıyıköy’e 7.5, Çilingöz Evleri’ne 2.4, kıyıya da 1.5 kilometre uzaklıkta.

Bölgeye etkisi ne olacak?

Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Aydın Akbulut, ocağın balıkçıla olası etkilerini raporladı: “Proje 9.97 hektarlık ruhsat sahasının balık türlerinden, ulusal ve uluslararası sözleşmelere göre koruma statüsüne sahip türler bulunmasına karşın endemik olarak nitelendirilebilecek bir tür bulunmamaktadır. Planlanan faaliyet alanındaki kum çekim sahaları balıkçılık açısından uygun alanlardır. Tarama çalışmalarının yapılacağı kesimlerde ergin balıklar, küçük balık yavruları ve larvaların gözlenmiş olması; bölgeyi üreme, beslenme ve barınma amaçlı kullandıklarını göstermektedir. Faaliyet sonucunda oluşacak habitat kaybının balık türleri, yumurtlama alanı ve balıkçılığa olumsuz etkisi olacaktır. Bu alanlar, tüm Trakya Karadeniz için biyolojik açıdan sadece küçük alanda etki gösterecektir.”

Raporda sucul canlıların yakınlardaki diğer habitatlarda varlıklarını sürdüreceği belirtilerek şunlar kaydedildi: “Balıkçılar da yakın yerlerde yakalama faaliyetlerini sürdürebilecekleri alanları rahatlıkla bulabileceklerdir. Proje sahasının doğu kesimlerinden başlayarak Bulgaristan sınırına kadar benzer nitelikli sahaların bulunması, başta balık türleri olmak üzere tüm sucul canlıların ekolojik isteklerini karşılamak için yeterli denizel habitatların var olduğunu göstermektedir.”

Rapora göre deniz ekosistemi içerisinde kum çekimi yapılacak çalışma sahalarında gerçekleştirilecek olan dip taraması ve kazıma çalışmaları sonucu, alanda bulunan bağlı algler, planktonik organizmalar, bentik canlılar, makrofitler ve balık türleri işletme sırasında bir etkiye maruz kalacak; ancak bir yıllık süre sonunda, deniz ekosistemi kendisini toparlayarak eski dinamik yapısına kavuşacak.

Tüik: İşsizlik Çift Haneli Rakamlara Yükseldi, Çalışanların Da Yüzde 34’ü Kayıt Dışı

17/09/2018 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 Haziran dönemi ‘İşgücü İstatistikleri’ni açıkladı. Mayıs döneminde yüzde 9,7 olan işsizlik oranı haziranda yüzde 10,2 seviyesine çıkarak çift haneye yükseldi. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı ise yüzde 10,9 olarak gerçekleşti.

TÜİK’in açıklamasına göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı Haziran 2018 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 64 bin kişi artarak 3 milyon 315 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı ise yüzde 10,2 seviyesinde. TÜİK verilerine göre geçen nisandaki işsizlik yüzde 9,6 olarak gerçekleşmiş ve Mayıs 201’dan bu yana işssizlik ilk kez tek haneli rakamlara gerilemişti.

İnşaatta istihdam düştü

Aynı dönemd; tarım dışı işsizlik oranı 0,1 puanlık azalışla yüzde 12,1 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 19,4. 15-64 yaş aralığında bu oran değişim göstermeyerek yüzde 10,4’te kaldı. İstihdam edilenlerin sayısı ise Haziran 2018 döneminde 29 milyon 314 bin kişi, istihdam oranı ise 0,4 puanlık artışla yüzde 48,4’e çıktı.

Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 133 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 744 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 19,2’si tarım, 19,6’sı sanayi, 7,2’si inşaat, 54’ü ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,9 puan, inşaat sektörünün payı 0,4 puan azalırken, sanayi sektörünün payı 0,8 puan, hizmet sektörünün payı ise 0,4 puan arttı.

Çalışanların yüzde 34’ü kayıt dışı

Haziran 2018 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan azalarak yüzde 34 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre değişim göstermeyerek yüzde 22,4’te kaldı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 75 bin kişi artarak 28 milyon 748 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puan artarak yüzde 47,4’e çıktı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı ise bir önceki döneme göre 93 bin artışla 3 milyon 505 bin kişi olarak kayda geçirildi. İşsizlik oranı 0,3 puan artarak yüzde 10,9’a yükseldi.

‘Üç Yıl Profesörlük’ Şartı Kalkar Kalmaz: Erdoğan Bir Aylık Profesörü Rektör Atadı

15/09/2018 

 Rektör olabilmek için profesörlükte üç yılını doldurma şartının kaldırılmasından iki gün sonra eski Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müsteşarı Yusuf Tekin Hacı Bayram Üniversitesi’ne rektör atandı.

Perşembe günü Resmi Gazete’de yayınlanan cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle rektör olabilmek için gerekli en az üç yıl profesörlük yapma şartı kaldırılmıştı.

Müsteşarlık sonrası jet gibi profesör olmuştu

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kararnameyi çıkarmasından iki gün sonra ilk rektör atamasını bugün yaptı. Ankara’daki Hacı Bayram Üniversitesi’nin rektörlüğüne profesörlük sürecinde üç seneyi doldurmamış eski MEB müsteşarı Yusuf Tekin atandı.

25 Temmuz’da müsteşarlık görevi sona eren Yusuf Tekin ağustos ayı içinde profesör olmuştu.

Rektör olabilmek için profesör olma şartı 10 Temmuz’da yayınlanan 703 numaralı kanun hükmünde kararnameyle (KHK) kaldırılmış, tepkilerin ardından 16 Temmuz’da karardan geri adım atılmıştı.

‘Kişiye özel yasalar ve yönetmelikler’

Sözcü’den Deniz Ayhan’a konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Rektörlükte üç yıl profesör olarak çalışma şartı iki gün önce kaldırıldı. Geçen ay profesör olan MEB eski müsteşarı Yusuf Tekin Hacı Bayram Üniversitesi’ne rektör olarak atandı. Kişiye özel yasalar ve yönetmeliklerle yönetilen bir ülke”dedi.

Yeni Havalimanında Eylem Yapan İşçilerden 15 Maddelik Talep Listesi

15/09/2018 

Çok sayıda işçi bugün sabah saatlerinde kötü çalışma koşullarını gerekçe göstererek işe başlamadı. Eylem yapan işçilere jandarma TOMA’yla saldırdı. İşçiler ile yönetim de müzakere yaptı.

Evrensel’in haberine göre işçiler, 15 maddelik bir liste hazırladı.

İşçileri talepleri şöyle:

* Eyleme katılan işçiler işten atılmayacak.

* Habersiz şekilde işten atılanlar işe iade edilecek

* Servis sorunu çözülecek

* Yatakhane, lavabo, banyo temizlikleri düzenli olarak yapılacak, tahtakurusu sorunu çözülecek

* Revir personelinin işçilerle ilgilenmesi, gerekli sağlık malzemelerinin temin edilmesi sağlanacak, işçilere dönük aşağılayıcı muamele engellenecek

* Maaşların tamamı hesaba yatırılacak, elden maaş ödemesi yapılmayacak

* Geçmişe dönük ödenmeyen ücretler ödenecek

* İşçi ve formenler aynı yemekhanede yemek yiyecek

* Sorunlara sebep olan İGA yetkilileri görevden alınsın

* Talepler basın karşısında okunacak

* İş cinayetleri çözülecek

* Altı aydır maaşları yatırılmayan işçilerin ödemelerinin yapılması

* Bayram ikramiyesi verilmesi

* Azerbaycanlı işçilerin bulunduğu ekibin başı Selim Öztürk’ün yarattığı mağduriyet dolayısıyla işten atılması

* İşçi kıyafetlerinin verilmesi.

Müsiad Yöneticisinden Pratik ‘Çözüm’: Döviz Fiyatları Gösterilmesin

14/09/2018 

Dünya’dan Filiz Coşkun’un haberine göre Erdal, bir toplantıda, Merkez Bankası’nın önceki gün aldığı faiz kararını ve dövizle kira ve satışa getirilen yasaklamaları değerlendirdi.

Erdal, iş dünyası olarak liranın ön plana çıkmasını istediklerini söyledi. Döviz kurlarındaki hareketlilik nedeniyle ‘işi olanın da olmayanın da dövizle ilgili‘ konuştuğunu dile getiren Erdal, “Bunun sürekli konuşulması iş dünyasını rahatsız ediyor. Bu konuyu doğrudan dövizle işi olan konuşsun” dedi.

Medyaya da bir çağrıda bulunan Erdal, televizyonlarda alt yazıyla ve ekranlarda sabit olarak kurların gösterilmesinden vazgeçilmesini önerdi.

MÜSİAD Ankara başkanı ayrıca Merkez Bankası’nın faizi 6.25 puan artırmasıyla birlikte, bankanın bağımsızlığı tartışmalarının gündemden düştüğünü, ancak faiz oranlarının geldiği noktanın yatırım ortamını güçleştirdiğinin altını çizdi.

‘Şarbon’ Gündemi: İthal Hayvanların Sağlık Denetimlerinde Veteriner Zorunluluğu Bitti

14/09/2018 

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 28 Nisan 2018 tarihli bir düzenlemeyle ithal edilen hayvanların sağlık denetimlerinde veteriner hekim zorunluluğunun kaldırıldığını duyurdu.

Kurban Bayramı’yla beraber Ankara, Kocaeli, İstanbul, Kayseri gibi pek çok kentte şarbon karantinaları uygulanmıştı. Eski gıda, tarım ve hayvancılık bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ise ‘et fiyatlarını artırmak isteyen fırsatçı lobiler’ tarafından olayın büyütüldüğünü savunmuştu.

Hürriyet’te yer alan habere göre TTB’de düzenlenen basın toplantısında sağlık meslek örgütlerince hazırlanan ortak metin paylaşıldı.

28 Nisan 2018 tarihli bir düzenlemeyle ithal edilen hayvanların sağlık denetimlerinde veteriner hekim zorunluluğunun kaldırıldığını ve ziraat mühendisi, orman mühendisi, kimya mühendislerine de yetki verildiğini belirten meslek örgütleri şu ifadeleri kullandı: “Böylelikle hastalığı tanıyan meslek grupları veteriner hekimler ve zooteknistler denetimden uzaklaştırılmıştır. Bu değişiklik öncesinde yapılan ‘ithal edilecek hayvanların, ihracatçı ülkede bakanlık çalışanı veteriner hekimlerin kontrolünden geçmeleri, sınır bölgelerinde veteriner kontrolünde kurulan karantina bölgelerinde tutularak olası bir hastalığın ortaya çıkması ve hayvana mikrop bulaşmış ise hastalığın ortaya çıkması için gereken 21 günlük kuluçka süresinin tamamlanması ve ülkeye girmeden önce de laboratuvar tetkiklerinin tekrarlanması işlemlerinin’ artık yapılmayacağı anlaşılmaktadır.”

15 Temmuz’un ‘Kilit İsmi’nin Kardeşi: Yeni Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli

07/09/2018 

Darbe girişiminin kilit isimlerinden tümgeneral Mehmet Dişli’nin kardeşi AKP’li eski vekil Şaban Dişli, Türkiye’nin Lahey büyükelçisi oldu.

Tümgeneral Mehmet Dişli, 15 Temmuz akşamı darbe bildirisi imzalatılmak istenen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yanındaki subaylardandı. Dişli halen tutuklu.

Şaban Dişli, 30 Ağustos 2017’de Erdoğan’ın ekonomiden sorumlu başdanışmanı olmuş, ancak 19 Ekim 2017’de görevinden istifa etmişti.

Dişli istifasını “Partimi ve sayın genel başkanım Recep Tayyip Erdoğan’ı haksız yere daha fazla yıpratmamayı teminen bu kutlu görevden istifa ettim” diye duyurmuştu.

Partinin kurucu kadrosunda yer alan Şaban Dişli, Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde de başdanışmanlığını yapmıştı. Dişli’nin partide genel başkan yardımcılığı görevi de bulunuyordu.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin Lahey büyükelçisi olarak Şaban Dişli’nin atandığı belirtildi.

Hollanda’yla ‘kriz’

Hollanda, 16 Nisan referandumu öncesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ülkeye giriş izni vermemiş, karayoluyla ülkeye giden dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’yı da Rotterdam’daki Türk başkonsolosluğuna almayıp Almanya’ya geri göndermişti. Türkiye, ülke dışında bulunan Hollanda’nın Ankara büyükelçisinin dönmemesini istemişti. Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan da Ankara’ya çağırılmıştı.

İki ülke, diplomatik temsilini karşılıklı olarak maslahatgüzar düzeyinde tutuyordu.

Çavuşoğlu yaşanan kriz üzerine, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye yönelik “Sen ne lalesisin bilmiyorum ama bizim ülkemizde lalenin en güzeli var” demişti.

Bakan, Hollanda ile karşılıklı olarak büyükelçileri atamaya karar verdiklerini geçen hafta açıklamıştı.

Aladağ’da Bu Kez Adaletsizliğe Gözyaşı: Davada Tutuklu Kalmadı

07/09/2018 

Adana’nın Aladağ ilçesinde, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği yurt yangınıyla ilgili davada tutuklu sanık kalmadı.

Aileler tahliyelere tepki gösterdi

Aladağ’da 29 Kasım 2016 tarihinde, ortaokulda okuyan kız öğrencilerin kaldığı Süleymancılar tarikatına bağlı yurtta, elektrik sisteminin kısa devre yapması sonucu çıkan yangında 18 yaşındaki eğitmen Fatma Canatan ve 10’lu yaşlarında 11 öğrenci yaşamını yitirmişti.

Aladağ başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 14 kişi hakkında dava açılmış, yedi kişi tutuklanmıştı. Sonraki duruşmalarda tutuklulardan beşi serbest bırakılmıştı.

Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın yedinci celsesinde ölen ve yaralanan çocukların aileleri katıldı. Güvenlik önlemleri alınarak, sabah saatlerinde getirilen tutuklu iki tutuklu ve 12 tutuksuz sanık Kozan Ticaret Odası’ndaki toplantı salonunda görülen duruşmada hazır bulundu.

Mahkeme heyeti, savcının talebiyle son iki tutuklu sanık yurt müdürü Cumali Genç eve Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı İsmail Uğur’un tahliyesine karar verdi.

Davada hiç tutuklu sanık kalmaması üzerine, yangında ölen Sümeyye Yetim’in babası Ahmet Yetim, mahkeme heyetine tepki gösterdi.

Davayı izleyen Sosyal Haklar Derneği avukatı Can Atalay da karara karşı çıktıklarını belirterek, davanın takipçisi olacaklarını söyledi.

Eski Vekil Mersin’e Gelen ‘Şarbon Gemisi’ni Anlattı: Hastalıklı Hayvanlar Denize Atıldı

06/09/2018 

 CHP’nin eski Mersin milletvekili Fikri Sağlar, şarbon hastalığının Brezilya’dan Mersin’e gemiyle getirilen 25 bin büyükbaş hayvandan yayıldığını, yolculuk sırasında hastalanan hayvanlardan ölenlerin denize atıldığını öne sürdü.

Son olarak, Et ve Süt Kurumu’nun Brezilya’dan kurbanlık olarak getirip Ankara Gölbaşı’daki özel bir çiftliğe bıraktığı yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvandan 50’si şarbon hastalığı nedeniyle ölmüştü. Bunun ardından İstanbul ve Sivas’ta da şarbon vakalarının görüldüğü açıklanmıştı.

İstanbul kıyılarında demirli halde 20 gündür bekletilen ‘gizemli gemi’nin de Brezilya’dan ithal edilen ve şarbonlu olduğu belirtilen canlı hayvanları taşıdığı öne sürülmüştü.

Sözcü’den Yavuz Alatan’ın haberine göre Sağlar, “Nada isimli gemideki hayvanlar son derece sağlıksız koşullarda gemide tutuldu. Brezilyalı hayvanseverler günlerce durumu protesto etti. Yolda hastalık kapanlar, aç ve susuz bırakılanlar, ölenler oldu. Hayvanların gemiden çıkarılmadan önce ciddi bir kontrol ve karantinadan geçirilmesini istedik. Ancak ısrarlarımıza rağmen bu maalesef yapılmadı” diye konuştu.

Sağlar, bu hayvanların gelene kadar hangi hastalıklara yakalanıp etlerinin tüketicilere ne şekilde ulaşacağı ile ilgili tereddütlerini de açıkladıklarını ancak dikkate alınmadıklarını söyledi.

Eski vekil, “Hastalıklı hayvanların denize atıldığını öğrendik. Olağanüstü kötü koşullarda, haftalarca taşınan bu hayvanlar hastalandı. Hayvanlar limana geldiğinde şehri kötü bir koku sardı. Mersin’den sonra Samsun’da da bu sorun yaşandı. Karantina önlemi alınmaması nedeniyle baş gösterdi” dedi.

Nada adlı gemi yola çıkarken Brezilya Ulusal Hayvanları Koruma ve Savunma Forumu üyeleri günlerce protesto gösterileri yapmış, eylem Reuters, BBC gibi medya kuruluşları aracılığıyla tüm dünyaya duyrulmuştu. Brezilyalı hayvan hakları savunucuları hayvanların işkence şartlarında taşındığını, insanlık dışı ticaret yapıldığını belirtip geminin durdurulmasını istemiş, ancak buna rağmen yola çıkan gemi daha sonra Mersin’e gelmişti.

Geçim Sıkıntısından 233 Kişi İntihar Etti!

24.09.2018

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde İsmail Devrim adlı yurttaşın girdiği “ekonomik” bunalım sonucu yaşamına son vermesinin ardından bir rapor hazırlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, geçen yıl “maddi sıkıntılar” nedeniyle 233 kişinin yaşamına son verdiğini bildirdi.

İsmail Devrim’in, “Çocuğuma okul pantolonu alamıyorsam yaşamanın bir anlamı yok” demesinin ve intihar etmesinin ardından dikkatler yeniden “ekonomik nedenlerden dolayı” yaşanan bunalıma çevrildi. Devrim’in intiharı gündemdeki yerini korurken, CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi, geçen yılın intihar istatistiklerine ilişkin bir rapor yayımladı. Resmi verilere göre 2017 yılında tam 3 bin 69 yurttaşın yaşamını sonlandırdığını ortaya koyan raporda, bu intiharların 233’ünün sebebinin, “geçim zorluğu” olduğu vurgulandı.

İstanbul, İzmir ve Bursa başta

Geçim zorluğu nedeniyle intihar ile gerçekleşen ölümlerde ilk üç sırayı 34 ölüm ile İstanbul, 20 ölüm ile İzmir ve 14 ölüm ile Bursa aldı. Ankara’da 13 kişi, Antalya’da 12 kişi, Mersin’de 9 kişi, Konya’da 8 kişi, Antep ve Adana’da ise 7’şer kişi bu nedenle yaşamlarını sonlandırdı.

‘15 yılda 44 bin intihar’

Geçen yıl ‘canına kıyan’ yurttaşların 2 bin 368’inin erkek, 701’inin ise kadın olduğunu ifade eden İlgezdi, raporunda, “Son 15 yılda ölümle sonuçlanan toplam intihar sayısı 44 bin 277’ye ulaştı” dedi.

2017 yılı intihar sebeplerinin detaylı olarak incelendiğinde ‘sebebi bilinmeyen’ intiharlar sayısının bin 248 olduğuna dikkat çeken İlgezdi raporunda, “Bu nedenle ‘geçim zorluğu sebebiyle intihar’ başlığı altında açıklanan 233 ölümün, buzdağının sadece görünen yüzü olduğu, bu nedenden intihar edenlerin sayısının daha fazla olduğu değerlendiriliyor” ifadelerine yer verdi.

Yurttaşların intiharlarının nedenlerine göre incelendiği raporda ayrıca 653 kişinin “hastalık” 128 kişinin “aile geçimsizliği” 86 kişinin “istediği kişi ile evlenememe” altı kişinin “ticari başarısızlık” üç kişinin “öğrenim başarısızlığı” nedeniyle yaşamına son verdiği belirtildi. 712 intihar ise “bu nedenlerin dışında” gerçekleşti.

İntiharların yaş gruplarına göre de incelendiği raporda, 64 kişinin henüz 15 yaşının altındayken ‘canına kıydığı’ ortaya koyuldu. 15-19 yaş arasında 332 kişi, 20-24 yaş arasında 364 kişi, 25-29 yaş arasında 330 kişinin hayatını kaybettiğini ortaya koyan rapor, gençlerin intihar oranlarının yaygınlığına dikkat çekti.

‘Kriz var, hem de öldürüyor!’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, konuya ilişkin BirGün’e yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Son olayda da gördük ki kişilerin canlarını hiçe sayarak hayatlarını sonlandırmayı düşünecek aşamaya gelmeleri, sorunların içinden çıkılamaz boyutlara ulaştığının bir göstergesidir. Yani ülkede kriz yok diyenlerin, bir kriz olduğunu ve üstelik halkımızı çok da derinden etkilediğini hatta can almaya başladığını da görmeleri gerekiyor. İntiharın önlenmesi öncelik verilmesi gereken bir konu.”

İzmit’te 15 kişi gözaltına alındı

İzmit’te intihar eden İsmail Devrim için bir araya gelen ve basın açıklaması yapmak isteyen yurttaşlara polis saldırdı, ‘Parasız eğitim haktır’ yazılı pankart açan; 4’ü kadın, 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, Emniyet’e götürüldü.

Ankapark’ın Maliyetini Açıklayan Gökçek: Parası Halkın Cebinden Çıktı

21.09.2018

Eski Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, sosyal medya hesabında Ankapark projesinin maliyetini açıkladı. Projenin 1 milyar 450 milyon liraya gerçekleştirildiğini duyuran Gökçek, “Başkanım parkın parası cebinizden mi çıktı? Bu karşı çıkanların vergisi ile de yapılmadı mı?” sorusuna “Parkın parası halkın cebinden çıktı” yanıtını verdi.

Sol’da yer alan habere göre Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği budanarak yapılan Ankapark, 26 milyon liraya kiraya verilirken, Ankapark’ı yaptıran eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, “Geçmişteki harcadığımız parayla 1.450.000.000 liraya, dolar bazında yaklaşık 450 milyon $’a mal oldu…” dedi. Gökçek, “Parası cebinizden mi çıktı?” sorusuna, “Parkın parası halkın cebinden çıktı…” yanıtını verdi.

Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Ankapark projesi, dün tartışmalı bir ihale sonucu “işletmecisini” buldu. İhalenin ardından “Hani ihale edilmezdi. Hani kimse girmezdi. Hani hurda yığınıydı” paylaşımında bulunan Melih Gökçek, parkın maliyetini açıkladı.

“Geçmişteki harcadığımız parayla 1.450.000.000 liraya, dolar bazında yaklaşık 450 milyon $’a mal oldu… Şimdiki dolar kuruna vursam 300 milyon $’ı bulmuyor… Biz onlarca defa söyledik ki Ankapark kar etmek için açılmıyor… Amaç turizim, yerli ve yabancı turisti Ankara’ya getirmek” diyen Gökçek, bir sosyal medya kullanıcısının “Parası cebinizden mi çıktı?” sorusuna, “Parkın parası halkın cebinden çıktı… Bu halk beni belediye başkanı yaparken Ankara’ya yapacağım hizmetler için oy verdi… Ankara ya ANKAPARK’ı yapacağımı söylemiştim… Beni bunun için seçtiler… Ben de verdiğim sözü yerine getirdim” yanıtını verdi.

Gökçek, “İki milyar TL’ye mal ettiğin yer yıllık 26.400 milyon TL’ye 29 yıllığına kiraya verilmiş, utanmalısın Melih. İnsanın yüzü kızarır. Kendi evini bu kiraya vermezsin. Yazık” tepkisi sonrası ise, “Gezi zekalı arkadaşım, bu yatırım kar etmek için mi yapıldı? Yoksa Ankara’da olmayan turizmi ayağa kaldırmak için mi? Kimisi olaya at gözlüğü ile bakar…” sözlerini sarf etti.

Pamuk Hasadı Başladı; 17 Bin Öğrenci Okul Yerine Tarlaya Gitti

24 Eylül 2018 T24

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde tarım işçiliğinde çalışan ailelerin çocukları, okul yerine bu yıl da pamuk tarlasına gitti. Pamuk hasadının okulların açıldığı haftaya denk gelmesi ilçede 17 bine yakın öğrenci, okula 1 ay geç başlayacak.

81 bin 576 öğrencinin eğitim ve öğretim gördüğü ilçedeki tarım işçiliği yaparak geçimini sağlayan ailelerin çocukları, 2018- 2019 eğitim- öğretim yılında okul yerine yine pamuk tarlalarına gitti.

Derslerden geri kalıyorlar

İlçe merkezinde ikamet edip, pamuk hasadı için ilçe merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Ediz mahallesinde çadırda yaşayan ve ekonomik sorunlar nedeniyle tarım işçiliği yaptıklarını belirten Ali Alparslan “30 gün sürecek olan pamuk hasadı için tarlaya geldik. İki öğrencim var benim. Diğer arkadaşların da öğrencileri var. Tarım işinde olduğumuz için çocuklarımızla gelmek zorundayız. Çocuklarımın her biri günde 30 ile 40 kilo arasında pamuk topluyor. Mecburen okula geç başlıyorlar ve derslerinden geri kalıyorlar. Biz de maddi imkansızlıklardan dolayı buraya gelmek zorundayız”dedi.

“Okulumu çok özledim”

Tarlada pamuk toplayan 9 yaşındaki Zeynep Alparslan, ise “Pamuk ne zaman biterse o zaman okula başlayacağım. Okulda derslerimden geri kalıyorum. Arkadaşlarımı ve okulumu çok özledim. Okulda en çalışkan öğrenciyim, tarladan dönünce çok çalışmam gerekiyor” diye konuştu.

Sırtında uyuyan bebeği ile pamuk topladı

Pamuk tarlasında pamuk toplayan işçilerin arasında sırtında 1,5 yaşındaki çocuğu ile pamuk toplayan kadın ise dikkat çekti. Çocuğu yerde uyuttuğu zaman ağladığını belirten anne, “Çocuğum durmadığı için sırtımda bağlayarak pamuk topluyorum ve çok zorlanıyorum” dedi.

“Nepotizmin Soyağacı: Türkiye Akraba İlişkileriyle Yönetiliyor”

22 Eylül 2018

Devlet yönetimindeki üst düzey görevlerde olanların akrabalık ilişkileri tartışılmaya devam ediyor. BirGün’de yer alan habere göre, bu ilişkiler “Türkiye’ye ‘Ahbap-eş-dost-akraba devleti’ görünümü veriyor.” Başkanlık sistemiyle birlikte ‘kayırmacılık ve kadrolaşma’ olarak yorumlanan atamalarda hızın artması ise dikkati çekiyor. Yeni sistemle birlikte atamalar hızlanırken son örnek Danıştay Başkanı’nın kızının Cumhurbaşkanlığı Sarayı Hukuk Hizmetleri Başkanlığı’na getirilmesi oldu.

BirGün’den Nurcan Gökdemir’in haberi aynen şöyle:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresine göz atılırsa kızı Sümeyye Erdoğan’ın bir dönem Başbakanlık Danışmanlığı yapması, polis olmayan yeğeni Ali Erdoğan’ın baş korumalık görevini üstlenmesi ve son olarak da damadı Berat Albayrak’ın önce Enerji ve Tabii Kaynaklar ardından da Maliye ve Hazine Bakanı olması akla gelen ilk örneklerden.

Bunların haricindeki son örnekler arasında eski AKP Genel Başkan Başdanışmanı ve milletvekili Şaban Dişli’nin bankacı olmasına karşın Hollanda’ya, teoloji eğitimi alan basın başdanışmanı Lütfullah Göktaş’ın Vatikan’a, yine teolog Yeni Şafak Yazarı Mahmut Erol Kılıç’ın ise Endonezya’ya büyükelçi olarak atanması var.

Kamuda görev almak için liyakatten önce akrabalık, eski ilişkiler, yol arkadaşlıkları, ahbaplıkların öne çıktığı AKP iktidarları döneminde görevlendirilen isimlerden sadece bazılarını listelemek bile tablonun vehametini ortaya koymak bakımından yeterli. Bu isimlerden dikkat çekenlere dair bilgiler şöyle:

Bakanlar

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük kızı Esra Albayrak ile evli olan Berat Albayrak, 7 Haziran seçimlerinde ilk kez milletvekili seçildi. 1 Kasım ve 24 Haziran’da da parlamentoya girdi. Önce Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı, daha sonra Hazine ve Maliye Bakanı olan Albayrak, başkanlığını Erdoğan’ın üstlendiği Türkiye Varlık Fonu’nun da başkanvekilliğini üstlendi. Albayrak aynı zamanda Yüksek Askeri Şûra Üyesi.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül: Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’un damadı. AKP’nin öncülü Refah, Saadet ve Fazilet Partilerinde siyaset yapan, son olarak AKP Genel Sekreterliği’ni üstlenen Gül, bir süre Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığı da yapan Malkoç’un kızı İlknur Gül ile evli.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk:Eski Kültür Bakanı Atilla Koç’un kızı. Kardeşi Ali Taha Koç ise Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı.

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu: İktidara yakınlığıyla bilinen birçok vakfın da kurucusu olan ve Erdoğan’ın yakın arkadaşlarından eski Bağcılar Belediye Başkanı ve eski milletvekili Feyzullah Kıyıklık’ın damadı.

Saray danışmanları

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank: Erdoğan’ın başdanışmanı Varank, önce “büyükelçi” oldu daha sonra da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koltuğuna oturdu.

Basın Başdanışmanı Lütfullah Göktaş: Teoloji eğitimi gören ve çok uzun yıllar bazı gazete ve ajansların Roma Temsilciliğini üstlenen Lütfullah Göktaş, 2011’den 2018’e kadar Erdoğan’ın basın danışmanlığını yaptı. Göktaş, geçtiğimiz günlerde de Vatikan Büyükelçiliği’ne atandı.

Aile boyu devlette

Erdoğan’ın “yol arkadaşlarından” Ramazan Kaya’nın kızı Fatma Betül Sayan Kaya, Binali Yıldırım Kabinesi’nin sürpriz isimlerinden biri olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na atandıktan sonra tüm kardeşlerinin isimleri de önemli makamlarla birlikte anıldı. Kardeşi Ayşe Hilal Sayan Koytak ablasının müsteşar yardımcılığı görevine getirildi ancak sonra istifa etti ve Kuveyt Büyükelçisi oldu.Bilgi Teknolojileri Kurulu Başkanlığı’ndan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcılığı’na getirilen kardeşi Ömer Fatih Sayan daha sonra Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı da oldu. Bir diğer kardeş Nazmiye Sümeyye Sayan ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi üyesi olarak görev yaptı.

Belediyeden hükümete

Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı dönemindeki A Takımı’nı oluşturan isimler de 16 yıldan bu yana ülkeye yön veren kadroları oluşturdu. Binali Yıldırım’ın İDO Genel Müdürlüğü’nden bakanlığa oradan Başbakanlık’a, son olarak da TBMM Başkanlığı’na getirildiği gibi dönemin birçok belediye bürokratı AKP kadrolarının etkin isimleri oldu. İSKİ Genel Müdürlüğü yapan Veysel Eroğlu, son kabineye kadar Orman ve Su İşleri Bakanlığını sürdürdü. Belediye Başkan Danışmanı olan Ömer Çelik, hem hükümette hem partide görev yaptı. Çelik yeni dönemde ise AKP sözcülüğü görevini üstlendi.

Vekiller, vekil eşleri rektörlüğe

Bunların yanı sıra bakan yardımcılıkları, kamu iktisadi teşekkülleri ve bankaların yönetim kurullarının ardından 24 Haziran sonrası üniversite rektörleri için de AKP’li eski milletvekilleri ve siyasetçi yakınları tercih edilmeye başlandı. Eski milletvekilleri Cevdet Erdöl, Aşkın Asan, Necdet Budak, Nükhet Hotar, Mazhar Bağlı ve Vural Kavuncu’nun rektör olarak atanmasından sonra AKP Malatya milletvekili Öznur Çalık’ın kardeşi Aysun Bay Karabulut Malatya Turgut Özal Üniversitesi, AKP Kayseri eski milletvekili Havva Çalış’ın eşi Mustafa Çalış da Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandı.

Yönetim kurulu üyelikleri

Son günlerin tartışma konusu olan kamu bankaları yönetim kurulu üyeliklerine getirilen isimlerin siyasi ilişkilerinin yanı sıra akrabalık ilişkileri de kamuoyuna yansıdı. Ziraat Bankası ve Ziraat Katılım Bankası yönetim kurulu üyeliklerini üstlenen Metin Özdemir’in İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyeliğinin yanı sıra Eski AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Eski Milletvekili Ekrem Erdem’in damadı olduğu biliniyor.

Avukatları, şoförü, asker arkadaşı

Erdoğan’ın avukatlarından Ali Özkaya ve Fatih Şahin, gönüllü şoförü Ahmet Hamdi Çamlı, metin yazarı grubundaki Aydın Ünal, asker arkadaşı emekli müftü İmran Kılıç, Mali Müşaviri Vedat Demiröz’ün de aralarında bulunduğu bazı isimler de AKP listelerinden parlamentoya girdi. TBMM’deki makamındaki özel kalem müdürü Serdar Çam TİKA Başkanı olurken eşi Selva Çam da milletvekili seçildi.

Nepotizm nedir?

Nepotizm, akraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık anlamına geliyor. Nepotizm kavramının Latince’de “Nepot” sözcüğünden geldiği, İngilizcede ise “Nephew” (yeğen) olduğu değişik çalışmalarda ifade edilmiştir.

 

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın