FOBİ VE PANİK

Azeri Şair Sabir Sehriyar

Ay Balam şiirinde şöyle sesleniyor:


Tek başına çıkirem men dağlara balam dağlara.

Yangıni volkan görirem,

Cin görirem can görirem,

Mezarda hortlak görirem

Bin türlü tufan görirem,

Gullidi yaban görirem korkmirem.

Korkmirem balam korkmirem.


Ay balam!

Şafak vakti düşirem men çöllere bala çöllere.


Kükremiş aslan görirem,

Kan yiyen sırtlan görirem,

Dalgali umman görirem,

Cin görirem can görirem,

Mezarda hortlak görirem korkmirem,

Korkmirem balam korkmirem!


Ay balam!

Bu korkmamazligim ile bu korkmamazligim ile,

Vallahi balai Billahi balai Tillahi balai…


Harda bir yobaz görirem,

Harda bir softa görirem,

Harda bir molla görirem korkirem!

Korkirem balam korkirem!

Dalkavuk fikirlerinden,

Riyakar zikirlerinden korkirem,

Korkmirem balam korkmirem!


Aydınlığın pınarını kurutan zihniyet yeniden sahneye çıkarak; daha çok saldırı, daha çok baskı ve gece yarısı baskınlar vererek bir korku iklimi yaratmak istemektedirler.

CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü Meclis kürsüsünden “EŞKİYANIN BU GECE NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ” demişti.


Aslında bütün bu olayların altında bir nevi fobiler yatmaktadır.

Fobi, bir korku türüdür; genellikle paniğe benzer. Fobinin daha çok bireysellik yönü bilinir. Ama daha çok toplumsal yanı üzerinde düşünmek gerekir.

Fobi olsun, panik olsun, her iki korku türünün toplumsal yanları daha ağır basar.

Atalarımız, “Paniğe kapılan sürü kurdun ardından gider.” derken, anlatılmak istenen her şey anlatılmıştır aslında.


Fobi ve panik, bu iki korku türü, bir anda belleği durdurur, bilinci karartır, algıyı dondurur.

Fobinin de türleri vardır: Işık fobisi, kedi-köpek fobisi, kurbağa, yükseklik fobisi, kaybetme fobisi vb.

Bugün olan ise bir IŞIK Fobisinin göstergesidir.

Işık fobisinin toplumsal yanını vurgulayan Ziya Paşa:

“Erbabı kemali çekemez nakıs olanlar

Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.”

diyerek, ilkel kafa taşıyanların yüksek düzeydeki aydınlatıcı beyinlerden, baykuşların ışıktan kaçınmaları gibi korku duyduklarını söyler.

(Terciibend ve Terkibibent Kitabı sayfa 44)


Şair Ahmet Tığlı da bir şiirinde şöyle sesleniyor:

Baykuşlar ışığı sevmez

Baykuşlar geceyi sever

Işıkta kamaşır gözleri

Alacakaranlıklarda avlanır

Baykuşlar güneşi sevmez.


Fobiye kapılanlar, bir anda ümüğü sıkılıp soluğu kesilmişe dönerler. Çünkü IŞIK FOBİSİ bir tutaraktır, bir tutargadır.

Ve 1959 yılında Nazım Hikmet bu fobiyi şöyle değerlendirir.

“ HİÇBİR KORKUYA BENZEMEZ HALKINI SATANIN KORKUSU”

Şimdi yıllar yıllar öncesine bir dönelim. Yıl 192. İsmail Hakkı TONGUÇ Eskişehirde öğretmendir.

Şehir işgal edilmişti. Sıkıyönetim altında okulların çalışmaları sürüyordu. Ansızın sınıfa giren iki işgalci subaya uygun yanıt vermeyen TONGUÇ, öğrencileri önünde tartaklanır. Delikanlı öğrenciler buna tepki göstermek isteyince TONGUÇ o boşuna davranışı şu sözlerle önledi.

“Bizimki derecesinde cahil bırakılan toplumların yurdu işgal edilir, kendileri köle yapılır. Bundan kurtulmanın yolu okumaktır, işimize bakalım”

(Fakir Baykurt – Unutulmaz Köy Enstitüleri – Sayfa 60)


Bugün CHP İçinde bazı milletvekilleri seçimlerin boykot edilmesi ile devamlı demeçler vermektedirler.

Amaçlarına da ulaştılar zira: her alanda boykot yanlıları ve boykotun karşısında olanlar nerdeyse ikiye ayrılmış durumdalar.

Boykot isteyen sayın milletvekillerine bir çağrım olacak, Eğer Mustafa Kemal Atatürk’ün NUTUK’unu okumamışlarsa okumaları, eğer okumuşlarsa yeniden daha içtenlikli okumaları.


AZERİ ŞAİR Sabir Şahsiyar’ın dizelerinde söylediği gibi:

Harda bir yobaz görirem,

Harda bir softa görirem,

Harda bir molla görirem korkirem!

Korkirem balam korkirem!

Dalkavuk fikirlerinden,

Riyakar zikirlerinden korkirem,

KORKMİREM BALAM KORKMİREM!

Bunları da sevebilirsiniz