The Washington Post
New York’taki Altın Tüccarının Davası, ABD ve Türkiye Arasındaki Güvensizliği Derinleştiriyor
Devlin BARETT, 26 Kasım 2017
Türk-İran asıllı Altın tüccarı bu hafta New York’ta yargılanacak, ancak kimse Zarrab’ın orada bulunacağını ummuyor – en azından savunma sandalyesinde olmayacak.
Pazartesi günü jüri seçimi ile devam ediyor. 34 yaşındaki Zarrab, ülkenin yönetimine altın ve ABD doları sağlayan banka işlemlerini gizleyerek İran’a yönelik yaptırımları ihlal etmek için yıllarca sürecek bir plan düzenledi.
Türk savcıları 18 Kasım günü, Zarra davasını denetleyen iki Amerikan savcısının kanıtlarının yasa dışı olarak elde edilip edilemediğini belirlemek için kendi soruşturmasını başlattıklarını açıkladılar. Türkiye’nin araştırdığı iddia edilen yetkililerden biri olan ABD Başsavcısı Joon H. Kim suçlamaları “gülünç” olarak nitelendirdi.
Brookings Enstitüsünün bir yetkilisi ve eski bir kıdemli Dışişleri Bakanlığı yetkilisi olan Amanda Sloat “Daha duruşma başlamadan önce, iki taraf arasında söylem ve gerginlik artmaya başladı, ve bunun devam edeceğini ve duruşma sonrası iyice kötüleşeceğini umuyorum” “bu dava giderek daha fazla güvensizlik yaratacak.” açıklamasında bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD hükümetini Zarrab’ı serbest bırakması için kişisel olarak eleştirirken, dışişleri bakanı, Zarrab’ın Türkiye’nin hükümetine karşı tanıklık yapmak zorunda kaldıkları bir “rehin” olduğuna dikkat çekti.
Geçtiğimiz hafta ABD Bölge Mahkemesi Hakimi Richard M. Berman, Türkiye’nin Zarrab’a yardım etmek isterse, suçlamaların üstesinden gelmesine yardımcı olabilecek deliller sunmaları gerektiğini söyledi. Berman, “Yardım etmenin en iyi yolu, savunmaya yardımcı olabileceğinin farkında oldukları herhangi bir kanıt veya şahit sunarak savunma avukatına yardım etmek” dedi.
ABD’nin dolandırıcılığını ve banka sahteciliğini yapmakla, kara para aklama ile ABD yaptırım yasalarını ihlal etmekle suçlanan Zarrab, Türkiye için zengin ve önemli bir figür. Aslen, başlangıçta hisse çoğunluğu Türk devletine ait olan Halkbank’ın Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Attila ile yargılanması planlandı.
The Washington Post
Türkiye’de Baskı Altındaki Kadınların Yürüyüşü Barış İçinde Sona Erdi
Associated Press, 25 Kasım 2017
Türk polisi, kadınlara ve kızlara yönelik şiddet sorununa dikkat çekmek için izinsiz yürüyen 1.000 ‘den fazla protestocuya müdahale etmedi.
Polisin gruba, yürüyüşe izin verilmeyeceğini söyledikten sonra gerginleşen bir atmosfer ve ağır güvenlik ortamında başlayan yürüyüş, huzurlu bir şekilde sona erdi. Yasağa rağmen yürüyüş İstanbul’un ana yaya caddesinde gerçekleşti.
Hükümet karşıtı protesto dalgaları, marjinal saldırılar 2016’da başarısız bir darbe sonrasında OHAL’ın ilan edimesi ile Türkiye’de protestolar kısıtlanmış durumda.
19 yaşındaki Cilem Yağmur Cetiner, kadınların temel haklar talep ettiğini söyledi. “Eşit olarak yaşamak istiyoruz, hayır, sadece yaşamak istiyoruz” dedi.
Birleşmiş Milletler’e göre kadınlara yönelik şiddet, dünyadaki “en yaygın, en kalıcı ve yıkıcı” hak ihlallerinden biridir.
İzleme grubu FemicideMap, son yedi yılda Türkiye’de en az 1915 kadının öldüğünü bildirdi. 995 davada faillerin coğunluğu, kurbanın kocası ya da erkek arkadaşıydı.
The New York Times
Türkiye ve İran, Savaştan Sonra Suriye’nin Geleceği İçin Konferans Önerisi
Ivan NECHEPURENKO, 22 Kasım 2017
Rusya, Türkiye ve İran liderleri, Çarşamba günü Suriye savaşının barışçıl yollardan çözülmesini amaçlayan bir konferansta yapılacak bir anlaşma imzaladılar.
Rusya’nın Karadeniz’deki Soçi beldesinde bir araya gelen üç liderin açıklaması, yaklaşık 7 yıldan sonra ortadan kaybolan savaşın sonucunun belirlenmesinde Rusya’nın giderek daha etkili bir rol oynadığının altını çizdi.
Konferans fikri, Birleşmiş Milletler özel bir elçisi olan Staffan de Mistura’nın bir araya geldiği Cenevre’de yeni bir barış görüşmesi planlanmadan günler önce açıklandı. Soçi önerisi ayrıca Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir V. Putin’in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile bir araya gelmesinden birkaç gün sonra geldi ki buEsad’ın fikri kabul ettiğine dair bir gösterge.
Putin, “Suriye halkı geleceğine kendileri karar verecek” dedi ve “açıkçası, reform süreci kolay olmayacak ve Suriye hükümeti de dahil olmak üzere tüm katılımcılardan uzlaşma ve tavizler isteyecektir “diye ekledi.
Savaş, Suriyeli nüfusun yarısını yerinden etti ve komşu ülkelerde milyonlarca Suriyeli mülteci ile süren bir insani kriz yarattı.
Soçi konferansına Esad’ın düşmanları arasından kimin davet edileceği ve ne zaman toplanacağına henüz açıklık getirilmedi.
Sayın Erdoğan için ana konu, Suriye’deki Amerikan destekli Kürt güçlerin herhangi bir siyasi anlaşmaya dahil olup olmaması. Erdoğan, bu güçleri Türkiye’de Kürt direnişçilerin düşman üyeleri olarak görüyor. Erdoğan, “Terörist unsurlarının sürecin dışında tutulması Türkiye’nin öncelikleri arasında yer alıyor” açıklamasında bulundu.