Siber-Suçtan Sakınmak

Siber-Suçtan Sakınmak Için Sahip Olmanız Gereken Anlayış

Kaynak : BBC

Başlık : The mindset you need to avoid cyber-crime

Yazar : Chris Baraniuk

Bağlantı : http://www.bbc.com/future/story/20170724-the-mindset-you-need-to-avoid-cyber-crime


Mali durumunuzu, mahremiyetinizi ve çevrimiçi yaşamınızı korumak için bir siber-güvenlik uzmanı gibi düşünmeniz gerekir. Peki, siz bu güvenlik önlemlerine uyuyor musunuz?

2013’te İngiltere’deki South Cambridgeshire polisi alışılmadık bir suçla-mücadele aracıyla sokaklara indi.

Memurlar çevre evleri dolaştılar, açık pencere veya kilitlenmemiş kapılar aradılar ve insanların ön odalarına ve mutfaklarına balonlar yerleştirdiler. Polis, ev güvenliği hakkında tavsiyeler ekleyerek, insanları mülklerini daha dikkatli korumak konusunda yüreklendirdiklerini umut ettiler. .

Bu şişirilebilir hatırlatıcıları alan ev sahipleri bulundukları bölgede az sayıdaydılar – Kasaba ve kentlerdeki insanların çoğu kapılarını ikinci kez düşünmeden kilitler. Fakat dünyadaki milyonlarca bilgisayar kullanıcısı, dijital cihazları hakkında aynı zihniyete sahip değiller.

Gerçekte, pek çoğu çevrimiçiyken kendilerini güvenlik tehditlerine maruz bırakıyorlar veya dolandırıcılıklara kanarak, yanlışlıkla kişisel bilgilerine hatta banka hesaplarına erişim veriyorlar.

Sahtekârlık hızlı bir yükselişte ve son dönemdeki bu artış büyük ölçüde siber-suçluların bizi faka bastırmak konusundaki sebatına atfedilmekte.

Mevzubahis bilgisayarlar olunca, neden kapı-kilitleyici bir anlayışa sahip değiliz?

Geriye dönüp, hack’lenmenin olumsuz taraflarını düşündüğümüzde sahip olmamamız anlamsız görünüyor. Evet, eviniz bir sürü değerli eşyayla dolu olabilir ama bilgisayarınız ve elektronik posta hesabınız muhtemelen mahrem bilgiler, işle alakalı kritik belgeler ve hatta mali durumunuza erişim içeriyor.

Gerçekte, örneğin, herkes aslında bir kimlik avı düzenbazlığına kurban gidebilir. Kimlik avı, bir bilgisayar kullanıcısını, daha önce alınan bütün güvenlik önlemlerini baltalayacak riskli bir hareket yapması için kandırmayı içerir. Size masum bir elektronik posta gönderilebilir –hatta güvendiğiniz bir kişi ya da kurumdan gelmiş gibi görünen bir elektronik posta bile olabilir.

Bu elektronik postalar, üzerlerine tıklandığında kötücül kodların indirilmesine neden olan bağlantı ya da ekler içerir. Bilgisayarınızda sessizce durup şifrelerinizi veya banka giriş bilgilerinizi çalacak şekilde tasarlanmış olabilir veya bilgisayarınızı gerçekten de tamamen kilitleyerek, size erişimi tekrar vermek karşılığında fidye ödemesi talep edebilir.

Bu saldırıların artan şekilde yaygın ve başarılı olmasından ötürü, pek çok insanın bu tehditlerin veya bu tür saldırıları engelleme yollarının farkında olmadığını biliyoruz.

Siber-Güvenli Anlayış

Öte yandan, dijital güvenliğimizi daha iyi yönetebilmek adına uygulanabilir yöntemler mevcut.

Genel anlamda hâlihazırda sıkı, güvenlik-odaklı yaklaşıma sahip çevrimiçi kullanıcılar siber-güvenlik alanında profesyonel olarak çalışanlar. Birleşik Krallık menşeli güvenlik firması Hacker House’ın kurucu ortağı Matthew Hickey, bana kendi evinden bahsetti: “Evimizdeki bilgisayar ağına kurduğumuz güvenlik düzeyi, pek çok devlet dairesiyle yarışır nitelikte.”

US National Security Agency’da (NSA) [Birleşik Devletler Ulusal Güvenlik Ajansı] çalışanlar için düzenlendiği anlaşılan bir rehberden, evdeki güvenlik uygulamaları için bazı fikirler edinmiş. “Açıkçası, epey ilgi çekici bir okumaydı” diye belirtiyor Hickey.

Hickey’nin aldığı bazı önlemler pek çok insanın ihtiyaçlarının çok ötesinde –örneğin bir “pasif tıkaç” [passive tap] sahibi olmak – ortak interneti kullanarak ev ağından çıkan ve ev ağına giren bütün trafiği izlemek amaçlı kurulan bir özel bir cihaz. Ancak diğer usuller herkes için son derece sıradan şeyler olsa gerek.

Örneğin, Hickey’in banka hesaplarını kontrol etmek için ayrı bir cihaz veya akıllı telefon kullanma tavsiyesini ele alalım. Düzenli olarak kullandığınız bilgisayar ya da telefonunuzun gizliliği ele geçtiği zaman –ki daha fazla kullanıldığı için bunun olasılığı daha yüksektir – en azından paranız tehlikede olmayacaktır.

Ya da düzenli olarak yedeklemeler yapıp harici belleğinizi bilgisayarınızdan bağlantısı koparılmış şekilde saklamaya ne dersiniz? Bu sayede, bütün makineniz bir fidyeci yazılım tarafından şifrelense bile dosyalarınız hala ulaşılabilir durumda olacaktır –elbette yazılımın ulaşmadığı bir bilgisayarda.

Hickey “Evde ağı ilk tasarladığımda, onu küçük bir ada olarak düşündüm.” diyor. “Bir kumsalım var, bu kumsalda, tüm ortalama İnternet ıvır zıvırları kıyıya vurabilir.” Plajdan sonra bir orman var –bilgisayar kullanımımı değişik katmanlara bölüyorum ve bir noktada her katmanın delinebileceğini varsayıyorum.”

Bir başka analoji de Winston Churchill ve General Ironside’ın İkinci Dünya Savaşı sırasında olası bir Nazi işgaline karşı Britanya’yı savunmak için hazırladıkları planlar olabilir. İngiltere’nin güneyinin makineli tüfek mevzileri ve güçlendirilmiş savunma mevkileri ile dolup taştığından emin oldular. Savunma kuvvetlerinin nereye geri çekilebileceğini, kuvvetlerini yoğunlaştırabileceğini ve tabiat içerisinde düşmana karşı pozisyonlarını nasıl kullanacaklarını gösterir şekilde dur-çizgileri çizildi.

Artan şekilde, toplumsal farkındalık kampanyaları bu güvenlik katmanlarının neler olduğunu ve en iyi uygulamaların nasıl olduğu hakkında insanları bilgilendiriyor. Örneğin Londra Polis Teşkilatı yakın zamanda son derece faydalı tavsiyeler içeren videolar yayınladı. Tavsiyelerden biri ortak kablosuz internet ağlarına bağlanmak isteyen insanların Virtual Private Network (VPN) [Sanal Mahrem Ağ] indirmeleri –bu herhangi birinin kablosuz ağ verilerini gizlice araştırarak (şaşırtıcı şekilde kolay başarılan bir iş) internet trafiğinizi incelemesine engel oluyor.

Hickey, özellikle bilgisayar güvenliğinin pek çok insana karmaşık geldiğini kabul ediyor –bilhassa jargonla dolu bir mayın tarlası olduğu için. Ancak “nihayetinde, herkesin belirli bir miktar sorumluluk alması gerekiyor” diye ekliyor.

Örneğin, evinizde internete bağlanabilen bir cihazın bunu güvenli bir şekilde yaptığını hiçbir zaman varsaymayın. Standart güvenlik önlemleri bulunmadığından, binlerce, hatta belki de daha fazla İnternete güvenliksiz bir biçimde bağlanmış web-kamerası bulunmakta. Sonuçta da, neredeyse kesin biçimde cihaz sahipleri fark etmeksizin, insanların evleri ve ofislerinin iç görüntüleri çevrimiçi şekilde görüntülenebilir oluyor.

İlginç zamanlarda yaşıyoruz. Örneğin yakın zaman içerisinde, ağa bağlanmak için kullanıcıların şifre girmesi gibi standart zorunluluğu bulunmayan kablosuz ağ yönlendiricileri yaygın biçimde dağıtımdaydı. Bu durum şimdi değişti. Ama üzücü şekilde her gün daha da fazla sıradan insan fidyeci yazılım ve kimlik avı düzenbazlıklarından zarar gördükçe anlayışlarımız değişmeye başlıyor. Umuyorum ki, dışarıdaki tehlikelerin –ve kendimizi nasıl koruyabileceğimizin de – farkına varmaya başlıyoruz.

Büyük şehirlerde yaşayanlar bunu çok daha uzun süre önce yaptılar. Her gün bir suçla karşı karşıya gelmiyor olabilirler –ama sokak kapılarını kilitlemek için ikinci kez durup düşünmüyorlar.




Bitcoin 60 Milyar Dolarlık Küresel Sanat Piyasasına Nasıl Sızıyor?

Kaynak : BBC

Başlık : How Bitcoin is infiltrating the $60bn global art market

Yazar : Matthew Wall

Bağlantı : http://www.bbc.com/news/business-40703182

Sanat dünyası neden dijital para birimi Bitcoin ve altında yatan Blockchain teknolojisi konusunda heyecanlı?

Eleesa Dadiani, Londra’daki ünlü Cork Street’te bir sanat galerisinin sahibi ve işletmecisi. Kafkaslar’da, Gürcistan’da doğmuş ve “çingeneler tarafından emzirilmiş”.

Fakat aynı zamanda kendisi Bitcoin ve diğer dijital para birimlerinin gücüne tutkulu şekilde inanmakta.

Görüştüğümüzde, eski Formula 1 yarış arabalarının egzozlarından yapılmış heykellerden oluşan bir sergiye hazırlanmakla meşguldü.

Süper-güçlü bir alaşım olan Inconel’den yapılmış, göğüs kafesine benzer şekilli yaratılardanbiri altın kaplama ve yaklaşık 35.000£’a satılacak.

Bana, “Bunlar tarihin birer parçası,” diyor.

Cork Sokağı’nın geleneklere bağlı sanat dünyası için bir ilk olarak; kendisinin uluslararası müşteri yelpazesi, Blockchain teknolojisiyle desteklenen, dijital şifrelenmiş para birimi Bitcoin ile ödeme yapma olanağına sahip olacak.

Galeri ayrıca Ethereum, Ethereum Classic, Dash, Litecoin ve yakında Monero gibi diğer şifrelenmiş para birimlerini de kabul edecek, diye belirtiyor.

Peki neden?

“Bu hiç de talep üzerine alınmış bir karar değil, işlerin gidişine göre alınmış sezgisel bir karar.”

Şifrelenmiş para birimi ile ödemenin nakitle veya kredi kartıyla ödemek kadar normal olacağına inanmakta. Ayrıca bunun yeni ve geleneksel olanın dışında bir tip sanat yatırımcısını cezbetmesini umuyor.

Temelde yatan teknoloji olan Blockchain, bir ağ içerisindeki binlerce bilgisayara yayılan ve bunlar tarafından onaylanan işlemlerin hesap defteri veya kayıtlarıdır.

Bir ağ, işlemin gerçekleştiğine dair mutabakata vardığında, hesap defteri artık kurcalanamayacak biçimde güncelleniyor.

Dadiani, “Blockchain hükumetlerin kapatamayacağı; sınırların ötesinde, açık kaynak, eşlerarası bir ağ.” diye belirtiyor. “Bana kalırsa Blockchain, internetten bu yana en büyük olay olacak.”

Dengesiz, yüksek riskli ve suçlular ile bilgisayar korsanlarının gözde “tasarruf aracı” şeklinde ünlenmesine karşın; örneğin bir banka genel müdürlüğü gibi merkezi bir kurumun olmayışının şifrelenmiş para birimlerini daha güvenli yaptığını iddia ediyor Dadiani.

Bitcoin ödemeleri anonim olarak ve vergi idarelerinin kontrolü dışında yapılabiliyor fakat Dadiani bunun şifrelenmiş para birimi ile ödeme kabul etmesinin nedeni olmadığı konusunda beni temin ediyor.

Peki, Bitcoin ile ödeme almak ne kadar kolay?

“Gerçekten çok basit,” diye açıklıyor, “Müşteriye açık anahtarımı veriyorum [rakam ve harflerden oluşan uzun bir şerit], onlar da bunu kullanarak sanal cüzdanlarından veya Bitcoin dövizlerinden hesabıma Bitcoin gönderiyorlar.”

“Cüzdanım da kişisel bankama bağlı olduğundan bu Bitcoinleri pound, euro veya dolara çevirebiliyorum.”

Dadiani’nin şifrelenmiş para birimi hayranlığı öyle bir boyutta ki – bunları ayrıca takas da ediyor – bu senenin sonlarında kendisine ait Dadicoin sürümünü başlatacak.

60 milyar dolarlık sanat dünyası şifrelenmiş para birimlerine ısınma aşamasında; bunun nedeni de kısmen Blockchain teknolojisinin hem sanat eserlerinin menşeini ortaya koymada, hem de bu sayede simsar ve komisyonculara olan istinadı azaltması konusundaki ikili yeteneği.

Örneğin Marcelo Garcia Casil, sanat eseri sahiplerinin pahalı sanat eserlerindeki (1 milyon dolardan daha değerli eserler) hisselerini satmalarını ve banka aracılığıyla yapmaktan çok daha ucuz bir şekilde para toplamalarını sağlayacak bir çevrimiçi pazaryeri olan Maecenas’ın başkanı ve kurucu ortağı.

Ve mal sahipleri sanat eserlerine sahip olmaya devam ederken, mülkiyetlerinin %49’unu paylaşabiliyor.

Normal koşullarda milyonlarca dolarlık sanat eserlerini satın alamayacak yatırımcılar, şifrelenmiş para birimleri kullanarak sanat eserinden hisseler veya birimler alabilecek. Daha sonra bu birimleri pazaryerinde satabilecekler. Tüm işlemler, kriptografik biçimde Ethereum Blockchain’i üzerinden kaydedilmekte.

Casil “Güzel sanatları herkes için ulaşılabilir hale getirmek istiyoruz,” diyor; kendisi Arjantin’de doğmuş ancak şu an Singapur’da yaşamakta ve yatırım bankacılığı konusunda bir geçmişi var.

Christie’s ve Sotheby’s gibi eski müzayede evleri sanat piyasasını yüzyıllardır kontrol etmekteydi, dolayısıyla bunu bozma imkânı oldukça yüksek.

Casil, sanat eserlerinin gerçekliğinin belirlenmesinin sanat eserlerinin değerleri açısından büyük önem taşıdığını ve bu işlemin yine nitelikli profesyoneller tarafından yapılması gerektiğini kabul ediyor.

“Ancak menşei bir kere Blockchain’e bir kere kaydedildikten sonra, işlemin tekrarlanmasına gerek kalmıyor.” diye belirtiyor Casil. Bu da pek çok masrafı ortadan kaldırıyor.

Casil, Maecenas daha şimdiden toplamda 100 milyon dolar değerinde sanat eserleri çekmeyi başardığını söylüyor ve pazaryeri Eylül ayında açılmaya hazır.

Sotheby’s gibi müzayede evlerinin Bitcoin kabul etmek gibi planlarının olmadığını söylemesine karşın, sanat dünyası bu para birimiyle birkaç yıldır içli dışlı durumda.

Nisan 2015’te, The Austrian Museum of Applied Art/Contemporary Art (MAK) [Avusturya Uygulamalı Sanatlar/Çağdaş Sanat Müzesi], dünya üzerinde Bitcoin ile bir sanat eseri alan ilk müze oldu.

Hollandalı sanatçı Harm van den Dorpel Blockchain üzerinden kriptografik biçimde gerçekliği belirlenen, sınırlı sayıda bir ekran koruyucu yaptı.

Ve çevrimiçi galeri Cointemporary, uluslararası çağdaş sanatçıların sadece Bitcoin ile alınabilecek dijital sanat eserlerini sergiliyor. Alımlar öne çıkan bir şifrelenmiş paraolan Coinbase ile yürütülüyor.

Blockchain mülkiyet zinciri oluşturarak, herhangi birinin sanat eserini çalmasına veya eserde onaysız değişiklikler yapmasını önlüyor.

Peki Bitcoin ve diğer şifrelenmiş para birimleri gerçekten de geleneksel paraya ana akım bir alternatif haline gelecek mi?

Görüşler bir hayli değişken.

Japonya’da 260.000 perakende satış noktasını Bitcoin kullanabilir hale getirmek için büyük bir adım atıldı ve Lush gibi birkaç ana cadde perakendecisi bu para birimini kabul etmeyi seçtiler.

Fakat siber güvenlik şirketi Gemalto’da bir yönetici olan Joe Pindar, “Hali hazırda çok az iş yeri Bitcoini bir ödeme yöntemi olarak kabul ediyor – toplam perakendecilerin %1’inden daha azı.

Kullanımının benimsenmesindeki en büyük engel, bazı işlemlerin onlarca dakika sürmesi yüzünden, şahsen yapılan ödemelerin tamamlanması için geçen sürenin uzunluğu.” diyor.

Buna karşın, Pindar’ın ifadesine göre birkaç büyük perakendeci şifrelenmiş para birimleri deneysel olarak kullanmakta fakat tercihleri “ancak Bitcoini, bir ödemenin işlenmesi için gereken zamanın daha az önemli olduğu çevrimiçi ödemelerde kabul etmek yönünde olabilir.”

Dövizin değişkenliği bir sorun – bir Bitcoinin değeri Temmuz’da 1900 dolara düşmeden önce Haziran’da 3000 doları geçmişti – ve işlemler gittikçe daha da uzun zaman alıyor.

Bu durum büyük ölçüde Bitcoinin işleyişiyle ilgili kurallar yüzünden olamamakta ve bu durumun nasıl çözülmesi gerektiğine dair ciddi bir tartışma söz konusu.

Belki de sanat dünyası için Blockchain, kendisinden daha gösterişli yavrusu Bitcoine göre daha büyük öneme sahip.





Fiziksel Egzersiz Bunamayı Nasıl Önlüyor?

Kaynak : Science Daily

Yazar : Goethe Üniversitesi’nden bir Araştırma Ekibi

Başlık : How physical exercise prevents dementia

Bağlantı : https://www.sciencedaily.com/releases/2017/07/170721090107.htm

Tarih : 21 Temmuz 2017

Kaynak : Goethe-Universität Frankfurt am Main


Düzenli fiziksel egzersiz zindeliği geliştirmekle kalmayıp beyin metabolizmasını da olumlu olarak etkiliyor.

Özet: Birçok çalışma gösterdi ki fiziksel egzersiz bilişsel bozuklukların ve ileri yaşlarda bunamanın önüne geçilmesinde yararlı görünüyor. Şimdi de Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi’nden araştırmacılar dünya çapındaki ilk araştırmalardan birinde, egzersizin beyin metabolizmasına nasıl etki ettiğini keşfettiler.

Fiziksel etkinliğin beyin üzerindeki olumlu etkisi hakkındaki mevcut bilgimizi arttırmak için, Frankfurt Goethe Üniversitesi’nden gerontolojistler ve spor hekimleri düzenli egzersizin beyin metabolizması üzerindeki etkilerini ve 65-85 yaş aralığındaki 60 katılımcının hafızasını rastgele hale getirilmiş kontrollü bir araştırmada incelediler. Sonuçları şu şekilde: Düzenli fiziksel egzersiz zindeliği arttırmakla kalmıyor, aynı zamanda beyin metabolizmasını da olumlu olarak etkiliyor.

Söz konusu araştırmacıların Translational Psychiatry dergisinin mevcut sayısında bildirdiğine göre, hareketle ilgili parametreleri, kardiyopulmoner sağlık ve bilişsel başarımları değerlendirerek “Yaşlı İnsanlarda Spor ve Metabolizma Çalışması, bir MRT Testi”nde (bir MRT çalışması olan SMART, Sport and Metabolism in Older Persons [Yaşlı Kişilerde Spor ve Metabolizma testi]) tüm katılımcıları etraflıca muayene ettiler. Ayrıca, ayrıca beyin metabolizmasını ve beyin yapısını ölçmek amacıyla Manyetik Rezonans Tomografi (MRT, Magnetic Resonance Tomography) ve Manyetik Rezonans Spektroskopi (MRS, Magnetic Resonance Spectroscopy) kullanıldı. Bu muayenenin ardından katılımcılar 12 haftalık bir süre boyunca, haftada üç kez egzersiz bisikletine bindiler. 30 dakikalık antrenmanlar her katılımcının başarım düzeylerine göre bireysel olarak uyarlandı. Katılımcılar programın bitiminden sonra, fiziksel aktivitenin beyin metabolizması, bilişsel başarım ve beyin yapısı üzerindeki etkisinin belgelenmesi için tekrar muayene edildiler. Araştırmacılar ayrıca egzersizin katılımcıların fiziksel zindeliklerine ne kadar katkıda bulunduğunu da soruşturdular. Çalışma Genel Tıp Enstitüsü’nün Gerontoloji Departmanı (Profesör Johannes Partel başkanlığında) ve Spor Hekimliği Bölümü (Profesör Winfried Bazner başkanlığında) tarafından yürütüldü.

Beklendiği gibi fiziksel aktivite beyin metabolizmasını etkiledi: Kolin düzeylerindeki artışı durdurdu. Bu metabolitin yoğunluğu, genelde sinir hücreleri kaybının artışı sonucunda yükselir ki bu durum genellikle Alzheimer hastalarında görülür. Fiziksel egzersiz, antrenman yapan grupta istikrarlı serebral kolin düzeyleri sağlarken, kontrol grubunda kolin düzeyleri arttı. Katılımcıların fiziksel zindelikleri de gelişti: Antrenman döneminden sonra kardiyak verimliliklerinde artış gösterdiler. Genel olarak, bu çalışma fiziksel egzersizin sadece fiziksel zindeliği geliştirmediğini, aynı zamanda hücreleri koruduğunu da ileri sürmektedir.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın