İz Bırakmak

Yaşam….kimisi için nefes alıp verdiği, her şeyi akışına bırakıp olması gerektiği gibi yaşanılan ve son bulan bir zaman dilimini ifade ederken, kimisi için de farklı anlamlar yüklenen ve aslında uzun görünen fakat geriye dönüp baktığında o kadar da uzun olmayan bu zaman diliminde hayatın anlamına dair soruların sorulduğu, çoğu zamanda yanıtlanamayan cevaplarla dolu bir süreç, olarak görülür.

“Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra, ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise bir tek yerde kabul ediyorum. Yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta.” Çetin Altan bu sözüyle hayatı bize özetliyor. Yaşadığımız ömür bize verilen en büyük hediye aslında. Bu ömrün her salisesinin değerinin farkında olarak ve boşa harcamadan yaşamak gerek. Çünkü yaşadığımız hayat ancak yaşayabildiklerimiz kadar var olacaktır.

Bu hayatta başarılıda olacağız, yenilgiyi de göreceğiz, mutluluktan ayağımızın yere basmadığı zamanları yaşayabileceğimiz gibi, acıdan gözyaşlarımızı dindiremeyeceğimiz zamanlarımızda olacak. Tüm bunların toplamına yaşam denecek. Acı ve tatlı zamanlarıyla yaşanmış olan yaşam.

Herkesin inandığı değerleri, uğruna hayatını bile feda edebilecek kadar önem verdiği doğruları vardır. Bu bazen bireysel olabildiği gibi, bazen de tüm topluma mal olabilmektedir. Tarihe dönüp baktığımızda yaşadığı toplum ve gelecek nesiller için yaptığı fedakarlıklarla, fiili olarak olmasa da yaptıkları ile yaşayan bir çok kahramanın varlığına tanık olmaktayız. Bu herkesin kahraman olacağı anlamına gelmiyor tabiî ki. Ama hayata bir iz bırakmak, ben de geçtim bu dünyadan diyebilmek adına, arkanda somut bir şey bırakmak gerekir. Hele de bırakılan şey, geride kalanlara örnek olacak, yol gösterecek ve geleceğe dair ışık olacak bir iz ise o zaman gerçekten bu dünyada yaşamış oluyorsun. Sessizce var olup gitmemişsin demektir.

Tarihe dönüp baktığımızda her dönemde tarihte iyi veya kötü izlerle anılan birçok kişiye tanık oluyoruz. Kötüler yaptıkları zalimliklerle anıldığı gibi iyilerin yaptığı fedakarlıklar geç de olsa fark ediliyor ve yeni nesiller tarafından hakları teslim ediliyor. Yine de o dönem için aslolan çekilen acılar ve yapılan haksızlıklar oluyor.

Tarih bu anlamda tekerrürden ibaret. Her dönem güç hırsına bürünmüş bir iktidar ve haksızlığa uğrayan bir kitle oluyor. Toplumun küçük bir kısmı tarafından görülen haksızlıklar, çoğu kesim tarafından umursanmıyor. İnsanlar ancak açlık grevleriyle seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Yine de görmezden geliniyorlar. Evet tarih tüm yaşananların hepsini kayda geçiriyor ama aslolan insanların çektiği acılar ve yitirilen hayatlar oluyor.

Bizim tarihimizde de zulüm her daim olmuştur ve görünen o ki var olmaya devam edecektir. Her dönemde bir zalim ve bu zalimin karşısında direnen ve zulme uğrayan bir halk var olacaktır. Ya sessiz kalıp yapılanları izleyeceksin ve bu dünyada sessizce var olup gideceksin. Ya da sende tarihe iz bırakanlardan olacaksın.

Hayata, iyilerin ve kötülerin bıraktığı izlerle, yaşanılan haksızlıklara rağmen yüreğimizi aydın, vicdanımızı diri tutarak yaşamaya devam edeceğiz. Büyük ustaya da kulak vererek: “Bizim kalbimiz hep kırıktır çocuk. Ama, yinede eksik etmeyiz sol cebimizden umudu..”

Bunları da sevebilirsiniz