İbretlik Bir Öykü

İzmir Mavişehir’de, Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Açık spor alanı’ olarak ayrılmış olan 115 dönümlük alan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, İzmir BŞB’nin haberi bile olmadan imara açılıyormuş.

Mavişehir gibi konut yoğunluğunun çok fazla olduğu bir bölgede, Belediye planlarının dikkate alınmadan, Ankara’dan imar izni çıkaracak plan değişikliği yapılması, BŞB Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun büyük tepkisine neden oldu.

Ben o bölgede oturuyorum. Gerçekten de, bina yoğunluğu öylesine fazla ki, sözü edilen alan imara açıldığı takdirde, -trafiğin kördüğüm olması bir yana- soluk alacak yer kalmayacak.

 

                               İLGİNÇ BİR TEZGAH!

Belediyenin yürürlükteki planlarında spor alanı olarak görülen bu araziyi, TOKİ özel mülkiyet olarak birilerine satmış!

Satın alanlar elbette bu alanın niteliğini bilerek satın aldılar.

Aldıktan sonra Belediye’nin kapısını aşındırmaya başlamışlar.

Belediye de onlara; “Siz buranın spor alanı olduğunu bilerek aldınız. Burayı imara açamayız!” diye yanıt vermiş.

Elbette AKP yönetiminde çare tükenmez! Birileri bu mağdurların(!) ellerinden tutarak Ankara’ya götürünce, oradakileri ikna etmek zor olmamış.

Ve Belediyenin, İzmir’i korumak için yapmadığı imar değişikliği, orada yapılıvermiş!

Bu ‘yüce’ müdahaleden habersiz olan Başkan Kocaoğlu önünde bir yazı bulunca öfkesinden ne yapacağını bilememiş.

Çünkü Bakanlık, yapmış olduğu imar değişikliği için kendisinden ‘görüş’ soruyormuş.

İzmir’le, İzmirliyle, Başkan Kocaoğlu ile dalga geçer gibi!

                                   KAMU VİCDANIYLA YANIT!

“Yargıya gideceğiz,” diyor Kocaoğlu!

Elbette yargı aşaması yerine getirilmeli. Getirilmeli de, 115 dönümü imara açmak için Bakanlığı ikna edenlerin önünü kesmek o kadar kolay mı?

Hem sonra bu Bakanlık, böylesi ‘rant’ değişikliklerini yapabilmek için daha önce ne yasalar değiştirdi, biliyor musunuz!

Eğer yargıdan da olumlu haber gelmezse iş İzmirliye düşecek gibi görünüyor.

Yasaları değiştirerek kamu yararıyla oynayanlara, kamu vicdanıyla yanıt vermek!

İzmirli nasıl bir tepki gösterebilir?

Kılıçdaroğlu’nun yaptığını, İzmir boyutunda yaparak. Yani bir tür ‘Sivil İtaatsizlik’ yolunu kullanarak!

böyle bir eylemi gerçekleştirmek için koşulların uygun olup olmadığı sorgulanabilir.

Evet koşullar çok uygun; Gerekçe var, irade var ve önderlik var!

A-    Gerekçe hazır; Kendi çıkarları için karar alan, halkın gereksinimini göz ardı ederek kamu vicdanını yaralayan bir uygulamaya var ortada…

B-    Halk hazır; Toplumsal bilinci yüksek, yapılan uygulamadan zarar gören ve buna tepki göstermeye hazır bir halk var İzmir’de…

C-    Önderlik hazır; Halkın duyarlığını harekete geçirebilecek, güvenilir bir kişi var İzmir’in başında; Aziz Kocaoğlu.

                                        TOPLUM, SİVİL İTAATSİZLİĞİ BENİMSEDİ

Sivil İtaatsizlik denince herkesin aklına hemen Gandi’nin ünlü ‘tuz yürüyüşü’ geliyor ama daha birçok eylem var aynı türde.

Gezi eylemleri sırasında hareketsiz duran bir genç vardı. İşte onun yaptığı protesto da bir tür sivil itaatsizlik eylemiydi.

Eğer yargı, imar değişikliğini iptal etmezse ve eğer bir eyleme karar verilirse, bu eylemin ‘Sivil İtaatsizlik boyutlarında kalmasına özen gösterilmeli.

Yani;

      1- Asla şiddete başvurulmamalı…

2-      Bu eyleme katılacak olanlar, şiddete başvurma potansiyeli olanları asla aralarına almamalı…

3-      Hareket; barışa zarar vermemeli. Kamu vicdanından yola çıkarak halkı arkasında hisseden hareket, kendisini sorgulayacak gelişmelerden uzak durmalı…

4-      Kurallara karşı çıkmak ilke olarak kabul edilmese de, kuralların zorlanması hatta ihlali söz konusu olabileceğinden, harekete katılanlar, yönetimin cezalandırıcı yöntemlerinden zarar görmeyi göze almalı…

“Peki ama bu kadar masum ve zararsız bir hareket nasıl yapılabilir,” diye sorulduğunda insanın aklına, bütün Karşıyaka ve Çiğli halkının, imara açılmak üzere olan alanda toplanması geliyor.

Binlerce, on binlerce kişinin o alanda toplandığını düşünün!

Alanın, basit bir protestodan öte, -belediyenin planlamasına uygun olarak- bir spor ve şenlik alanı haline getirildiğini…

Ve bunun bir iki gün değil, halkın dönüşümlü katılımıyla aylar sürdüğünü getirin gözünüzün önüne!

Kamu vicdanını yaralayan hangi uygulama durabilir ki bunun önünde?

Bunları da sevebilirsiniz