Liberal Pişkinliği Yetmez Ama Evet İhaneti…

Türkiye’nin bugün içinde yaşadığı sürecin sorumlularından eski solcu, dönek, liberal, küreselleşmeci ekip, rezil rüsva olmuş durumda.

Bir çoğu pişman, kimileri suskun…

İnsan içine çıkacak yüzleri yok bana kalırsa.

Bu ekip arasında tek tük pişkinler çıkıyor.

Son olarak kumpas davalarının tetikçilerinden Ahmet Altan, Fetö’cülükten yargılandığı davada Balyoz davasını savundu.

Onlarca masumun yıllarca zindanlarda yok yere mahküm edilmesinin sorumluları arasında olmak zor tabi.

Hukukun yanında kamu vicdanında da aklananlar  için hala kin ve öfke kusuyor.

Bu kez yargılandığı davada ” Balyoz darbe planı yoktur diyen var mı ” sözleriyle emperyalizmin sahneye koyduğu iktidar ve fetö’nün uyguladığı kumpas davalarını büyük bir pişkinlikle savundu…

***

Bir pişkin daha var. Sözüm ona bilim adamı Alı Nesin…

Babasının kemiklerini sızlatan Ali…

Geçen hata ortaya çıktı, ” Bugün olsa yine yetmez ama evet derdim” incisini döktürdü.

Nerelere, kimlere selam çaktığı malum, ardından hızını alamadı Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi binasına taktı.

Bakın sosyal medya hesabından şunları yazdı:


“Burası Ankara Üniversitesi, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi binası. Bu çirkin binayı yapan, yapmakla kalmayıp çok beğenip aydınlatan, en az dört bayrakla donatan, Atatürk’ün oldukça basit bir cümlesini üniversite duvarına kazımaya değer gören zihniyet elbette öğrenciler için bir masa, iki bank, üç güneşlik koymayı akıl edemezdi. Çünkü bu dalkavuk sefiller için genç ile davar arasında bir fark yoktur.”


1935 yılında kurulan ve duvarında Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözünün yazmasını da eleştiren Ali Nesin, “Bu dalkavuk sefiller için genç ile davar arasında bir fark yoktur” dedi.

Bak sen, sefil bir durum…


Atatürk’le, cumhuriyetle bu denli derdi olan sözüm ona bilim adamı Alı Bey, ilim yerine ne yazılmasını isterdi acaba?

” İtaat et, Biat et, rahat et ” mi desek ?


En iyisi  bu tayfa Için  ” muteber” sayıldığı dört yıl önce yazdıklarımı anımsatayım, güncelliğini koruyor çünkü:


” AYM’nin Balyoz davasıyla ilgili kararından sonra “pek radikal bir liberal” baktım ekranda konuşuyor.
Biraz mahcubiyeti de var, ancak kararı ve tahliyeleri onaylıyor hazret.
Hak yerini bulmuş bir nevi!
Bu nasıl bir tutumdur, bu nasıl aymazlıktır?
Bu nasıl bir yüzsüzlüktür?
Bir bölümü “eski solcu, dönek” bu liberal tayfa, AKP’nin çok işini gördü.
Erdoğan’ın değirmenine çok su taşıdı.
Merkez sağın muhafazakâr kalemşorlarıyla iş tuttu.
Yıllardır o televizyon bu televizyon koştular.
Yargısız infaz yaptılar, ihbar ettiler.
Sözüm ona özgürlükçüydüler, özel yaşam ihlallerini, on binlerce insanın telefonlarının dinlenmesini sineye çektiler.
Unutmadık…
En ufak muhalefete bile dayanamayıp, insanları Ergenekoncu, darbeci diye suçladılar.
Kan damladı gazetelerinin manşetlerinden, köşelerinden.
Ölümleri, acıları, haksızlığı, hukuksuzluğu, sahte delilleri, tezgâhları görmezden geldiler.
Ya da görüp, bir dizi “ama”yla memleketin bağırsaklarının temizlendiğini söylediler, utanmadan.
“Yetmez ama evetçi” kimlikleriyle cadı avını meşru kıldılar… 

***

Adlarını saymaya değer görmediğim bu tayfa, emperyalizmin kendilerine biçtiği tarihsel görevi başarıyla oynadı.
Sözüm ona “aydın” sıfatıyla ülkeye, halka ihanetin en uç örneklerini sergiledi.
Kimisi ödülünü aldı, köşeyi döndü zengin oldu.
Kimisi ise onca yandaşlığın hayrını görmedi.
Ama bugün tümüyle “acınacak” bir tablodur karşımızdaki.
Siyasal İslamcı bir iktidardan, cemaat örgütlenmesinden ve her ikisinin ortaklığından “demokrasi” çıkacak sandı bu beyler.
Sandılar mı, yoksa çıkarları her şeyden önemli miydi, ayrı konu.
Bu ülkeyi, insanlarını, halkı düşünmedikleri açıktır.
Adım adım gericileştirilen bu topraklarda, sürekli bağırıp çağıran, toplumu ayrıştıran, ötekileştiren bir lideri “vesayeti yıkıyor” diye kahraman yaptılar adeta, alkışladılar.
Bunların kimisi üniversitelerde görevli, siyaset bilimci, akil adam, “kanaat önderi”…
Kimisi ihanetleriyle çoktan ıskartaya çıkmış zevat.
İyi kötü itibarları vardı bir zamanlar. Yerle yeksan oldu şimdi.
“Cumhuriyetin kurucu felsefesiyle hesaplaşacağız” derken, daha geriye gittiler, ortaçağ zihniyetiyle iş tuttular.
Tuttular çünkü, o zaman destekledikleri zihniyet, bugün sayısız vahşete imza atan, savaşlarda bile görülmedik sahneleri yaratan, katlettikleri insanların kafasıyla futbol oynayan IŞİD’e “terör örgütü” diyemiyor.
Ülkeyi yöneten iktidarın konsolosluk görevlilerinin de dahil olduğu onlarca Türk’ü rehin saymadığını konuşamıyor.
Susuyorlar…
Ama ne oldu?
AKP, işleri sağlama alınca, bu aymaz neo-liberalleri kullanılmış peçete gibi bir kenara attı.
O peçetelerde hangi lekeler var, yanıtını size bırakıyorum.
Erdoğan, sırtında küfe taşımadığını söyledi, “artık sizi taşımaya gerek yok” dedi bunların suratına.

Özür dile bari, özeleştiri yap, “yanıldık” de hiç olmazsa, günah çıkar.
Birkaçı dışında, nerede?
Tayfanın kimisi ayıldı, kimisi de bayıldı.
Kimileri mahçup oldu, kimileri utandı.
Kimileri “yanılmışız” dedi, bazıları “aldatıldık”!
Kimileri ise artık alacakları yeni bir viraj kalmadığından bütün gerçekleri inkâr ederek, aşağılanmalara boyun eğerek sustu.
Böylece çok küçük kaldılar… ” 

***

Bunları da sevebilirsiniz