Referandum Sonrası Bir Analiz

Bir referandum geçirdik.

Korkunç ve baskıcı bir sürecin ardından güya tarafsız bir oylama yapıldı.

Ve güya ‘evet’ oyları fazla çıktı.

(Elbette, mühürsüz olarak kullanılan oylar, sadece ülkemizin iç huzurunu bozmakla kalmayacak, ülkemizin uluslararası alanda da tartışılmasına yol açacaktır.)

Referandum sürecine bir göz atarak, partiler ve kişiler boyutunda siyasi bir değerlendirme yapalım, bakalım nasıl bir tablo ile karşılaşacağız:

1- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandumdan kazançlı çıkmış gibi görünse de, bu bir ‘Pirus Zaferi’ olmuştur.

Referandumun, OHAL’in varlığından yararlanarak oluşturulan otoriter ortamda yapılması, ‘hayır’ sözcüğünü ağza almanın bile ‘terörist’ olmakla eşdeğer tutulmasına rağmen sadece iki puan farkla ‘evet’ çıkması bunun en büyük kanıtıdır. Eğer bu oylama tarafsız koşullarda olsaydı, ‘hayır’ oylarının yüzde altmışlarda olacağını düşünenler hiç de az değil. Artık bundan sonra Sayın Erdoğan için iniş ve yıkım süreci başlamış bulunmaktadır.

Zaten var olan OHAL yetkilerini kullansa da, bu anayasanın kendisine vereceği diktatörlük yetkileriyle istediğini yapmaya kalksa da, bu %51 oy kendisine yetmeyecektir.

Ayrıca bu yetersiz ‘evet’ sayısı kendisini bir yol ayrımına getirmiş bulunmaktadır;

Ya tehlikeyi görerek daha yumuşak bir tutum sergileyecek…(Ancak buna onun sert ve otoriter yapısı izin vermez.)

Ya da, yüzde kırk dokuz alarak özgürlüğün ışığını gören, ülkenin diğer yarısı üzerindeki baskısını daha da artıracaktır…

Sayın Erdoğan unutmamalı ki, onun gözündeki ‘diğerleri’ artık kolay lokma değildirler.

Eğer böyle bir diktatörleşme yoluna girerse, Sayın Erdoğan’ı nasıl bir geleceğin beklediğini kestirmek zor olacaktır.

2- CHP ve Kılıçdaroğlu’na gelince; Bu süreç sonunda ‘hayır’ cephesinin aldığı oy, Sayın Kılıçdaroğlu’nu iştahlandırmış olabilir. Bu oyu kendisine mal ederek, CHP’nin başında daha uzun süre kalmayı planlamış olabilir. Belki çevresindekiler de, bu oyların ilerde CHP’ye geleceğini söyleyerek Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı sürdürmesini isteyebilir.

Ancak bu büyük bir yanılgı olacak ve CHP’ye zarar verecektir.

Kılıçdaroğlu, alınan ‘hayır’ oylarını göstererek CHP’lilerin gözlerini boyayabilir ve bu yolla Genel Başkan olarak CHP’nin başında kalmaya devam edebilir. Ancak bu durum onun, CHP’nin önünü tıkamaya devam etmesi anlamına gelecektir.

Eğer gerçekten de Kılıçdaroğlu, mantıklı bir değerlendirme yapmaz ve CHP’ye soluk aldırmak için ayrılmazsa, bu partinin geleceğiyle oynamış olacaktır.

Bu referandum sürecinde herkes gördü ki, liderlik nitelikleri açısından CHP büyük değerlere sahiptir.

Üstelik bu sürecin CHP’deki iç yapıya kazandırdığı bir başka şey de, işbirliği kültürünün anımsanması olmuştur. Yarın ortaya çıkabilecek bir liderlik yarışında, CHP içindeki alışılmış kliklerin yerini artık uzlaşının alabileceği yönünde umutlar belirmiştir.

Ancak bütün bu olumlu gelişmelerin ilk şartı, Kılıçdaroğlu’nun kendini bilerek tıkanıklığı açmasıdır. Yoksa CHP bir şansı daha kaçırmış olacaktır.

3- MHP ve BAHÇELİ: Referandum oylamasında anlaşılmıştır ki, Bahçeli’nin siyasi saygınlığı artık çok azalmıştır. MHP’yi tam olarak AKP’nin stepnesi yaparak Sayın Erdoğan’a gösterdiği ‘biat’ nedeniyle, gelecekte onun ‘lütfuna’ sığınmaktan başka şansı kalmamaktadır.

Onun bu nedeni anlaşılmayan tutumu nedeniyle, MHP’lilerin referandumda Bahçeli’ye gösterdiği tepki, demokrasi tarihine geçecek değerdedir.

Neresinden baksanız yüzde on beş, yirmi olan MHP oylarının, yaklaşık dörtte üçünün Bahçeli’ye karşı çıkarak ‘hayır’ olarak kullanılmış olması, Bahçeli’ye bir ders niteliğindedir.

Bunun normal yansıması elbette Bahçeli’nin istifa ederek MHP’nin zincirlerini çözmesi olmalıdır.

Keşke bunu yapabilseydi de, akşamları televizyon karşısında gerilimli dizileri izlerken, yüreği korkuyla çarpmasaydı.

Sayın Bahçeli bir televizyonda ‘dizileri’ çok sevdiğini ve iki diziyi sürekli izlediğini söyledi. Söylediği dizilerin ikisi de gerilimli dizilerdi.

Şimdi düşünün, gece gündüz Meral Akşener’i nasıl ‘harcayacağını’ düşünen ve onu bir ‘öcü’ gibi gören bir kişi, gece izlediği gerilim filminde onu anımsayarak korkmaz mı?

Bu bağlamda Sayın Bahçeli’ye bir iki sözüm var;

Sizinle aynı koalisyonu paylaşmış eski bir siyasetçi olarak size önerim, şu dizileri ağız tadıyla izlemeniz için MHP Genel Başkanlığı’nı bırakmanızdır. Yoksa sizin, Sayın Erdoğan’a biat edişinizin altında, onun ‘Başkan Yardımcısı’ olmayı düşündüğünüzü sanmıyorum. (Bunu biliyorum ama, sizin nasıl olup da, ağız dolusu hakaret ettiğiniz Erdoğan’ın kanatları altına girmeyi kabul ettiğinizi bir türlü anlamış değilim.)

4- MERAL AKŞENER, ÜMİT ÖZDAĞ ve MHP’li Muhalifler;

Şu bir gerçek; bu referandum kampanyasının parlayan yıldızı Meral Akşener ve arkadaşları oldu.

Bütün engellemelere, saldırılara, hakaretlere rağmen, adım adım dolaştıkları Türkiye’de, AKP’ye en güçlü muhalefet eden ve söyledikleri etkili olan onlardı.

Artık her kesimden herkesin gözü Akşener’in üzerinde olacaktır. Ne yazık ki, kendisine düşman kesilenler de ellerinden geleni arkalarına koymamaya devam edeceklerdir. Sayın Erdoğan ile el ele vermiş olan Sayın Bahçeli’nin ona ve arkadaşlarına karşı yapacaklarını zaman gösterecektir.

Komplolar, dedikodular, saldırılar, çamur atmalar bundan sonra da sürecektir.

Ancak, görünen o ki, Meral Akşener kolay yılgınlık gösterecek bir siyasetçi değildir, olmayacaktır.

Uzun zamandır her partiden insanımızın gündemine giren ve verdiği mücadele ile büyük bir saygınlık kazanan Meral Akşener, geleceği iyi planlamak zorundadır.

Sadece MHP’den alacağı oylarla yetinmemeli, uygulayacağı politikalarla, AKP ve CHP dahil, her partiden olanlara da yönelmelidir. Çünkü yarattığı albeni, hepsini az veya çok etkilemiştir.

 

5- Bir de DENİZ BAYKAL’dan özellikle söz etmek istiyorum. Sayın Baykal da bu referandum sürecinde yeniden parlamış bir siyasetçidir.

Onu izleyenler, onun donanımında bir lider olmadığını görerek hayıflanmışlardır herhalde. Eline aldığı mikrofonda konuşurken, çocukların dondurma yaladığındaki zevk içinde olduğunu gördüğümüz Deniz Baykal’ı meğer ne çok özlemişiz…

Özetle;

Bu referandum, Sayın Recep Tayyip Erdoğan için bir Pirüs Zaferidir. Bu yalancı zafer onu otoriterleşmeye/diktatörleşmey e götürebilir…

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, alınan yüzde kırk sekiz oyu kendine mal ederek, yerinde kalmaya devam edebilir ki bu CHP’lilerin umutsuzluğunun sürmesi olacaktır.

Sayın Bahçeli, zaten azalmış olan saygınlığıyla sadece kendisinin değil, -eğer başkanlığından ayrılmazsa- MHP’nin de geleceğini karartmaya devam edecektir.

Meral Akşener ve arkadaşları, bu referandumun yıldızı olarak, geleceklerini planlayacaklardır. Her şey verecekleri kararlara, uygulayacakları stratejilere bağlıdır.

Bunları da sevebilirsiniz