Bizim Mahalle

Bizim yıllardır, sayfalarca yazarak, saatlerce konuşarak yapamadığımızı referendum sonuçları getirip önümüze koydu. Yaşamın öğreticiliği bu olsa gerek!


Topuyla, tüfeğiyle, parasıyla ve her türlü gücüyle halkın karşısına dikilen devlet (devletin şu andaki yöneticileri) insafsızlık, vicdansızlık ve sınırtanımazlık sergilese de Türk Milleti gelebileceğiniz yer burası dedi EVET takımına! Bu daracık kapıdan geçebildiklerine sevindiler. Referandum akşamı EVET takımının yüzüne yansıyan berbat görünüm unutulacak gibi değildi. Öyle olmasa bizim bildiğimiz RTE balkon konuşması zevkini kendisi dışında birisine bırakır mıydı?


EVET, her şeyden önce EVET diyenlere ve EVET heveslilerine zarar verecektir. Yalnızlaşma, tekleşme ve böylelikle bir kapana girme çağımızda karşılık bulacak bir durum değildir. Bahaneleri, gerekçeleri ve ağlaşma gereksinimleri ortadan kalkmıştır. Türkiye’yi uçurmak, dış ilişkileri düzeltmek, gönençli bir toplum yaratmak için engel yoktur artık EVET iddiacılarının önünde.


Hiç kuşkusuz EVET cephesinin bundan sonraki seyrinin izleyicisi olacağız! Bu buruk EVET’in sefasını sürdürmeme konusunda özenli ve kararlı olacağız.


Referandumda sonuç EVET çıksa da HAYIR açısından ve dolayısı ile de Cumhuriyet Türkiyesi bakımından net bir başarı olduğunu göz ardı etmemeliyiz.


Tam da burada Bizim Mahalle’yi konuşmak gerekir.


Bizim Mahalle’de bu başarıyı algılayanlar olduğu kadar algılayamamış olanlar ve algılamamakta ısrarlı olanların varlıklarını ve dirençlerini korudukları söylenebilir.


Gazetelerde ve başka pek çok kitle iletişim aracında felaket pazarlamacılığının sürdüğü; buna karşılık bu ürünlerin alıcılarının da bulunduğunu şaşırarak ve üzülerek gözlemlemekteyiz.


Referandum sonuçlarının ortaya koyduğu olumluluk onu değerlendirme yetisine sahip bir saiyaset kurumuyla birlikte o siyaset kurumunun önderlik ettiği kitlelere gereksinimi çok daha yakıcı kılıyor.


Bizim Mahalle kötü alışkanlıklarından kurtulmak ve kabuğunu kırmak zorundadır.


Referandum sürecinde kabuklarını kırarak topluma dokunan, onları anlamaya ve algılarını değiştirmeye çabalayan kitle örgütleri örneklerine rastladık. Çok sevindirici ve olumlu gelişmelerdi. Özellikle TGB (Türkiye Gençlik Birliği) ve CKD (Cumhuriyet Kadınları Derneği) olumlu örnekleri dağarcığımıza kazandırdılar. Siyaset kanadı ise hiç olmazsa daha az hataya düşerek katkı verdi bu sürece.


Buna karşılık kapalı salonlarda hemen tümü aynı görüşü paylaşan; EVET/HAYIR noktasında kararsızlığı bulunmayan kitlelere amigoluk yapmak da epeyce alıcı bulan; dahası beğeni toplayan kötü alışkanlıklar olarak var olmayı sürdürdü. Benzer tutum gazete köşelerinde de olanca hızla sergilendi. HAYIRCI’nın HAYIRCI’ya propagandası sayılabilecek bu gibi, vicdan rahatlatmaktan öteye geçmeyen etkinliklerin sonuca etkisi HİÇ’e yakındı.


Bizim Mahalle kendini değiştirmek, yenilemek durumunda.


Öncelikle, kendisi gibi olmayanları ve davranmayanları anlamak ve algılamak zorunluluğu vardır. Çok daha önemlisi kendisi dışındakileri itip, kakmaktan; küçümsemekten uzak durmalıdır Bizim Mahalleli.


Referandum Türkiye’de onyıllardır bir araya gelemeyen; deyim yerindeyse karşıt kutuplar olarak boy gösteren MHP tabanı ve CHP’yi ve dolayısı ile Cumhuriyetçi damarı ortak paydada buluşturmuştur. Bundan böyle, Bizim Mahalle’nin bu somut gerçek rehberliğinde söylem ve eylem geliştirmesi son derece önemlidir.


Dünyada yaşanan her ne varsa nedensiz değildir. Siyasette yaşananların da bu kuraldan bağışık olmadığını önemle vurgulamak gerekir. Son 15 yılda RTE ve AKP’ye yönelen yoğun ilgi söz konusu odakların becerilerinden çok seçenek oluşturma göreviyle yüklü olanların kofluğundan kaynaklanmıştır. Başka deyişle, AKP-RTE odaklı tüm oylar Cumhuriyet düşmanlığı, dinbazlık ve yobazlık yanlısı değildir.


Şu soru bu kitlelerle duygudaşlık yapmaya yardımcı olabilir.


“Siz hiç aç, açıkta kaldınız mı? Umutlarınızın tükenmesi noktasına sürüklendiniz mi?” Bu can alıcı soruya Türk Milleti’nin ezici çoğunluğunun birlik, bütünlük ve vatan duyarlılığını eklemek gerekir.


Referandum sonrasında ortaya çıkan tablonun gereken noktaya evrilmesi Bizim Mahalle’nin kendisini düzeltmesiyle olasıdır.


Son söz son zamanlarda yükselen “sokağa çağrı”ya ilişkin olsun! Gerçeğimizdir. Ülkemizde sokak hareketleri deneyimi yok denecek kadar azdır. Özellikle Gezi sürecinde kendisini gösteren deneyim sağduyuyla irdelendiğinde şiddet tutkunlarının fırsatçılığına da sahne olduğunu gösterir görmek isteyen gözlere. Gezi sürecinin sönmesinde siyasi önderlik yokluğu kadar marjinal ve parmakla sayılacak kadar az olmakla birlikte; şiddet fırsatçısı grupçukların payı da yadsınamayacak denli çoktur.


Başarıya erişmede çok daha güvenceli ve az riskli yollar dururken başarısızlık durumunda yıkıcı etkilere yol açacak serüvenlerden uzak durmak gerekir.


Bunları da sevebilirsiniz