Dünya Basınından Türkiye / İrlanda

5 Mayıs 2016 Türk Vatandaşları İçin Serbest-Vize Seyahati Hala Zor Gözüküyor: Avrupa Komisyonu tarafından yapılan bildiride AB’nin doğu komşuları ile sözleşmesinde Türk vatandaşları için serbest-vize seyahati en son aşamada istenilen düzeyde geçici olarak desteklendi. Altı aydan beri AB liderleri mülteci krizinin çözüm yolu olarak Türkiye ile ortak sorumluluğu öncelikle dikkate alıyor ve Türkiye’nin mültecileri tekrar kabul etmesi için görüşmeler değişimde Ankara’ya verilen taviz teklifleriyle hareket ediyor. Mart ayında biçimlendirilen anlaşma kapsamında AB, Ankara’ya fonlamada 6 milyar Euro avans verme sözünü teklif etti, AB üyelik görüşmeleri 2005’ten beri hareket ediyor ve Türk vatandaşları için serbest-vize seyahati vaadi üzerinde düşünüyor. Değişimde, Türkiye üzerinden Yunanistan’a seyahat eden mültecileri geri almayı Türkiye kabul etti. AB-Türkiye ilişkileri ve Türkiye bir gün AB üye ülkesi olacak beklentisi AB siyasilerinin uzun süredir en çok tartışmalı görüşlerinden biri. Mülteci krizi ön sıra meselesi olarak görülüyor. Sürgün edilmiş Türkler katılma görüşmelerinde öncelik listesinin altında kalıyor. Geçen yıl Avrupa kıyılarına 1 milyondan fazla belgesiz göçmenin ulaştığı görüldüğünde Brüksel’de Mülteci krizi için aranıp bulunan, daha önce görülmemiş bir çözüm olarak AB Türkiye’yle tekrar anlaşmıştı. Göze çarpan sorunlar; Türkiye’yle anlaşma tarafını tutan AB Komisyon Başkan Yardımcısı Frans Timmermans dün ; -krizin yüksekliğinde Yunanistan’a ulaşan mülteci sayısının bir günde 1000’den fazlayla kıyaslandığında bir günde 100’den aza isabet ettiğini –söyledi, Komisyon küçük ihtimalle vazgeçti fakat sözlerini kararlılıkla sürdürüyor. Komisyonun dün söylediklerinin beraberinde -Türkiye’nin Haziran’da serbest-vize seyahati için yeterli hale gelmede doğru yolda olduğu fakat 72 kıstastan 5’ini hala görüşmeye ihtiyacı olduğu- vardı. Beklenildiği gibi, ülkenin terör kanunlarında revizyon, yolsuzluk karşıtı önlemler ve yargı sorunları göze çarpan en aldatıcı sorunlar. Türkiye hükümetinin dayatacağı siyasi olacak ya da olmayacak değişiklikler bir sorun. Başka bir endişe AB üye ülkeleri Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye için serbest-vize seyahatini kabul etmede ki siyasal gönüllülüğü. Bazı ulusal başkentler 79 milyon Türk vatandaşına serbest-vize verilmesi ihtimaline karşı çoktan alarma geçtiler. Gelecek yıl Almanya ve Fransa’da olacak seçimler nedeniyle, her iki ülkede de siyasi kuruluşlar göçmen karşıtı platformlarda AB muhalifi parti çalışanlarına verilecek herhangi taze yeme gönülsüz olacak. The National Front’tan Marine Le Pen, Almanya’nın başbakanı Angela Merkel’i Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’la anlaşma yolunu takip ettiği için zaten vatan hainliği ile suçluyordu ve “Türkiye tarihsel, kültürel ve coğrafik olarak bir Avrupa ülkesi değildir” diyerek kendi görüşünü tekrarlıyor. Dolayısıyla, daha alaycı Ab izleyicileri için; Komisyon tarafından yapılan dünün açıklaması AB’nin klasik kelime oyunlarının bir örneği. Tam olarak bu çünkü birçok üye ülke Mart ayında AB-Türkiye Zirvesi prensiplerinde uygun bulunan vize serbestleştirilmesi için yeterli olmak fikrinde Türkiye’nin objektif kriterlere asla ulaşamayacağına inanıyor. AB’nin karar vermede soğuk adımları ayrıca tasarı gerçek olmadan önce çok sayıda engelle karşılaşmak zorunda önbilgisinde Komisyon olumlu tavsiyeler yapabilir anlamına geliyor. Ciddi gerginlikler; Mevcut durumda, Türk vatandaşları serbest sınır Schengen bölgesi ya da Schengen bölgesinde olmayan Britanya ve İrlanda gibi Avrupa’yı ziyaret etmek istiyor, Türkiye’de vize için yorucu bir süreçten geçilmesi gerekiyor. Bu uygulama sadece turistlere yok, ama profesyonel çalışanlar bir konferansa katılmak için ya da iş görüşmeleri için vizeye ihtiyaç duyuyor. Ayrıca Türkiye mağdur, gerçek şu ki Arnavutluk ve Bosna gibi AB’ye üye olmak isteyen diğer ülke vatandaşlarına karşı vize sınırlaması yok. R. Tayyip Erdoğan ile onun başbakanı Ahmet Davutoğlu arasındaki ciddi gerginlikler bu hafta Ankara’dan gelen haberler arasında, A. Davutoğlu’nun ülke için serbest-vize seyahatine özellikle çok umut bağladığı açık. AB vize serbestleştirilmesiyle ödüllendirirken tehdit; Türkiye-AB müzakereleri devam ederken Türkiye her zaman anlaşmanın dışına çıkabilir. Dünün haberi, Türkiye’nin AB’yi vize serbestleştirme yolunda rotada kalacağına inandırmada biraz zaman almış olabilir ama AB üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu’yla zorlu müzakere önünde duruyor. Türkiye basın özgürlüğü, hukuk kuralları ve siyasal farklılık ile ilgili asıl endişelere cevap vermediği takdirde Türkiye için serbest-vize seyahati ile ödüllendirilme hala biraz zaman alabilir. 7 Mayıs 2016 Erdoğan AB’nin Terör Yasalarında Değişiklik Yapma Teklifine Sert Cevap Verdi: Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan dün AB’ye göçü kontrol altına almak için anlaşma altında gerek duyulan terör yasalarında değişiklik yapmayı istemediğini söyledi. Açıklama; “ Biz kendi yolumuzda gidiyoruz, siz sizinkinde gidiyorsunuz” şeklindeydi. R. Tayyip Erdoğan’ın bu sert konuşması Başbakan A. Davutoğlu’nun şimdiye kadar Avrupa’yla müzakere ettiği göçmen anlaşmasını ve Türkiye’nin büyük ölçüde yerine getirdiği vaatleri adaylıktan çekildiği açıklandıktan sonra Türkiye ile olağan olabilecek ilişkilere dair ümitleri kaybedecek. AB Çarşamba günü üye ülkelere Ankara’nın Avrupa’ya ulaşan göçmenleri durdurmak için karşılık olarak Türklere serbest-vize seyahatini vermeyi sordu, ama “Türkiye hala AB standartları çizgisinde terör yasalarının getirilerini içeren bazı yasalarda değişiklik yapmak zorunda” dedi. Erdoğan yerel hükümet makamının bir açılış konuşmasında “Türkiye terör organizasyonları ve onların doğrudan ya da dolaylı olarak desteklediği güçler tarafından saldırı altında olduğunda AB bize terör yasalarını değiştirmemizi söylüyor. Onlar vizeleri ve bu şartı feshedeceklerini söylüyor, üzgünüm biz kendi yolumuzda gidiyoruz, siz sizin yolunuzda” dedi. 12 Mayıs 2016 AB-Türkiye Mülteci Anlaşması Daha İleriye Kaldı: Ankara önemli uzlaşmanın olmasına rağmen anti-terör yasalarının değişmeyeceğini söylüyor; Türkiye serbest-vize seyahatinin verilmesi için AB’nin anahtar şartı anti-terör yasalarında değişiklik yapmaya imkansız dedikten sonra dün AB’nin Türkiye ile mülteci anlaşmasının artan oranda hassaslaştığı görülüyordu. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile görüşmeyi takip eden Strazburg’daki konuşmada Bakan Volkan Bozkır Avrupa meselesi için “Türkiye Avrupa Komisyonu tarafından talep edilen anti-terör yasalarında değişiklik yapmayı istemiyor” dedi. 450’den fazla güvenlik memurunun PKK militanları tarafından öldürüldüğünü not ederek anti-terör yasalarındaki bu değişikliğin tamamen imkansız olduğunu ayrıca yasaların Avrupa standartlarına uygun olduğuna inandıklarını söyledi. Türkiye karşılaştırmalı anti-terör yasalarını içeren göze çarpan 5 kriteri sağladığında Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nin onayına bağlı olarak Komisyon geçen hafta Türkiye’ye Haziran’da serbest-vize seyahatinin verilmesine yeşil ışık yaktı. Türkiye Kürt militanlarla süregelen gerginliklerle baş etmede yasalara ihtiyaç duyduğunu tartışırken, insan hakları toplulukları yasaların ayrıca muhalif olanların bastırılmasında kullanıldığını söylüyor. Mart ayında kabul edilen AB-Türkiye göçmen anlaşmasıyla Türkiye’nin 79 milyon vatandaşına serbest-vize seyahati verilmesi en karşılaştırmalı görüşlerden biri, Avrupa’ya mülteci akınını durdurmayı Ankara’nın yardımıyla güvenceye almak için Türkiye’nin insan hakları ve demokrasideki zayıflıklarını dikkate almaması AB’yi suçlayıcı eleştiriler. Mültecilerin geri gönderilmesi; Dün R. Tayyip Erdoğan’ın önceki danışmanı uyardı; -serbest-vize seyahatinde önerilen taslağı Avrupa Parlamentosu engellerse Türkiye mültecileri Avrupa’ya geri gönderecek-,AK Parti yönetiminin kıdemli üyesi Burhan Kuzu twitterda söyledi; “yanlış karar verirlerse mültecileri geri göndereceğiz”. Kabul edilen AB-Türkiye tartışmalı anlaşması geçen hafta Başbakan A. Davutoğlu’nun görevden çekilmesiyle aksadı. A. Davutoğlu Türkiye üzerinden AB’ye giren göçmenleri azaltmaya inanılan anlaşmada görüşmeler kapsamında Alman yönetimiyle yakındı. A. Davutoğlu’nun istifa ettiği duyurusu büyük ölçüde Erdoğan’ın Türkiye’de siyasal güce hakim olma sıkıştırmasının işareti olarak görünüyor. Cuma günü yapılan sert konuşmada, Türkiye Cumhurbaşkanı “biz kendi yolumuzda gidiyoruz, siz sizinkinde” diyerek ülkenin anti- terör yasalarını değiştirmeyeceğini söyledi. Volkan Bozkır ve Martin Schulz arasındaki görüşme gerçekleşti, Avrupa Parlamentosu Başkanı geçen hafta Türkiye vize projesi üzerinde çalışmayı durdurmayı onayladı, tartışma; Parlamento sadece vize muafiyet projesinde 72 kriterin hepsi karşılandığı zaman çalışmaya başlayacağı. Temel haklar; Avrupa Parlamentosu’nun bu hafta Strazburg’daki genel oturumunda göçmen ve Türkiye ile anlaşma hakim, Parlamento’nun insan hakları komitesi Türkiye’deki siyasal durum ve insan hakları ve özgürlüğe baskı tehditleri ile ilgili endişelerini dile getirdi. Almanya Avrupa Parlamentosu üyesi Birgit Sippel, merkez-sol Sosyalistler ve Demokratlar grubu göçmenlik sözcüsü “Türkiye vatandaşları vize serbestleştirmesi istiyorlarsa o halde onların hükümetine uygun davranacaklar” dedi. “Bizim pozisyonumuz çok açık, biz gerekli kriterleri yerine getiren bütün ülkeler için vize serbestleştirmesini destekliyoruz. Diğer ülke vatandaşları gibi Türk vatandaşları içinde bu durum böyle. Fakat, biz bu kuralları esnetmeyeceğiz sadece göçmenlik krizine kolay bir çözüm bulmaya çalışıyoruz”. Güncel Avrupa sığınma politikası düzenlemelerinde Komisyon Başkan Yardımcısı Frans Timmermans “Dublin sistemi, mültecileri Avrupa ülkesine ilk vardığı zaman sığınma aramak zorunda bırakıyor, sistem çalışmıyordu” dedi. 23 Mayıs 2016 Yeni Gelen Kişi Erdoğan’ın Gücünü Sağlamlaştırıyor: Türkiye’nin yeni Başbakan tercihi beklenmiyordu ama Avrupa için hazır bulundurulan sürprizler olabilir. Binali Yıldırım, Türkiye iktidarındaki AK Parti’nin kurucu ortaklarından ve Ulaştırma ve Haberleşmeden sorumlu eski bakan, Ankara’da parti toplantısında olağanüstü bir seçim yapıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi olarak adaylığa koyulduğu görülen Binali Yıldırım %80 destekle kazanıyor. B. Yıldırım ile R.T. Erdoğan’ın bağı eskiye dayanıyor, Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olarak çalışırken B. Yıldırım İstanbul’un İDO vapur şirketinin başındaydı. Mülteci sorunları; Avrupa için Türk siyasetinde değişen başkan yeni zorluklar anlamına gelebilir. Geçen yıl kıtaya bir milyondan fazla mülteci ve göçmen akımı oldu, bu yıl 200.000’in ötesinde şimdiye kadar çoğunlukla Türkiye üzerinden bunun anlamı Avrupa geri göndermede Ankara’nın yardımı için kolaylaştırılmış vize düzenlemesi ve milyonlarca Euro teklif etmeye zorlanıyor. Avrupa’ya ulaşmaya çalışanların sayısı büyük ölçüde düşmüş ama Makedonya Yunanistan’la sınırını kapattığı için, Türkiye Mart ayındaki anlaşmada yerine getirmesi gereken yükümlülüklerinden herhangi bir asli adım attığı için değil. Türkiye batılı hükümetlere şüphe veriyor. NATO müttefiki olarak, Avrupa başkentleri kendi üyelerini destekleme gereği duyuyor, ayrıca Ankara değişmez tehdidi Suriye ile güney sınırı üzerinden IŞİD hücrelerinden kaçanlarla yüzleşiyor. Muhalifleri kısıtlama; Ama Kürt bölücülerle savaşlarında milyonlarca eve zarar verildi, milyonlarca kayıp verildi. Türkiye IŞİD kontrollü Suriye ile sınırında yeterince güvenlik sağlaması yapmamakla suçlanıyor, hükümetin Avrupa ile gergin ilişkileri var ve muhalifleri, medyayı ve muhalif siyasetçileri engelliyor. Türkiye’nin giden Başbakanı A. Davutoğlu 2009-2014 yılları arasında Dış İşleri Bakalı olarak hizmet verdi, Avrupa’yla göçmen görüşmeleri sürecinin çoğunu yönetmiş ve gittikçe otoritesi artan Erdoğan ile Avrupa arasında tampon olarak görülmüştür. Davutoğlu’nun akademik İngilizce konuşan ve diplomatik kitap yazarı olması ile beraber kültürlü bağlar sorunlu Orta Doğu’yu anlamak için doğru bir prizma olarak Türkiye’nin olumlu bir rolünü resmeder, B. Yıldırımı böyle birikiminiz üzerine çağırabilirsiniz. Eleştiriler; “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ne istiyor: uluslararası sahnede yalnız otorite olmanın yanında Türkiye’de güç kaynaklarının tabanında onun görüldüğü başkanlık sistemini getirerek ülkedeki gücünü sağlamlaştırmak” diyor. 24 Mayıs 2016 İnsani Yardım Zirvesi Bozuk Sistemle Mücadele Etmeyi Amaçlıyor ama Esas Figürler Eksik: Küresel liderler bozuk sistem ile mücadeleyi amaçlayan 1. Dünya İnsani Yardım Zirvesi’nde milyonlarca yardıma ihtiyacı olan insan için bir araya geldiler. Konferans Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından organize edildi, 150 siyasal lider ve 6.000 delege organizasyona katıldı. Fakat USA Başkanı Barack Obama, İngiltere Başbakanı David Cameron ve Rusya Başkanı Vladimir Putin gibi esas figürler organizasyona katılmadı. Fransa Başkanı François Hollande ayrıca yoktu. Bay Ban, zirvenin yükselen insani krizlerin çözümü ve bu çözümleri sağlayacak siyasi iradenin kurulmasında önemli yeri olduğunu söyledi. Dünya çapında tahmini 125 milyon insan, insani yardıma muhtaç ve bunun 60 milyonu yerinden edilmiş evsizleri içeriyor. Bay Ban iş dünyası liderlerine, yardım kuruluşlarına ve hükümetlere seslendi, 2030 yılında yerinden edilen insanların sayısını yarıya indirmeyi vaat etti. “Biz farklı bir gelecek şekillendirmek için buradayız. Bugün ilan ediyoruz: biz bir insanlığız, paylaşılan sorumlulukla” dedi. Katılımcılar, uluslararası çerçevede göçmenler ve sığınmacılar, göçmenlik için daha yasal yollar, göçmen kaçakçılığıyla mücadele, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin ortadan kaldırılmasını tartıştılar. Konferans ayrıca insani yardım mali sorumluluk ve finansmanında şu anki fikir ayrılığı ile donörler ve servis sağlayıcılar arasında köprü kurarak bir uzlaşma önerdi. Zirve, Almanya Başbakanı Angela Merkel Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ve İrlanda Başkanı Michael D Higgins gibi politik liderlere ev sahipliği yaptı. Erdoğan bu zirvenin hayatını büyük sıkıntılar altında sürdüren milyonlarca insan için hayırlı sonuçlar doğuracağı konusunda umutlu olduğunu söyledi, “Acı renk, ırk, dil ya da din bilmez. Biz kapılarımızı ya da sınırlarımızı insanlara asla kapatmayacağız. Biz uluslararası topluluğun liderleri ve sorumlu bireyleri olarak yalnızca ortak prensipler ve amaçlar altında çalışırsak başarılı olabiliriz” dedi. Erdoğan Birleşmiş Milletler konseyini daimi üye olarak 5 ülkeden fazla olması gerektiği konusunda eleştirdi. “Bütün insanları beş ülkenin siyasal çıkarlarına hapsetmek mantıkdışı, vicdana aykırı ve adil değil” dedi

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın