ANTROPOSEN

Üzerinde dolaştığımız, hatta kimi zaman kendimizi alamayıp kocaköye dönüştürdüğümüz için şişindiğimiz gezegenimiz kestirimlere göre 4.6 milyar yaşındadır. On bin hadi bilemediniz 15 bin yıllık insan uygarlığını insanlı tarih bağlamında taş çatlasa 2.5 milyon yıl geriye götürebiliyoruz. Yerküre tarihi bir denize benzetilirse, insanlık tarihi onun yanındaki su birikintisine eşdeğer uzunluktadır.


Yerkürenin görece yeni varlıklarından insanın adını yeni bir jeolojik çağa verme noktasına geldiğini biliyor muydunuz?


Hadean’dan başlayarak içinde bulunduğumuz Holosen’e uzanan jeolojik çağlar insanlık tarihini dilimleyen binyıllarla ölçülemeyecek denli uzun. En kısa jeolojik çağ bile onbinlerce yıl uzunlukta. Haberlere bakılırsa Buzul Çağı’nın sona ermesiyle başlayan Holosen’in günleri sayılıdır.


Jeolojik çağları adlandırmayla işlevli Uluslararası Stratigrafi Komisyonu yeni bir çağın başlangıcını tartışmayı gündemine almış durumda. Bir grup bilimci insanoğlunun son iki yüz yılda yerküreye yaşattığı evrimin insansız çağlara bedel olduğunu savlıyor. Bilindik sıradan kibirli insan davranışı mı yoksa akılcı gerekçeleri var mı?


Bilindiği gibi kutsal kitabın anlaşılması Rönesans’ın mayası olmuştur. Kutsal kitabı anlayan insanın onu sorgulamaya başlamasıyla birlikte hem yerkürenin hem de onun kimilerine göre “ayrıcalıklı varlığının konumu” yerle bir olmuştur. Sanayi Devrimi ile kendisini gösteren Bilimsel Devrim son 200 yılı özetidir.


Buhar gücünün kullanımıyla kendisini gösteren fosil yakıt çılgınlığının göldeki su damlasına eşdeğer insanlı dönemde kısa zaman aralığına sığdırılan başdöndürücü değişimleri tetiklediğine kuşku olmasa gerek. Örneğin, nükleer silah denemelerinin doğada bıraktığı izlerin binlerce yıl silinemeyecek türden değişimlere yol açtığı artık kolaylıkla saptanabilen bir durum. Diğer yandan yoğun insan yaşamına sahne olmayan Grönland’daki bir gölün dibinden çıkartılan çökeltilerin de Holosen dönemle bağdaşmayan özellikler içeriyor oluşu bir başka çarpıcı bulgudur.


Olumlu olup olmadığı tartışılsa da insanın yerkürede önemli bir iz bıraktığı ve deyim yerindeyse yerkürenin her karışına imzasını kazıdığı söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında, bizlerin yeni bir jeolojik çağın başlangıcına tanıklık etmemize olanak verebilecek koşulların oluştuğu söylenebilir.


Yerkürede bir kaç milyon yıldır varlık gösteren insanın 10 bin yıllık uygarlığı sonrasında çağ değiştirecek noktaya gelmiş olması dikkate değer bir durumdur. Bu etkileyici ve dikkate değer durumun yerküreyi ve onun bugünkü egemeni insanı olumlu bir noktaya götürüp götürmeyeceğini, övünç duyulacak bir evrilmeye yol açıp açmayacağını zaman gösterecektir!


Bilimciler yeni jeolojik çağa ANTROPOSEN adını verirlerse bu önemli gelişmenin insan ve bir parçası olduğu doğa için övünç kaynağı olup olmayacağı belirsizdir.


İnsan Çağı’nın insanın ve doğanın sonunu getirmemesini dileyelim! Dilemekle yetinmeyelim! Olumsuz sondan uzak durmak için çaba gösterelim! Asıl bu çabanın sağlayabileceği olumlu sonuçların biz insanlar için onur ve gurur kaynağı olacağından kuşku duymayalım!


Kaynakça


Herkese Bilim Teknoloji, 15 Nisan 2016. Antroposen-İnsan Çağı, İnsanoğlu yeni bir jeolojik dönem mi başlatıyor?


Bunları da sevebilirsiniz