Bir Kereliğine Tecavüzü Meşru Kılma!

Karaman’da 9-10 yaşlarındaki 10 erkek çocuğa yönelik cinsel istismar uygulandığının ortaya çıkmasıyla korkunç iddialar arka arkaya gelmiştir. Söz konusu olayların gönüllü olarak kurs veren öğretmen Muammer B. tarafından Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) bağlı evlerde ve Ensar Vakfı’na bağlı evlerde gerçekleştiği ifade edilmiştir. Aileleriyle birlikte Karaman Devlet Hastanesi’ne giden çocukların uğradığı istismar, doktor raporuyla belgelenmiş ve suç duyurusunda bulunulmuştur. Hazırlanan iddianamede cinsel istismarın 2012, 2013, 2014 ve 2015 yılları arasında gerçekleştiği yer almaktadır. Adli Tıp raporu ile 10 çocuktan 6’sında kesin tecavüz bulgusu saptanmış. 3 çocukta zaman geçtiği için tecavüzün kesin ispat edilemediği ancak gerçekleşme ihtimalinin kuvvetli olduğu bilgisi yer almış. 1 çocuk için ise tecavüz değil istismar olduğu belirtilmiştir. Karaman Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan kamu davasında Muammer B., ‘çocuğun cinsel istismarı’, ‘hürriyetten yoksun bırakma’ ve ‘çocuğu müstehcen yayınları okumaya ve seyretmeye teşvik’ suçlamalarıyla 350 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanacağı açıklanmıştır. Haberin duyulmasıyla kamuoyunda büyük bir tepki ortaya çıkarken; adı geçen vakıflar için mantık dışı savunmalar yapılmıştır. Söz konusu Ensar Vakfı’nın Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine yakınlığı bilinmektedir. Bu vahim olay karşısında hükümet organları dahi vakfın mağduriyetine dair savunucu açıklamalara geçmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” şeklindeki açıklamasıyla büyük tepki yaratmıştır. Gerek kurumsal normlar gerekse insani değerler açısından kabul edilemez bulduğum bu cümlelere, change.org internet sitesi aracılığıyla imza kampanyası başlatılmıştır. Kampanyayı imzalayanların sayısı iki günde 250 bine dayanarak, tepkiler her geçen gün artmaktadır. Tüm bunlar karşısında 22 Mart 2016 günü HDP ve MHP’nin ayrı ayrı Meclise sunmuş oldukları  “Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel istismarın araştırılması ve çocuk istismarını önlemek konusunda gerekli tedbirlerin alınması” konulu önergeler AKP çoğunluğu nedeniyle reddedilmiştir. TBMM’de büyük tartışmaların yaşandığı süreç sonucunda 23 Mart günü komisyon kurulması kararı, kamuoyunun da baskılarıyla onaylanmıştır. Bu olay üzerinde durmamız gereken -son olmasını dilediğim- nokta ise tecavüz zanlısı öğretmen Muammer B.’nin “erkeklere ilgim var” beyanı ile olayın cinsel yönelim meselesi olarak görülmesi yönünde tamamen yanlış ve çok tehlikeli bir anlayış yaratılmasıdır! Çünkü bireyin aynı cinsiyetten bir kişiye duyduğu duygusal ve cinsel isteğin ‘sapkınlık’ olarak gösterilmesi, bambaşka bir vahim durum olan “homofobi”nin sonuçlarındandır. Ancak buradaki korkunç olayda zanlının cinsel yönelimi gerek adı geçen vakfın sorumluluğunu sıfırlamak gerek zanlının Müslüman ataerkil sistem(!) karşısında utanç ve pişmanlık duyduğunu göstermek için kullanılamaz. Son günlerde yaşanan bombalı saldırılar ve ortaya çıkan cinsel istismar olayları insanı evden dışarı adım atmayı düşünemez hale getirmiştir. Ancak bu süreçte aklımı dağıtmak yerine, içerisinde bulunduğumuz çıkmazlar hakkında daha çok araştırmaya yöneldim ve sosyolog Diana Scully’nun Cinsel Şiddeti Anlamak kitabını inceleme fırsatı budum. Eser, yazar tarafından yarı-açık ve kapalı erkek cezaevlerinde 114 mahkum tecavüzcü ve 75 diğer grup suçluyla gerçekleştirdiği görüşmeler sonucu kaleme alınmıştır. Tutuklu tecavüzcülerin özet profiline baktığımızda, tecavüz eden erkeklerin “hasta” oldukları yaygın inanışına rağmen; çoğu tecavüzcü akıl hastası değildi ve akıl sağlığı sistemiyle olan ilişkileri diğer grup suçlulardan daha fazla değildi. Dahası cinsel şiddet taşıyan erkeklerin büyük bir çoğunluğu tecavüz sırasında davranışlarından dolayı suçluluk ya da utanç duymamışlardı. Yazar tecavüzcüleri ayırt eden faktörlerin ise –çifte standarda olan inanç, tecavüz kalıp yargılarına olan inanç ve geleneksel erkek rolü ile güçlü bir özdeşleşme- kültürümüzde genel olarak desteklenmekte olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle tecavüz eden erkekleri diğer erkeklerden ayıran tek tip tutumlardan söz edilemeyeceğini söylemektedir. Peki tecavüz erkeklerin sorunu değil midir? Diana Scully’nun yapmış olduğu görüşmelerde tutuklu tecavüzcüler, bazı erkeklerin bu kültürde cinsel şiddetin ödüllendirici yanını öğrendikleri için tecavüz ettiklerini söylemişlerdir. Yani bu örneklemdeki hemen hiçbir erkek tecavüz suçuyla hapse gireceğini düşünmemişti. Bu erkekler tecavüzü gerçekte ödüllendirici, düşük riskli bir eylem olarak algılamaktaydılar ! Tüm bu araştırmalar ve yaşananlar göstermektedir ki çocuk ya da yetişkin bireye karşı işlenen tecavüz suçuna yönelik gerek kültürel normların gerek ise meşrulaştırıcı söylemlerin hafifletici bir etkisi söz konusudur. Bu algıyı ve kültür içindeki tecavüzü destekleyen unsurları, ancak toplumda mikro ve makro düzeylerde yaşanacak derin bir toplumsal değişme kaldırabilir! Bunun için sosyolog Diana Scully’nin önerisi ise; ilk iş olarak, tecavüzü önemsizleştiren, yansızlaştıran ve cinsel şiddetin kabul edilip ödüllendirileceği bir kültür ortamında yaşamamıza sebep olan özür ve gerekçeleri kabul etmeyi reddetmemizdir ! Kaynakça: SCULLY Diana, Cinsel Şiddeti Anlamak, Çev. Şirin Tekeli, Laleper Aytek, İstanbul, Metis Yayınları, Ekim 2014 http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/503163/Ogretmen_tecavuzu_itiraf_etti__ilk_istismar_Ensar_Evi_nde.html http://www.diken.com.tr/karamanda-cocuklara-cinsel-istismardan-tutuklu-ogretmene-350-yil-istendi/

Bunları da sevebilirsiniz