Lafı bırakın, önlem alın!

Gençtiler. Güzeldiler. Kameralara bakan gözlerinin içi gülüyordu. Kocaman yürekleri, muhteşem gülüşleri vardı. Dostlukları, dayanışmaları vardı. Hayalleri vardı. Da-ha güzel, eşitlikçi, şiddetten arınmış, sömürüsüz bir dünya hayali… Bunun için yo-la çıkmışlardı Türkiye’nin her yerinden. Deniz’lerin çocukları… Gezi’nin çocukları…

***

İçinde İslam sözcüğü geçtiği için IŞİD’e IŞİD diyemeyen hükümet.

Kanlı cinayetleri, katliamları «gençlerin tepkileri” diye niteleyenler.

Son zamanlara dek canilere terörist diyemeyenler.

«Suriye bizim iç meselemizdir” diye ahkâm kesenler.

Katar ve Sudi Arabistan’da aklamaya çalıştığınız paralarla, bu ülkeyi kan gölüne çevirenler.

Esad’ı devirip Emevi Camii’nde namaz kılacakları günlerin hayalini kurarken, IŞİD’e İstanbul’un göbeğinde bayram namazı kıldıranlar.

IŞİD hakkında soru soran gazetecilere suçlu muamelesi yapanlar.

IŞİD’e sağlık servisi veren hastanelerinizi, gönüllü toplayan merkezlerinizi, silah taşıyan TIR’larınızı ve MİT’inizin günahlarını örtbas etmek, gizlemek için her yola başvuranlar. Yaşamın her alanında bir karşıdevrim gerçekleştirerek,

Cumhuriyet ilkelerinden intikam almaya çalışarak, dini çıkarlarınıza alet ederek bu güzelim ülkeyi cehenneme çevirenler… Ve bunların şakşakçıları, işbirlikçileri.

Sizlere, «Cehennem ateşinde cayır cayır yanasınız” diye beddua etmiyorum.

Tam aksine. Kılınıza halel gelmesin istiyorum. Gelmesin ki, hesap vereceğiniz güne hepimiz tanıklık edelim.

***

Kınamak, lanetlemek, «ortak akıl”, «ortak deklarasyon” lafları, «terör nereden gelirse gelsin” edebiyatı yetmez! Kesin bu palavraları!

Günahlarınız bağışlanacak gibi değil ama hâlâ bir vicdan kırıntısına sahipseniz şunları deneyebilirsiniz:

Şu andan başlayarak, ülkede okuldan çok açtığınız camilerin her birinden din adına cinayet işlemenin, katliam yapmanın günah olduğunu günde beş kez haykırtabilirsiniz.

İmamlar, namaza ve duaya çağrıyı IŞİD’i lanetlemekle başlayabilir ve bitirebilir!

Tüm imam hatip okullarında din adına canlı bomba olmanın, öteki dünyada daha çok huri, cennete kesin geçiş sağlamadığını öğretebilirsiniz.

Başörtüsü özgürlüğü için seferber edilen kitleleri, IŞİD’e tepki olarak harekete geçirebilirsiniz!

En azından çocuğunu henüz IŞİD’e kaptırmamış ailelere borçlusunuz bunu.

Ama yapmazsınız! Saltanatınızı riske atmaya dayanamazsınız!

***

Kaosla, terörle erken seçim ya da yeniden seçim hayali kuranlar… Vazgeçin!

Değmez! Bu ölümlü dünyada iktidar uğruna bunca acı değmez! Daha çok kan dökülmesin! Daha çok bedel ödenmesin!

7 Haziran’ın ertesi günü bu ülkenin cumhurbaşkanı, yeni hükümetin kurulması için görev vermeliydi. Olmadı. Bir aydan çok zaman kaybettik.

Gaflet, dalalet, hırs sürdükçe, yeni katliamlara gebe bir ülke artık burası. Şimdi her zamankinden daha çok «normalleşmeye” gereksinimimiz var.

Çoğulcu ve demokratik bir düzene, «ben dedim oldu” değil, alternatif üreten güçlü bir koalisyona gereksinim var!

Bir an önce kurun şu koalisyonu!

Bunları da sevebilirsiniz