Düğüne Gider Gibi Ölüme Gidenler

Mayıs Ayı geldiğinde bir hüzün çöker devrimcilerin üzerine. 43 yıldır olduğu gibi 2015’in de 6 Mayıs’ında da DENİZ – HÜSEYİN – YUSUF ve tüm devrimciler için hem yurt içinde hem yurt dışında anma etkinlikleri düzenlendi. Özellikle İzmir’de onlarca anma etkinliği düzenlendi ve bu etkinlikler bir haftadan fazla sürdü.

Bizler de 68’liler birliği Vakfı olarak 5 Mayıs 2015 günü arkadaşım Zihni Çetiner ile SKY TV de 21.30 dan 23.00 e kadar bir programa katıldık.

6 Mayıs ta Buca Eski Mezarlığında Nurhak Dağında Emperyalizme karşı direnişte Sinan Cemgil, Kadir Manga ile birlikte katledilen Alpaslan Özdoğan’ın gömütü başında yapılan anma etkinliği sonrasında akşam da saat 18’00 ‘de Konak Belediyesi Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezinde Cumhuriyet ve Deniz Gezmiş Söyleşisi etkinliğimiz oldu. Zihni Çetiner, Hakkı Karadeniz ve Cemil Orkunoğlu ile birlikteydik.

Birinci bölüm sonunda sıra soru ve yanıtlara gelmişti ki; çok yakından tanıdığımız kendisini sosyalist sanan dünün ‘yetmez ama evet’ çi si şimdilerde HDP’nin savunuculuğunu üstlenmiş kişi söz alarak Mustafa Kemal’i itibarsızlaştırmak için DENİZ’LERİN İdam edilişleri ile Atatürk’e karşı İzmir Suikastında yargılanan ve 1926 yılında idama mahkum edilen Doktor Nazım’ı eş tutmaya çalıştıysa da gelen tepkiler ve tartışmalar sonunda mikrofonu bırakmak zorunda kaldı. Hem yalnız Doktor Nazım değil yanına bir de Çerkez Ethem’i biraz daha ileri giderek İstiklal Mahkemeleri ile Denizlerin yargılandığı mahkemeleri eş tutmaya çalıştı. Bu tür sapık fikirleri, ancak Mustafa Kemal’in heykellerini parçalayan, Türk Bayrağını yırtan bir zihniyetin destekçileri söyleyebilir.

Kendilerini sosyalist sanan ‘yetmez ama evet’çiler, AltanTan’ın sözünü ettiği Sai-di Nursi’nin, Şeyh Said’in, milyona yakın Türkmenleri katleden İdrisi Bitlisinin heykelleri önünde secdeye varacaklarsa, Sırrı Süreyya’nın Önder ve Selahattin Demirtaş’ın 7 Haziran seçimleri sonunda AKP’yi destekleme aymazlığına destek vereceklerse söyleyecek bir sözümüz yok.

Aynı gece başka bir utanmazlık daha yaşandı. Deniz’lerin idam edilmesi için imza toplayan, TBMM deki oylamada üç, üç diye yırtınan bir kişi, çok acı ki Denizlerin anma etkinliğinde Ulusal Kanal da denizleri anlatıyor. Bu zat Denizli 1. Sıra Vatan Partisi Milletvekili Adayı.

Yine bazı kişiler CHP’den Milletvekili Aday adayı olmuşlar olmayınca sırıta sırıta YCHP diye akıllarınca CHP’yi itibarsızlaştırmaya çalışıyor, kendilerine gazeteci süsü vermiş bazı hokkabazlar hem ulusal kanalda hem aydınlık gazetesinde CHP’ye çamur atmakta bir birleri ile yarışıyorlar.

7 Mayıs Gecesi saat 18.30 da Bornova CHP gençlik kollarının Denizler le ilgili etkinliği Bornova Ayfer Feray Açık Hava Tiyatrosunda Hakkı Karadeniz, Zihni Çetiner le birlikte söyleşimizde özellikle gençlerin yoğun ilgisi bizim için çok önemli bir olaydı.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ölümle alay edercesine:

43 yıl önce, Tıpkı Pir Sultan Abdal gibi, Baba İshak gibi, Börklüceli Mustafa gibi Şeyh Bedreddin gibi. Zalimlerin önünde nedamet getirmeden diz çökmeden düğüne gider gibi ölüme gittiler.

Aşağıda Deniz’in idam edilmeden önce anlatımlarını birlikte okuyalım. Ve Onları saygı, sevgi, özlemle her zaman kalbimizde yaşatalım.

Abdurrahim Sercan

DENİZ GEZMİŞ´İN DİNLEMEK İSTEDİĞİ RODRİGO´NUN GİTAR KONÇERTOSU

O sahneyi çok iyi somutladım. Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim. Postallarımı, parkamı. Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin direneceğim ve giymeyeceğim. Öyle her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına. Yok, tıraş falan da olmayacağım. Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım. Sonra demli güzel bir çay içeceğim. Ha, bak, Rodrigo’nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Bak bunu çok isterim. Sanırım, asılacak bir insanın son isteklerini geri çevirmezler. Bunları isteyeceğim. Bir de avukatlarımın asılma sırasında orada bulunma hakları var. Onların orada olmalarını isteyeceğim. Bunu kesin isteyeceğim. Gelecekler. Gelmeleri gerek. Orada bulunmaları gerek. Olaya tanıklık etmeleri için bu kaçınılmaz bir şey. Bu işler olup biterken, bizim ölümümüze tanıklar gerek. Çünkü bizden sonrakilere umut verecek bu sahne. Asılışımız gürültüye gelmemeli. İpe nasıl gittiğimizi gelecek kuşaklara anlatacak doğru dürüst, güvenilir görgü tanıkları bulunmalı orada. Bir devrimcinin ölümü bile, gündelik olağan eyleminden, olağan mücadelesinden soyutlanamaz. Bir de kendim çıkıp urganı kendim geçireceğim boynuma. Bunu çok istiyorum. Cellat falan sokmayacağım yanıma. İğrenç bir şey. Ve dönüp orada beni asan heriflere, asılmamı seyreden heriflere, diyeceğim ki: «Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öl-düremeyeceksiniz. Düşüncem yaşayacak,” diyeceğim. Sonra avukatlarıma döneceğim. «Sizler de, bizler için gelecek kuşaklara tanıklık edin,” diyeceğim. «Bir devrimci ölüme böyle gider işte. Bayram yerine gider gibi.” Ve şunu da söyleyeceğim: «Herhangi bir trafik kazasında ölmekten falan da güzeldir bu bizim ölümümüz. Hele böyle olursa.” Bak sana bir şey söyleyeyim, şimdi şurada gördüğün şu arkadaşların hiç birisinde, inan ki, benim sana anlattığım düşüncelerden farklı bir düşünce yoktur. Biliyorum, hepsi de benim gibi gidecekler ölüme. Bunu çok iyi biliyorum. İşte en iyi örnek,

Yusuf. Vurulup da kendine ilk geldiği anda söylediklerini bilirsin: «Kahrolsun Amerikan emperyalizmi. Biz, Amerikan emperyalizmine karşı dövüştük. Yaşasın bağımsızlık savaşı. Yaptıklarımdan da çok memnunum.” Böyle demişti Yusuf. Bu böyle olmalıdır.

Deniz GEZMİŞ

Bunları da sevebilirsiniz