Mahkumiyet

Bir Gemi var uzakta

Herkesin baktığı

Bir açlık var uzakta

Herkesin izlediği

Bir ölüm var uzakta

Herkesin kayıtsız kaldığı

Arakanlı insanlar ölüyor…

Sssshhh….

Kimse yok…

Acı, çaresizlikten gelir. Yapacak bir şeyin kalmamasıdır acıyı doğuran.

Arakanlı İnsanlar bir bir ölüyor. Bu çok acı değil!… Yapacak çok şey var çünkü.

Arakanlı (Müslümanlar) demek istemiyorum. Çünkü insan olmak, dini ayrımdan daha önce gelmeli.

Zulümden, baskıdan kaçan binlerce insan…

Halk hak, yasa diye konan haksızlık, eziyet, zulüm karşısında kaçıyor…

Soykırım içten derinden geliyor. Teker teker yok ediyor bu halkı. Zulüm, bu halkı kendi topraklarından ölümü göze alarak kaçmaya, başka ülkerde rezillik içinde mülteci olmaya itiyor.

Yasalar ne evliliğe izin veriyor, ne çocuk yapmaya, ne yer değiştirmeye, ne para kazanmaya, ne dini yaşamaya, ne de sahip olunan mülkiyeti (mülkiyet olarak kastettiğim sadece bir kaç tabak çanaktan ibaret) kullanmaya izin veriyor.

Emek karın tokluğuna bile kullanılmıyor bu insanlar için. Tek suçları Arakan´da yaşayan Müslüman insanlar olmaları. Bakın şimdi yazımın devamında her toplumu ya da ülkeleri dinlerini de (Arakanlı Müslümanlar dediğim gibi) yazarak devam edeceğim.

Bugün 100 yıl öncesinde 1915´de gerçekleşen, her ne ise artık soykırım ya da tehcir, olaylara sabitlenip kalan çok gelişmiş, teknoloji ve ekonomik büyüme sağlamış, refah seviyesini yükseltmiş toplumlar bu yaşanan olaylara, bu soykırıma tepkisiz kalıyor. Açıkca bir soykırım değil de nedir bu? Bu soykırımı yapanlar sadece Budistli Myanmar askeri diktası yönetimi değil, bu soykırımı izleyen ve geçmişte artık ne olduysa hala orada kalan Hristiyan-Katolik Fransa; insan hakları ihlali nedeni ile (!) askeri darbe şeklinde kaç kez petrol zengini Müslüman Orta Doğu topraklarına giren, halkın çoğunluğu Katolik Hristiyan Amerika; her zaman Ermeni diasporasını savunan Hristiyan Katolik Vatikan; medeni Katolik, Ortodoks, Protestan Avrupa ve dünya nüfusunun yaklaşık %30´unu oluşturan Müslüman Türkiye, Orta Doğu, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Kazakiztan, Kırgızistan, Libya, Kuveyt….

İnsanlığımdan utanıyorum.

İnsan olarak diğer tepkisiz insanlar arasında yaşamaktan utanç duyuyorum.

Kapitalizmin döngüsünde bir çalışan olmaktan utanç duyuyorum.

Karşılıklı menfaat ilişkileri içinde daha fazla menfaat peşinde koşan Emperyalistlerden utanıyorum.

İnsanları din, dil, ırk olarak ayıran Siyonizm´den utanıyorum.

Bir gün aydınlık bir ay oluşur mu bu insanlar için Enis Hocam, bilemiyorum…

Bunları da sevebilirsiniz