Kadın Cinayetleri Cumhuriyet Düşmanlığıdır

Geçtiğimiz şubat ayının en önemli olaylarından biri, bir genç kızımızın saldırıya uğraması ve katledilmesiydi. Önemli olması, Özgecan için Türkiye’nin her yerinde bir hareketlilik olmasından dolayıydı. Türkiye sarsıldı. Aslında bu öldürüm neden bu kadar önemli oldu, Türkiye neden bu kadar sarsıldı, araştırmaya değer. Çünkü son yıllarda kadınlara saldırılar ve tecavüzler, hatta kadınların öldürülmesi o derece yaygınlaştı ve olağanlaştı ki, şubat ayındaki bir cinayetin Türkiye’yi bu ölçüde etkilemesinin nedeni üzerinde düşünmek gereği doğdu. Öldürümlerin sıklığı şöyle: Bugün neredeyse gün başına bir «maktule” düşüyor! İstatistiksel ortalama ayda 24,7. Pazarları düşerseniz gün başına bir.

Ben de düşündüm, bunun nedenini buldum.

Tek bir damla nedir, hiç bir şey, ama bardağı taşıran da tek bir damladır, «o damla” ise önemli bir damladır.

Ve bıçak kemiğe dayanınca ne olurmuş, böyle olurmuş.

Evet, Özgecan «o damla”dır, evet, Özgecan’ın katliyle bıçak kemiğe dayanmıştır.

CUMHURİYET VE KADIN

Cumhuriyet kadına değer verdi, kadını ayağa kaldırdı, vatandaş yaptı, insan yaptı. Ancak kadının insan olmasını istemeyenler Cumhuriyeti beğenmedi, benimsemedi ve ona düşman oldu. Eskiyi korumak isteyenler ve bu yüzden Cumhuriyete karşı olanlar da, kadının eski halinin sürmesinden yana olanlardı ve hep yana oldular. Açıkca ortadadır, Cumhuriyet düşmanı aynı zamanda kadın düşmanıdır. Kadını aşağılayanlar, onu cinselliğinden ibaret görenler, ona saldırıda ve şiddet uygulamakta kendinde hak görenler ve bunları savunanlar, dikkat ediniz, Cumhuriyet düşmanlarıdır.

Kendileri insan, vatandaş olmak istemeyen, kadının da insan vatandaş olmasını istemez, istemiyor.

Taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerini, cinsiyete, saçın-dizin görünmesine, dekolteye bağlayan görüşlere sormalıdır, hırsızın, «hırsızlar”ın hiç mi suçu yok!

«Taciz timi” kurulmasını isteyen ve sağlamaya çalışan «öğretmen”lerin olduğu yerde, kadının ve hatta kız çocuğunun tahrik edici olduğunun resmi ağızlardan dillendirildiği bir ülkede, «hafifletici sebepler”in «ceza”ları yok ettiği adalet mekanizmasının yürüdüğü bir devlette, tacizci, tecavüzcü ve katillerin masumiyetini elbette kimse düşünmeyecektir ama azmettiricileri de kimse gözden kaçırmasın. AKP iktidarı ve başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Atatürk düşmanı gericilik, Cumhuriyet düşmanı irtica kadınlara saldırıları teşvik etmekte ve kadınları hedef göstermektedir. „Müşevviktirler«, „azmettiricidirler«!

«ORTA ÇAĞ” VE KADIN

Türkiye’de Orta Çağ hortlatılmak istenmektedir. Peki, Orta Çağ?

«Orta Çağ”, Doğunun ve Türklerin, hatta dünyanın değildi. Karanlık denilen o Orta Çağın bizlerle ve dünyayla ilgisi yoktu. «Orta Çağ”, Avrupa’nın Orta Çağıydı. O Orta Çağda kadınlar insan sayılmazdı, onlar doğuştan suçluydu, cinsellikleri günahtı, varlıklarından utanılırdı. Cadıydılar, şeytandılar, iblistiler. Her kötü şey neyse, en kötü şey neyse, kadınlar oydu.

Ve bu yüzden kadınlar yakılırdı, yok edilirdi. Vahşetti ama böyleydi.

Avrupa, «Batı” oldu. Batı, bir uygarlıktı ama geçmişinde Orta Çağ vardı.

Yüzyıllar boyunca ve yüz binler, milyonlar olarak yaktığı kadınlar, Batının kendisidir ve tarihidir.[1]

Şimdi bu «tarihi” bize devretmeye çalışıyorlar. Bizi o «tarihin” içine sokmaya çalışıyorlar. Batı, kendinin olan bu «Orta Çağ”ı bize kakalamak istiyor. Bu yolla kendini o menfur tarihten kesinlikle kurtaramaz ama bizi, o karanlığın içine çekmek niyetinde. Türkiye’de her kadın şiddet gördüğünde, ülkemizde her kadın öldürüldüğünde, biz Orta Çağa gidiyoruz. Unutmayınız, Batılılar, her cinayette bizlere vahşiler, barbarlar, geriler, ilkeller diye bakıyordur. Ve öyle olmamızı da istiyorlar.

Haksızlık, ama bir yerde haklılar.

Neden?

Gelişmiş Batıdan almamız gereken şeyler vardı, önemli bir kısmını aldık. Batının devrimini aldık, onu kendi devrimimiz saydık, kendi topraklarımızda ürettik. Batının cumhuriyetini aldık, ondan kendi cumhuriyetimizi çıkardık. Batının milletleşmesini örnek aldık, biz de onlar gibi millet olduk, birleştik, bütünleştik, kendimizi yükselttik.

Ama Batı kendisinden aldığımız bu şeyleri geri almaya, onları bizden koparmaya çalıştı. Biz onlardan ödünç almamıştık. Temelli almıştık. Bu yüzden Devrimimizi, Cumhuriyetimizi, milletimizi, vatanımızı, onlardan aldıklarımızı bu sefer onlara karşı savunduk. Savunduk ama bugüne geldiğimizde bunları koruyamamış durumda olduğumuzu görüyoruz. Çünkü bizim Cumhuriyet düşmanlarımız, bizim karşıdevrimcilerimiz onlarla birlik oldu. Çünkü bizim kadın düşmanlarımız ve «hırsızlarımız” onların yanına geçti, onlara hizmet etti.

Bunun sonucunda, biz «Batılı” ve Batıcı olurken ve Cumhuriyetimiz giderken, kızlarımız ve kadınlarımız öldürülmeye başladı.

Avrupa’nın Orta Çağı geldi içimize girdi, bizim kendi «Orta Çağımız” başladı. Bu, dünyanın «Yeni Orta Çağının” bizdeki karşılığıdır.

Kadın cinayetleri Orta Çağdan geliyor.

Yaygınlaşan ve olağanlaşan taciz, tecavüz, saldırı ve cinayetlerin sorumlusu AKP’dir.

Cumhuriyet, Orta Çağı süpürmüştü, gene süpürecektir.



[1] 300 yıldan fazla süren cadı avında, bütün Avrupa’da milyonlarca kadının yakıldığı sanılmakta, yalnız 150 yılda 200 binden fazla insanın kurban olduğu kayıtlarla bilinmektedir. Avrupa’da 16 en büyük cadı avı kaynakların çoğunda bulunmaktadır, bunların her birinde on binlerce kadın yakılmıştı. Papa VIII. Innocent’in gönderdiği iki papaz, yalnız tek bir Alman kentinde 6 bin kadını büyücü diye yaktırmıştı. («Cadı avı”, büyücülükle ve sapkınlıkla suçlanan insanların, dini kurumlarca yargılanması sonucu Papalığın da onaylamasıyla büyük kitlesel katılımlar ve törenlerle yakılmasıydı.) Ayrıntılı bilgi için bkz. Hans-Jürgen Wolf, Hexenwahn – Hexen in Geschichte und Gegenwart (Gondrom Verlag, Bindlach 1994), Daniela Müller, Frauen vor der Inquisition – Lebensform, Glaubenszeugnis und Aburteilung der deutschen und französischen Katharerinnen (Verlag Philipp von Zabern – Mainz, Mainz am Rhein 1996), Hubertus Mynarek, Die Neue Inquisition / Sektenjagd in Deutschland (Verlag Das Weisse Pferd, Marktheidenfeld 1999) ve Türkçe olarak Haydar Akın, Ortaçağ Avrupası’ında Cadılar ve Cadı Avı (Dost Kitabevi, Ankara 2001), Haydar Akın, Ortaçağ Sonları ve Yeniçağ Başlarında Avrupa’da Çocuk Cadılar ve Çocuk Cadı Avı, (Phoenix Yayınevi, Ankara 2010).

Bunları da sevebilirsiniz