Kuvvacı Öğretmen Nazım Hikmet

NAZIM HİKMET´İ 113.YAŞ GÜNÜNDE SAYGI SEVGİ VE ÖZLEMLE YAŞATACAĞIZ

Bazılarımız 1960 lı yılların hemen başında, bazılarımız 1964 lerden sonra, bazılarımız da daha daha sonraları tanıdı Nazım Hikmet’i.

Bizler 1960 lı yılların başında tanıdık Nazım Hikmet’i.

Ankara da TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) kurulmadan önce şimdiki Mülkiyeliler Lokali’nin yeri; Türkiye Öğretmenler Federasyonu idi.

Burada Öğretmenler bir araya gelir sohbetler edilir, şiirler okunur, güncel konular tartışılırdı.

Bu arada Nazım Hikmet’in şiirleri de okunurdu.

Bu yüzden belki yüzlerce öğretmen sırf Nazım Hikmet’in şiirlerini okuduğu veya yanında bulundurduğu için soruşturmalar geçirmiştir.

Yani TÖS üyesi olup ta Nazım Hikmet şiirlerinden ötürü soruşturma geçirmeyen öğretmen yok gibidir. Daha Sonraları 8 Temmuz 1965 te özgürlükçü bir ortam içinde kurulan TÖS yayınlarında Nazım Hikmet’e yer veriyor, anma toplantıları yapılıyor, şiirler okunuyor (A4 kağıdına yazılı olarak değil ezbere) oyunlar sahneleniyor.

Nazım Hikmet’in bilinmeyen yönleri araştırılıyor ve TÖS tarafından çıkartılan yayınlarda bunlar yazılıyor çiziliyor.

TÖS kapatılıyor TÖS’lü öğretmenler cezaevlerine atılıyor ama susmuyoruz yine de volta atarken Nazım’ı söylüyoruz,

« o duvar,/

o duvarlar,/

sizin duvarlarınız vız gelir bize vız”

diye meydan okuyor,

Bazen ölüme gülerek koşuyorduk,

«Delikanlım iyi bak yıldızlara,

onları belki bir daha göremezsin…

/Delikanlım sen ki ya bir köşe başında

kan sızarak kaşından gebereceksin.

ya da bir darağacında can vereceksin.

iyi bak yıldızlara onları göremezsin bir daha.”

TÖS kapatılıyor ama bu sefer TÖB-DER’i kuruyoruz. Yine aynı heyacan sürüyor. Anlayacağınız 55 yıla yakındır Nazım Hikmet’i yılda bir defa değil, her zaman her yerde hep sevgi ve saygı ile anıp geliyoruz.

Peki kim Nazım Hikmet;

Hep anmalarda Nazım Hikmet’in şiirleri okunur dörde katlanmış A4 kağıtları ceplerden çıkartılarak. Bazıları da aşklarından söz eder Nazım Hikmet’in. Moskova’ya gidip mezarını ziyaret edenlerde Moskova’dan söz ederler ve bir yıl sonra buluşmak üzere diyerek herkes işine evine.

Yani Nazım Hikmet bazılarına göre bir aşk şairi,

Bize göre ise Nazım Hikmet Kurtuluş Savaşını ateşleyen,

tüm toplumsal haksızlıklara, yobazlığa başkaldıran, başta işçi sınıfı olmak üzere ezilen halklar safında savaşan KUVVACI bir şair, öğretmen ve DÜNYA BARIŞ ELÇİSİdir..

Şimdi birlikte Nazım Hikmet ile bir yolculuğu çıkalım:

Nazım Hikmet 1921 de daha Kurtuluş Savaşımızın başında,

1 Ocak 1921´de Mustafa Kemal´e silah ve cephane kaçıran gizli bir örgütün yardımıyla dört şair, Faruk Nafiz, Yusuf Ziya, Nazım Hikmet, Vala Nurettin, Sirkeci´den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice bindiler. İnebolu´ya varınca, Ankara´ya geçebilmek için beş altı gün, izin ve yol parası beklemeleri gerekti. Ama Ankara´dan yalnız Nazım Hikmet ile Vala Nurettin´e izin çıkar.

Nazım Hikmet ve Vala Nurettin’e ilk görev olarak Milli Mücadele için şiir yazmaları istenir. Üç Sayfalık bir şiir yazarlar. Şiirleri çok beğenilir ve büyük yankılar uyandırır Anadolu’da.

MUSTAFA KEMAL’LE Karşılaşmaları:

Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanımın akrabası olan İsmail Fazıl Paşa, Nazım Hikmet ile arkadaşını Meclise çağırarak Mustafa Kemal’e takdim eder. Mustafa Kemal iki şaire;

-«Bazı gençler Modern olsun diye mevzusuz şiirler yazma yoluna sapıyorlar. Size tavsiye ederim, gayeli şiirler yazınız” der. Nazım Hikmet ve vala Nurettin yazarlar o gayeli şiirleri. Yazdıkları şiirler 4 sayfa olarak 10.000 adet bastırılıp dağıtılır. Ve Kurtuluş Savaşı’nı ateşleyen bu şiirler elden ele dolaşarak bir alev topu gibi sarar Anadolu’yu.

«Gel ey imanlı gençlik, gel ey beklenen gençlik

Gel ki Anadolu’da senin bükülmez, çelik

imanına, azmine ümit bağlayanlar var.


O satılmış vezire, o satılmış hünkâra

O satılmış kullara siz de mi katıldınız?

Siz de mi satıldınız, siz de mi satıldınız?”

Nazım HıKMET: haksızlığa ve yobazlığa baş kaldırıyor.

Nazım Hikmet ve arkadaşı daha sonra Maarif Vekaleti emrine verilir ve Bolu’ya öğretmen olarak atanırlar. Para olmadığından çok az bir yollukla dört günde Bolu’ya ulaşırlar. Nazım Hikmet ve arkadaşı Vala Nurettin’in başlarında kalpak ve Nazım Hikmet’in favorileri uzun. Bolu halkı bu genç öğretmenlerden hoşlanmaz. Okul müdürü bu konuyu Nazım Hikmet´e açtığında Nazım Hikmet:

-Benim favorilerim ve kalpağım beni ilgilendirir der. Ama bu iki genç namaz da kılmaz oruç ta tutmaz. O zamanlar ezan okunduğunda acayip giyimli fesli şalvarlı kişiler ellerinde sopalarla dükanların kapılarına vurarak halkı zorla camiye gitmeye zorlarlar. Nazım Hikmet bu toplumsal haksızlığa da başkaldırır.

(Gerçi 2002 yılından bu yana türbancılardan sonra tebliğciler türedi İSTANBUL´un lüks semtleri Etiler ve Nişantaşı´ndaki kafe ve barlar ile Boğaziçi´nde herkesi din ve imana davet eden ´Tebliğciler´, şimdi de Ankara Metrosu´nda ortaya çıktı. Anadolu da zaten varlardı 1950 li yıllardan beri.

Her gün basında, gericilerin saldırısına uğrayan gençler, kadınlar… suçları mı? El ele gezmeleri, parklarda yan yana oturmaları. Bu da yetmedi. Başbakan çok yükseklerden ‘tek millet tek din’ fetvası veriyor. Ve ekliyor ‘tek dil demiyorum tek din’ diyorum.

Ve dindar – kindar gençlik yetiştirmek için eğitimi Arap saçına çeviriyorlar herkes iyi anlasın diye de okullara Arapça dersleri koyuyorlar!.)

1921 de Nazım Hikmetler 1968 Devrinciler vardı bu tür baskılara baş kaldıran, ve yıl 2015 herkes sus pus, muhalefet partilerinin sesleri kısılmış, Cumhuriyetin tüm değerleri peşkeş çekilmiş, hırsızlık- yolsuzluk en büyük itibar olmuş,

Tayyip hergün gündemi belirlemek için akla hayale gelmeyecek söylemlerle halkı uyutuyor. Şimdi de ÜMMETÇİLİK diye tutturdu.

PKK Güneydoğumuzda ayrı bir devlet görüntüsünde, Yurdun dört köşesinde IŞİD, EL-KAİDE, MÜSLÜMAN KARDEŞLER, HİZBULLAH, ve yerli malı cemaatlar

Biz yine Nazım Hikmet´e dönelim.

Bolu da Nazım Hikmet’e ve arkadaşına karşı girişilen düşmanca tutum karşısında onları koruyan ağır ceza reis vekili Ziya Hilmi Bey vardır.

Ziya Hilmi Bey Fransızca bilen aydın ve bilgili bir insan. Nazımlarla birlikte olduğunda Fransız Devrimini anlatıyor, Lenin’den, Kautsky den söz ediyor. Sovyetler Birliği´ni görmek istediğini söylüyor.

Nazım Hikmet ve Vala Nurettin, Ziya Hilmi Bey’den de esinlenerek 1921 Ağustos ayının sonunda Bolu’dan ayrılıp; Önce Batum’a sonra Moskova’ya geçerler.

Kısacası Nâzım Hikmet yıllar boyunca haksızlığa uğramış, yüreği vatan sevgisiyle dolu olmasına karşın zorunlu olarak, Sabahattin Ali’nin akibetine uğramamak için bu memleketinden kaçmak zorunda bırakılmıştır.

Nazım Hikmet bu gün bile Devrimci Öğretmenliğine devam ediyor. Bu gün bile şiirleriyle, yazılarıyla emperyalizme, gericiliğe, ırkçılığa, yobazlığa karşı savaşını sürdürüyor.

Nâzım Hikmet memleketini seviyor.

Biz Nazım HİKMET’İ seviyoruz.

Bunları da sevebilirsiniz