Aksayan Eğitim Sistemi

Bir ülkenin gelişimini ve kalkınmasını sağlayanlar hiç şüphesiz o ülkeyi oluşturan bireylerdir. Ülkenin gelişim derecesi ise bu bireylerin sahip oldukları eğitim ve donanımla doğru orantılıdır. Toplumdaki her bireyin sahip olduğu nitelik, o toplumun bir bütün olarak daha ileriye gitmesini sağlayacaktır. Yani bir toplumdaki eğitimli ve bilinç sahibi her birey o ülkeyi bir adım daha ileriye taşıyacaktır.

Tabi ki her aile, öncelikle çocuğunun ileride iyi bir işe girip daha rahat bir yaşam sürmesi için okula göndermekte ve üniversite okumasını sağlamaktadır. Aileler öncelik olarak bunu görmekte ve bu da zamanla çocuğunu anlamsız bir rekabetin içine atmasına neden olmaktadır. Bunu besleyen bir eğitim sisteminin olması da ailelere başka bir alternatif bırakmamaktadır.

Meslek sahibi olmak ve daha rahat bir yaşam sürmek için üniversite okumak gerekli olmalı fakat eğitimde öncelik bu olmamalıdır. Çocukları, sınavda nasıl daha başarılı olur, rakiplerinden bir adım daha önde nasıl olur gibi kaygılarla değil; sorumluluk sahibi, sorgulamayı ve empati kurmayı bilen saygı ve sevgi dolu bir birey olarak yetiştirmek daha ön planda olmalıdır. Bunu sağlayacak olanlar ise önce anne ve babalar daha sonrasında ise öğretmenlerdir. Sağlıklı nesillerin yetişmesi için ve toplumun ileriye dönük olabilmesi için anne, baba ve öğretmenlere çok iş düşüyor. Önemli olan çok çocuk yapmak olmamalı önemli olan çocukların ihtiyaçlarına verebilecek karşılığa göre çocuk yapılmalıdır.

Ülkemizde eğitim sisteminden kaynaklı olarak, çocuklar büyük bir sıkıntı yaşamaktadır. Her şeyin bir sınava bağlanması çocukların yaşadığı büyük handikaplardan biridir. Çocuklarının bu sınavlarda başarılı olmasını isteyen veliler ilkokuldan başlayarak üniversite sonrasına kadar çocuklarını dersanelere göndermektedir. Bu sınavlara hazırlık ise çocuklara sorgulamayı araştırmayı öğretmek yerine çocukların ezberci ve vurdumduymaz bir yaklaşıma sahip olmalarına neden oluyor. Bu durum maalesef üniversite öğreniminde de devam edebiliyor. Üniversite öğreniminin ortaokul ve lise öğreniminden farklı olduğunun ve bu öğrenimin gençlerin kişiliklerinde büyük izler bıraktığının bilincinde olan akademisyenler dışındaki birçok üniversite hocası ilkokuldaki ezberci tutumu devam ettirebilmektedir.

En son yapılan 19. Milli Eğitim Şûrası(MEŞ) toplantısında sunulan tavsiyeler ise zaten ağır aksak giden eğitim sistemini iyice topal bırakacak niteliktedir. Özellikle ilkokul 1. 2. ve 3. Sınıflar için din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu hale getirilmesinin önerilmesi ve liselerdeki din kültürü ve ahlak bilgisi ders saatinin arttırılmak istenmesi eğitim sisteminde yapılmak istenenleri rahatlıkla göstermektedir. MEŞ’in açılışında «anaokulundan başlayarak bir hayat tarzı sunacağız” diye konuşan Erdoğan, Din Şurası’ndaki konuşmasında da «böyle bir dinin mensubuyken vahyi bir kenara atıp sadece akıl ve bilime yöneltilmek istenmesi manidardır” ifadelerini kullandı. MEŞ ile başlayan Osmanlıca tartışmasına da «isteseler de, istemeseler de bu ülkede Osmanlıca da öğrenilecek ve öğretilecek” sözleri ile katılan Erdoğan’ın açıklamaları, Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP)’nin eğitimde dinselleşme yoluyla akla ve bilime yönelik açtığı savaşın ve uygulamaya geçirdiği dayatmaların bir özeti niteliğinde. (1)

28 Şubat sürecinin intikamını almak isteyen iktidar birçok alanda yaptığı gibi eğitim sisteminde de birçok değişiklik yapmıştır ve hala yapılmak istenmektedir. Özellikle açılan imam hatip liselerinin sayısı, yapılmak isteneni kanıtlar niteliktedir. «MEB, 2010-11 eğitim-öğretim yılından itibaren 1.477 genel liseyi dönüştürmeye başladı ve bu süreç 2013-14’te tamamlandı. Bu süreçte yeni açılan liselerle birlikte mesleki ve teknik lise sayısı yüzde 23, Anadolu lisesi sayısı yüzde 57 ve İmam-Hatip ve Anadolu İmam-Hatip Lisesi sayısı yüzde 73 oranında arttı.”(2)

İktidara geldiğinden beri toplumu muhafazakar bir yapıya dönüştürmeye çalışan ve cumhuriyetin getirdiği özgürlükçü yapıyı yıkmaya çalışan AKP hükümeti işi sağlama almaya çalışıyor ve toplumda yapmaya çalıştığı dönüşümü temelden yapmak istiyor. Bunun içinde ilkokul 1. Sınıftan din dersini zorunlu tutarak, çocukların masum dünyalarına anlam veremeyecekleri soyut kavramları sokmak istemektedir. Son günlerde gündeme gelen Osmanlıca dersinin zorunlu hale getirilmeye çalışılması da AKP’nin özlemini duyduğu Osmanlı muhafazakar yapısının geri getirilmeye çalışıldığının göstergesidir.

Günümüz Türkiye’sinde anne, baba ve cumhuriyet öğretmenlerine çok iş düşüyor. Toplumun eğitimsiz ve sorgulamadan her şeyi kabullenen gençler yerine hiçbir şeyi olduğu gibi kabullenmeyen sorgulamayı ve araştırmayı bilen, ülkemizin içinde bulunduğu tehlikenin farkında olan gençlere ihtiyacı var. Ancak böyle bir genç potansiyeli ile içine sürüklendiğimiz karanlıktan çıkış yolu bulabiliriz….

(1) Sol Dergi 21-27 Aralık 2014 Onur Seçkin

(2) http://www.radikal.com.tr/turkiye/imam_hatip_patlamasi-1208331

Bunları da sevebilirsiniz