Planlar yaparak yaşamayı bırakalı uzun zaman oldu. Olduğu gibi, nasıl, kimle gelirse ona göre yaşamayı tercih ediyorum artık. Mutlu musun peki? Evet, hem de çok. Önyargılarımı normale aldım ve kısa, anlık düşünceleri bir kenara bıraktım. Yatırımım mutluluğa, yaşamıma ve elbette süngerimin alabildiği kadar çektiğim su olarak yorumladığım sanata. Son beş yıldır bu demleri ile yaşamaya çalıştığım hayatımın, korkusuzca özgürlüğe çırpınan ruhumun istediği tek şey, anlamak ve anlatmak üzerine. Zor bir yıldı geri de bırakacak olduğum tek başınayım diyemem elbette hepimizin güzellikleriyle beraber çok zor zamanlar geçirdik. Hayat bizi ‘insanlık’ sınavından geçirdi. İzleri kalsa da yaralarımızı zamanla sarmayı öğreneceğiz düşüncesindeyim. Düşüncem şu ki, bizleri üzen insanları yavaş yavaş yaşamımdan elemek, sert virajlar almadan, kırmadan, sessizce uzaklaşmak en net kararım oldu her daim ve bu beni güçlü ve huzurlu biri yaptı. Mucizelere hep inandım ama kendi metafor’unun dışında hiçbir mucizenin nedensiz olmayacağını da iyi bilenlerden oldum. Kaderi yönlendirme mücadelesi yerine, kaderi çabamı sarf edip, bilinçli seçim ve tercihlerimin getirilerini, bedellerini sırtlayıp, kabullenmeyi seçtim. Ve en büyük kaynağım şifacı kültür oldu.
Şifacı kültürün ışığında, biraz farkındalıkla, hayatın içinde ki ritmi yakalamanın hazzına varan ve bizlere yaşatan insanlara, tüm sanatkârlara sonsuz sevgi ve saygılarımla…
Yeni yılda da sanatın ışığının sönmemesi ve artarak yayılması dileği ile…
Farkında mıyız?
Bugün devlet korumasında yetişen çocuk ve gençlerimiz toplumsal hayatta birçok sorunlarla karşılaşıyorlar.
Peki, biz bu çocuklarımızın hayata eşit, ekonomik bağımsızlıkları tam ve özgür bir şekilde atılmaları için gerekenleri yapıyor muyuz?
Ve Türkiye de bir Vakıf, ‘Sende gel iyilik elçisi ol !’ diyerek herkese, anlamlı bir çağrıda bulunuyor. Bende bu çağrıya kulak verdim ve KORUNCUK-Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı ile tanıştım, yukarıda yazmış olduğum ‘pek çok şey’ den ilkini yaptığıma inanıyorum. Koruyucu aile ve evlat edinme modelini destekleyerek, öğrenerek, anlatarak, bir sebeple annesiz babasız bu çocukların sevgi dolu aile ortamında hayata hazırlanmalarını sağlayabiliriz. Bu çocukların ellerindeki en büyük güç olan eğitim alma haklarına saygı duyup onların eğitim sistemi içinde kalmalarını destekleyebiliriz. Sevgili öğretmenlerimize ve devlet koruması altında yetişen arkadaşlarıyla aynı sınıfta okuyan çocuklarımıza ve onların ailelerine, tüm ailelere sesleniyorum. Lütfen ayrımcılık yapmayın!.. Başka birisinin eğitim alma hakkını engel olmayalım. Tam tersine destek olalım. Çünkü sadece birbirimize yardım ederek kendimize yardım edebiliriz. Başka ne yapabiliriz? Kurumlardan ayrıldıktan sonra, gençlerimize yeni fırsatlar yaratarak istihdam edebiliriz.
Ben bu konudaki farkındalığın artacağına inanıyorum. Ben bize inanıyorum.
Ve mucizelere inanıp, inanmakla kalmıyorum. Kollarım açık sonuna kadar, gerçek mucizenin aynadaki siluetimiz olduğunu bilerek yaşıyorum.