Analiz 55

Gecenin bir yarısından sonra haber akışında yükselen sesle uyanınca, karanlıkta gördüğüm ışıklı topların ilk çağrıştırdığı, ABD merkezli Irak işgal geceleri oluyor. Gelen ateş toplarından kaçacak yerleri olmayan insanların çaresizce koşuşturmaları, ölen ve yaralananları taşımaya çalışanların çığlık sesleri geceyi yırtıyor.

Sonrasında gün boyu süren dünyanın her yerindeki siyasilerden gelen açıklamalar, karşılıklı suçlamalar, işin içinden sıyrılma, siyasal çıkar sağlama hesaplarında söylenenler hem çok bildik hem de çok kirli sırıtıyor. En acı olanı galiba kanlı savaş filmlerini sevenlerin en kötü senaryolarla yazılı en kötü film kopyaları ile değil, yaşanan insanlıktan çıkış hallerimizin belgesi gerçeklerle yüz yüze seyirci konumunda olmamız değil mi? Üstüne üstlük bu kanlı, kirli oyunların başrollerinde katkıları olan siyasilerin, ustalıklı siyasi hesaplar adına kazançlı çıkmaları, en çok insanlık, haklar adına bağırıyor olmaları insan olmaktan utandırıyor beni. Ölen Filistinli çocukların cenazeleri üzerinden yapılan protesto gösterilerinin aynı merkezli siyaset organizasyonları olması, öylesine bildik sırıtan senaryolardan ki…

Gazze gibi kırk kilometrelik çok küçük kıyı şeridinin neden bu kanlı savaşların, çatışmaların odağı olduğu, neden bölgede yaşayan iki milyonun biraz altındaki Filistinlinin bu acıları yaşadığına baktığımızda görünen deniz alanlarının enerji ve enerji güvenliğiyle derin ilişkisi. Ve İsrail-Mısır-Gazze-ABD dörtgenindeki gelişmeler.

Filistin’de El Fetih ile Hamas’ın birleşme adımları attıkları, ancak Işid kanlı operasyonlarıyla, Irak-Suriye ekseninde çok büyük mezhepler savaşlarını tetiklemişken bütün dünyayı çok yakından ilgilendiren Ortadoğu’daki enerji paylaşım savaşları ve akabinde haritaların yeniden yazılması dünyayı çok kanlı günlere taşımaktadır. Dünyanın jandarmalığını üstlenmiş ABD’nin hesapları, taraflar arasındaki denge oyunları üzerine hemen her kanlı senaryoda yeniden yazılan öylesine benzer senaryolar söz konusu ki, değil yinelemek dinlemek bile sıkıcı olabiliyor.

Dünya Ekonomi ve Barış Enstitüsü, 2014 Dünya Barış Göstergeleri raporunu açıkladı. Dünya nüfusunun yüzde 99,6’sını içeren 162 ülkenin araştırıldığı ve değerlendirildiği indekste, Türkiye 128.sırada yer aldı. 22 niteliksel ve niceliksel ana ölçeğe göre yapılan değerlendirmelerde Türkiye’nin 5 üzerinden notu 2,402. Bu puanla ülkemiz şiddet ve barışa uzaklık bakımından tehlikeli sularda seyrediyor.

Avrupa bölgesi, dünyanın en barışçıl bölgesi olarak kayda geçerken bir Avrupa ülkesi olarak Türkiye ise bu kıtada barışa en uzak veya şiddetin en çok seyrettiği ülke. 36 Avrupa ülkesi sıralamasında ise Türkiye sonuncu. Ülke olarak ihtiyacımız 21. yüzyılda ilerici, bilimsel, aydınlık ve insana değen devlet politikalarıdır.

Aydınlık bir ay dileği ile,

Bunları da sevebilirsiniz