Perdeleme !..

SOMA – Beşyol’da önceki gün madenci heykelinin karşısına büyük bir pankart astılar:
‘Provokasyona gelme”
Kim asmış, neden asmış belli değil.
Ardından dedikodu gazetesi:
«Dışarıdan gelenler olay çıkaracak…”
Kimler, nasıl, neden olay çıkaracak?
Anlaşıldı….
Birileri yerlilerle yabancıları karşı karşıya getirme, katliamı perdeleme derdinde.
Cuma akşamı heykelin çevresinde toplanan bir grup «Bırakın acımızı yaşayalım” bahanesiyle «yabancılara” ders vermek için hazırlık yapıyor, birbirlerini gaza getiriyor. Çevik kuvveti alkışlıyor.
Az sonra bir başka gaz sahnesi.
Çevik kuvvet, içinde Somalıların da yer aldığı 3 bin kişilik grubun yürüyüşünü engellemek için hazırlık yapıyor.
Acıları paylaşmak, iktidarın gerçek yüzünü sergilemek, düzenin çürümüşlüğünü göstermek için Soma’ya gelip barışçıl gösteri hakkını kullanmak isteyenlerin yolu kesiliyor.
Ve Soma, TOMA’larla, biber gazıyla tanışıyor. Karbonmonoksit ve yangından gözleri patlamış, ciğerleri yırtılmış, bedenleri kavrulmuş, vahşi sömürü düzeninin kurbanı madencilerin kimi hâlâ kör kuyularda oysa. 300’ü de «şehit mezarlıklarında” toprağa karışmış çoktan…
Madenci yakınına, destekçisine biber gaza ne ola?
«Olmaz” diyor kimileri.
Çevik kuvvet «işini yapmış”, dağıtmış o sırada! Madenci heykelinin önünde üçlü sıralarla emniyet müdürlüğü binasına dönerken meydandaki apartmanın 4. katından polislere alkışlar eşliğinde, güller atılıyor.
O anda bir genç haykırıyor:
«Utanın! Utanın! O gülleri mezarda yatan madencilere atın…”
Çevrede yeniden toplanan halk 4. katı protesto ediyor, yuhalıyor.
Meğer alkışçı aile iktidar yanlısıymış, madenle irtibatlı…
İktidar yetkilileri, şirket sahipleri, kaza dedikleri katliamın neden meydana geldiğini açıklayamı- yorlar bir türlü.
Yalanlarla, çarpıtarak bir şeyler anlatma çabasındaydılar dün de.
«Fakirin kömürünü zenginler mi çıkartsın” diyecek kadar çaresiz ve zavallılar!
Ölen, kalan madencilerle ilgili sayıları bile vermekte acizler. Ya da kasıtlı davranıyorlar.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, «İçeride üç kişi kaldı” diyor öğle saatlerinde, oysa derin kuytularda cesetleri çürümeye yüz tutmuş yoksul madencilerin kim oldukları, isimleri bile belli değil hâlâ.
«Madenlerde kaza olur, bu işin fıtratında var” diyen yalancılar çarpıtmadan vazgeçmiyor…
Oysa iş kazası değil, katliamın oluşma gerek- çeleri belli.
En başta yoksullardan oy alan ama sermayenin hizmetlisi iktidar.
Ardından gözü doymak bilmez, sermaye… Holding patronu, devletin bir zamanlar tonunu 140 dolara ürettiği kömürü 24 dolara çıkardığını söylemişti. Basın toplantısında ise utanmadan, «Madenin bü- tün kazancını iş güvenliği için harcadım” demişti. Çaresizler, acizler ve korkak..
Soma’nın acısına gaz sıkanlar, dün yolları kesti Akhisar’dan başlayarak.
Kimlik kontrolü, sorgu sual, insanlar gelmesin isteniyor.
Sanki yalnız Soma’nın acısı o katliam, ülkenin değil!..
12 Eylül koşullarını yarattılar yeniden. Avukatlar kelepçelenip gözaltına alındı, spor salonlarına atıldı…
Anlaşılmıştır.
O torba torba dağıtılan kömürler bedava değildir. Alınterinin yanında yitip giden canların kanı kara kömürde.
«Uyan” diyenleri görmeyen kör gözler, utanırlar mı şimdi acaba?

SOMA – Beşyol’da önceki gün madenci heykelinin karşısına büyük bir pankart astılar:

‘Provokasyona gelme”

Kim asmış, neden asmış belli değil.

Ardından dedikodu gazetesi:

«Dışarıdan gelenler olay çıkaracak…”

Kimler, nasıl, neden olay çıkaracak?

Anlaşıldı….

Birileri yerlilerle yabancıları karşı karşıya getirme, katliamı perdeleme derdinde.

Cuma akşamı heykelin çevresinde toplanan bir grup «Bırakın acımızı yaşayalım” bahanesiyle «yabancılara” ders vermek için hazırlık yapıyor, birbirlerini gaza getiriyor. Çevik kuvveti alkışlıyor.

Az sonra bir başka gaz sahnesi.

Çevik kuvvet, içinde Somalıların da yer aldığı 3 bin kişilik grubun yürüyüşünü engellemek için hazırlık yapıyor.

Acıları paylaşmak, iktidarın gerçek yüzünü sergilemek, düzenin çürümüşlüğünü göstermek için Soma’ya gelip barışçıl gösteri hakkını kullanmak isteyenlerin yolu kesiliyor.

Ve Soma, TOMA’larla, biber gazıyla tanışıyor. Karbonmonoksit ve yangından gözleri patlamış, ciğerleri yırtılmış, bedenleri kavrulmuş, vahşi sömürü düzeninin kurbanı madencilerin kimi hâlâ kör kuyularda oysa. 300’ü de «şehit mezarlıklarında” toprağa karışmış çoktan…

Madenci yakınına, destekçisine biber gaza ne ola?

«Olmaz” diyor kimileri.

Çevik kuvvet «işini yapmış”, dağıtmış o sırada! Madenci heykelinin önünde üçlü sıralarla emniyet müdürlüğü binasına dönerken meydandaki apartmanın 4. katından polislere alkışlar eşliğinde, güller atılıyor.

O anda bir genç haykırıyor:

«Utanın! Utanın! O gülleri mezarda yatan madencilere atın…”

Çevrede yeniden toplanan halk 4. katı protesto ediyor, yuhalıyor.

Meğer alkışçı aile iktidar yanlısıymış, madenle irtibatlı…

İktidar yetkilileri, şirket sahipleri, kaza dedikleri katliamın neden meydana geldiğini açıklayamıyorlar bir türlü.

Yalanlarla, çarpıtarak bir şeyler anlatma çabasındaydılar dün de.

«Fakirin kömürünü zenginler mi çıkartsın” diyecek kadar çaresiz ve zavallılar!

Ölen, kalan madencilerle ilgili sayıları bile vermekte acizler. Ya da kasıtlı davranıyorlar.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, «İçeride üç kişi kaldı” diyor öğle saatlerinde, oysa derin kuytularda cesetleri çürümeye yüz tutmuş yoksul madencilerin kim oldukları, isimleri bile belli değil hâlâ.

«Madenlerde kaza olur, bu işin fıtratında var” diyen yalancılar çarpıtmadan vazgeçmiyor…

Oysa iş kazası değil, katliamın oluşma gerek- çeleri belli.

En başta yoksullardan oy alan ama sermayenin hizmetlisi iktidar.

Ardından gözü doymak bilmez, sermaye… Holding patronu, devletin bir zamanlar tonunu 140 dolara ürettiği kömürü 24 dolara çıkardığını söylemişti. Basın toplantısında ise utanmadan, «Madenin bü- tün kazancını iş güvenliği için harcadım” demişti. Çaresizler, acizler ve korkak..

Soma’nın acısına gaz sıkanlar, dün yolları kesti Akhisar’dan başlayarak.

Kimlik kontrolü, sorgu sual, insanlar gelmesin isteniyor.

Sanki yalnız Soma’nın acısı o katliam, ülkenin değil!..

12 Eylül koşullarını yarattılar yeniden. Avukatlar kelepçelenip gözaltına alındı, spor salonlarına atıldı…

Anlaşılmıştır.

O torba torba dağıtılan kömürler bedava değildir. Alınterinin yanında yitip giden canların kanı kara kömürde.

«Uyan” diyenleri görmeyen kör gözler, utanırlar mı şimdi acaba?

Bunları da sevebilirsiniz