Terörizme Destek Veren Ülke Olmaya Doğru…

Yani bir ülkenin terörist veya terörizme destek veren ülke damgasını yemesi için ABD’nin çıkarlarına ters düşen bir eylem göstermesi gerekir.

ABD’nin listesine göre bugün terörizme destek veren ülkeler şunlar; Suriye, İran, Küba ve Sudan.

Sadece ABD’nin değil de insanlığın çıkarları söz konusu olsaydı, bugün terörizme destek veren ülke statüsünde, çok daha başka ülkelerin bulunması gerekirdi.

****

Türkiye’nin durumuna gelince…

Yıllarca PKK teröründen canı yanmış bir ülke olan Türkiye’nin dış politikasında terör olmamalı. Öyle değil mi?

Ama durum öyle görünmüyor…

Hem Suriye ve hem de Mısır, Türkiye’nin kendi ülkelerindeki terörizmi beslediğini uluslararası yargıya şikayet ediyorlar.

Ne yazık ki, çok da haksız olmadıklarını gösteren veriler var ellerinde.

«Komşularıyla sıfır sorun!” politikasıyla yola çıktığını iddia eden AKP hükümeti, Suriye’ye -gizli açık- aktif olarak müdahale ediyor.

El Kaide teröristlerinin hem Suriye’ye geçişlerinin sağlandığı ve hem de silahlarla desteklendiği iddialarının somut kanıtları ortaya çıkmakta…

Bine yakın havan mermisi taşırken yakalanan TIR şoförünün, bu silahları El Kaide’ye taşıdığını söylemesi bunu en canlı örneği. İfadesinden anlaşılacağı gibi, defalarca yapmış olduğu bu taşıma olayından MİT ve Jandarma’nın da haberi var…

Yoksa, Konya’dan silah yüklenen koskoca TIR’ların Suriye’ye geçip El Kaide’ye ulaşması kolay iş mi?

Böylesi somut kanıtlar nedeniyle Suriye, Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmuş ve Türkiye’yi, ülkesinde yaşanan terörizme destek veren ülke olarak şikayet etmiştir.

****

AKP yönetiminin, Mısır hükümetine karşı tutumu da Suriye’den farklı değildir.

Mısır’ın şansı, Türkiye ile sınır komşusu olmamasıdır.

Bu uzaklık nedeniyle Mısır’da artık yasa dışı ilan edilen, yani terörist olarak kabul edilen, Müslüman Kardeşler örgütüne -bildiğimiz kadarıyla- AKP yönetimi silah gönderememektedir.

Ancak onun yerine, anlaşıldığına göre para yardımı yapmış…

Türkiye’nin Mısır Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı bu nedenle sınır dışı edilmiş…

Mısır istihbaratına göre Büyükelçi Botsalı, Avrupalı Türklerden toplanan paraları Kahire’deki yasadışı terörist örgütlere dağıtmış…

Bu olay nedeniyle Türkiye, Suriye’den sonra Mısır’da da terörizme destek vermekle suçlanıyor…

****

AKP Hükümeti’ne bir şeyi anımsatılmasında yarar vardır;

ABD’yi yönetenler için tek ölçüt, kendi ülkelerinin çıkarlarıdır.

Ne kadar destek verirlerse versinler, eğer bir ülke yönetimi haddini aşarsa o yönetimi önce değiştirmeye çalışırlar, eğer başaramazlarsa o ülkenin itibarıyla oynayan yöntemler geliştirirler.

AKP hükümeti 2002 yılında, ABD tarafından, onun projelerine bir ‘partner’ olacağını taahhüt ettiği için Türkiye’nin yönetimine ‘atanmıştı’.

Türkiye’nin değil, ABD’nin çıkarlarının önceliğini kabul ettiği ve bugüne kadar da büyük bir sadakatle onun taşeronluğunu yaptığı bir gerçek…

Ancak ABD’ye ‘partner’ olmak, onun ağzının içine bakmak demektir.

Dün sana ABD, «Suriye ile hemen düşman olacaksın!” dediğinde, nasıl dostun Esad’a bir gecede düşman olduysan, bugün de ABD’nin isteğini harfiyen yerine getirmek zorundasın.

ABD’ye sadakat kesintiye uğratılamaz!

Yani onun, bugün sana verdiği «Suriye’de El Kaide’ye artık destek verme!” talimatını hemen ve tartışmasız yerine getirmek zorundasın.

Aynı şey Mısır için de söz konusu… Oradaki politikanı da ABD Büyükelçisinden alacağın talimatlara göre belirlemen gerekir. Müslüman Kardeşler’i himayenden çıkarmamış olman partnerini rahatsız eder!

Bir kez ABD ile yatağa girdikten sonra, kafanda ‘evet mi hayır mı?’ diye bir ikilem olamaz. Ne derse yapacaksın, Sayın Recep Tayyip Erdoğan…

****

Bir olayı Sayın Başbakan’a anımsatmakta yarar var.

Yıllar önce ABD başkanlığı için aday adayı olan Lyndon LaRouche, El Kaide’nin nasıl kurulduğu yolunda tespitlerde bulunarak bir rapor hazırlar.

Raporda, Usame Bin Ladin’in 1996 yılında Londra’da yaşadığı ve basına demeçler verdiği hatırlatılarak;

«Terörizmin sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere’nin de konulması gerekir,” saptamasında bulunur…

Elbette böyle bir şeyin olması-hele de İngiltere için- söz konusu asla olamazdı.

Ama bu olay, çok uyarıcı bir mesaj taşımaktadır;

ABD’nin menfaatleri için, İngiltere’nin bile feda edilmesi söz konusu olabilmektedir.

İngiltere’yi bile feda edebilen bir ülkenin, -her zaman dizinin dibinde olsa da- Tayyip Erdoğan’ı bir anda silip atması işten bile değildir.

****

Özetle; Sayın Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, Suriye ve Mısır’daki politikalarıyla Türkiye’yi neredeyse ‘terörizme destek veren ülke’ durumuna getirmiştir.

Elbette ABD’nin hiçbir zaman Türkiye’yi bu duruma düşürmeyeceği iddia edilebilir.

Ancak önemli olan ABD’nin vicdanı değil, evrensel vicdandır.

Eğer benim ülkem tarafından gönderildiği söylenen silahlarla veya parayla Suriye’de ve Mısır’da çocuklar öldürülüyor ya da sakat kalıyorsa benim vicdanım bunu yapanları asla affetmez…

Bunları da sevebilirsiniz