Analiz 44

Suriye’den sonra Mısır’ın da iç karışıklıklara sahne olması, uzun zamandır yatay seyreden silah şirketlerinin hisselerini yeniden hareketlendirdi. Kriz nedeniyle pek çok ülkenin savunma harcamalarını azaltması sonrası karları zayıflayan silah ve savunma sistemleri üreten firmaların hisseleri, en son Libya’ya askeri müdahale sonrasında tavan yapmıştı.

Mısır’da yaşanan siyasi gerilim yüzlerce kişinin ölümüne yol açarken, Mursi karşıtı gösterilerin başladığı 1 Temmuz 2013’den bu yana on büyük silah devinin toplam değeri 33.6 milyar dolar arttı. Mısır’a silah satan İngiliz BAE Systems PLC’nin hisseleri Mursi karşıtı ilk büyük gösterinin yapıldığı bu tarihten itibaren yüzde 11’e yakın arttı ve son beş yılın zirvesini gördü.

Silah ve savunma sistemleri üreten firmaların hem hisseleri hem de satışları 2012 yılında kriz sonrası alınan bütçe tedbirlerinden olumsuz etkilenmişti. Suriye’den sonra Mısır’ın da iç karışıklıklara sahne olması uzun zamandır yatay seyreden hisseleri yeniden hareketlendirdi. Hisseleri en fazla yükselen şirket ABD’li Raytheon , piyasa değerini en fazla arttıran şirket ise United Technologies oldu. Dünyanın en büyük savunma şirketi ABD’li Lockhead Martin Corporation’ın hisseleri Mısır’da gösterilerin başladığı 1 Temmuz tarihinden bu yana yüzde 14.8’e yakın yükseldi. Şirketin piyasa değeri ise söz konusu dönemde yaklaşık 5 milyar 122 milyon dolar artışla 39.8 milyar dolara çıktı. Yine aynı dönemde ABD’li Boeing’in hisseleri yüzde 2, Raytheon’un hisseleri yüzde 16.5, General Dynamics’in hisseleri yüzde10, Northrop Grumman’ın hisse değeri yüzde 14.6, Hollanda merkezli EADS’ın hisse değeri yüzde 11.5, İtalyan Finmeccanica’nın hisse değeri yüzde 9, ABD’li L-3 Communications’ın ise hisseleri yüzde 7 artış sağladı.

Ve burada akla gelen ilk şey, stratejik analizin kilit sorusu : «Kime yarar ?”

Türkiye ekonomisine bakacak olursak , işsizlik oranı geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 0.6 puanlık artış gösterdi. Geçen yılın mayıs ayında 2 milyon 272 bin olan işsiz sayısı, bu yıl aynı dönemde 2 milyon 526 bine çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre mayıs ayında işsizlik oranı yüzde 8.8 oldu. Son yıllarda büyümenin ana sektörlerinden inşaat sektöründeki istihdamda ise dramatik bir düşüş gözlendi. AKP hükümetinin övündüğü son yıllardaki büyümenin büyük bölümünün inşaat sektöründen gelmesine karşın, bu alandaki istihdamda gerçekleşen keskin düşüş ekonomide pembe rüyaların bittiğinin göstergesidir. Çünkü AKP ekonomisi öteden beri istihdamsız büyümektedir. Milli gelirdeki artış istihdam yaratamamakta ve Türkiye ekonomik çarklarını ne yazık ki sıcak parayla döndürmektedir. Faizlerin arttığı, döviz kurunun 1.90 lirayı aştığı bir dönemde hükümetin «Orta Vadeli Planı” çökmüştür.

Türkiye’den çıkmaya başlayan sıcak paranın etkisiyle, büyüme maalesef eskisi gibi olamayacaktır. Tabi ki küçülen ekonomide işsizlik de artacaktır. Önümüzdeki süreçte, büyümede aşağıya inen rakamlar görürken, işsizlik ve enflasyonda çift haneleri de göreceğiz.

Seçime giderken, küçülen bir ekonomi bu hükümetin alışkın olduğu bir ekonomi değildir. İşte AKP esas vurgunu burada yiyecektir. Çünkü harcama yapamayacak, eğer harcamaları arttırırsa bunun bütçe üzerinde korkunç bir etkisi olacaktır. Bu modelde AKP için bir çıkış yolu yoktur. Bırakın «Orta Vadeli Programı” «, hükümetin 10. Kalkınma Planı da çökmüştür. Ne olduğunu bilmeyen, fark edemeyen ve bunu değerlendiremeyen bir ekonomi yönetimiyle karşı karşıyayız.

Yazımı gözden geçirirken, gözüm televizyonda T.C. Merkez Bankası Başkanı Sayın Erdem Başçı’nın canlı yayında yaptığı açıklamaya takılıyor. Sayın Başçı yıl sonu doların 1.92 seviyesinde, TL faizin ise 7.75’in altında olacağını söylüyor. Umarım haklı çıkar ama ben bunun olabileceğine inanmıyorum. Ve aklıma kapitalist sistemdeki üçgen denklemi geliyor. Sermaye – Politikacı – Bürokrat. Sermaye politikacıyı seçtirir, politikacı da iş yaptırabileceği bürokratı atar. Küresel sermaye 2007’den beri süregelen ekonomik krizden çıkabilmek için dünyayı kaosa, ateşe sürüklemektedir. Ve ne yazık ki T.C Başbakanı da bu oyunda eş başkanlık rolünü üstlenmiş durumdadır.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen şunu söyleyebiliriz ki, artık yepyeni bir dönemin başındayız. Cumhuriyet’in yeni bir dönemi bu. Milat, Taksim Gezi Parkı başkaldırısıdır. Şimdi yeni şeyler yapma zamanıdır. Her şeye rağmen, siyasetteki, ekonomideki, yargıdaki bütün olumsuzluklara rağmen, yüreklerimizde kararlılık ve inanç mevcuttur.

Aydınlık bir ay dileği ile,

Bunları da sevebilirsiniz