Apolitik Olmak Gençliğin Tercihi mi?

Siz ve biz diye ayırmak bütünleştirici bir durum değil. Fakat gençliği tanımlamak için karşıtından da bahsetmek gerekliliğinden bu ayrımın gerekliliğini hem ben hissettim hem de bolca alıntı yapacağım Bedia Ceylan Güzelce’nin hissettiğini düşünüyorum.

Hep maruz kaldığımız, kabul ettiğimiz bir durum tespiti var. Apolitik gençlik. İnternet başında, dört duvar arasında bir gençlik. 80 öncesi kuşağı tarafından yaptıkları çoğu kez onaylanmayan gençlik. Gençliği tanımlayabilmek için karşıtına ayna tutalım.

«Size bizim kuşaktan bahsetmek istiyorum. Anlatımı kolaylaştırmak için 80 sonrasına biz diyelim öncesine siz. Dünyada hippiler sevgiden bir çember kurmaya çalışıyordu. Burada sinemalarda sex filmleri gösteriliyordu. Eşcinseller hakları için mücadele ediyorlardı. Burada bıyık şekline göre adam tayin etmekle meşguldünüz. Voyager 2 Neptün’ün fotoğraflarını çekmeye çalışıyordu. Burada TUBİTAK kazalara karşı çelik kafesli otobüsleri Türkiye’ye getirsek mi getirmesek mi diye tartışıyordu. Dünya evreni konuşuyordu, evrenin genişlemesini. Bizdeyse Evren dünyayı bize dar etmekle meşguldü.

Biz okullarda televizyonlarda Kürt düşmanlığı ile büyüdük. Araplar Türkiye’ye gelen kara çarşaflılardı. Osmanlı’yı da sırtından vurdukları için hep haindi onlar, onları sevmemeliydik. Ama Amerika hep bize yardım ediyordu onu sevmeliydik. Türkiye’nin dört bir yanı düşmanlarla çevriliydi. Yunanlılar bir tarafta Ermeniler bir tarafta. Ama neyse ki Türk ordusu vardı, dünyanın en büyük güçlerinden biri. Bizi korurdu.

Biz 68 kuşağı ya da 78 kuşağı gibi hayalleri uğruna canını veren bir kuşak değildik (ta ki Gezi Direnişlerine kadar). Biz savaş sonrası sendromunu da yaşamadık. Ama bir darbe ortamına doğduğumuz için hep bazı şeylerden uzak tutulduk. Politikanın siyasetin hep dışında tutulduk. Daha sonrasında konforlu alanımızda yaşayıp durduk.

Politika bizim için Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ın elinden tutup samanyolunu söylemesinden ibaretti. Sınıfın yarısı İnönü taklidi yapardı yarısı Demirel. Dolayısıyla biz Erenlere karıştık. Adımıza da kayıp kuşak dendi.

Biz apolitik ve kimliksiz olarak adlandırılıyoruz. Bazılarımız sanatı hayatının merkezine koydu. İfade yollarının tıkandığı bir dünyada herkesin sanata dönmesi sizce tuhaf mı? Bir ülkede 30 yıldır aynı konuların konuşulması ne kadar sıkıcıdır tahmin bile edemezsiniz.”

Her akşam tek düze haberler izliyorsunuz doğduğunuzdan beri. Biz küçüklükten beri haberleri izlerken sıkıldık. Ta ki güvenilir haberlerimizi kendimiz, kendi mecramızdan yayana kadar. Gezi olayları esnasında hiç uyumadan kendince haberci sıfatı yüklendi, bir şeyleri duyurmak istedi kullanıcı adı ve şifresi olan herkes. Size kendi haberlerimizi takip etmeyi öğrettik. Uzun süre hiçbiriniz ana akım medyayı takip etmedi.

Peki ya şimdi? Büyük bir kısmımız internetine ya da geleceğine müdahale edilene kadar yine apolitik olmayı tercih etti. Bir kısmımız karar alma süreçlerine katkı koymaya, sesini duyurmaya çalışıyor. Bize bu konforlu alanı siz sağladınız. Bazılarımız o alanı terk etti, bazılarımızınsa sizden konforlu alan dışında, maddi beklentiler dışında, insanca şeyler olduğunu öğrenememiş olmanın eksikliği var.

Alıntılar: Bedia Ceylan Güzelce / TedX Kritik Kavşaklar.

Bunları da sevebilirsiniz