Benim kuşağımın ilkokul yıllarında Tahrir dersi vardı! Kompozisyon yazmayı öğrenirdik. O yıllarda sıkıcı bulduğumuz bu dersin değerini iş işten geçtikten sonra algılamıştık!
Güncel Tahrir Kahire’de bir meydanın adıydı. O meydanı dolduran yüz binler Mübarek’in egemenliğine son vermişti. Uzun yılların edilgenliği deneyimsizlik demekti. Mübarek gitsin de gerisi kolay anlayışı Mısır’ın Muhammed Mursi denen işbirlikçi yobaza tutulması anlamına geldi.
Tahrir Meydanı’ndaki başkaldırıyla göreve gelen Mursi yine aynı meydanın duruma el koyması ve yarım kalan devrimi tamamlamasıyla devrildi. Mursi de % 51 halk desteğine sahipti. Oysa, o destek aylar önce yapılan seçimle ortaya çıkmıştı. Tahrir’de toplanan yüzbinler bir bakıma seçimi yenilediler! Türkiye’de bizlerin geçen ay boyunca tanıştığımız eli sopalı yandaşlar bile koruyamadı onu!
Mursi ne yaptı da başına bunlar geldi? ABD ve İsrail yandaşlığının üzerine Suriye ile ipleri kopartma tüyünü dikince olanlar oldu! Tarihini bilmeyenlerin başına gelmesi gereken geldi! Mursi’nin ülkesinde bundan yarım yüzyıl önce Nasır Suriye’yi de içeren Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurmaya yeltenmişti. Başarılamasa da bu damar hiç yok olmamacasına varlığını korumuştu.
Son dönemde coğrafyamızda kilit rol Suriye’nindi! Suriye direnir de ayakta kalırsa Suriye düşmanları devrilirdi. Türkiye için de aynı kuram ortaya atılmıştı. Kuramın uygulamaya yansımasıdır Mursi’nin % 51 desteğe karşın devrilmesi. Çoğulculuğu anlamaktan uzak her çoğunlukçu gibi kendisinden başkasını yok saydı! Sokağa dökülen milyonlar Mursi’yi deliğe süpürmüşlerdir. Deliğe süpürme işini efendilere bırakmak yerine kendi işlerini kendileri bitirmiştir.
Mısır’da yarım kalan devrim gerçekleştirilirken dikkatten kaçmaması gereken bir noktayı anımsatalım! Tahrir’i dolduran kalabalık bu kez doğru paydada buluşmuştur! Ellerindeki bayraklardan ve Nasır resimlerinden bellidir bu doğruk!
Tartışmalar sürecektir. Yönetime ordunun el koymuş olması pek çok kişi için karşı çıkış dayanağı olacaktır.
Her türlü tartışma bir yana Mursi tartışılmaz halk desteğine karşın kısa sürede gitmiştir. Suriye’nin direnci ilk etkisini göstermiştir. Diğerlerinin bunu izlemesi kaçınılmazdır!
Türkiye’de (şimdilik) hız kesmiş görünen halk hareketinin başarıya ulaşmasında önemli rol oynaması gereken siyaset kurumu ortada yoktur. Çok bellidir ki; muhalefet konumundaki siyasetimiz de sandık fetişizminin tutsağıdır. Oysa, meydanlara inerek başkaldıran milyonların ortaya koyduğu karşı duruş bir bakıma seçim güncellemesi anlamına gelmekte değil midir?
Mısır’da kimilerinin (belki de haklı olarak) darbe olarak niteleyeceği ordu müdahalesi önlenebilir miydi? Elbette önlenebilirdi! Mursi sokaklara dökülen milyonların istemini algılayıp, seçime gitmeyi akıl edemez miydi? Bu yolu seçse ordu müdahalaesine gerek kalır mıydı?
Özetle Mursi Tahrir desrinden sıfır almıştır. Sınıfta kalmaktan öte, belge almıştır.
Demokrasiyi belirli aralıklarla sandığa gitmeye indirgeyen anlayış var olmayı sürdürdükçe Tahrir benzeri dersler almayı sürdüreceğiz. Bu dersleri bir de siyasetçilerimiz alabilse de gereğini yapabilse her şey daha kolay ve güzel olacak!