Mustafa Kemal Rahat Uyuyabilir:

İzmir Tabip Odası, tüm İzmirli hekimlere mesaj gönderdi;

«Lütfen Tabip Odası’na geliniz. Saldırılarda yaralanan gençlerin ilk yardıma ihtiyaçları var.”

Ben de bu çağrıya uydum. Gençlerin alışılmış toplantı yeri Gündoğdu’ya yakın olan İzmir Tabip Odası’na gitmek için yola çıktım.

****

Gösteri saatinden iki saat önce, Fuarın Lozan kapısından Gündoğdu’ya doğru «Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” sloganı atarak ve aralarında eğlenerek yürüyenleri gördüm. Ortalama 1000 kişilik bu grubun yaş ortalaması da 13-25 arasında olmalıydı.

Trafiği aksatmadan yürümekte olan bu sevimli gençlere İzmirliler alkışla destek veriyor, geçen arabalar da kornalarıyla onlara sevgi ve desteklerini gönderiyorlardı.

****

Tabip Odası’na vardığımda gördüğüm manzara şuydu:

Giriş katındaki toplantı salonu tam bir ‘sahra hastanesi’ olarak hazırlanmıştı. Tabip Odası’nın içi dışı doktorlarla doluydu.

Arkadaşlarımız, bir yandan biber gazı için gerekli müdahalelerin hazırlığını yaparken, bir yandan da yaralanabilecek gençler için cerrahi setleri hazırlıyorlardı.

«Dün çok gencimizi yaraladılar,” dedi bir arkadaşım. «Bugün daha donanımlı olmak zorundayız. Polisin ve kim olduğunu bilmediğimiz kişilerin saldırıları bugün daha yoğun olabilir!”

****

15 yaşlarında bir genç kız, ‘sahra hastanesi!’ gibi olan salona geldi;

«Babam bana, eğer bize bir saldırı olursa Tabip Odası’na gelebileceğimi söyledi. Sürekli açıksınız değil mi?” diye sordu.

Olumlu yanıt alınca da mutlu bir şekilde hoplaya zıplaya gitti.

Babasının öneriyle gelmesi ve olabilecekler için şimdiden önlem alması çok anlamlıydı. Oradakiler mutlu oldu.

****

Biraz sonra liseli olduğunu sandığım bir genç içeri girdi. Doktor giysisi olan arkadaşlarımızdan birine yaklaşarak yaralı parmağını gösterdi.

«Abi, dünkü gösterilerde yaralandım,” dedi. «Ancak hastaneye gidemedim çünkü polis hastaneye gidenleri alıp emniyete götürüyor. Orada da fişliyorlarmış. Siz tedavi edebilir misiniz?”

Vay anasını… Demek hastaneye gidenler soluğu bir de emniyette alıyorlar, ne günlerdeyiz!

****

Saat 18:00’de Tabip Odasından çıkıp dışarıdan gelen seslere doğru yürüdüm. Gündoğdu’daki toplantıya daha bir saat var.

Bir de ne göreyim! Kıbrıs Şehitleri Caddesi ağzına kadar dolmuş, yavaş adımlarla Sevinç Pastanesi’ne doğru yürüyorlar.

Gençler, akın akın Gündoğdu’ya gidiyor…

Alt yola indim, aynı kalabalık orada da var. Saygılı sloganlar atarak yürüyor…

İlginç bir olaya rastladım;

Bir kamyonet üzerinde parmaklarıyla MHP’nin kurt işaretini yapan üç dört genç, kaldırımda aynı yöne yürüyen TGB’li gençleri çağırıyorlardı. Kızlı erkekli TGB’li gençler de hiç tereddüt etmeden kamyonete atladılar. Hep birlikte «Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”, diye slogan atmaya başladılar.

****

Saat 19:00 olduğunda Gündoğdu Meydanı artık gelenleri almaz olmuştu.

Saat 20:00’de ise meydana açılan bütün caddeler doluydu.

Hemen tamamı liseli ve üniversiteli olan bu gençler, belli ki sadece okul veya grup temelinde anlaşmışlar ve hiçbir büyük organizasyon olmaksızın (twitter ve facebook hariç) toplanmışlardı burada…

Ne bir parti vardı alanda, ne bir dernek ya da farklı amaçlı bir birlik…

Ne mikrofon ve kürsü vardı, ne de toplananlara (en az 100 bin kişi oldukları kesin) önderlik etmek isteyen birileri…

Tamamen, Mustafa Kemal diyen, vatan diyen, cumhuriyet diyen, henüz çocukluğu yeni geçmekte olan, kimileri yirmi kimileri yirmibeş yaşlarında gençlerdi bunlar…

Ellerindeki kartonlardaki sloganları da, kendileri yazdığı belliydi. Bulup buluşturdukları kartonlara içlerinden gelenleri yazmışlardı.

Birbirine benzemeyen, içten, sadece yurtseverliği simgeleyen sloganlardı bunlar.

Provokatör kişi ve grupların aralarına karışarak olay çıkarmasına karşı da önlem olarak çok sayıda «ŞİDDET YOK” yazılı pankart dolaştırıyorlardı aralarında.

****

Biraz da sloganların neler olduğunu yazalım.

«Türkler Devrim Tarihlerini Yazıyor: 1453- 1923- 2013”

«Sağımızla Solumuzla Bir Milletin Evlatlarıyız”

«Ayranı Sek, Seni Tek Severiz Türkiye’m”

«Başkomiser Torunu Olarak Polisin Yaptığından Utanıyorum”

«Milli İçkimiz Biber Gazı”

Ve daha çok sayıda güzel slogan vardı. Ama benim en çok hoşuma gideni şuydu;

«Bizim Gibi 3 Çocuğun Olsun İstermiydin Tayyip”

Hani Tayyip Erdoğan, en az üç çocuk yapın, diyordu ya… İşte ona gönderme yapıyordu bu sloganı üreten kardeşimiz.

****

Bu gençliğe artık, «Gençliğimiz” diyebilmenin gururunu yaşıyoruz.

Onları ülke sorunlarına ilgisiz bulanlar…

Onları ‘umutsuz vaka’ olarak düşünerek 1980 sonrasının ‘apolitik’ gençliği olarak damgalayanlar…

Onlara kızgınlık duyarak, «Zamanını internet başında geçiren gençlik” diye aşağılayanlar…

Gördünüz mü bu gençliğin neler yapabileceğini?

İnternet başında otururken, attıkları twitlerle, gönderdikleri mesajlarla nasıl bir araya geldiklerini ve ülkelerine sahip çıktıklarını…

****

Var olun Mustafa Kemal’in gençliği…

Aranıza provakatörleri sokmadan ve şiddete asla başvurmadan aynı gururla ülkenize sahip çıkmaya devam edin…

Artık Mustafa Kemal rahat uyuyabilir…

Bunları da sevebilirsiniz