Tarih Kitabı gibi bir Yaşam Öyküsü : Ayla Dölen

Ayla Dölen: «Yarım asırdır Frankfurt´un söküğünü dikiyorum”
Ayla Dölen (Tunalı) Rumeli göçmeni bir ailenin üç çocuğundan biri olarak 15 Şubat 1926’da Siirt’te doğdu. PTT Muhasebe Müdürü olan babasının tayinleri dolayısıyla çocukluğunu Siirt, Şırnak, Cizre ve Diyarbakır’da geçirdi. İstanbul’da ve Ankara’da memuriyet yaptıktan sonra 1964 yılında Frankfurt Hattersheim’daki Sarotti Çikolata Fabrikası’na işçi olarak gelen Dölen, kendine ait terzi dükkânını açtığı 1947’den bu yana, dükkânının üst katındaki evde yaşıyor ve yarım asırdır Frankfurt’un söküğünü dikiyor.
ATATÜRK’ÜN EN KÜÇÜK KIZI OLACAKTI
Ayla Dölen 12 yaşındayken, babasıyla birlikte Diyarbakır’a gelen Atatürk’ü karşılamaya gittiğinde Atatürk ne olmak istediğini sormuş. «Pilot” cevabını verince de babasına dönerek «Bu kızı bana ver, Gökçen Ablası gibi pilot olarak yetiştireyim” demiş ancak; babasının «Canımı al, kızımı alma paşam” yanıtı üzerine vazgeçmiş. Ayla Dölen’in Gökçen Abla diye hitap ettiği ilk kadın pilot Sabiha Gökçen’le olan ilişkisi ise burada bitmemiş. Bu olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra Sabiha Gökçen’le yeniden karşılaşan Dölen, Gökçen’in kendisine uçaktan paraşütle atlamayı öğretmesinin hikâyesini ise şöyle anlatıyor: «Gökçen Abla’yı görünce, ‘Ben pilot olmak istiyordum ama annem bırakmadı’ dedim ve Diyarbakır’daki karşılaşmamızı anlattım. ‘O zaman sana en azından paraşütle atlamayı öğreteyim’ dedi ve boş vakitlerinde öğretti. Dünyanın en iyi kalpli insanıydı. Atatürk’ün kızı olduğunu kimse anlayamazdı, bir hizmetkâr gibi her işe koşardı. Herkesle konuşur, sohbet ederdi. Öyle bir insan çok nadir bulunur. Almanya’ya geldikten sonra da hep görüştük. Ankara’ya her gittiğimde onu ziyaret ettim”.
İSMET PAŞA’YLA DANS ETTİ
Dölen, babasının vefatı üzerine, dayısının da çocuklarının eğitimi için taşındığı İstanbul’da yerleşmiş. Üsküdar’da ortaokulu bitirdikten sonra, Erenköy Kız Lisesi’ne ve Akşam Kız Sanat Okulu’na devam etmiş. Mezuniyetten sonra gümrük memuru olarak İstanbul’da işe başlayan Dölen, kursunu tamamlayarak gümrük muayene memuru olmuş ve Ankara’ya yerleşmiş. Bir süre Gümrük ve Tekel Bakanlığı’nda çalıştıktan sonra, gümrük kontrolörü olarak Esenboğa Havalimanı’nda görev yapmaya başlamış. Dölen’in hayatını değiştiren olay da burada gerçekleşiyor. Demokrat Parti döneminde İnönü’ye selam vermek bile insanların başına çok iş açarken, Dölen Esenboğa’ya gelen İsmet Paşa’yı karşılamaya gidiyor, elini öpüp, yıllar önce birlikte ettikleri dansı hatırlatıyor ve sonrasında hemen görevden alınıyor.
Ayla Dölen, Ankara’da Tıbbiye’nin kuruluşu dolayısıyla düzenlenen baloda İnönü’yle dans etmesini anlatırken, o günleri sanki yeniden yaşıyor: «Hamdullah Suphi Tanrıöver’in kardeşi annemin arkadaşıydı. Tanrıöver’in yeğeni beni 14 Mart 1946’da Ankara Palas’ta bir baloya götürmek için müsaade istedi. Annem müsaade edince, beyaz bir elbise giyerek baloya gittim. Başbakan Saraçoğlu, Vali, Rektör, Dekanlar hepsi oradaydı. İsmet Paşa salona girip kendisinden baloyu açması istendiğinde, ‘Baloyu beyaz elbiseli genç hanımla açacağım’ dedi. Ben bu hanım kim diye etrafa bakarken; işaret ettiler, ‘Paşa seninle dans etmek istiyor’ dediler. Bunun üzerine kalktım ve İsmet Paşa ile balonun açılış dansını yaptım. O gün herkes benimle dans etmek istiyordu. Ben de bir köşede oturan Erdal İnönü’nün yanına gittim. Herkes beni dansa kaldırdı, ben de sizi dansa kaldırıyorum dedim ve onunla da dans ettim”.
DP SÜRGÜNE YOLLADI
Dönemin baskı ortamında İnönü’nün elini öpen bu genç kız, Demokrat Parti’nin antidemokratik uygulamalarından nasibini alıyor ve hemen vekâlete, oradan da dönemde gümrük memurları için bir sürgün yeri kabul edilen Samsun’a tayin edilmiş. Samsun’da birkaç ay kalan genç kız, tek başına hiç bilmediği bir şehirde yapamayarak İstanbul’a döndükten sonra, işten atılacağını anlayınca istifa etmiş.
Bir süre Toto İdaresi’nde çalışan Dölen, 27 Mayıs Devrimi yapıldıktan sonra yeniden işe alınarak Hava Meydanları’nda çalışmaya başlasa da, eski düzenini kuramadığı için Almanya’ya işçi olarak gelmek üzere başvurmuş. Sirkeci’den 5 kız arkadaşıyla birlikte bindiği tren yolculuğunun çok eğlenceli geçtiğini söyleyen Ayla Dölen, «Bize ‘Frankfurt’a gelmeden inmeyin’ diye iyice tembihlemişlerdi. Geldik sandık ve camdan baktık ki, davullar zurnalar, bir sürü Türk – Alman bizi karşılamaya gelmiş. Münih’teymişiz” şeklinde anlattığı yolculun sonunda vardığı Frankfurt’ta Hattersheim semtinde bulunan Sarotti Çikolata Fabrikası’nda 1 Nisan 1964’ten itibaren çalışmaya başlamış.
Fabrikada önce bantta görev alan Dölen bir gün başının dönmesi üzerine, aşçı yapılmış: «Bir gün bantta başım döndü. Alman şef geldi, ben ona el işaretleriyle başımın döndüğünü anlatmaya çalışıyordum ki, birden sinirlendi. Bağırıp çağırmaya başladı. Meğer ben ona deli diyorum sanmış. Neyse ki olay sonradan anlaşıldı da beni akşam yemekleri için aştı yaptılar”.
ECEVİT, GÖRÜNCE ÇOK ŞAŞIRDI
Ankara’dayken İlhami Soysal’ın eşi Sevgi Soysal’la çok yakın olan Ayla Dölen, zaman zaman hem Soysalların evine, hem de aynı sokakta Bülent Ecevit’in de çalıştığı gazete binasına gidermiş. Dölen Frankfurt’ta işçi olarak çalışmaya başladığında, dönemin Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit Almanya’daki Türk işçileri ziyaret ettiğinde kendisiyle karşılaşmış: «Gazeteye gittiğimizde bazen ‘Bülent gel bize şiir oku’ derlerdi ve o da okurdu. Frankfurt’a gelince fabrikada beni gördüğüne çok şaşırdı. Oradan kendisini tanıyordum. Beni görünce baktı, ‘Ben sizi bir yerden tanıyorum. Siz İlhami Bey’in bir ahbabı değil misiniz?’ dedi. Evet diye cevap verince ‘Hanımefendi sizin burada ne işiniz var?’ diye sordu. Hikâyemi anlattım. Yetkililere dönerek ‘Lütfen Ayla Hanım’a münasip bir iş verin’ diye ricada bulundu. Ondan sonra beni Höchst Fabrikası’na işçi olarak aldılar O dönemde buranın şartları çok iyiydi. Benimle beraber 3 arkadaşı da yanıma verdiler ve oraya geçtik. Bulaşıkları falan yıkamaya başladık. Petrol numuneleri gelirdi. Ben hep göz ucuyla işi takip ederdim. Bir gün tüplerle bir şeyler yapmaya çalışırken en büyük şef gelmiş. Bana ‘Senin görevin ne burada ne yapıyorsun?’ dedi. ‘Merak ettim, bakıyordum’ diye cevap verince; beni bulaşık işinden aldılar ve bantta çalışmaya başladım.
FRANKFURT’UN İLK TÜRK TERZİSİ
Ayla Dölen İstanbul’da Akşam Kız Sanat Okulu’nda terzilik öğrenmişti. 2 sene kadar Höchst Fabrikası’nda çalıştıktan sonra, 1967’de kendi terzi dükkânını açtı ve Frankfurt’un ilk Türk terzisi olarak çalışmaya başladı.
Frankfurt’un Ayla Abla’sı, 46 senedir evinin alt katındaki değişiklik terzisi dükkânını sabah 8:30’da açıyor ve akşam 6:30’da kapatıyor. ‘Benim her şeyim’ dediği eşi Coşkun Dölen’le birlikte mutlu bir evlilik sürdüren Ayla Dölen, 87 yaşında bir cumhuriyet kadını olarak siyasi çalışmalara da ara vermeden devam ediyor. Evinin ve dükkânının dört bir yanını Atatürk fotoğraflarıyla donatan Dölen, eski adı Halkçı Devrimci Federasyon olan Halk Dernekleri Federasyonu’na bağlı Frankfurt Türk Sosyal Demokratları Derneği’nin de saymanı ve yönetim kurulu üyesi. «Ben çalışmadan duramam, bir gün çalışmasam hasta olurum” diyen Gölen, Türkiye’ye dönmeyi ise hiç düşünmüyor: «Yarım asırdır buradayım. Eşim, dostum, arkadaşlarım hep burada. Türkiye’ye gitsem canım sıkılır. Gücümün yettiği kadar dükkânımı açık tutacağım. Benim ömrüm Almanya’da çalışmakla geçti. Artık Türkiye’ye de cenazem gider”.

Ayla Dölen: «Yarım asırdır Frankfurt´un söküğünü dikiyorum”

Ayla Dölen (Tunalı) Rumeli göçmeni bir ailenin üç çocuğundan biri olarak 15 Şubat 1926’da Siirt’te doğdu. PTT Muhasebe Müdürü olan babasının tayinleri dolayısıyla çocukluğunu Siirt, Şırnak, Cizre ve Diyarbakır’da geçirdi. İstanbul’da ve Ankara’da memuriyet yaptıktan sonra 1964 yılında Frankfurt Hattersheim’daki Sarotti Çikolata Fabrikası’na işçi olarak gelen Dölen, kendine ait terzi dükkânını açtığı 1947’den bu yana, dükkânının üst katındaki evde yaşıyor ve yarım asırdır Frankfurt’un söküğünü dikiyor.

ATATÜRK’ÜN EN KÜÇÜK KIZI OLACAKTI

Ayla Dölen 12 yaşındayken, babasıyla birlikte Diyarbakır’a gelen Atatürk’ü karşılamaya gittiğinde Atatürk ne olmak istediğini sormuş. «Pilot” cevabını verince de babasına dönerek «Bu kızı bana ver, Gökçen Ablası gibi pilot olarak yetiştireyim” demiş ancak; babasının «Canımı al, kızımı alma paşam” yanıtı üzerine vazgeçmiş. Ayla Dölen’in Gökçen Abla diye hitap ettiği ilk kadın pilot Sabiha Gökçen’le olan ilişkisi ise burada bitmemiş. Bu olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra Sabiha Gökçen’le yeniden karşılaşan Dölen, Gökçen’in kendisine uçaktan paraşütle atlamayı öğretmesinin hikâyesini ise şöyle anlatıyor: «Gökçen Abla’yı görünce, ‘Ben pilot olmak istiyordum ama annem bırakmadı’ dedim ve Diyarbakır’daki karşılaşmamızı anlattım. ‘O zaman sana en azından paraşütle atlamayı öğreteyim’ dedi ve boş vakitlerinde öğretti. Dünyanın en iyi kalpli insanıydı. Atatürk’ün kızı olduğunu kimse anlayamazdı, bir hizmetkâr gibi her işe koşardı. Herkesle konuşur, sohbet ederdi. Öyle bir insan çok nadir bulunur. Almanya’ya geldikten sonra da hep görüştük. Ankara’ya her gittiğimde onu ziyaret ettim”.

İSMET PAŞA’YLA DANS ETTİ

Dölen, babasının vefatı üzerine, dayısının da çocuklarının eğitimi için taşındığı İstanbul’da yerleşmiş. Üsküdar’da ortaokulu bitirdikten sonra, Erenköy Kız Lisesi’ne ve Akşam Kız Sanat Okulu’na devam etmiş. Mezuniyetten sonra gümrük memuru olarak İstanbul’da işe başlayan Dölen, kursunu tamamlayarak gümrük muayene memuru olmuş ve Ankara’ya yerleşmiş. Bir süre Gümrük ve Tekel Bakanlığı’nda çalıştıktan sonra, gümrük kontrolörü olarak Esenboğa Havalimanı’nda görev yapmaya başlamış. Dölen’in hayatını değiştiren olay da burada gerçekleşiyor. Demokrat Parti döneminde İnönü’ye selam vermek bile insanların başına çok iş açarken, Dölen Esenboğa’ya gelen İsmet Paşa’yı karşılamaya gidiyor, elini öpüp, yıllar önce birlikte ettikleri dansı hatırlatıyor ve sonrasında hemen görevden alınıyor.

Ayla Dölen, Ankara’da Tıbbiye’nin kuruluşu dolayısıyla düzenlenen baloda İnönü’yle dans etmesini anlatırken, o günleri sanki yeniden yaşıyor: «Hamdullah Suphi Tanrıöver’in kardeşi annemin arkadaşıydı. Tanrıöver’in yeğeni beni 14 Mart 1946’da Ankara Palas’ta bir baloya götürmek için müsaade istedi. Annem müsaade edince, beyaz bir elbise giyerek baloya gittim. Başbakan Saraçoğlu, Vali, Rektör, Dekanlar hepsi oradaydı. İsmet Paşa salona girip kendisinden baloyu açması istendiğinde, ‘Baloyu beyaz elbiseli genç hanımla açacağım’ dedi. Ben bu hanım kim diye etrafa bakarken; işaret ettiler, ‘Paşa seninle dans etmek istiyor’ dediler. Bunun üzerine kalktım ve İsmet Paşa ile balonun açılış dansını yaptım. O gün herkes benimle dans etmek istiyordu. Ben de bir köşede oturan Erdal İnönü’nün yanına gittim. Herkes beni dansa kaldırdı, ben de sizi dansa kaldırıyorum dedim ve onunla da dans ettim”.

DP SÜRGÜNE YOLLADI

Dönemin baskı ortamında İnönü’nün elini öpen bu genç kız, Demokrat Parti’nin antidemokratik uygulamalarından nasibini alıyor ve hemen vekâlete, oradan da dönemde gümrük memurları için bir sürgün yeri kabul edilen Samsun’a tayin edilmiş. Samsun’da birkaç ay kalan genç kız, tek başına hiç bilmediği bir şehirde yapamayarak İstanbul’a döndükten sonra, işten atılacağını anlayınca istifa etmiş.

Bir süre Toto İdaresi’nde çalışan Dölen, 27 Mayıs Devrimi yapıldıktan sonra yeniden işe alınarak Hava Meydanları’nda çalışmaya başlasa da, eski düzenini kuramadığı için Almanya’ya işçi olarak gelmek üzere başvurmuş. Sirkeci’den 5 kız arkadaşıyla birlikte bindiği tren yolculuğunun çok eğlenceli geçtiğini söyleyen Ayla Dölen, «Bize ‘Frankfurt’a gelmeden inmeyin’ diye iyice tembihlemişlerdi. Geldik sandık ve camdan baktık ki, davullar zurnalar, bir sürü Türk – Alman bizi karşılamaya gelmiş. Münih’teymişiz” şeklinde anlattığı yolculun sonunda vardığı Frankfurt’ta Hattersheim semtinde bulunan Sarotti Çikolata Fabrikası’nda 1 Nisan 1964’ten itibaren çalışmaya başlamış.

Fabrikada önce bantta görev alan Dölen bir gün başının dönmesi üzerine, aşçı yapılmış: «Bir gün bantta başım döndü. Alman şef geldi, ben ona el işaretleriyle başımın döndüğünü anlatmaya çalışıyordum ki, birden sinirlendi. Bağırıp çağırmaya başladı. Meğer ben ona deli diyorum sanmış. Neyse ki olay sonradan anlaşıldı da beni akşam yemekleri için aştı yaptılar”.

ECEVİT, GÖRÜNCE ÇOK ŞAŞIRDI

Ankara’dayken İlhami Soysal’ın eşi Sevgi Soysal’la çok yakın olan Ayla Dölen, zaman zaman hem Soysalların evine, hem de aynı sokakta Bülent Ecevit’in de çalıştığı gazete binasına gidermiş. Dölen Frankfurt’ta işçi olarak çalışmaya başladığında, dönemin Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit Almanya’daki Türk işçileri ziyaret ettiğinde kendisiyle karşılaşmış: «Gazeteye gittiğimizde bazen ‘Bülent gel bize şiir oku’ derlerdi ve o da okurdu. Frankfurt’a gelince fabrikada beni gördüğüne çok şaşırdı. Oradan kendisini tanıyordum. Beni görünce baktı, ‘Ben sizi bir yerden tanıyorum. Siz İlhami Bey’in bir ahbabı değil misiniz?’ dedi. Evet diye cevap verince ‘Hanımefendi sizin burada ne işiniz var?’ diye sordu. Hikâyemi anlattım. Yetkililere dönerek ‘Lütfen Ayla Hanım’a münasip bir iş verin’ diye ricada bulundu. Ondan sonra beni Höchst Fabrikası’na işçi olarak aldılar O dönemde buranın şartları çok iyiydi. Benimle beraber 3 arkadaşı da yanıma verdiler ve oraya geçtik. Bulaşıkları falan yıkamaya başladık. Petrol numuneleri gelirdi. Ben hep göz ucuyla işi takip ederdim. Bir gün tüplerle bir şeyler yapmaya çalışırken en büyük şef gelmiş. Bana ‘Senin görevin ne burada ne yapıyorsun?’ dedi. ‘Merak ettim, bakıyordum’ diye cevap verince; beni bulaşık işinden aldılar ve bantta çalışmaya başladım.

FRANKFURT’UN İLK TÜRK TERZİSİ

Ayla Dölen İstanbul’da Akşam Kız Sanat Okulu’nda terzilik öğrenmişti. 2 sene kadar Höchst Fabrikası’nda çalıştıktan sonra, 1967’de kendi terzi dükkânını açtı ve Frankfurt’un ilk Türk terzisi olarak çalışmaya başladı.

Frankfurt’un Ayla Abla’sı, 46 senedir evinin alt katındaki değişiklik terzisi dükkânını sabah 8:30’da açıyor ve akşam 6:30’da kapatıyor. ‘Benim her şeyim’ dediği eşi Coşkun Dölen’le birlikte mutlu bir evlilik sürdüren Ayla Dölen, 87 yaşında bir cumhuriyet kadını olarak siyasi çalışmalara da ara vermeden devam ediyor. Evinin ve dükkânının dört bir yanını Atatürk fotoğraflarıyla donatan Dölen, eski adı Halkçı Devrimci Federasyon olan Halk Dernekleri Federasyonu’na bağlı Frankfurt Türk Sosyal Demokratları Derneği’nin de saymanı ve yönetim kurulu üyesi. «Ben çalışmadan duramam, bir gün çalışmasam hasta olurum” diyen Gölen, Türkiye’ye dönmeyi ise hiç düşünmüyor: «Yarım asırdır buradayım. Eşim, dostum, arkadaşlarım hep burada. Türkiye’ye gitsem canım sıkılır. Gücümün yettiği kadar dükkânımı açık tutacağım. Benim ömrüm Almanya’da çalışmakla geçti. Artık Türkiye’ye de cenazem gider”.

Bunları da sevebilirsiniz